Millet İttifakınızı Nasıl Alırsınız?
Altılı masa olarak başlayan ve Millet İttifakının genişlemesiyle sonuçlanan, yine çok değil birkaç ay öncesine kadar Türkiye’ye bir umut olan ittifak; hazırladığı ve kamuoyu önünde tartışarak oluşturduğu devlet mimarisine ilişkin projelerini, seçimin kaybedilmesiyle unuttu gibi görünüyor.
Seçimin kazanılacağına ilişkin oluşan kesin inancın tükenmesi, yapılan bunca çalışmanın ve onca emeğin önüne geçmiş gibi görünüyor. İttifak ortaklarının bir kısmının yaşadığı bu duygusal sarsıntı, devlet yönetme kapasitesini düşüren insani bir zafiyet olarak önümüzde. İttifak partilerinden de ve ittifak içindeki partilerin içinden yönetimlerine de bu çocuksu serzeniş yüksek sesli olarak duyuluyor.
Yakın tarihi hatırlayıp, buradan tekrar kendimize bir rota çıkarmaya çalışalım.
Altılı masa bir seçim ittifakından ibaret olan otoriter dışlayıcı cumhur ittifakına karşı kapsayıcı bir siyaset üretme merkezi haline gelmişti. Bu kapsayıcı siyaset karşı tarafta haliyle anlaşılamamış “6 benzemezler” müstearı yapıştırılarak müstehzi bir şekilde küçümsenmişti. Oysa Millet İttifakının hedefi bir seçim ittifakı kurup seçim kazanmaktan ibaret değil, 200 yıllık modernleşme, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin kısır ideolojik çekişmelerinin sonlandırmaktı. Cumhur İttifakının 6 benzemez eleştirisi aslında bir tespit olmasına rağmen, Millet İttifakının bu benzemezliklerinin çatışma değil konuşmak için bir sıçrama alanı olduğunu cumhur ittifakı çok geç fark etti. Hatta bu farkındalık kendi ittifaklarının da şekilsel gelişmesine neden oldu (HÜDAPAR’ın katılımı) Gelinen aşamada bütün bunların unutularak milletvekili sayıları, birbirlerine aktarılan veya aktarılamayan oylar ve seçim mağlubiyetinin sorumluluğunun kimde olduğu tartışılıyor.
Millet İttifakının kapsayıcı siyaseti, ittifaka dahil olan partilerin birbirlerine karşı dışlayıcı söylemleri ve ittifak içerisindeki partilerin içindeki kliklerden yükselen dışlayıcı söylemler seçim riskini almış kadrolara karşı suçlayıcı bir şekilde söyleniyor. Bu dışlayıcı siyasetten medet umma zafiyetine düşen partilerin bu hallerini sonlandırmak için kapsayıcı demokrat siyaseti sürdürmek isteyen partiler ve kadrolar; hala olgunlukla ve vakarla bu vaziyetin siyasetin devamı için çalışıyor.
Bu dışlayıcı siyaseti ittifak içi ve partiler içi olarak ayrı ayrı ele almayı tercih ediyorum.
1-İttifak içi dışlayıcı siyasetin, yani ittifakı oluşturan siyasi partilerin birbirlerine karşı ana suçlama alanı şöyle; “yeterli katkı sunmamak, aday tercihi, bedava milletvekilleri suçlamaları ve helal milletvekilleri” savunması olarak sayılabilir. Tabanlarının birbirine rezervi olan bu partilerin birden bire 200 yıllık kısır çekişmeleri sonlandırmaları ve taban dahil, partilerin bu vaziyeti içselleştirilmesi beklenemezdi. Hatta ittifakın bu hedefi ittifak içerisindeki siyasi kendi kimlik kriziyle sarsılmasına yol açtı. Özellikle tabanla doğrudan temas halinde olan ilçe teşkilatlarının/örgütlerinin nasıl anlatacağız serzenişleri oldu. Sadece seçim ittifakı düşünebilen ve buna alışmış siyasi partilerin yeni bir ihtiyacın ve yepyeni bir siyasetin taşıyıcısı olmayı içselleştirmesi hemen beklenemeyeceği gibi, tabanında bunu hemen kabul edip oy alışkanlığı değiştirmesi beklenemezdi. Ancak kısa sürede bu serzenişlerin yerini keyifli birlikteliklerin aldığını söyleyebilirim.
Buna rağmen, bazı siyasi partiler tabanlarını kanalize etmeyi başarsa da, karşı taraftan beklenen kopuşu sağlayamadı. Ana taşıyıcı partilerin tabanları ise ittifak içerisindeki bazı partilere karşı dışlayıcı bir reaksiyonla oy alışkanlıklarını başka partilere kaydırdı. Bütün bunlar ittifakın daha fazla güçlenmesi için söylenen hepimizin yaptığı tespitler. Elbette bütün bunların oranları kesin olarak asla bilinemeyecek ve bu konuyu farazi oranlarla tartışmak ittifakı güçsüzleştirip, yıpratacak.
