“VEREM HÂLÂ CİDDİ BİR TEHLİKE”

HALK arasında "verem" olarak da bilinen tüberküloz, zamanında tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabiliyor.

HALK arasında "verem" olarak da bilinen tüberküloz, zamanında tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabiliyor. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Bayraktaroğlu, tüm dünyada her yıl 10 milyonun üzerinde yeni verem hastası saptandığına dikkat çekerek ülkemizde de 2017 verilerine göre 12 binden fazla kişide hastalığın göründüğünü, bunların yüzde 92'sinin ise önceden tedavi görmemiş yeni hastalar olduğunu söyledi.

"EN ÇOK ÖLÜME YOL AÇAN BAKTERİYEL ENFEKSİYON"

Veremin insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olmasına rağmen hâlâ tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini koruduğunu ifade eden İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi'nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Bayraktaroğlu, "Dünyada en çok ölüme yol açan bakteriyel enfeksiyon hastalığı nedeni veremdir" dedi.

"BAĞIRSAKLARDA DA KEMİKLERDE DE GÖRÜLEBİLİR"

Veremin "Mycobacterium tuberculosis" adlı basilin yol açtığı hava yoluyla bulaşan bakteriyel bir hastalık olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, "Tüberküloz mikrobu en çok akciğerde hastalık yapsa da akciğer dışında daha az olmak üzere lenf nodlarında, bağırsaklarda, genitoüriner sistemde (idrar yolları ve üreme organları), omurga ve diğer kemiklerde de hastalığa yol açabilir" diye konuştu.

"ZATÜRRE VE AKCİĞER KANSERİ İLE KARIŞTIRILABİLİR"

Tüberkülozun en sık hastanın öksürmesi, hapşırması ve konuşması sırasında mikropların havaya saçılarak bir süre havada asılı kalması ve sağlıklı kişi tarafından solunarak vücuda alınması şeklinde hava yoluyla bulaştığını söyleyen Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, hastalığın en sık görülen belirtilerini ise şöyle anlattı: "Hastalığın akciğerle ilgili belirtileri uzun süren öksürük (2 haftayı geçen öksürükte mutlaka doktora başvurulmalıdır), balgam çıkarma, ağızdan öksürükle kan gelmesi, göğüs ağrısı, sırt ve yan ağrısı, nefes darlığı olabilir. Bunun dışında halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi ve ateş gibi genel bulguların da birkaçı görülür. Tüberküloz hastalığı zatürre (pnömoni), akciğer kanseri, lenfoma, sarkoidoz gibi birçok hastalıkla karışabildiğinden yukarıdaki şikayetleri olanlar mutlaka göğüs hastalıkları uzmanlarına başvurmalıdırlar."

"İŞ ARKADAŞLARINA KORUYUCU İLAÇ VERİLMELİ"

Tedavi gören hastaların vücudundaki mikrop sayısının kısa sürede azaldığını, çoğunda ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılığın kaybolduğunu işaret eden Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, şu uyarılarda bulundu: "Tüberküloz vakalarının, özellikle de bulaştırıcılığı en fazla olan balgamında verem mikrobu tespit edilmiş vakaların başarıyla tedavi edilmesi, hastalığın kontrolünde en önemli faktördür. Verem hastalığına yakalananların aileleri ve diğer temas ettiği kişiler (özellikle kapalı alanda birlikte çalıştıkları iş arkadaşları) Verem Savaşı Dispanserleri'ne davet edilerek kontrol edilmektedir. Çünkü sıklıkla iyi havalandırılmayan kapalı ortamlarda uzun süreli maruziyet ile bulaşma görülür. Bu nedenle verem hastası kişi ile yaşayan aile bireyleri ve yakın iş arkadaşları daha büyük risk altındadır. Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmekte olup hasta olduğu tespit edilenlerin de tedavisine başlanmaktadır."

"AŞIRI ZAYIFLAR RİSK ALTINDA"

Tüberküloz basiliyle enfekte olan herkesin aktif tüberküloz hastası olmayabileceğine de dikkat çeken Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, basilin vücuda girdikten sonra aylar, hatta yıllar geçse bile hastalığa yol açmadan uyku halinde kalabileceğini söyledi. Kişilerin savunma sisteminin normalde basili çevreleyip hapsederek enfeksiyonu sessiz şekilde uyuttuğunu ifade eden Uzm. Dr. Bayraktaroğlu, vücut savunma sistemlerinin zayıfladığı bazı durumlarda hastalığın ortaya çıktığını vurguladı. Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, risk grubunda yer alan kişileri ise şöyle sıraladı: "Günde 1 paketten fazla sigara içenler, alkol bağımlılığı olanlar, diyabet hastaları, diyaliz yapılan kronik böbrek yetmezliği hastaları, HIV enfeksiyonu olanlar, aşırı zayıflar (vücut kitle indeksinin 20'nin altında olması), uzun süreli kortizon veya başka bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar, silikoz hastalığı olanlar, organ nakli yapılan hastalar, 2 yaşından küçük bebekler."

"İLAÇ DİRENCİ OLANLARIN TEDAVİSİ 2 YIL SÜREBİLİR"

Ülkemizde tüberküloz ilaçlarının Sağlık Bakanlığı'nca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara verilmek üzere sağlık kuruluşlarına dağıtıldığını belirten Uzm. Dr. Mesut Bayraktaroğlu, şunları söyledi: "Verem mikrobu, diğer mikroplara göre çok daha yavaş çoğaldığından, ilaçları uzun süre kullanmak gerekir. Tedavi süresi en az 6 aydır. Bazı özel durumlarda ilaçları kullanma süresi uzatılabilir. Yeterli süre tedavi almayan hastalarda hastalık tekrarlayabilir. Uygun ilaçların yeterli süre kullanılması ile hastaların neredeyse hepsi başarıyla tedavi edilebilmektedir. Hastayı iyileştiren tedavi, toplum sağlığı açısından da son derece önemli olup en önemli verem savaş yöntemidir. Bu nedenle, tedavinin erken başlaması, düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur. Tüberkülozda ilaç direnci ise tüberküloz mikrobuna etkili olan ilacın artık etki etmemesidir. Nedeni yanlış veya eksik ilaçlarla tedavi yapılması ya da tedavinin düzenli kullanılmaması, kimi zaman da ilacın erken kesilmesidir. İlaca dirençli tüberkülozu olan hastalar da tedavi edilebilir. Ancak bu hastaların tedavisi 12 ay ile 24 ay arasında sürer ve daha çok yan etki oluşturur, yaklaşık 150-500 kat daha pahalıdır. Bazen bu hastaların ameliyat olmaları da gerekebilir. Bu nedenle ciddi bir sorun oluşturur."

FOTOĞRAFLI

Kaynak: DHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SAGLIK Haberleri