Tekstilde sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak isteyen sektör temsilcileri birer birer bu yolda adımlar atmaya başladı. Bu noktada farkındalık çalışmalarını hızlandıran sektör temsilcileri Sustainability Talks Tekstilde Sürdürülebilirlik Konferansı'nda bir araya geldi.
Petrol sektörünün ardından dünyanın en büyük ikinci kirleticisi olan tekstil sektöründe küresel üretimin 21'inci yüzyılın başlarından itibaren iki katın üzerinde bir artış kaydettiği ve yıllık üretimin yaklaşık 100 milyon tona ulaştığı belirtiliyor. Tekstil tüketiminde bu ciddi artış atık sorununu da ortaya çıkarıyor. Sadece bir tişört ve kot pantolon üretimi için yaklaşık 20 bin litre su tüketilirken, sektörde çevreye olan duyarlılık her zamankinden daha fazla önem kazandı.
Tekstilde sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak isteyen sektör temsilcileri birer birer bu yolda adımlar atmaya başladı. Bu noktada farkındalık çalışmaları hızlandıran tekstil sektörü Orbit Consulting ve Kipaş Textiles ev sahipliğinde gerçekleşen "Sustainability Talks Tekstilde Sürdürülebilirlik Konferansı'nda bir araya geldi. Konferansta tedarik zincirinde şeffaflık, çevreye zarar vermeyen hammadde, çevreci tasarımlar, izlenebilirlik ve sosyal uygunluk prosedürleri, tekstilde sürdürülebilir bir gelecek yolculuğu gibi konular masaya yatırıldı.
İTHİB BAŞKANI ÖKSÜZ: ÇALIŞMALARI DAHA DA HIZLANDIRMAMIZ GEREKİYOR
Tekstilde üretim sürecinde büyük bir su tüketiminin söz konusu olduğunu söyleyen İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, "Teknoloji gelişiyor ve buna paralel olarak firmalarımız birtakım yeni metodlar geliştirmekte. Özellikle denim kumaşta bu söz konusu. Bir çok metodlar gelişti. Suyun kullanımını 10'da 1 seviyesine düşürebiliyoruz. Yüzde 90 azaltabiliyoruz. Bu teknikleri geliştirmemiz lazım. Bu bir sosyal sorumluluktur. Dünya hepimize lazım. Su insanlığın en temel ihtiyacı. Bu anlamda yapılan çalışmaları daha da hızlandırmamız gerekiyor. Bu anlamda İTHİB olarak sürdürülebilir üretimi destekleme adına faaliyetlerimiz var. New York'ta 21-22 Ocak'ta gerçekleştireceğimiz fuara katılan firmaların hepsi sürdürülebilir hikayesi olan firmalar. Türkiye olarak bununla ilgili çok büyük avantajlarımız var. Türkiye tekstil sektörü olarak dünyada bu konuda birinciliğe oynamak istiyoruz. Bu gücümüz var" dedi.
BİRÇOK MARKA ROTAYI "SÜRDÜRÜLEBİLİR'E ÇEVİRDİ
Sürdürülebilir moda için hammaddenin sürdürülebilir kaynaklardan gelmesi gerektiğinin altını çizen Kipaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Halit Gümüşer de, "Bunun dünyada bir çok örneği var. Değişik markalar standartlar yayınlıyorlar. Bu standartlara uygun biçimde hammadde ve iplik tercihi yapıldığında, kumaşların daha az su tüketilerek çevreye zarar vermeden üretimi yapıldığında sürdürülebilir ürün oluyor. Aynı zamanda sosyal şartların da yerine getirilmesi gerekiyor. Bunların hepsi bir bütün olarak karşılandığı zaman sürdürülebilir tekstil ürünleri ortaya çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Tekstil sektörünün ciddi anlamda su ve enerji ihtiyacı olduğunu anımsatan Halit Gümüşer şunları belirtti:
"Bundan dolayı da karbon emisyonu yüksek bir sektör. Ayrıca hammadde bağımlılığı da var. Bunların hepsinin tek tek çözülmesi gerekiyor. Bu anlamda dünyada tüketilen ürünlerin geri dönüştürülmesi gibi bir kampanya var. Bunu çok önemsiyorum. Bu da ciddi bir su tasarrufu ve karbon emisyonu azalmasması anlamına gelir."
EĞİTİM KURUMLARI DA İŞİN İÇİNDE
Tekstil şirketlerine sürdürülebilirlik konusunda danışmanlık sağlayan Orbit Consulting Kurucu Ortağı Emir Öztürk ise, "Dünyanın kısıtlı kaynakları var. Bunu tüm dünya da talep ediyor. Üretici bir ülke olarak bu konuda nasıl tepki vereceğini bilen ve bilmeyen firmalar var. Hepsini bu etkinliğimizde toplamak istedik. Herkesin farkındalığı anlaması ve bu konuya değinmesi gerekiyor. Üniversitelerle de iş birliği halindeyiz. Onların Ar-Ge merkezlerinde uygulanabilir yönü olabilecek uygulamaları tespit edip sektöre yoldaşlık etme niyetindeyiz" açıklamasında bulundu.
ALTINCI KİTLESEL YOK OLUŞ BAŞLADI
Konferansta konuşan Doğal Yaşamı Koruma (WWF) Türkiye Başkanı Aslı Pasinli dünyadaki altıncı kitlesel yok oluşun yaşandığını dile getirerek, 1970 yılından beri canlı nüfusunun yüzde 60'ının yok olduğunu ifade etti. 1950'ler hayatımıza giren plastiğin 2050 yılına kadar denizlerde balıktan daha fazla olacağını belirterek tüm bunların insan eliyle gerçekleştiğini söyledi. Tarımsal ürünlerin birçoğunun sulamasının endüstriyel atık karışmış sularla yapıldını da kaydeden Aslı Pasinli, bu konu için herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini bildirdi. Pasinli son olarak çevre duyarlılığı konusunda iş dünyasının artık hukuki olanı değil vicdani olanı yapmaya başladığının altını çizdi.
Kaynak: DHA