Zeliha Aksaz Şahbaz’dan Halk Sağlığı Haftası Açıklaması

Zeliha Aksaz Şahbaz’dan Halk Sağlığı Haftası Açıklaması

Cumhuriyet Halk Partisi Sağlık Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz Halk Sağlığı Haftası nedeniyle bir yazılı açıklama hazırladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz’ın açıklaması şöyle:

Halk sağlığının önemini vurgulamak ve toplumun sağlık hizmetlerine erişiminde yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası, Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Maalesef ülkemizde Halk Sağlığı Haftası'nın temel amacı olan sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve erişilebilirliğinin artırılması, mevcut yönetim politikaları yüzünden büyük bir çıkmaza sokulmuştur.

Halk Sağlığı Haftasında, temel görevi halkın sağlığını korumak olduğu halde, halkının sağlıklı olma oranları yerine hastanelerde, acil servislerde milyonlarca hastanın muayene olması ile övünen bir Sağlık Bakanı portresini de unutmamak gerekir.

Halk Sağlığını korumak için, Sağlık Bakanlığı 2024 bütçesinin sadece yüzde 28’ini Koruyucu Sağlık Hizmetlerine ayırmıştır. Bu bütçeden çalışan giderleri ve sosyal güvenlik primleri çıkartıldığında kişi başına sadece 243 TL düşmektedir. Bununla her bireye yapılması gereken grip aşısının dahi temin edilerek yapılamayacağı ortadadır. Ücretsiz Ulusal Aşı Takviminde olması gereken HPV, Menenjit, Rotavirüs aşıları maalesef ulaşılabilir olmaktan uzaktır.

Sağlıkta Dönüşüm adı altında sağlıkta uygulamaya konulan neoliberal politikalar ile sağlık temel bir hak olmaktan çıkartılmış, özelleştirme ve ticarileştirme sonucunda ticari bir meta haline gelmiştir. Özelleştirilen, bölge bazlı olmaktan çıkartılarak kişi bazlı hizmete indirgenen aile hekimliği sisteminde, 1. basamak aile sağlığı merkezleri aile hekimlerinin sorumluluğuna verilmiş, özellikle büyük kentlerdeki kira ve bina bulma sorunu ile birlikte sağlık hizmeti sunumunda derin sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Kahramanmaraş merkezli büyük depremle yıkılan ASM’lerin hala büyük çoğunluğunda konteynerde hizmet verilmeye devam edildiği gerçeği sorunun büyüklüğünü ortaya koymaktadır.

Halk sağlığının en önemli göstergelerinden biri olan, bin canlı doğumdaki bir yaş altı bebek ölüm oranı ile ifade edilen bebek ölüm hızı 2024 yılında, AB ve OECD ülkelerinin kat kat üzerinde, bin canlı doğumda 10 olarak bildirilmektedir. Adıyaman, Hatay gibi deprem bölgelerinde bu oranın binde 20 civarında olması halk sağlığı düzeyini açıkça ortaya koymaktadır.

Sağlık Bakanlığının Aile Sağlığı Merkezlerine aşı teminindeki yetersizlikler toplumda aşı olma oranlarını aşağıya çekmektedir. Bu arada, aşı reddinin ve yetersiz aşılamanın toplum sağlığını tehdit eden büyük bir problem haline geldiğini vurgulamak zorundayız. Sağlık Bakanlığı'nın kamuoyunu bilgilendirme ve aşılamayı teşvik etme konusunda yetersiz kaldığı bir dönemde; AKP hükümetinin sağlık politikaları, aşılamanın önündeki en büyük engel olmuştur. 2011 yılında sadece 183 olan aşı reddinin 2024 yılında 40 binin üzerine çıkmasıyla bulaşıcı hastalıklarda ciddi bir artış görülmüş, Türkiye’de 2021 yılında 51, 2022’de 125 olarak kayda geçen kızamık vaka sayısı 2023’te 4 bin 959’a yükselmiştir.

