4 Ekim Dünya Sokak Hayvanları Koruma Günü’nde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün ev sahipliğinde çok değerli bilim insanları, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Muğla’da ilki gerçekleştirilen Sokak Hayvanları Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayınlandı.
Sokak Hayvanları Çalıştayı Sonuç Bildirgesi;
4 Ekim 2022 Salı günü Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde 2 oturum şeklinde gerçekleştirilen “Sokak Hayvanları Çalıştayı”nın ilk oturumunda “Mevcut Durum Analizi” kapsamında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Milas Veteriner Fakültesi’nden Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Cengiz tarafından “Kedi ve köpeklerin üremeleri, fizyolojik ve patolojik durumları, kontrolsüz üremenin önlenmesi için kısırlaştırmanın önemi” konulu sunum; Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet GÜLTEKİN tarafından “Köpek ve kedilerde Leishmaniasis hastalığında tanı ve yönetim süreci” konulu sunum; Muğla Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Dr. İlknur ÖZDEMİR tarafından “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve yurtdışından mevzuat örnekleri” konulu sunum; Doğa Koruma ve Milli Parklar Muğla Şube Müdürlüğü’nden Veteriner Hekim Özlem YILDIRIM YİRMİBEŞ tarafından “Muğla’da hayvan bakımevlerinin durumları, faaliyetler, görev ve sorumluluklar” konulu sunum; Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden Veteriner Hekim Adem AYBEY tarafından “Hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması, denetim, sahada yaşanan sıkıntılar” konulu sunum; Muğla Büyükşehir Belediyesi’nden Veteriner Hizmetleri Şube Müdürü Ferit KILIÇ tarafından “Geçici Hayvan Bakımevi faaliyetleri, paydaşlarla ilişkiler, belediye veteriner hekimleri açısından değerlendirmeler” konulu sunum gerçekleştirilmiştir.
Mevcut Durum Analizi’nden ortaya çıkan sonuçlar şu şekilde sıralanmıştır;
-Köpeklerin buzul çağından önce, yaklaşık 11 bin yıl önce evcilleştirildiği, kedilerin ise 4.000 yıldır toplumla iç içe yaşadığı için kedi ve köpekler sokağın değil toplumun hayvanlarıdır ve dolayısıyla toplum sağlığını doğrudan etkilemektedir.
-Köpeklerin yılda 2 kez çiftleşme sürecine girdiği, kedilerin ise göze giren ışığın süresi ve miktarı arttıkça (günde 14 saat ve üzeri) seksüel aktivite süreçlerinin başladığı, çiftleşmedikçe ya da gebe kalmadıkları sürece şubat ile temmuz ayları arası seksüel aktivite gösterdikleri; kısırlaştırılmamış bir dişi köpekten ilk yıl 16 yavru, onun da kısırlaştırılmamış yavrularından şeklinde devam ederek ikinci yıl 128, üçüncü yıl 528, dördüncü yıl 2.048, beşinci yıl 12.288, altıncı yıl 67.000 adet köpek üremesi meydana geldiği ortaya konulmuştur.
-Hızlı üreme özellikleri bakımından kedi ve köpekler hem toplum sağlığını riske atmakta hem de hızlı artan popülasyon nedeniyle hayvan refahı da olumsuz etkilenmektedir.
-Hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve “zoonoz” olarak tanımlanan enfeksiyöz hastalıklar oldukça önemli bir halk sağlığı sorunudur.
-Köpeklerde leishmaniasis, tek hücreli parazit Leishmania infantum tarafından oluşturulan, kum sinekleri (yakarca) tarafından insanlara da bulaştırılabilen zoonoz bir hastalıktır.
-Leishmaniasis Akdeniz, Afrika, Asya ve Güney Amerika bölgelerinde endemik olarak görülmekte ve 350 milyondan fazla insan için risk oluşturmaktadır. Parazitin insanlara bulaşmasında ana rezervuar köpeklerdir. Ülkemizde hastalık özellikle kıyı Ege bölgesinde yaygındır. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı tarafından gerçekleştirilen güncel bir çalışmada Muğla ilindeki veteriner kliniklerine getirilen sahipli 131 köpeğin %37’sinin seropozitif olduğu belirlenmiştir. Hastalığın önlenmesine yönelik; toplumun bilinçlendirilmesi ve hayvan sahiplerinin hayvanları koruyucu önlem almalarına yönelik teşvik edilmesi, mümkün olduğunca fazla sayıda köpekte gerçekleştirilecek tanısal testlerle hastalığın yaygınlığının sürekli takip edilmesi, hastalığa aracılık eden kum sineklerinin azaltılmasına yönelik düzenli çevresel ilaçlamaların yapılması oldukça önem arz etmektedir.
