-“DEVLET BEY’İ TROL DEĞERİNDE GÖRÜYORLAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Ondan sonra artık tehdit etme makamından, hesap verme makamına geçeceksiniz. Bu millet sizden hesap soracak. Önce sandıkta millet soracak, sonra bu ülkenin bağımsız mahkemeleri teker teker soracak, tüyü bitmemiş yetimin hesabı sizden teker teker sorulacak” dedi.
CHP’li Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Genel Başkanımız bir kaçış planından bahsetti ve iktidar partisinde, iktidar partisini yönetenlerde, çok maaşlı bürokratlarında müthiş bir panik havası başladı. Beyler panik yaptılar ve saldırmaya başladılar. İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u büyük panik halinde televizyonlara bağlanırken gördük. Hangi sıfatla? Türkiye Cumhuriyeti'nin İletişim Başkanı sıfatıyla mı, yoksa TÜRGEV yönetim kurulu üyesinin eşi sıfatıyla mı? Debelendikçe batıyorlar. Çok memnunuz ki iktidar partisinin vermiş olduğu bu yüksek refleks, sesimizin duyulmadığı evlere, yerlere ulaştı. Altun ve ekibinin biraz ailevi, biraz hissi, biraz kişisel ama göreviyle bağdaşmayan ve profesyonellikten uzak yarattığı panik havası, meselenin herkes tarafından duyulmasını sağladı. TÜRGEV ve Ensar'ın Amerika'da kurmuş oldukları vakıf ve Kızılay'ı da alet ederek oraya aktarılan yüz milyonlarca dolar para var ve Amerika'da bu büyük paranın kümelenmesinde kimin menfaati, bu paranın orada olmasında kimin talimatı var? Bunu düşünüyor artık insanlar” dedi. Özel, şunları kaydetti:
BUNLARIN HESABI SİZDEN TEKER TEKER SORULACAK
“Türkiye'de bu kadar açlık, yoksulluk, sıkıntı varken, milyonlarca, on milyonlarca, yüz milyonlarca dolar parayı Amerika'ya transfer etmek, bunun için de kamu yararına çalışıyor diye yetki verdikleri vakıfları ya da Kızılay'ımızı bu işe alet ediyor olmanın bir izahı olması lazım. Bravo Fahrettin Altun; çabalama kaptan, kurtaramazsın ama sen çırpındıkça her tarafa duyuruyorsun ya, bu iletişim dehasını tebrik ediyoruz. Biz Fahrettin Altun'a -yani yapmayız da- teşvik primi verseydik, ‘Fahrettin Bey ya bir iletişim kampanyası yürüt de bunu duymayan kalmasın deseydik’ bu kadar başarılı olabilirdi. Büyük memnuniyet duyuyoruz. Ömer Çelik tehdit ediyor, ‘Sertleşeceğiz, sert şekilde cevap vereceğiz’. Senden korksak zaten biz bu ülkede siyaset yapmayız. Siz daha ne yapacaksınız? Boğaziçi gibi bir üniversiteyi terörize ediyorsunuz. Önünüze gelene şiddet uyguluyorsunuz. Piknikler yasaklıyorsunuz. Doktorlar sesini duyurmak için miting yapacak; ‘hakkınızı vereceğiz’ dediğiniz doktorlara, meydan vermiyorsunuz. Ne kadar kötüleşebilirsiniz Ömer Bey? Senden daha biz niye korkalım? Cürmün kadar yer yakmazsın Ömer Bey. Yapacağın ne varsa, elinden geleni ardına koymayacaksın Ömer Bey. Biz buradayız ama siz en fazla daha bir sene oradasınız, aramızda böyle bir fark var. Biz sizin düşmeye korktuğunuz, dizlerinizin titrediği, ‘Eyvah, bütün suçlar ortaya çıkacak; her şeyi dökecekler, 4 bakanı çıkaracaklar...’ O dezenfektan bakanı dezenfekte etmenizi; suç işleri bakanı narko Süleyman'ın yaptıklarının hepsi dökülecek tel tel… Ondan korkuyorsunuz ya muhalefete düşünce; bak muhalefetteyiz, düşmekten korktuğunuz haldeyiz, zerre korkumuz yok. Bütün güç elinizde, ne yapıyorsanız yapın. Biz bu haldeyiz, dimdik ayaktayız; siz muhalefete düşmekten korkuyorsunuz ama emin olun en fazla daha bir yıl oradasınız. Ondan sonra artık tehdit etme makamından, hesap verme makamına geçeceksiniz. Bu millet sizden hesap soracak. Önce sandıkta millet soracak, sonra bu ülkenin bağımsız mahkemeleri teker teker soracak, tüyü bitmemiş yetimin hesabı sizden teker teker sorulacak. Şamil Bey dün çıkmış, ‘cesaretin varsa çık, kaçma; millet karar versin’ diyor. Kime söylüyorsun Şamil Bey? Bir genel başkana söylediği belli, benim genel başkanıma söylüyor ama muhatabı kendi genel başkanı. 2,5 yıldır bıçak kemikte, millet dayanamıyor, erken seçim diyen biziz, erken seçime çağıran biziz, kaçan siz ve küçük ortağınız. 60 gün sonraki pazar sandığa bekleriz. Boyunuzun ölçüsünü alacak seçmen.
