Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Azerbaycan Gazetesi Modern.az'a röportaj verdi. Türk Dünyasının askeri alandaki konumu, Azerbaycan-Türkiye askeri işbirliği ve CHP'nin Türk Dünyasına bakışı konularında kapsamlı açıklamalarda bulunan Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu'nun röportajı şöyle:
"Şu an Türk Dünyasının askeri alandaki durumunu nasıl görüyorsunuz?
Türk Dünyasının tarihten gelen genetik kodları içerisinde askerlik ve silahlı kuvvetler özel bir yer tutmaktadır. “Her Türk asker doğar” ifadesi toplumlarımızda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda özellikle Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere bu genetik yatkınlığın teknolojik üstünlük ile birleştirilmesine yönelik gayretleri büyük bir mutlulukla takip etmekteyiz.
Gerek Harp Akademisi’nde beraber eğitim aldığım, gerekse meslek hayatım süresince değişik ortamlarda tanışma fırsatını elde ettiğim Azerbaycan askeri personelinin vatan sevgisi, mesleki bilgi ve tecrübesi, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile olan dostluktan öte kardeşliği beni çok etkilemiştir.
Türk Savunma Sanayinin üretim ve gelişime yönelik yakaladığı pozitif ivmenin bir sonucu olan özgün ve teknolojik açıdan üstün silah sistemlerinin Türk dünyası tarafından da tercih edildiği ve birçok kardeş ülke silahlı kuvvetleri tarafından da kullanıldığı ayrı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bu kapsamda Türk dünyasının askeri alana bakış açısının sayısal üstünlükten daha çok teknolojik üstünlüğü hedefleyen bir bakış açısına dönüştüğünü söylemek çok da hatalı olmayacaktır.
Ayrıca, Türk Dünyası ülkelerinin ortak tatbikatlar düzenlemesi, askeri alanda bilgi ve tecrübe paylaşımını artırmak adına önemlidir. Birlikte çalışabilirlik, sadece teknolojiyle değil, aynı zamanda askeri doktrin ve eğitimlerin de uyumlu hale getirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu doğrultuda, Türk Dünyası'nın askeri işbirliği kapsamında daha fazla koordinasyon ve ortak projelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum
Azerbaycanla Türkiye Suşa Beyannamesi İmzaladı. Sizce Azerbaycan-Türkiye askeri işbirliğinde daha hangi adımlar atılması gerekiyor?
Suşa Beyannamesi Türkiye ve Azerbaycan arasında yıllardır süren askeri ilişkilerin temel çerçevesini ortaya koyması ve bu çerçevenin esaslarını uluslararası bir beyanname ile kayıt altına alması açısından önemli bir belgedir.
Bu kapsamda; önemli olan belgede genel hatları çizilen faaliyetlerin gerçek hayattaki uygulama şeklidir. Bu bağlamda Türkiye ve Azerbaycan silahlı kuvvetleri Suşa Beyannamesinde ifade edilen askeri faaliyetlerin birçoğunu yerine getirmektedir. Özellikle karşılıklı askeri eğitimler ve askeri yeteneklere yönelik kapasite artırım faaliyetlerinin devam ettiğini de CHP olarak büyük bir mutluluk içerisinde takip ediyoruz.
Ancak bu ilişkilerin daha somut hale getirilmesine yönelik olarak bazı uygulamalara da ihtiyaç olduğunu değerlendirmekteyiz. Şöyle ki Türkiye-Azerbaycan arasındaki ilişkileri tanımlamak için kullanılan “İki Devlet- Tek Millet” kavramının somutlaştırılması noktasında personel değişim uygulamaları ile birlikte uzun süreli olarak her iki silahlı kuvvetler içerisinde görev yapacak şekilde personel görevlendirilmesi yapılabileceğini değerlendirmekteyim.
Dünya üzerinde diğer devletler arasında örneklerini gördüğümüz gibi örneğin bir Azerbaycan Deniz Kuvvetleri Subayının Türk Deniz Kuvvetleri gemilerinde Seyir subaylığı yapması veya tam tersi uygulamaların yapılması iki ülke silahlı kuvvetleri arasındaki bağları derinleştirecektir. Aynı şekilde iki ülke askeri eğitim kurumlarında uzun süreli akademik personel değişimlerinin de bu bağları artıracağını değerlendirmekteyim.
Ayrıca Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin NATO standartlarına uygun silah sistemlerine sahip olması ve NATO üyesi ülkeler ile karşılıklı çalışabilirliğinin geliştirilmesi noktasında da daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bunun yanı sıra, ortak savunma sanayi projeleri geliştirilmesi, iki ülkenin askeri yeteneklerini daha da güçlendirecektir. Özellikle insansız hava araçları, siber güvenlik ve elektronik harp gibi ileri teknolojilere yönelik işbirlikleri, her iki ülkenin savunma kapasitesini artıracaktır.
Ayrıca, halen devam etmekle beraber sayısı artırılacak ortak tatbikatlara diğer Türk Dünyası ülkelerinin de dâhil edilmesi, geniş kapsamlı bir askeri işbirliğinin tesis edilmesi açısından önemli adımlar olacaktır.
Türk Devletlerinin ortak askeri birliğinin kurulması ile ilgili düşünce aktüel. Siz bununla ilgili nasıl düşünüyorsunuz?