Bu noktada seçim ittifakı olmamanın ve ucube başkanlık sistemine direnmenin tarihsel yükünü sırtlamış Millet İttifakı, bu dışlayıcı söylemlerle adeta bir seçim ittifakı tavrı sergilemeye başladı. 9 ana başlıkta 2000’in üzerinde maddeyle imza altına alınmış mutabakat metini, paylaşılan cumhurbaşkanı yardımcılıkları ve en kapsayıcı şekilde devleti yönetme vaat ve söylemlerinin yerini; entelektüel ve siyasal alt yapısı bulunmayan hamasi söylemler aldı.
Millet İttifakının yeni sınavı bu ucube başkanlık sistemiyle barışıp barışmamak. Bunu bir sistem olarak benimseyip, benimsememek…
2-Millet İttifakını Oluşturan Partilerin içlerinde ise, ittifakın sebebini ve hedefini yeterince anlamamış, anlasa da inanmamış veya yenilgi duygusallığı ile unutmuş bazı klikler; dışlayıcı siyasete partilerini zorlamaya başladı bile. Alışıldık söylemler, karşıtlıklar ve tekrarlarla siyaset yapma arzusunda olan ve tabanın birbirine karşı rezervlerini güncelleyerek oy verme alışkanlığını koruma çabası içerisinde olan bu yapılar, partiler içerisinde katılımcı siyaset üreten genel başkanları sadece seçim yenilgisi üzerinden değerlendirerek, değişimi koltuğa kendilerinden birini oturtmayla sınırlı ve sığ bir bakış açısıyla hareket ediyorlar. Birlikte yapılamayanı sadece kendi partileri ve tabanlarıyla yapabilecekleri gibi ütopik bir iddiayı bağırarak yayıyorlar.
Ama asıl önemlisi ucube başkanlık sistemiyle uyumlu bir çizgide siyaset yapacakları anlaşılan bu yapılar, Millet İttifakını dağıtmayacak, ama bir seçim ittifakına dönüştürerek iktidarın en istediği şey olan ucube sistemi tartışma dışında bırakacak.
Seçimi kaybedince yenilginin sarsıntısını çok kısa hissettim. Ancak ittifakımızın cumhurbaşkanı adayının kimliğinin Türkiye’de siyaset oluşturucu bir hale gelerek dışlanmış kimlik olmaktan çıkarak merkezileşmesi ve daha önemlisi ekonomik sıkıntılar ile devletin yapısal sorunlarıyla başa çıkma hususundaki enkazın yine enkazı bırakanların üzerinde kalarak daha fazla yıpranacak olmaları seçimin mağlubiyetini unutturdu.
Seçim ittifakı olmayan Millet İttifakının kazanmayı salt iktidar ve oy almak değil de, uzun süreli bir siyasal mücadeleyle Türkiye’nin kısır kutuplaşma siyasetini sonlandırmak, bir alternatif oluşturmak, elbette iktidara gelmek ama olmadıysa uzun vadede daha inkılabî bir şekilde iktidarı almak olarak kurgulandığı için; en büyük sınaması dışlayıcı popülizme karşı verdiği kapsayıcı demokrasi savaşı oluyor/olacak.
Millet ittifakı aldığı ciddi oyun değerini bilmeli ve bunu kapsayıcı demokratik söylemlere elde ettiğini unutmamalı. Tabanların birbirine karşı rezervlerinin ve ötekileştirmelerinin de zaman içerisinde kalkarak, birlikte hareket kabiliyetini kazanacağını bilerek hareket etmeli ve inkılabî bir iktidara gelişi kurgulamaya devam etmeli.
Partilerin içerisindeki dışlayıcı popülist söylemler ve kliklerle ise birlikte mücadele edilmeli ve bunlar partilerin iç meselesi olarak görülmemeli. İnat ve inançla partiler ve liderler birbirlerini sahiplenmeye devam etmeli.
Önümüzde iki Millet ittifakı var. Biri dışlayıcı popülist söylemlerle karşı ittifakın benzeri söylemler üreten demagogların kurguladığı Millet İttifakı, ikincisi ise Türkiye’de görülmemiş kapsayıcılık ve uzlaşma ile projeler sunmuş, dünyayı akıl ve bilgiyle tahlil ederek sağduyuyu ittifaka hakim kılmış ve Türkiye’ye vadetmiş Millet İttifakı…
Peki, siz Millet İttifakınızı nasıl alırsınız?
Gelecek Partisi Kâğıthane İlçe Başkanı
Av. Burak DİYARBAKIRLIOĞLU