DEVLET BEY’İ TROL DEĞERİNDE GÖRÜYORLAR
Devlet Bahçeli, zaten onun da maşallah dediği çocuk 40 gün yaşamıyor. Devlet Bahçeli'nin işi gücü bırakıp Cumhuriyet Halk Partisi'ne yüklendiği, hakaretler ettiği, iftiralar attığı vaka-ı adliyeden, olur bunlar. Yapıyor yani başka bir işi yok, muhalefete muhalefet partisi... Dün çıktı, açık açık ‘Cumhuriyet Halk Partisi'nin mitinginde ‘her yer Kandil, her yer direniş’ diye slogan atılmış. Kemal Bey bu slogana niye cevap vermemiş?’ Kemal Bey olmayan bir şeye nasıl cevap verecek? O sloganın Ak troller tarafından montajlandığını Türkiye biliyor, yalan ortaya çıkalı 72 saat oldu. 72 saat sonra Devlet Bey'in bu konuşmasını yazan o akıllı, Devlet Bey'i bu hallere düşüren, Devlet Bey'e lakaplar taktıran o akıllı; bir dönün bakın ya! Ne yazıyorsunuz promptera. Her yer Kandil, her yer direniş diye bir sloganı AK Parti'den aklı başında bir kişi sahiplenmedi montaj olduğu ortaya çıkınca. Devlet Bey'e söylettiriyorlar, trol değerinde görüyorlar Devlet Bey'i, Ak trollerle aynı seviyede siyaset yaptırıyorlar Devlet Bey'e. Birileri Devlet Bey'i rezil etmekten, ona bu sözü söylettiriyorlar. Yok öyle bir şey Devlet Bey, eğer buna sizi inandırdılarsa, o metni yazanı dakika tutmayın... Yok, siz de bunun yalan olduğunu biliyorsanız ve yine de söylüyorsanız, daha size söylenecek söz kalmamıştır. Kendisini bu hale düşürenden bir hesap sorar herhalde. Yazık yani, gerçekten bir ülkede böyle köklü bir siyasi partinin genel başkanının bu duruma düşmesi ya da böyle bir yalanı sahiplenmesine bizim diyecek sözümüz yok.
İMRALIDAN MEDET UMANLARDANSIN
Cumhuriyet Halk Partisi'ne şunu söyleyebiliyor mesela. Ömer Bey dinlesin, diyor ki: Siyasette nefret yazılımı yükleniyormuş. Mesela kim tarafından? Acaba şu söz söylenebilir mi? ‘Maltepe mitingi, PKK'nın, FETÖ'nün, Pontus özlemi çeken çürümüşlerin mitingidir.’ Bunu, miting meydanındaki 600 bin kişiye söylüyor, ekranları başında izleyen milyonlarca kişiye söylüyor. Devlet Bey'i resetlemeniz lazım, reset atın Devlet Bey'e. Bu külliyatla, bu lügatle konuştuktan sonra daha ne olacak? Orada dünya kadar insan var. Onların içinde annesi, babası MHP'li çocuklar, gençler var. Onların içinde evlatları AK Parti'ye oy veren insanlar var. Devlet Bey müjde niteliğinde işler yapıyor. Devlet Bey, siyasi yaşantımızda mevcut genel başkanlar arasında en uzun süredir siyasette olan kişi ve iki önemli mahareti var Devlet Bey'in. Birincisi, hangi hükümeti destekliyorsa, büyük ekonomik kriz çıkar. Ekonomik krizi önceden sezer, o hükümetin desteğini yapar. Devlet Bey'in desteklediği bir yerde doların fırlamadığı, enflasyonun yükselmediği, ülkenin ekonomik kriz yaşamadığı bir hükümet yoktur. İkincisi, Devlet Bey ülkenin cumhurbaşkanını belirler. Nasıl belirler. ‘Sen olamazsın’ der, o kişi cumhurbaşkanı olur. Ne diyordu? ‘Ey Erdoğan, bu ülkede herkes cumhurbaşkanı olur, bir tek sen olamazsın’ diyordu, oldu. Müjdeyi dün vermiş. Devlet Bey diyor ki: ‘Kemal Kılıçdaroğlu'ndan cumhurbaşkanı olmaz.’ Son dediğinde Recep Bey'i cumhurbaşkanlığı makamına taşımıştı. Müjdemizi almış olduk, memnuniyet duyarız Devlet Bey. Kendisinin iki önemli marifetinden bir tanesi cumhurbaşkanı belirlemektir, kimin olmayacağını söylediyse o olmaktadır. Kandil'den mektupları ayakta alkışlayanlar ile ittifaksın, bunu kabul et. İmralı mektubunu, İstanbul tekrar seçimden bir gün önce TRT'de okutturup, medet umanlardansınız ve şu cümleyi kuransın Devlet Bey, ‘HDP'nin vahim saptamasına itiraz etmiş’ diyor. Kim için? Abdullah Öcalan için.