Bu fikri önemsemekle beraber ortak birlik kurulmasından daha önemli olanın, Türk Devletleri Silahlı Kuvvetleri arasındaki karşılıklı çalışabilirliğin geliştirilmesi olduğuna inanıyorum. Ortak kurulacak bir birlik kendi içerisinde bir bütün olarak ortak çalışabilirliğe ulaşabilir, ancak diğer birlikler karşılıklı çalışabilirliğe yönelik yeteneklere sahip olmadıkları zaman Türk Devlerine ait silahlı kuvvetlerin tamamının karşılıklı çalışabilirliğinden söz etmek mümkün olmayacaktır.
Oysaki ihtiyaç olan Türk devletlerinin Silahlı kuvvetleri arasında tam bir uyum ve karşılıklı çalışabilirliği sağlayacak mekanizmaların kurulmasıdır. Bu kapsamda ortak eğitim ve tatbikatlar icra edilmesi, Türk Devletleri silahlı kuvvetlerinin kullandığı muhabere ve komuta kontrol sistemlerinin birbirleri ile çalışabilir olacak şekilde standart hale getirilmesi ve ortak harekât icra edebilirliğin sağlanması noktasında taktik, doktrin ve usulleri ortaya koyacak ortak bir “Doktrin Merkezi”nin kurulmasının ilk etapta düşünülmesi gereken hususlar arasında olduğunu değerlendiriyorum.
Ayrıca, bu sürecin hızlandırılması adına Türk Devletleri arasında bir savunma işbirliği anlaşmasının yapılması, mevcut antlaşmaların geliştirilmesi ve genişletilmesi faydalı olacaktır. Bu anlaşmalar çerçevesinde, ortak tatbikatların planlanması, savunma sanayi projelerinde işbirliği yapılması ve askeri personel değişim programlarının artırılmasını içerebilir. Böylece, Türk Devletleri arasındaki askeri entegrasyon daha güçlü bir şekilde sağlanabilir ve bölgesel güvenlik artırılabilir.
Genelde CHP’nin Türk Dünyası ile ilgili Siyasi ve Düşüncesi nasıl veya sizce nasıl olmalı?
CHP tarihsel olarak kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine emanet ettiği siyasi bakış açısının bir sonucu olarak Türk devletlerini, “İki Devlet-Tek Millet” özdeyişinde ifade edildiği gibi aynı milletin farklı coğrafyalarda yaşayan parçaları olarak görmektedir.
CHP, kurucu liderinin aşağıda yer alan kendi ifadesinde de açık bir şekilde görülebileceği gibi Türk Dünyasının özgürlüğü ve refahı noktasında kendisinden beklenen sorumlulukları almakta ve almaya devam edecektir.
“Türk Milleti Kurtuluş Savaşı’ndan beri, hatta bu savaşa atılırken bile mahkûm milletlerin özgürlük ve bağımsızlık davalarıyla ilgilenmeyi, o davalara yardım etmeyi benimsemiştir. Böyle olunca kendi soydaşlarının özgürlük ve bağımsızlıklarına kayıtsız davranması elbette uygun görülemez.”
CHP olarak, Türk Dünyası ile ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkileri de geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Ortak tarih ve kültürümüzü daha iyi tanıtmak, eğitim alanında işbirliklerini artırmak ve ortak projeler gerçekleştirmek için adımlar atıyoruz. Türk Dünyası ile olan bağlarımızı daha da güçlendirmek ve ortak geleceğimizi şekillendirmek için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye kararlıyız. Türk Dünyasının birlik ve beraberliği, CHP’nin öncelikleri arasında yer almaktadır.
Ayrıca, Azerbaycan ile olan ilişkilerimizi daha da güçlendirmek adına çeşitli projeler ve işbirlikleri yürütüyoruz. Ortak kültürel etkinlikler, ekonomik işbirlikleri ve eğitim alanında projelerle iki ülke arasındaki bağları daha da kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz. Azerbaycan halkı ile olan kardeşlik bağlarımızı güçlendirmek, karşılıklı anlayış ve işbirliğini artırmak için her türlü çabayı göstermeye devam edeceğiz. CHP olarak, Azerbaycan ile dostane ve yapıcı ilişkilerimizin her zaman öncelikli olduğunun altını çizmek isterim.
Ekonomik bağlamda ise; küresel ticaret rotaları denizde olduğu karada da gelişiyor. Azerbaycan ve Türkiye jeoekonomik ve jeostratejik konumları açısından bu gelişmenin merkezindedir. İki devlet de doğu ve batı arasındaki yeni alternatif ticaret rotaları üzerinde merkez haline geldi. Yeni demiryolu, otoyol ve liman bağlantılarının geçiş güzergahındalar.
Gerek bu güzergahların gerekse boru hatlarının güvenliği oldukça kritik. Güvenlik işbirlikleri bu bağlamda da oldukça önemli.
Son söz olarak; CHP’deki değişimin mimarı Genel Başkanımız Özgür Özel’in görevi devralmayı müteakip ilk resmi ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ikicisini ise Azerbaycan’a yapmayı planladığını ancak bu ziyaretin şu ana kadar gerçekleşemediğini üzülerek belirtmek istiyorum.
CHP olarak can Azerbaycan ile ilişkilere önem verdiğimizi ve bu bağlamda Genel Başkanımız Sayın Özel tarafından uygun bir tarihte Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’i isteği olduğunu da vurgulamak isterim."