Sağlık Bakanlığı’nın, halkın yürüme mesafesindeki mevcut devlet hastanelerinin kapatılarak şehir hastaneleri uygulaması, sağlık hizmetlerine erişimi daha da zorlaştırmıştır. Kamu kaynaklarıyla inşa edilen bu devasa yapılar, özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini engellemekte ve kamu, özel işbirliği adı altında sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, dev kamu kaynaklarının özel şirketlere aktarılması anlamına gelmektedir.

İlaçta katkı payları ve ilaç fark bedelleri ilaca erişimi zorlaştırmakta ve bu durum, sağlık sorunlarını derinleştirmektedir. 2024 itibarıyla ilaç fiyat farkı ve katkı paylarındaki artışla birlikte özellikle kronik hastalıkları olan bireyler için ciddi finansal yükler getirmektedir. Halkın içinde bulunduğu derin yoksullukla birlikte değerlendirildiğinde, ilaç fiyat farkları, katılım payları neredeyse ilacı ücretli hale getirmiş ve ulaşılamaz kılmıştır.

Ayrıca, gıda fiyatları son yıllarda sürekli bir artış göstermektedir. 2024 yılında Türkiye’de gıda enflasyonunun yüzde 60’ı aşarak, temel gıdaların, özellikle et ve süt ürünlerinin, geniş kesimler tarafından erişilemez hale geldiği gözlemlenmiştir. Bu ekonomik zorluklar, özellikle düşük gelirli bireyler arasında beslenme yetersizliği ve sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Çocuklarda gelişme geriliği ve bodurluk yaygın bir şekilde gözlenmektedir. Hatay bölgesinde yapılan bir araştırmada 5 yaş altı çocuklarda gözlenen bodurluk oran yüzde 6.2, 0-2 yaş arasında yaklaşık yüzde 11 olarak tespit edilmiştir.

Tüm bunların yanı sıra Türkiye’nin hava kirliliği de halk sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. 2024 verilerine göre, Türkiye’de 2023 yılında hava kirliliği nedeniyle yaşanan sağlık sorunları, yaklaşık 45 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Öte yandan 6 Şubat Depremi’nin ardından bölgede oluşan toz ve hava kirliliği, özellikle asbest gibi zararlı maddelerin yayılması, halk sağlığını ciddi şekilde etkilemekte; bu toz ve kirleticiler, solunum yolu hastalıkları, kanser ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Ne yazık ki, bu soruna karşı yeterli önlem alınmamış ve hava kirliliğinin etkilerini azaltacak tedbirler devreye sokulmamıştır. Yetkililerin acilen hava kalitesini izleme, toz kontrolü sağlama ve halkı bilgilendirme gibi önlemleri hayata geçirmesi gerekmektedir.

Ülkemizde yaygın bir şekilde işletmeye açılan madenler, Erzincan İliç’te olduğu gibi yer altı ve yer üstü su kaynaklarında ve toprakta ağır metal kirliliğine neden olarak halk sağlığı sorununa dönüşmektedir.

Halk Sağlığı Haftası’nın toplumun sağlık okuryazarlığını artırmak ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak için bir fırsat olması gerekirken, AKP’nin uyguladığı neoliberal politikalar, halkın sağlık sorunlarını derinleştirmekte, sağlık hizmetlerini de içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorunun kaynağının çözüm adresi olamayacağının bilinciyle, sorunları kendi iktidarımızda çözeceğiz. Sermaye için değil, halkın sağlık hakkı için bütçe yapacağız. Önceliğimiz Halk Sağlığını korumak, sağlıklı yaşam koşullarını yaratmak ve koruyucu sağlık hizmetleri olacaktır. Ticarileşmiş sağlık sisteminde paran kadar sağlık değil, sağlığı bir hak olarak ele alacak; ücretsiz, tüm halkımıza eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti sunacağız.



Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.