Siyasette Bencil İnsan mı, Sözünün Eri mi?
Siyaset, uzun zamandır toplumsal yaşamımızın merkezinde yer alıyor. 2009 yılından beri gazetecilik yaparken, siyasetin çeşitli yönlerini gözlemleme fırsatım oldu. Siyasetin karmaşıklığı ve çelişkileri üzerine birçok şey öğrendim. Özellikle, siyasette bencilliğin ve sözünün eri olmanın ne anlama geldiği konusundaki gözlemlerim, bu yazının temelini oluşturuyor.
Bencillik, kişisel çıkarları her şeyin önünde tutma eğilimidir. Bencil bir insan, genellikle kendi ihtiyaçlarını ve arzularını başkalarının ihtiyaçlarından üstün görür ve bu tutum, empati eksikliğiyle birleştiğinde toplumda ciddi sorunlara yol açabilir. Siyasette bu özelliklerin belirgin bir şekilde ortaya çıkması, seçmenlerin güvenini sarsar ve siyasetin yozlaşmasına neden olabilir.
Birçok kişi, siyaseti “kör kuyu” olarak tanımlar ve bu tanımın doğruluğu üzerine sıkça tartışılır. Siyasetin nankör ve iki yüzlü bir alan olduğunu düşünenler, çoğunlukla bu görüşlerini seçilmişlerin icraatlarıyla temellendirir. Seçildikten sonra, vaatlerin unutulması ve sadece kişisel çıkarların gözetilmesi, bu algıyı güçlendirir. Söz verdiği projeleri gerçekleştirmeyen, seçmenlerinin sorunlarına duyarsız kalan bir siyasetçi, sadece bencil değil, aynı zamanda toplumun beklentilerine karşı sorumsuz bir tutum sergiler.
Siyasetçilerin seçim öncesinde verdikleri sözler, genellikle etkileyici ve umut vericidir. Ancak bu sözlerin yerine getirilmemesi, siyasetin güvenilirliğini zedeler ve toplumda derin bir güvensizlik yaratır. Sözünün eri olmak, sadece seçim kampanyasında verilen sözlere sadık kalmakla değil, aynı zamanda etik ve dürüst davranışlarla da ilgilidir. Bu bağlamda, siyasetin erdem sorunu, günümüzün en temel meselelerinden biridir.
Siyaset, çoğu zaman kişisel çıkarların, egoların ve stratejik hesapların ön planda olduğu bir alan olarak görülür. Bu nedenle, gerçekçilikten uzaklaşma ve ilkesiz davranışlar, seçmenlerin kararlarını etkileyen temel faktörlerdir. Seçmenler, vaatlerle kandırılan ve sonra unutulan bir lider yerine, sözlerinin arkasında duran ve gerçekçi bir şekilde hareket eden siyasetçilere ihtiyaç duyarlar.
Sonuç olarak, siyasette bencil olmak, toplumun güvenini kaybetmekle eşdeğerdir. Bu nedenle, gerçek bir liderin özelliği, sözünün eri olmasıdır. Sözünü tutan, dürüst ve empatik bir lider, sadece kendi çıkarlarını değil, toplumun ihtiyaçlarını da gözetir. Siyasetin yozlaşmasını önlemek ve toplumun güvenini yeniden kazanmak için, bu erdemleri benimsemek zorundayız. Aksi takdirde, bencillik ve çıkarcılık siyasetin ana temasını oluşturacak ve toplumun geleceği tehlikeye girecektir.
Gazeteci arkadaşım Ali Avcu bekle ve sus demişti. Bende geçici olarak bu öneriye uyacagım. ama bu çok kısa sürecektir