- 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle ilgili çok büyük beklentiler varken; sadece idari para cezaları ortalama 4 kat artırılmıştır ve bir ev hayvanını ya da evcil hayvanını öldürmek, hayvanla cinsel ilişkide bulunmak, işkence etmek, acımasız muamelede bulunmak, hayvanları dövüştürmek suç haline getirilmiştir.
-Hollanda, Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere yurt dışından hayvan hakları konusundaki mevzuatların değerlendirilmesi sonucunda; satın almalara vergi eklendiği, sahiplenmelerde ise vergi indirimi uygulandığı, hükümetler tarafından finanse edilen çok kapsamlı bir kısırlaştırma programı uygulandığı; terk etmek, tasmasız dolaştırmak, dışkısını toplamamak, kayıt bildiriminde bulunmamak gibi yasak fiillerde çok ciddi yaptırımların uygulandığı, bir köpeği 5 saatten fazla evde yalnız bırakmak, kafeste tutmak ya da zincirlemenin yasak olması gibi iyi uygulamalarla birlikte sıkı bir denetim ve idari yaptırım uygulandığı ortaya çıkarılmıştır.
-Ülkemizde 1391 belediye varken, bu sayının yaklaşık 5’te 1’i kadar belediyede hayvan bakımevi mevcuttur. Muğla’da ise Muğla Büyükşehir, Dalaman, Fethiye, Seydikemer, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Bodrum Belediyesi’ne ait toplam 9 adet farklı özellik ve donanıma sahip hayvan bakımevi bulunmaktadır. Bünyesinde hayvan bakımevi bulunmayan Ula, Yatağan, Kavaklıdere Belediyeleri “İl Hayvanları Koruma Kurulu Kararları” gereğince oluşturdukları ekipler aracılığıyla sahipsiz hayvanlar konusunda Muğla Büyükşehir Belediye’sinden destek almakta, Ortaca Belediyesi ise Dalaman Belediyesi ile protokol kapsamında işbirliği yürütmektedir. Muğla Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri bünyesinde sokak hayvanları konusunda çalışmakta olan 21 veteriner hekim bulunmaktadır.
-Muğla genelinde 2022 yılının ilk 6 aylık verileri ile ortalama aylık kısırlaştırma sayısının 1.669 olduğu, il genelinde kısırlaştırılmamış sahipsiz hayvan sayısının ise 45.000’in üzerinde olduğu ortaya konulmuştur.
-5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında denetim yetkisi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mahallin en büyük mülki amirine devredilmiş, yerel yönetimlerin, yerel hayvan koruma görevlilerinin ve hayvan sahiplerinin sorumlulukları ve görevleri tekrar vurgulanmıştır.
-Salgın hastalıkların önlenmesi ve hayvan hareketlerinin izlenmesi amacıyla ev hayvanlarının kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması kapsamında Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce yaklaşık 15 aylık bir süreçte 3.946’sı kedi, 12.538’i köpek olmak üzere toplam 16.484 sahipli kedi ve köpeğin PETVET sistemine (Ev Hayvanı Kayıt Sistemi) kaydı gerçekleştirilmiş olup; ülke genelinde kayıt altına alınan hayvan sayısı olarak Muğla ilk 10 il içerisinde yer almaktadır. 31.12.2022 tarihine kadar ev hayvanlarının kayıt altına alınması zorunlu olup; bu tarihe kadar her yaştaki hayvanların kaydı yapılırken, bu tarihten sonra ancak 6 aya kadar olan hayvanın kayıtları yapılacaktır.
-Sivil toplum kuruluşları, yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllüler açısından sokak hayvanları değerlendirildiğinde; belediyelerin mevzuat şartlarına ve hayvan refahına uygun bakımevi kurmaları ve yeterli sayıda veteriner hekim ile hayvan bakıcısı istihdam etmeleri ve kontrolsüz üremenin önüne geçilmesi için kısırlaştırma faaliyetlerini yerine getirmeleri gerektiği; mevcut bakımevlerinin fiziki şartları, donanımları ve kapasitelerini her geçen gün geliştirmeleri gerektiği, sokak hayvanlarının beslenmeleri konusunda daha özverili olmaları gerektiği vurgulanmıştır.
-Belediye temsilcileri ve veteriner hekimleri açısından sokak hayvanları konusu değerlendirildiğinde; bakımevi olmayan ilçe belediyelerinin kısırlaştırmayla hayvan popülasyonunu kontrol altına alma mücadelesini sekteye uğrattığı, her belediyenin veteriner hekim istihdam etmesi ve veteriner işleri müdürlüğü kurması gerektiği ve topyekün mücadele edilmesi gerektiği, sahipli-sahipsiz hayvan ayırımının mevzuatta net bir şekilde yer almasına rağmen uygulamada ciddi sıkıntılar yaşandığı; mevzuat değişiklikleri öncesinde bakanlık tarafından taslak metin gönderildiği ve görüşler alındığı fakat görüşlerin hiçbir dikkate alınmadan taslak metnin aynı şekilde yürürlüğe konduğu görülmüştür.
