Karşıyaka Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paneli düzenlendi. CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “Biz İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz. Örneğin bu sözleşmenin Türk aile yapısına zarar veriyor diyorlar; bu durumda mesele gelenek olarak bize anlatılanlardır. Sözleşme aile tanımı yapmıyor, aynı ev içinde yaşayan insanlar her zaman resmi nikahlı olmuyor. Birlikte yaşayan çiftleri, dini nikahlı olan çiftleri de koruyor” diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesi ve "Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Kanundaki Yeri" konulu oturuma CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ve Av. Saadet Kayaalp katıldı.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ise İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açanların argümanlarını değerlendirdiği konuşmasında şunları söyledi:
“Biz İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz. Örneğin bu sözleşmenin Türk aile yapısına zarar veriyor diyorlar; bu durumda mesele gelenek olarak bize anlatılanlardır. Sözleşme aile tanımı yapmıyor, aynı ev içinde yaşayan insanlar her zaman resmi nikahlı olmuyor. Birlikte yaşayan çiftleri, dini nikahlı olan çiftleri ve eşcinselleri de koruyor. Aslında rahatsız duyulan nokta da bu. İkincisi de geleneklere zarar vermesi. Diyor ki hiçbir geleneği, töreyi kadına yönelik şiddetin gerekçesi olarak gösteremezsin. Böyle gelenek olmaz diyor. Kadın beyanı ile mağdur edilen erkekler konusu… Ben şimdiye kadar kadın beyanı ile hapse düşmüş yalan beyan yüzünden mağdur olan erkek görmedim. Sözleşmenin eşcinselliği özendirdiği söyleniyor. Bu sözleşme uygulanırken kimse cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ayrıştırılamaz. Değindiği tek nokta da bu. Anayasa mahkemesi kararı da bunu açıklıyor. Yani bu noktada bu durum bizim iç hukukumuzda da var. Sözleşme buradan kaynaklanan ayrıştırmayı engellemek için kamu kurumlarını görevlendiriyor.”
Kadının siyasette de eşit oranda temsil hakkının sahip olması gerektiğini vurgulayan Gökçen, konuşmasınışöyle noktaladı:
“Siyasette eşitlik için de kanun teklifimiz var. Çünkü resmi karar mekanizmaları resmi olarak gerçekleşmiyor. Biz daha sokağa çıkarken akşam eve dönerken korkuyoruz. Siyasetin mekanizmalarını takip etmek ve o ortamlarda bulunabilmemiz çok zor. Pozitif ayrımcılık istemeyen erkekler bütün bu siyasi mekanizmaları gözden geçirebilir. Kadınların katılabileceği saatlerde toplantı yapabilir. Bizim girdiğimiz ortamda eşitlikçi bir dil kullanabilir. Biz bu teklifi bu kadar parlamentonun gücünün azaldığı bir dönemde ciddi bir katılımcılık örneği sergileyerek kadın derneklerinin ve kadın akademisyenlerin de görüşü alınarak oluşturduk. Bu yasayla genel ve yerel seçimlerde yüzde 50 cinsiyet kotası hedefledik, yetiyor mu hayır çünkü bizi alt sıralara atıyorlar bu yüzden fermuar sistemi uygulanacak. Seçim kurulu denetimini de teklifimize etkiledik. Yasa teklifinin partilerden onay alması ve tüzüklere girmesi katılımcılığa örnek olacaktır. Parlamentoyu eşit istiyorsak bu teklife sahip çıkmalı ve takipçisi olmalıyız."
"AVUKAT VE PSİKOLOG HAZIR OLMALI"
Av. Saadet Kayaalp de şiddet önleme merkezlerinin önemine dikkat çekerek, Cinsel Şiddet Merkezleri’nin de hayata geçirilmesi için çağrıda bulundu. Kayaalp, şöyle konuştu:
“Kadın şiddete uğradığında şiddet önleme merkezine ulaşabilmelidir. Bu kriz merkezleri de ulaşabilir olmalıdır. Çünkü kadın şiddete uğradığında en yakın karakola gidiyor, ifadesi alınıyor ve savcılığa sevk edilirsiniz. Şiddetin daha travmanızı atlamamışken bir de dert anlatırsınız. Kadın aynı travmayı tekrar tekrar yaşıyor. İstanbul Sözleşmesi kadının tek seferde kriz merkezine ulaşmasını ve kadının güvenli bölgeye alınmasını; avukatın, psikoloğun hazır olması gerektiğini söylüyor. Kadının aynı travmayı yaşamaması için. Sözleşmede cinsel şiddet merkezi Türkiye’de yok, ki bu suçlar takibi en zor suçlar. Çünkü cinsel şiddete uğrayan bireyler bunu anlatmaktan çekiniyor. Ama bu merkezler oluşturulsa birey oranın verdiği güveni hissedecektir."
Kaynak: ANKA