Kemalist Hareket ve Anadolu Devrimleri

Yaşar KABA

Sevgili dostlar; , 500 yılın görkemli imparatorluğu kötü yönetimlerin ve zamanın arkasına düşmenin bedelini ağır ödemişti.
Vatan toprakları birer birer elden çıkarılmış birçok insanımız doğduğu topraklarda yetim kalmıştı.
Evet zordu, hatta olanaksız, onlarca yıl süren savaşlar zaman çizelgesinde donup kalanlar bir ulusu yok oluşun kenarına getirmişti.

Aslında psikiyatrik gözle bakarsak sorun geçmişe eskiye dayanıyordu. Ama biz o kadar eskiye gitmeyelim.
Sonun başlangıcını nedense bir türlü tam koyamıyoruz.
Koyamayınca her şey birbirine karışıyor.
Biz koyalım ve hep beraber düşünelim.  
Batının (Avrupa) yüzyıl savaşlarına son vererek aralarında barış antlaşması yapar. birçok toplumsal olay sonucu aydınlanma ve endüstriyel devrimler sonucu ekonomik alanda gelişmeleri hammadde gereksinimi gözlerini  doğuya dikmelerine neden olur.

Bu  gelişmeleri göremeyen Osmanlı yönetimi ve bu durumun önüne geçmeye çalışan bir kısım aydının çabalarının sonuçsuz kalması (Mithat paşa önderliğinde Anayasal bir düzen oluşturma umuduyla II. Abdülhamit'in tahta geçmesinde etkin olmuş. Sonuç olarak Anayasal bir düzen kurma sözünü 31 Ağustos 1876 23 Aralık 1876'da ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi ilan etti. Meclis-i Mebûsan ve Meclis-i Âyan üyelerinden oluşan ilk meclis Meclis-i Umumi, 19 Mart 1877'de açıldı. Böylece I. Meşrutiyet dönemi başladı. Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasal monarşi sistemine geçilmesi ile birlikte, yargı bağımsızlığı ve temel hakların anayasada teminat altına alınmasına rağmen, esas hâkimiyetin padişah da kalması Abdülhamid, Kanun-ı Esasî'nin 113. maddesiyle kendine tanınan "idari sürgün yetkisi"ni kullanarak daha meclis toplanmadan ve 93 Harbi başlamadan önce kendisini tahta oturtan Midhat Paşa'yı sadrazamlıktan alıp sürgüne yollar.)

Böylece 33 yıl sürecek olan istibdat dönemi kendi iktidarları uğruna her yola evet denmiş  93 Harbi sonrası ekonomi tamamen dibe vurmuş, 1881 de Duyunu- Umumiye kabul edilerek, yani Borçlarını ödeyemeyen Osmanlı maliyeyi alacaklılara teslim etmiştir.  Kapitilasyonlar ile zaten egeöemlik haklarının bir kısmını treslim eden hanedan maliyesinide yabancılara teslim etrmiştir.

Sınırları dahilinde halkından vergi dahi toplayamayan bir devlet ayakta kalabilir mi?

 1881 Osmanlı için sonun başlangıcı olurken, aynı yıl doğacak olan bir çocuğun bir ulusun yeniden doğuşu olabileceği kimlerin aklına gelebilirdi.

Döneme kısa bir ışık tuttuktan sonra 1876 da 5 milyon m2 kare toprağı olan Osmanlı 1908 gelindiğinde topraklarının 3 te ikisini kaybetmiş durumdadır.

Bu durum basının yani matbaaların  herşeyi göze alarak kapılarını kaynak yaparak sansür memurlarını içeri almayarak gerçekleri halka ulaştırmaları sonucu öğrenilmiş ve II.Abdülhamit tahttan indirilmiş. 33 yılsonra 2. meşrutiyet 
(Meşrutiyet, meşruti monarşi, anayasal monarşi, anayasal tekerki ya da parlamenter monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimi) 

 Ayaklanmalar, balkan ve hatta birçok cephede süren savaşlar vr ardından  1. Dünya savaşı, Osmanlı tüm cephelerde kaybetmiş Çanakkale’yi kazansa bile Müttefik Almanların savaşı kaybetmesi ile  yenik sayılmış ve önünde sevri bulmuştur.

Çanakkale’yi geçemeyen düşman gemileri İstanbul a salına salına girmiş.

Çanakkale’de  askerine savaşmayı değil ölmeyi emreden  komutan bu emirden de anlayacağımız gibi artık sorun ölüm kalım meselesidir.
 
İstanbul’a çağrılan Mustafa Kemal İstanbul’a demirleyen gemileri görünce "geldikleri gibi giderler" sözü ile kararlılığını göstermektedir.

Ancak ordular terhis edilmiş, elde yok avuçta yok topraklarımızda gözü olanlar ülkenin her yanından bir yerleri işgal etmiş yurt içinde ise ayaklanmalar ihanet tüm hızıyla devam etmektedir. 

