DİLAN AYIRKAN
Sivas'ın Divriği ilçesine bağlı Mursal Köyü'nde hayvancılık yapan köylüler, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kaymakamlık tarafından meralarının başka illerdeki besicilere kiralanması nedeniyle kendi hayvanlarını otlatamayacak duruma geldi. Bu mevsimde tıka basa otla dolu olması gereken meralarında hayvanlarının yiyecek ot bulamadığını belirten köylüler, "Hayvanlarımıza bu mevsimde yem vermeye başladık. Yerli üreticiler olarak zor durumdayız. Bizler kendi topraklarımızda özgürce hayvanlarımızı otlatmak, tarım yapmak istiyoruz" dediler.
Divriği'nin Mursal Köyü'nde hayvancılık yapan vatandaşlar, meralarının başka illerden gelen göçerlere kiralanması nedeniyle zor durumda. Çevre illerden gelen göçerlerin meraları usulsüz bir şekilde gasp ettiğini belirten köylüler, hayvan sayısının artması nedeniyle doğa tahribatı yaşandığına ve ekili arazilerin talan edildiğine de dikkat çektiler. Göçerlerin sözleşmede yazan hayvan sayısına dahi uymadıklarını ve yöre halkı ile aralarında zaman zaman gerginlik yaşandığını da söyleyen köylüler, "Bu işe bir el atın, çözüm üretin" diyerek yetkililere sorunun bir an önce çözülmesi için çağrıda bulundular.
"MERALARIN NE ADLA OLURSA OLSUN KİRALANMASINI İSTEMİYORUZ"
Ankara Divriği Kültür Derneği Başkanı Nurullah Ünsal, yöre halkı olarak taleplerini "Divriği toprakları Divriğililerindir. Havama, suyuma, toprağıma dokunma" sözleri ile açıkladı. Ünsal, köydeki meraların köylülerin haberi olmadan dışarıdan gelen göçerlere kiraya verildiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Köydeki meraların kiralanması işlemleri Sivas İl Tarım Müdürlüğü ve Kaymakamlık tarafından yapılmaktadır. Bu iki kurum, köylülerin haberi olmadan toprakları dışarıdan gelen göçerlere kiraya vermektedir. Kendi köylerimizde hayvanlarımızı otlatamayacak duruma ve dağlarımızda gezemeyecek durumdayız. Bu meralar çevre illerden gelen göçerlere kiraya veriliyor. Hayvancılık girdilerinin arttığı bu dönemde ota, samana çok ihtiyaç duyulacağı aşikardır. Meraların ne adla olursa olsun kiralanmasını istemiyoruz.
"EKİLİ ARAZİLERİMİZ TALAN EDİLİYOR"
Yöre halkı olarak bizim talebimiz; biz bir şiar edindik, "Divriği toprakları Divriğililerindir. Havama, suyuma, toprağıma dokunma'. Bizler kendi topraklarımızda özgürce hayvanlarımızı otlatmak, tarım yapmak istiyoruz. Arazilerimizin yabancılara kiralanmasını istemiyoruz. Göçerler, sözleşmede belirlenen hayvan sayısına sadık kalmayarak hayvan sayısını arttırmış bu da köylerde ciddi doğa tahribatı, ekili arazilerimizin talan edilmesine neden olmuştur.”
"SU HAVZALARI YOK OLUYOR"
Divriği’de daha önce siyanürle altın arama gibi girişimlerin de yaşandığını anımsatan Ünsal, son zamanlarda taş ocağı göletleri için dinamit patlatıldığını, bu sırada köylerde hasar oluştuğunu, su havzalarının yok olduğuna dikkat çekti. Ünsal, şöyle devam etti:
"Bizler burada ne arandığını ne yapıldığını bilememekteyiz. Daha önce siyanürle altın arama girişimleri olmuştu. Biz bu tür faaliyetlerin olmasını istemiyoruz. Son zamanlarda yapılmak istenen göletler için taş ocakları açılmakta. Taş ocakları açılırken dinamit patlatılmakta, dinamit patlatılırken köylerde hasar oluşmakta, su havzalarının da yok olduğu görülmüştür. Biz Divriğililer olarak madene karşı olmadığımızı belirtmek istiyoruz. Çünkü Divriği maden ile anılmakta. Biz Divriği’nin doğası ile tarihi ile güzellikleri ile endemik bitkileri ile anılmasını istiyoruz."
