Pandemi sürecinin ardından okul sisteminin nasıl kurgulanması gerektiğiyle ilgili bilgi veren PISA Direktörü Andreas Schleicher, "Eğitim sistemimiz daha da zorlaşacak. Bunun için yenilikçi çözümler bulmamız lazım" dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi tarafından online düzenlenen "Okulları Tekrar Açma Stratejileri" toplantısında, pandemi süreci sonrasında eğitim sisteminin geleceği masaya yatırıldı. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA'nın Direktörü yapan Andreas Schlicher'ın katılımıyla gerçekleştiren programa, Türk-Alman siyasetçi Özcan Mutlu, BAU Global Başkanı Enver Yücel, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ve çok sayıda davetli katıldı. Toplantıda önemli açıklamalar yapan Andreas Schlicher, "Kriz sırasında eğitim tedbirlerinin uygulanması" başlıklı bir sunum yaptı. 36 ülkenin ortalamaları ile yapılan sunuma göre Schlicher, "1,5 milyar öğrenci son iki ay içinde teknoloji ile öğrenmenin gerekliliğini öğrendi. Uzaktan öğrenme, öğrenmenin yaşam çizgisi haline geldi" dedi.
"Okula dönen çocuklar için psikolojik destek önemli"
Öğretmen yeterliliğinin yükseltilmesi gerektiğini söyleyen PISA Direktörü Andreas Schlicher, "Öğrenme kaybını tespit ederek buna uygun bir süreç tasarımı yapmamız gerek. Yeni normal sürecinde, öğretmen yönetici ve çocuklarımıza vermemiz gereken her türlü sosyal mesafe eğitimini de tasarlamamız gerek. Öğrencilerimizin esenliği, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin, çocuklarımızın alacağı psikolojik desteğin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Okullardaki psikolojik danışmanlarımızın, bu noktada okula geri dönen çocuklarımız için de önemli görevler düşüyor. Öğrencilerin akademik öğrenmelerinin sürekliliğini sağlamak, Öğretmenlere profesyonel destek vermek, öğrencilerin sosyal gelişimini sağlamak, dezavantajlı öğrencilerin eğitiminin desteklenmesi, evde şiddet riski bulunan öğrencilere yardım edilmesi gibi maddeler, stratejilerin odağını oluşturmalı" şeklinde konuştu.
"Eğitim sistemi daha da zorlaşacak"
Schlicher yeni eğitim sistemi hakkında şu uyarılarda bulundu:
"Gelecekte pek çok ülke dış mekanlara, öğrenim alanının güvenli olması nedeniyle daha çok önem verecek. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeniden açılma planlarında teknoloji etkin olacak. İçerik yönetimi konusunda öğretmenleri tam teşekküllü hale getirmemiz gerekecek. Kimse hazır değil. Yavaş yavaş hazırlayacağız. Öğrencinin iyi olması için özellikle psikolojik desteğin verilmesi, strese maruz kalan çocukların belirlenmesi, ek olarak doktor ve psikologların istihdam edilerek destek sağlanması gerekiyor. Düşünmemiz gereken çok şey var. Öğretmenlerin işi çok fazla, alanınız dışında bilmeniz gereken çok şey var, sosyal becerilerini güçlendirmeliler. Eğitim sistemimiz daha da zorlaşacak. Bunun için yenilikçi çözümler bulmamız lazım."
"Okullar yeni salgın yayılma alanları olabilir"
Pandemi sürecinin halen devam ettiğini ve korona virüsün azalmasıyla birlikte açılacak olan okullarda sosyal mesafeye uyulmaması ve gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda okulların yeni yayılma alanı olabileceğine değinen Türk-Alman Siyasetçi Özcan Mutlu, "Önlemler alınmazsa okullar yeni salgın yayılma alanları da olabilir. Kurallar konusunda okullara destek verilmez, uzaktan eğitim konusunda geliştirilmezse muhtemelen bir iki dalga sonunda daha da büyük zarar görülebilir. Yeni normalleşme, o kadar da basit bir şey olmayacak. "Yeni normalleşme" demek, her an virüsün yeni bir mutasyonu ile yeni bir dalga ile karşı karşıya gelmek anlamına gelecek. Bu yüzden özellikle eğitim kurumlarına çok büyük görevler düşüyor" dedi.
"Okullarımız korona virüse karşı hazırsa açılabilir"
Okulların tam olarak hazır hale geldiğinde ve öğretmenlerin yeni sisteme ayak uydurabilmesi durumunda açılabileceğini belirten BAU Global Başkanı Enver Yücel ise, "Okullarda hizmetlisinden, müdürüne kadar herkesin hazır olarak bekliyor olması lazım. Tabi dünyada bu bir anda eşit bir şekilde olamaz. Ama bu korona döneminden sonra da aslında bir eşitlik söz konusu olacak. Ayrıca bir ülkenin internet altyapısı, telekomünikasyon sistemleri iyi ise bir de uzaktan öğretim kültürü var ise o zaman bu daha çabucak yerleşebiliyor. Bizim ülke olarak telekomünikasyon altyapımız epeyden beri çok iyi. Bir dönem tablet dağıtımı ile Türkiye'de eğitimde teknolojinin kullanımını gördük. En azından bir farkındalık oluşturuldu" ifadelerine yer verdi.
"262 milyon çocuk okula gidemiyordu"
UNESCO'nun açıkladığı verilere göre 262 milyon çocuğun eğitimden uzak kaldığına değinen BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, "UNESCO verilerine göre dünyada 262 milyon çocuk okula gidemiyordu. Yani eğitime erişemeyen 262 milyon çocuk zaten vardı. Aynı zamanda çocukların yarısından fazlası standart okumanın, matematik okuma becerisi ve matematik becerisine yeteri kadar sahip değildi. Aslında eğitime erişim, eğitime eriştikten sonra nitelikli eğitim alma, bu eğitime herkes için eşit, hakkaniyetli ve kapsayıcı yapmakla ilgili de halihazırda sıkıntılarımız vardı. Pandemi süreci ile beraber çocukların eğitime uzak kalmaları giderek arttı. Ayrıca özel gereksinimi olan çocuklarımızın eğitime ulaşamaması ile beraber aradaki makas gittikçe artmış durumda" şeklinde konuştu.
Kaynak: IHA