Yüce Atatürk
Sene 1914...
Ayvayı yeme aşamasına gelen Osmanlı, hâlâ şov peşindeydi. Öyle bi atraksiyon yapalım ki, ahalimiz “Dünya lideri” olduğumuzu görsün dediler. Düşündüler, taşındılar... Üç kıtada uçak uçurmaya karar verdiler. İstanbul’dan havalanacak, Şam üzerinden, İskenderiye’ye konacak; böylece Avrupa, Asya, Afrika’yı katetmiş olacaktı. Sayın ahalimiz de “Vay be, amma devletiz haa” diye sevinecekti.
Halbuki, gurur duyulan uçağın elbette bizimle alakası yoktu, ithaldi, Fransız malıydı. Modeli Bleriot XI/B’ydi. Sanki biz icat etmişiz gibi, kanatlarına ay-yıldız işlediler, adını da Muavenet-i Milliye, milli yardımlaşma koydular, oldu sana yerli malı uçak!
Burundan pırpırlı, kanatları bezdendi. Pilotlar, üstü açık otomobil gibi, kokpitsiz, dışarda uçuyordu. Dönemin en önemli pilotu, Tayyareci Fethi Bey’i çağırdılar, buna bin, Torosları aş, Şam’dan dön, Kahire üzerinden İskenderiye’ye git dediler. “Saçmalamayın birader, F16 mı bu?” demedi, “Peki” dedi. Havalandı, Eskişehir, Konya, Adana, Humus, Beyrut, ine kalka 10 günde Şam’a geldi. Kudüs ve Kahire üzerinden İskenderiye’ye varmak için tekrar havalandı, e olacağı buydu, Taberiye Gölü yakınlarında düştü, yardımcısı Sadık Bey’le beraber, ilk Türk hava şehidi oldu. O zamanlar iletişim imkanları çok ilkeldi, buna rağmen, Tayyareci Fethi Bey’in şehit olması, memlekette adeta uzay mekiği düşmüş gibi etki yarattı. Cenaze töreni mahşeri kalabalıktı. Şam’da Selahaddin Eyyubi Türbesi’nde toprağa verildi.
Gel zaman git zaman, sene 1934... Herkes unuttu ama, tarihimizin
ilk hava şehidini “Yüce Atatürk” unutmadı. Kabri sınırlarımızın dışında kalan bu milli kahramanı, vatan toprağında adıyla yaşatmak istedi. Muğla’ya bağlı Meğri ilçesinin adını, Fethi’ye ithafen, Fethiye olarak değiştirdi. Evet... Her milimetrekaremiz kutsaldır ama, Fethiye katmerli millidir. Çünkü bizzat Yüce Atatürk’ün armağanıdır.
Peki, neden orası? Tayyareci Fethi Bey, Meğri’li miydi? Hayır. Yüce Atatürk, adını yaşatacak yer ararken, bizzat Meğri’nin ileri gelenleri talip olmuştu, bu mangal yürekli kahramanın adını madalya gibi biz taşıyalım, biz yaşatalım demişlerdi, Yüce Atatürk de kabul etmişti.
Hatta... Faruk Nafiz Çamlıbel’le birlikte 10’uncu Yıl Marşı’nı yazan Behçet Kemal Çağlar, öylesine etkilenmişti ki, Tayyareci Fethi’ye ithafen şu dizeleri kaleme almıştı:
Aslan uçtu diye söylenir methi
bu kutsal toprağın çocuğu Fethi
kahrolur darbanla elbet her zaman
olursa bakış yan, maksat eğri
bak... Fethiye oldu sayende Meğri
Kartalım!
Gölgende hürdür bu vatan
Yüce Atatürk sayesinde Fethiye’ye adını veren bu kahraman, doğma büyüme İstanbulluydu. Ve, “Kartalım” diye şiir yazılan Tayyareci Fethi, kara kartalın, Beşiktaş kulübünün kurucularından biriydi.
Dolayısıyla... Beşiktaşlı Yıldırım Demirören’in Yüce Atatürk pankartı açtılar diye Fethiye’yi disipline göndermesi, hem memleket tarihi açısından, hem Beşiktaş tarihi açısından, katmerli trajedidir.
Gene de buna şükretmek lazım... Öyküsünde “Atatürk, milli, pilot, kahraman, 10’uncu Yıl Marşı” kavramlarını barındırıyor diye, Ergenekon’a da bağlayabilirlerdi Fethiye’yi!