"DIŞARIDAN GELENLER EV BASIP İNSANLARI DARP EDİYOR"
Köydeki çobanlardan İbrahim Yıldırım, meralardaki boş toprakları göstererek, "İşte burada yerli hayvancılığın son durumu" dedi. Dışarıdan gelenlerin ev basıp insanları darp ettiğini de söyleyen Yıldırım, yaşadıkları mağduriyeti şu sözlerle anlattı:
"Hülle yoluyla hem devleti gelir kaybına uğratıp hem de bizi mağdur edip üstünüze küpe alıyorsunuz ya bunun da sonucu göz önünde. Bu ayda burada hayvancılık yapan arkadaşlar, bizler hayvanlarımıza yem vermeye başladık. Dışarıdan gelenler zaman zaman duyuyoruz ki ev basıp insanları darp ediyor, 3 aileyi hastaneden rapor alacak duruma getirdiler. Bu yıl 3 genç arkadaşımız, kendi arazilerine koymadıkları için darp edildikleri için rapor aldılar. Getirdiğiniz ve köy meralarına soktuğunuz hayvanlardan dolayı insanlar mağdur olmakta. Buradan sesleniyorum; biz yerli üreticiler zor durumdayız. Biraz zorda kaldıkları zaman kaba kuvvet kullanıyorlar. Olayın sonu kan akmaya gidecek gibi gözüküyor. Yerlilerin hayvanları aç susuz kaldıkça, mal canın yongası, malı giden bir arkadaşımız hiçbir şeyi düşünmez. Bu işe bir el atın, çözüm üretin."
"HAYVANLARIMIZI OTLATIRKEN DAYAK YEMEK İSTEMİYORUZ"
Köydeki bir başka çoban ise kendilerini ‘göçerlerin mağduru’ olarak tanımlayarak, "Bu meraların bu mevsimde otla tıka basa dolu olması gerekirken şu an hayvanlarımız akşama kadar dolaşıp karınları aç olarak geliyor" dedi.
Yasa ve tüzüğün aslına uygun işletilmesini talep ettiklerini belirten çoban, şunları söyledi:
“Sivas ili Divriği ilçesi Mursal Köyü’nde mera hayvancılığı yapan köylüleriz. Bizler ihale yoluyla gelen ya da bazı kişilerin kendi menfaatleri uğruna meraları usulsüz olarak gasp ettirerek getirdiği göçerlerin mağdurlarıyız. Bu meraların bu mevsimde otla tıka basa dolu olması gerekirken şu an hayvanlarımız akşama kadar dolaşıp karınları aç olarak geliyor, yiyecek ot bulamıyor. Adli makamlara gidip şikâyette bulunduğumuz zaman bize söyledikleri tek şey ‘Bunlar kaldırılacak, gidecek’. Peki ama ne zaman? Meralar tahrip edildikten sonra gitmesi kime yarar neye yarar? Bizler sadece yasa ve tüzüğün işlemesini istiyoruz. Bu usulsüz olarak gelen göçerlerin bir an önce gitmesini ve önümüzdeki senelerde de gelmemesini istiyoruz. Bizler kendi meralarımızda dolaşırken, hayvan otlatırken çivili sopalarla dayak yemek, tehditlere uğramak, en ağır küfürlere maruz kalmak istemiyoruz. Bizim istediğimiz tek şey işimizi güvende yapmak.”
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Çoban İbrahim Yıldırım ve bir başka çoban.