Kemalist hareketin başladığı an

Aslında Mustafa Kemal milli mücadele kararı vermiştir. Yaşananlardan anlaşıldığı gibi elde yok avuçta yok ama en azından onlarca yıl birçok cephede beraber olduğu dava arkadaşlarını halkın kucağına Anadolu’ya atacak bir yol ve olanak bulma çabası içindedir. Biryandan da İstanbul da temaslarına devam etmiş ve sonunda Anadolu’daki hareketlenmeyi durdurma görevi ile karargâhını alarak Anadolu’ya geçmiştir.  

işte Kemalist hareketin başladığı andır. Bir avuç Türkün dünyaya meydan okuyacağı kimin aklına gelirdi. İstanbul'daki rejim ve rejimin taraftarları ve batı basını ve önde gelenleri, Mustafa Kemal'in önderlik ettiği hareketi destekleyen herkesi, küçümser bir yaklaşımla, "Kemalistler", "Kemalîler" ve "Kemalciler" Kemalin askeri" olarak adlandırır.

Bir avuç Türk diye hitap edilen öncü gruptur bahsi geçen.  Batının deyimi ile Kemalistler yani Kemalin askerleri ne yapabilirler bir avuç maceraperest 500 yılın görkemli imparatorluğu zamanın penceresini açamamış çaresiz bir vaziyettedir.

  Ancak Kemalistler esir yaşamaktansa ölmeyi yeğlerler.

Ya istiklal ya ölümdür parola.

Geçen zaman içinde  durumda anlaşılacağı gibi Kemalistler olanaksız durumu olanaklı duruma  getirmek için bir araya gelen, Turgut Özakman'ın deyimi ile Çılgın Türkler olarak dünya sahnesine çıkarlar.

İşgalcilerin dayattıkları kabul edilmez "Ya istiklal ya ölüm” andıyla yola çıkılır. Haysiyetsiz, esir yaşmaktansa ölmeyi göze alırlar.

Yüzlerce yıldır medeniyetlerin beşiği olan Anadolu onları bağrına basmış Osmanlının açmadığı pencere yerine yeni bir medeniyetin kapılarını açmak üzere kollarını sıvamışlardır.

Bu kararlı grubun en çok zoruna giden ise halifenin cihat çağrısına Arapların Türklere cihat ilan etmeleri olmuştur. (Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmak amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılan silahlı isyandır. Araplar bağımsızlığını kazandı. Osmanlı, Hicaz ve Yemen topraklarını kaybetti.)

Kemalist hareket Anadolu’yu Anayurdu, tüm olumsuzluklara rağmen işgalden kurtarmış, ardından İnsan odaklı bir devlet kurmuş, insanı birilerinin kulu olmaktan çıkarmış, birey olarak "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demiştir.

Kemalist harekete ya istiklal ya ölüm andıyla çıktığı, Kurtuluş savaşının ardından, "Yurtta Barış dünya barış" diyerek bu seferde yeni parolayı belirlemiştir.

Hedef, Çağdaş uluslar seviyesini yakalamak ve aşmaktır.

Anadolu devrimleri ile aynı inanç aynı kararlılıkla yola devam etmektedir.

Öğretmen yerine eğitmenle çıkılan yolda, bu gün nüfusun neredeyse tamamı okur yazar durumuna gelmiştir.

Anadolu devrimleri, sanatta bilimde birçok alanda, içeriden ve dışarıdan uygulanan tüm engellere rağmen, yoluna devam etmektedir.

Allı şanlı Fransız ihtilali sonrası Fransızlar 4 yıl sonra  Cumhuriyete veda ederken Bizim Cumhuriyetimiz Kemalist hareketin sağladığı ivme ile bu gün 101. yılını kutlamıştır.

Kemalist hareket, bir kurgu yada teori, yada hayali bir oluşum değildir.
Ete kemiğe bürünmüş, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir, idealinden yola çıkarak insan merkezli bir harekettir.

Biryandan yüz yılların geri bırakmışlığını, bir yandan da Osmanlıdan kalan 500 milyar dolarlık borcuda ödeyerek, gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamak ve aşmak için yola koyulan hareketin adıdır Kemalist

Kemalist hareket akıldır, bilimdir, kararlılıktır, onurlu yaşamının adıdır.

Kemalist hareket anadır, babadır, bacıdır, kardeştir, çocuktur, İnsandır. Anadolu Devrimlerinin tetikçisi ve takipçisidir.

Yoluna yüzlerce yıl devam etme kararlılığındadır.

Durdurduklarını zannedenler, başlangıçta olduğu batının ve iktidar çevresinin dalga geçerek isimlendirdikleri, Kemalin askerleri Kemalistler, Anadolu halkının yarattığı dalga ile Anadolu devrimlerini sürekli hale getirdiler bil.

Çünkü Anaolu devrimleri akıldır bilimdir. Mustafa Kemaldir, Mustafa kemal'in yoldaşlarıdır. Anadoludur Türkiye'dir. 

Güzel günlerde görüşmek umuduyla sevgiyle kalın.