Hayvan sahiplerinin mevzuat kapsamındaki görev sorumlukları yerine getirmediği, kırsal mahallelerdeki sahipli hayvanların büyük çoğunluğunun başıboş bırakılmaları ile turizm bölgelerinde sezon başında sahiplenilen hayvanların sezon sonunda sokağa terk edilmelerinin kontrolsüz üremeye sebep olduğu, bilinçsiz sahiplenmenin önüne geçmek için muhtarların, vatandaşların, özellikle çocukların bilgilendirilerek çok ciddi bir kültürel mücadelenin de sergilenmesi gerektiği, hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması ve mevzuatta yer alan yasak fiil ve davranışlara uymayanlara idari yaptırım uygulanmasıyla birlikte kontrolsüz üremenin önüne geçilmesi, hayvan hareketlerinin izlenmesi ve meydana gelebilecek olumsuz durumlarda sorumlunun tespit edilmesi açısından çok büyük öneme sahip olduğu ortaya konulmuştur.
Sonuç olarak;
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na eklenen geçici 4. maddede “Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31/12/2024 tarihine kadar ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür.
Belediyeler bu madde yürürlüğe girdikten sonra üç yıl süreyle birinci fıkra gereğince hayvan bakımevleri kurmak ve rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırır. Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde üç olarak uygulanır. Bu fıkra uyarınca ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamaz” hükmü yer almakta olup, Kanun’da bu madde hükümlerine uyulmaması durumunda belirtilen tarihlere kadar bakımevi kurmayan ya da bakımevi kurmak için belirtilen oranlarda bütçe ayırmayan belediyelere ne gibi işlem ya da yaptırım uygulanacağı yer almamaktadır. Ayrıca nüfusu 25.000’in altında olan belediyelerin bakımevi kurma zorunluluğundan muaf tutulması, aynı hassasiyeti göstermeyecekleri için yürütülen tüm çalışmaları sekteye uğratacak ve bakımevi olan belediye sınırlarına kedi ve köpek bırakma olayları devam edecektir.
Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nin Hayvan sahiplerinin görev ve sorumlulukları başlıklı 10. maddesinin (a) bendinde “Kedi ve köpek gibi hayvanlara yapılan bütün işlemlerin, mevcut ya da geriye doğru izlenebilmeleri ve denetim altında tutulmalarının sağlanması amacıyla; hayvanını veteriner hekimler tarafından, mikroçip uygulaması ile kimliklendirip kayıt altına almakla görevli ve sorumludur” hükmü yer alırken; (ç) bendinde “Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin kısırlaştırılmasıyla, hayvanını yavrulatmak istemesi halinde doğacak yavruları belediyeye bildirerek kayıt altına aldırmak suretiyle bakmak ve/veya dağıtımını yapmakla görevli ve sorumludur” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla hayvan sahibinin hayvanını ve yavrularını kayıt altına aldırdığı sürece istediği kadar yavrulatmasını engelleyecek bir hüküm yer almamakta olup, kontrolsüz üremenin önlenmesi için kısırlaştırmakla yükümlü olduğu hükmüne zıt olarak yer almaktadır.
Sokaklarda, evlerde, işletmelerde, bakımevlerinde yaşayan tüm hayvanların bakım şartları ve refah seviyelerinin yükseltilmesi, sosyal medya ile yerel ve ulusal basında sıkça görülmeye başlanan üzücü olaylarla birlikte kontrolsüz üremenin önüne geçilmesi ve zoonoz hastalıklar yönünden toplum sağlığının korunması için tüm paydaşlarla ortak akıl ve işbirliği içerisinde hareket edilmeli, mevzuatta yer alan üstü kapalı ve yoruma açık hükümler hakkında düzenlemeye gidilmeli, mevzuat kapsamında yapılacak düzenlemelerde tüm paydaşların fikirleri alınmalı, üniversiteler ile projeler geliştirilmelidir.
Kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, yerel hayvan koruma görevlileri ve hayvan sahiplerinin mevzuatta açıkça yer alan yetki, görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri, ihlal tespitlerinin ve hayvan hareketlerinin izlenmesi ile kontrolsüz üremenin önüne geçilmesi için hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması işlemlerinin titizlikle yürütülmesi, mevzuatta yer alan yasak fiil ve davranışlara uymayanlara idari yaptırım uygulanması ve kültürel mücadele kapsamında çok ciddi bir bilgilendirme kampanyası yürütülmesi gerekmektedir.