Mısırla başlatılan ilişkileri normalleştirme çabalarına değinen Polat, “2013 yılında Mısır’da mevcut Cumhurbaşkanı Sisi’nin darbesi sonucu bu ülke ile ipleri koparmıştık. O gün bugündür Mısırla kavgalıyız. Ama bu kavga bize pahalıya mal oldu.” dedi ve şu şekilde devam etti, “Doğu Akdeniz’de yaşananlar bunun en net kanıtı. Trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz rezervine sahip olan Doğu Akdeniz’de müttefike en çok ihtiyaç duyduğumuz bir sırada Mısır gibi Akdeniz’deki dengenin en önemli unsurlarından birisi durumundaki bir ülkeyi karşımıza aldık. Kendi ellerimizle bu ülkeyi Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail’in kucağına ittik. Oysa en başından Mısır ile kavga yerine diyaloğu seçseydik ve Libya ile yaptığımız anlaşmanın bir benzerini bu ülke ile yapsaydık bölgede elimiz çok daha güçlü olacaktı.”
Mısırla neden kavga ettik, neden barışıyoruz?
Açıklamasında “Yanlışlar yanlış olarak tarihe geçti ancak gelinen noktada umut verici bir gelişme var. Türk heyeti Kahire’ye giderek diplomatik ilişkileri yeniden başlattı.” diyen Emre Polat, “Umarız çok geç kalan bu adım ülkemizin hak ve menfaatlerine yardımcı olacak bir adım olur. Tabi burada şu soruları sormadan da edemiyoruz; biz Mısırla neden kavga ettik, şimdi neden barışıyoruz. Bunca zamanı ülkemize neden kaybettirdik? Bu kavga yüzünden maruz kaldığımız kayıpların sorumlusu kim olacak?” şeklinde konuştu.
“Suriye ile de bir an önce ilişkiler normalleştirilmeli”
Geçte olsa Mısırla girilen yolu olumlu bulduklarını ve bu adımların ivedilikle devamının gelmesini beklediklerini belirten Polat “Suriye, bu adımların en başında gelmelidir.” dedi ve şu dikkat çekici ifadeleri kullandı, “Malumuz ülkemizde yaklaşık 5 milyon Suriyeli yaşamakta. Avrupa Birliği tarafından yalnız bırakılan Türkiye bu yükü artık taşıyamıyor. 40 milyar dolardan fazla harcama yaptığımız defalarca en yetkili ağızlar tarafından dile getirildi. Hem ekonomik olarak hem de sosyolojik olarak bu yük kaldırılamaz boyutlara geldi. Yapılması gereken bir an önce kişisel saplantıları bir kenara bırakarak Türkiye’nin ulusal çıkarlarının gereğini yapmaktır. Bu da Suriye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde tüm dünyaca tanınan yönetimi ile diyalogdan geçmektedir. Ankara’nın yapması gereken bir an önce Şam ile temasa geçerek ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşünün zeminini oluşturmaktır. Bu hamle sadece mültecileri geri göndermek olarak düşünülmemelidir. Suriye ile ilişkilerin düzeltilmesi sınır güvenliği ve sınırımızın dibinde ikinci bir Barzani modelinin ortaya çıkmasının engellenmesi açısından da elzemdir.
“BTP olarak önceliğimiz ülkemizin çıkarlarıdır”
BTP Sözcüsü Emre Polat açıklamasını şu ifadelerle noktaladı, “Bağımsız Türkiye Partisi olarak önceliğimiz ülkemizin, milletimizin çıkarlarıdır. Tüm adımların bu doğrultuda atılması gerekmektedir. Genel Başkanımız Hüseyin Baş’ın da daha bir beyanatında ifade ettiği üzere, Yönetime göre dış politika izliyoruz. Tekraren ifade edelim, ülkemizin milli çıkarları bellidir ve bu çıkarlar doğrultusunda bir dış politika yürütülmelidir.”