UKRAYNA BOMBARDIMAN ALTINDA RİSK PRİMİ BİZDEN DÜŞÜK
Tabii vatandaşımızın derdi, tasası, sıkıntısı, hayat pahalılığı, enflasyon. Bunun sebebi ne? Sebebi zamlar. Zam, zam, zam; sebebi Recep Tayyip Erdoğan hiç şüphesiz. 1-2 puan enflasyon yükseliyor, o enflasyonun yükselmesine karşı dünya faizleri birkaç puan arttırarak tedbir alıyor. Bu inat etti, enflasyon fırladı. Avrupa'da yüzde 4-5 enflasyona tedbir alınıyor. Hazine Bakanı bu sefer, ‘Enflasyon korumalı tahvil çıkaracağız. Piyasa şartlarının oluşmasını bekliyoruz’ demişti 15 gün önce. Şimdi iktidar basını hazırlıklarının müjdeleri duyuruyor. Enflasyon korumalı, tahvil-bono çıkarmaya hazırlanıyorlar, halka çok büyük maliyet getirecek. Bu kadar kötü ve risk birimi diye bir şey var, bunlar şirket olsa bankalar kapısından geçmez. Bunlar dayanıyor kapıya, Türkiye'nin risk primi 730'lara çıktı. Ukrayna, bombardıman altında, risk primi bizden düşük. Dünyanın en güçlü ordularından biri saldırıyor, karadan girmişler, havadan vuruyorlar; Ukrayna'daki tehlike bizden düşük. Halimizi dünyanın ekonomi çevrelerinin nasıl gördüğünü anlamak için en doğru göstergedir.
CENGİZ ERGÜN KIZI İÇİN BELEDİYE MECLİSİNDEN KARAR ALDIRDI
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün MHP muhalefetteyken, muhalifti. O sıralarda ekmek davası diye bir davaya bulaştı. Dava yürüdü, tutuklular oldu, cezaevinde yatanlar oldu. Cengiz Ergün, İyi Parti'ye geçiverecekti, MHP'de tutuldu, sorumluluğu unutuldu. Demokles'in kılıcı gibi duruyordu. Birinci mesele bu... İkincisi; Edirne Belediyesi'nin 10 milyona yaptırdığı katı atık bertaraf tesisini 110 milyona yaptırdı, dünya kadar eleştirdik. O 110 milyona yaptırdığının elinden tesisi aldılar. O tesisin ilk sahibi bir yandan bağırıyor. Mesele üzerinde herhangi bir belediye olsa üzerine gidilecekken, Devlet Bey'in biricik büyükşehir belediyesi olup, sadakatle oturduğu için sükunet içinde Ak Parti, savcılar, herkes; bu da öyle duruyor... Manisa'nın Evlendirme Dairesi'nin arkasında, Fatih Sultan Mehmet'in adını alan o muhteşem Fatih Parkı'mıza bakan müthiş bir mekanı MHP, AKP oylarıyla tuttular, TÜGVA'ya verdiler. Şehzadeler Belediyesi'ndeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin kıymetli grubu, belediye meclis üyeleri mahkemeye gitti. Ne dediysek haklı çıktık, o yeri TÜGVA'nın elinden aldılar, MHP de buna oy vermişti. Aynı günlerde, aynı dönemde birtakım oylamalar oldu Ak Partili Yunusemre Belediyesi'nde, sonra Büyükşehir'de; AK Parti, MHP birlikte oy verdi. Biz buna itiraz ettik. Karakoca Mahallesi'nde çam ağaçlarının ortasında bir yere durduk yerde 101 ada, 291 parselin ekoturizme açılmasına karar vermişler. Yunusemre'deki kıymetli belediye meclis üyelerimiz, ‘ya buraya ekoturizm olacak ama bir bakalım bu nedir, nereden çıktı?’ deyince kadastral yol yokmuş oraya. İtiraz ettik, mahkeme de yerinde keşif yapma kararı aldı. Bir yandan çam ağaçları kesilmeye başladı. Mahkeme taraflara ihbar ediyor ya bu işi, büyük ihtimalle durduracak o işlemi, ihbar mektubunu yazdı. Tabii mahkeme ihbar mektubunu o yerin sahibine yazar. O yerin, başka isimli bir sahibi vardı ama mahkeme ihbar mektubunu yerin sahibine yazınca öğrendik ki, Cengiz Ergün'ün kızı Merve Ergün'e yazmış. Önce arkadaşının üstüne almış. Yunusemre'den ve Büyükşehir'den kanun geçip tahsis yapılınca dünya hali ne olur ne olmaz, arkadaşı belki tapuyu vermez diye tapuyu hemen Merve Hanım'ın üstüne almışlar. Nasıl olacak şimdi, nasıl olacak?