Ankara’nın yüzlerce yıl öncesinden kalan değeri ahşap tavan ve desteklerden yapılmış olan Aslanhane Camii UNESCODünya Mirası Listesi’ne girdi. Mansur Yavaş, “Ceviz ağacının sütunlarını taşıdığı 800 yıllık tarihi camimiz, Başkentimizin tarih ve turizm atılımı ile birlikte kentimizin kalkınmasında önemli rol oynayacak” dedi.
Gordion’un ardından Başkentin bir tarihi değeri daha UNESCO Dünya Mirası Kesin Listesi’ne girdi.
45’inci UNESCO Dünya Mirası Komitesi Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesinden yetkililerin de katıldığı toplantıda yapılan oylama sonucunda Altındağ ilçesi Ulus bölgesinde bulunan Aslanhane Camii’nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesi kararlaştırıldı.
Ulus’ta bulunan ve yapımı 13. yüzyıla dayanan ahşap malzeme ve desteklerden oluşan Aslanhane Camii, listeye Ankara’dan giren ikinci kültür hazinesi oldu.
YAVAŞ: “ASLANHANE CAMİİ DE UNESCO DÜNYA MİRASLARI'NIN ARASINDA”
Aslanhane Camii’nin listeye alınması ile ilgili müjdeyi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş sosyal medya hesaplarından duyurdu. Yavaş, şu ifadeleri kullandı:
“İki sevindirici haber art arda. Gordion Antik Kenti'nin ardından Aslanhane Camii de UNESCO Dünya Mirasları'nın arasında. Ceviz ağacının sütunlarını taşıdığı 800 yıllık tarihi camimiz, Başkentimizin tarih ve turizm atılımı ile birlikte kentimizin kalkınmasında önemli rol oynayacak.”
ANKARA’DAKİ SELÇUKLU ESERLERİNİN EN İHTİŞAMLISI
Ankara Kalesi’nin güney ucunda bulunan ve 13’üncü yüzyılda inşa edilen Ahî Şerafeddin Camii veya halk arasında bilinen adıyla Aslanhane Camii, Anadolu Selçuklu döneminin içi ahşap direkli, ahşap camileri arasında yer alıyor.
Caminin kuzeydoğusunda yer alan Ahi Şerafeddin Türbesi’nin dış duvarında bulunan aslan heykelinden dolayı "Aslanhane" adıyla anılan Camii, 2018 yılından bu yanaUNESCODünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyordu.
Ahşap direkli camilerin günümüze kadar korunabilmiş bir örneği olan Aslanhane Camii, ahşap sütunları, bindirme tekniğiyle yapılmış tavanı, ahşap minberi ve alçı mihrabı nedeniyle Ankara’daki Selçuklu eserlerinin en ihtişamlısı olarak kabul ediliyor.