9 Ekim 2023 günü, Strazburg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) sonbahar oturumu için yapılan toplantıda Sayın Osman Kavala, Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülüne layık görüldü. AKPM Başkanı Tiny Kox tarafından açıklanan ödül, Cumhuriyet Halk Partisini AKPM’de temsil eden milletvekillerinin de katıldığı törende Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra Kavala’ya takdim edildi.
Demokrasi tarihimizde iz bırakacak bu olay, bize iki duyguyu bir arada yaşattı. Türkiye’de insan hakları ve demokratikleşme uğruna uzun yıllardır yaptığı çalışmalarıyla bilinen Osman Kavala’nın adı böylelikle dünya çapında bilinen insan hakları savunucularının arasına yazıldı. Biz bu ödülün en başta Türkiye’yi, ayrıca ülkemizde insan hakları adına mücadele veren herkesi ve elbette Kavala’nın ve arkadaşlarının şahsında yargılanan Gezi Parkı Hareketini onurlandırdığına inanıyoruz.
Yaşadığımız ikinci duygu ise ülkemizin adının böyle bir hukuk ayıbı yüzünden AKPM gündemine gelmiş olmasının yarattığı üzüntüdür. Osman Kavala’nın şahsında onurlandırılan Türkiye olduğu gibi, onun haklarını pervasızca ihlal eden iktidarın başındaki kişinin şahsında kınanan da Türkiye’dir.
Osman Kavala’ya verilen bu ödülle Türkiye’de tek adam iktidarı yüzünden demokrasimizin aldığı yaraların bir kez daha tüm Avrupa önünde altı çizildi. Anayasamızın olmazsa olmaz ilkelerinden olan hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını ihlal eden tek adam iktidarı, Gezi Parkı Hareketine duyduğu şahsi kin uğruna on altı kişiyi, hukukun temel ilkelerine aykırı olarak yargıladı. 12 gün önce de Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’nun hapis cezalarını onadı.
Türkiye’nin de imza koyduğu ve kurallarına uymakla yükümlü olduğu Avrupa Konseyi ve onun organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala ve arkadaşlarının hukuka uygun olarak yargılanmadığına dair kararları, tek adam iktidarı tarafından ısrarla reddedildi, yok sayıldı. Ülkemizin dünyadaki itibarı bu tutumdan dolayı büyük zarar gördü ve görmeye devam ediyor.
Osman Kavala davası, en başından beri bir hukuk davası olmaktan uzak olup, bir siyasi dava olarak işleme konulmuştur. Kavala ve arkadaşları, Gezi Parkında ve ülkemizin diğer şehirlerinde siyasi iktidarın keyfi kararlarını anayasamızda belirtilmiş demokratik haklarını kullanarak protesto eden milyonlarca vatandaşımızın temsilcisi olarak yargılanmıştır.
Bizler başta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Osman Kavala ve arkadaşlarının hukuksuzca mahrum bırakıldığı haklarının en başından beri takipçisi olduk. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak da Osman Kavala ve arkadaşlarının yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Türkiye’de hukukun gerçekten uygulandığı, yargının siyasal iktidarın elinde bir araç olmaktan kurtarıldığı bir Türkiye’yi yeniden kurmak için elimizden geleni yapacağız. Osman Kavala ve arkadaşlarının özgürlüğe kavuşacağı, milletvekili arkadaşımız Can Atalay’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelerek yemin edeceği güne kadar mücadeleyi bırakmayacağız.