REHBER Köpekler Derneği Başkanı Av. Nurdeniz Tunçer, daha fazla görme engelli insanın hayatına katkı sağlayabilmek için genç eğitmenlerin, gönüllü bakıcı ailelerin sayısının artması gerektiğini ve rehber köpekler için bir yasaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Tunçer, yasanın da tek başına yeterli olmayacağını, toplumun da bu konuda bilinçlenerek farkındalığın yaratılması gerektiğine dikkat çekti.
Rehber Köpeklerin toplumda benimsenmesi ve görme engellilerin erişebilirliği ile ilgili farkındalığın yaygınlaşmasını amaçlayan Rehber Köpekler Derneği'nin Başkanı Av. Nurdeniz Tunçer, rehber köpeklerin kafelere, AVM'lere ve restoran gibi kamuya açık alanlara sorunsuz bir şekilde girmesini istediklerinin altını çizdi. Bu koşulların sağlanabilmesi için yasaların önemini vurgulayan Tunçer, "Biz bir başlangıç olduk, yapılamaz denilen şeyi yaptık, köpeklerimiz ile birlikte; sinemaya, tiyatroya girdik, konsere gittik. Tabii ki Birleşmiş Milletler'e taraf olduğumuz için bu haklardan faydalanıyoruz, uluslararası hukuk her zaman iç hukukun üzerindedir. Ama Türkiye'de de rehber köpekler için mutlaka spesifik bir yasamızın olması gerekiyor"dedi .
Derneğin hizmetlerinden bahseden Tunçer, şunları söyledi:
"Rehber Köpekler Derneği göremeyen ve özel gereksinimli kişilere rehber köpekleri yetiştiriyor ve tamamen bedelsiz olarak teslim ediyor. Akabinde eğitim, veteriner ve mama desteğini de sağlıyor. Buna ek olarak yasal haklarıyla alakalı çalışmalar yapıyor. Kimlik kartının verilmesi, mamasının kapıya teslim edilmesi sponsorlar aracılığıyla dernek tarafından temin ediliyor. Derneğimiz bağış ve sponsorluklarla ilerliyor, kar amacı gütmeyen ve farkındalık yaratmak isteyen bir kurum. Ana hedef; göremeyen bir kişinin toplumdaki sosyal hayata katılımının yükselmesi, rehber köpeklerin standartlar çerçevesinde teslimi ve hayvan sevgisinin arttırılması. Çünkü bir yavru köpeğin doğru eğitim ve seçimle bir insanın hayatına nasıl dokunduğunu görmek istiyoruz. Görme engellilere olan algıyı da değiştirmeye çalışıyoruz; göremeyebiliriz ya da yürüyemeyebiliriz hiç önemli değil ama biz bu toplumda varız, beynimiz çalışıyor, üretmek ve bunlar için bize şans verilsin istiyoruz."
Tunçer, rehber köpeğin sahiplendirilmesiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:
"Bunu bir kamu hizmeti gibi düşünün. Zengin ya da fakir hiç fark etmez. Rehber köpek, onunla uyuşan kişiye ücretsiz veriliyor, hatta verildikten sonra veteriner ve mama desteği sponsorlar tarafından ayarlanıp gönderiliyor ve eğitim desteği de dernek tarafından veriliyor. Çünkü bu göremeyen kişinin hayatına bir külfet getirmemeli, standartlarını yükseltmeli. O yüzden sayı yavaş ilerliyor. 2016'da ilk köpekler eğitilmeye başlandı, ilk eğitmen 2016'da gönderildi. 2017'de rehber köpeğimiz Aslan sokaklara çıktı. Çünkü sokaklarda eğitim alıyor, çevresel faktörler var, maddi koşullar var hepsi bir bütünün parçası. Beklenti çok yüksek, sayı şu anda belli bir limitte ama farkındalık artmadan sayı çok artamaz; farkındalık, kurumsal sürdürülebilirlik destek artacak ki biz de uluslararası standartlarda, ideallerimizdeki rehber köpek okulunu kurabilelim."
Gönüllü bakıcı ailenin üyesi Ece Beydağı da Türkiye'de pek çok aile ve insanın derneğe gönüllülük sağlama potansiyelinin bulunduğunu, bunun görme engelli bireylerin hayatlarına fayda sağlamak için önemli bir fırsat olduğunu ifade etti. Beydağı, "Rehber Köpekler Derneği'ne eşim ve kızım ile beraber bakımını üstlenmek üzere bir yıllığına gönüllü olduk. Eğitmenimize istediğimiz zaman ulaşabiliyoruz, bunun dışında periyodik ziyaretleri var. O ziyaretlerde gelişim durumuna bakılıyor, bir sonraki ziyarete kadar ne yapmamız gerektiği konusunda yönlendirmelerde bulunuluyor ve biz tamamen o yönlendirmeler doğrultusunda ilerliyoruz, böylece kendimizi güvende hissediyoruz. Bir görme engellinin hayatını iyileştirmek için büyük bir sorumluluk bu. Derneğin yönlendirmesiyle veterinerlik hizmetlerimiz hep oluyor, mama sponsoru var. Gerçekten bizim tek yapmamız gereken sevgi vermek, eğitimini pozitif bir şekilde gerçekleştirmek ve sosyalleştirmek"dedi.
Rehber Köpekler Derneği Eğitmeni Burcu Bora da, öğrenciyken gönüllü olarak dernekte çalışmaya başladığını ve çalışma saatlerini kendi zamanına göre belirleyebildiğini ifade etti. Bunun pek çok öğrenci için bir iş fırsatı olabileceğini belirten Bora, gönüllü bakıcı ailelerin seçilme ve rehber köpeklerin sahiplendirilme aşamalarını şöyle anlattı:
"Köpeğin gönüllü aileye verilmeden önce çok dikkatli bir şekilde seçilmesi lazım. Gönüllü aile seçilirken önem verdiğim kısım, köpeğin derneğin köpeği olduğunu aşılamak. Köpek gönüllü aileye verildikten sonraki ilk iki hafta eve uyum sağlaması gerekiyor çünkü burada en önemli şey köpek aileye adapte olacak, aile köpeğe değil. Önce kuralları belirliyoruz. Aşı süreçleri oluyor ardından köpeğin eğitimini nasıl vermem gerektiğini anlatıyorum. Köpeğin ev içi huzura alışması gerekiyor. Bunlar oturduktan sonra sosyalleşme kısmı başlıyor; kafe gibi yerlerde köpeğin oturup yatması ve sakinleşmesi. Burada amaç köpeğin insan gürültüsüne alışması, seslere adapte olması gerekiyor. Çünkü korkusunun olmaması gerekiyor hem cesaretli olacak hem de istekli olacak. Bunları kazanabilmesi için en önemlisi sosyalleşmesi. Sosyalleşme kısmı da bittikten sonra benim gibi eğitmenlerle eğitime başlıyor. Bu süreç 3-6 ay sürüyor. Görev tasmasıyla birlikte eğitime başlıyoruz, hem kendisi için hem de görme engelli birey için uygun şartları öğretmeye çalışıyoruz. Bunlar öğretildikten sonra görme engellilerle test yapıyoruz ve ardından koşullar uygunsa eşleşme başlıyor. İlk on gün deneme sürecidir. Mükemmel bir eşleşme için karakterler, ses tonu, davranışlar çok önemli. Eşleştirildikten sonra benim gözetimimle birlikte yürüyüşler başlıyor. Sonrasında kişi köpekle yaşamaya başlıyor ve her sene düzenli kontroller yapılıyor."
(FOTOĞRAF)
Kaynak: DHA