KALIN: CUMHURBAŞKANIMIZIN GÖREVLENDİRMESİ SÖZ KONUSU OLMAMIŞTIR

CUMHURBAŞKANLIĞI Sözcüsü İbrahim Kalın, "Sayın Kıyıklı, AK Parti'de yıllarca siyaset yapmış bir büyüğümüzdür. Sayın Babacan'ı ve Davutoğlu'nu...

CUMHURBAŞKANLIĞI Sözcüsü İbrahim Kalın, "Sayın Kıyıklı, AK Parti'de yıllarca siyaset yapmış bir büyüğümüzdür. Sayın Babacan'ı ve Davutoğlu'nu ziyaret etmelerini kendi beyanından anlıyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu yönde bir görevlendirmesi söz konusu olmamıştır. Kendi girişimleridir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen kabine toplantısına ilişkin basın toplantısı düzenledi. 19'uncu kabine toplantısında iç ve dış gündeme dair konuların ele alındığını belirten Kalın, güvenlik alanında İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve MİT'in sunumlar yaptığını söyledi. Kalın, ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın sunumlarının da kabine toplantısında gerçekleşeceğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerçekleştirdiği uluslararası toplantı ve temaslar hakkında kabine üyelerine bilgiler verdiğini ifade eden Kalın, "İngiltere ziyaretinin asıl gündemi NATO zirvesiydi. Burada Sayın Cumhurbaşkanı NATO ile ilgili Türkiye'nin tezlerini ve görüşlerini ortaya koydu. Hem de bugüne ve yarına ilişkin olarak NATO'nun vizyonu, güvenlik algısı, tehdit algıları ile ilgili bir çerçeve çizdi ve bu zirvede bizim açımızdan da son derece başarılı geçti diyebilirim. Burada da özellikle Suriye, Libya, terörle mücadele, siber saldırılar, hibrit tehditler ve benzeri konular NATO bağlamında NATO İttifakı'nın dayanışma ruhu çerçevesinde etraflı bir şekilde ele alındı. Tabii bu konuları da önümüzdeki günlerde yakından takip etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'MÜLTECİ KRİZİNİN KÜRESEL BOYUTLARI ETRAFLI BİR ŞEKİLDE ELE ALINACAK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önümüzdeki hafta Cenevre'de düzenlenecek "Küresel Mülteciler Forumuna" Eş Başkan olarak katılacağını kaydeden Kalın, "BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin düzenlediği toplantıda, mülteci krizinin küresel boyutları ve bölgesel yansımaları etraflı bir şekilde ele alınacak" dedi. Cenevre'nin ardından Erdoğan'ın Malezya'ya gideceğini aktaran Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Burada da Pakistan'ın, İran'ın, Endonezya'nın, Türkiye'nin ve Malezya'nın katılımıyla İslam dünyasının gündemindeki temel sorunları ele alan bir zirve gerçekleştirilecek" açıklamasında bulundu.

'TURİZM GELİRLERİ ARTIYOR'

Türkiye'de ARGE harcamalarının, milli gelirin yüzde birini aştığını vurgulayan Kalın, "Bu çok önemli bir kazanım, çünkü ARGE'ye yapılan her yatırım, ileriye dönük inovasyon, yeni marka üretimi, yeni patent alımı ve diğer alanlarda çok önemli bir geri dönüşüm sağlıyor. Ekonomiyi tetikleyen önemli kalemlerden biri olarak ARGE harcamalarını yüzde 1'e ulaşması gerçekten önemli bir eşiğin geride bırakıldığını gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu. Bu yılki turist sayısının 41 milyonu geçtiğinin altını çizen Kalın, "Bununla orantılı olarak turizm gelirleri artıyor. Daha önce Kültür Bakanımız da ifade etmişti, 50 milyon turist hedefi çok uzak değil" dedi.

'CUMHURBAŞKANIMIZIN SAYIN PUTİN İLE TELEFON GÖRÜŞMESİ OLACAK'

Suriye'ye yapılan Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra hem Amerika hem de Rusya ile anlaşmalar yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları söyledi:

"Bu anlaşmaların ardından özellikle sahadaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz. Teröristlerin sınırımızdan tamamen uzaklaştırılması ve 444 kilometrelik bir hat üzerinde, bu batıya doğru da genişleyebilir, ama öncelikli olarak Fırat'ın doğusundan itibaren Irak sınırına kadar olan bölgede bir güvenli bölgenin kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Harekat alanımız olan Tel Abyad-Resulayn bölgesinde bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Güvenli bölgeni kurulması ve mültecilerin evlerine güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlamak amacıyla BM mülteciler Yüksek Komiserliği ile detaylı bir çalışma şu anda Dışişleri Bakanlığı'mız, AFAD ve ilgili kurumlarımız marifetiyle sürdürülüyor. Pazartesi günü Cenevre'de gerçekleşecek olan forumda da bu konuyu hem Genel Sekreter hem de Mülteciler Yüksel Komiseriyle ele alma imkanımız olacak. Sahada özellikle PYD-YPG terör örgütünün mevcudiyeti, hareketliliğiyle ilgili endişelerimiz devam ediyor. Bu konuyu hem ABD, hem Rusya ile paylaşmaya, koordinasyon halinde bu konuyu takip etmeye de devam ediyoruz. Nitekim 19.30'da Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi olacak. Burada Suriye'deki gelişmeleri, Fırat'ın doğusundaki gelişmeleri, Kobani, Menbiç, Kamışlı diğer bölgeler olsun hem de İdlib'deki son durumu Cumhurbaşkanımız detaylı bir şekilde ele alacak. Ayrıca Libya'daki gelişmeler önem arz ediyor. Bu konuları da Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Putin ile görüşecekler."

'HERKESİN NİSAN AYINDAKİ POZİSYONLARINA GERİ ÇEKİLMESİ ESASTIR'

Son dönemde Hafter güçlerinin Trablus'a saldırılarının yoğunlaştığına dikkati çeken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Bildiğiniz gibi bu saldırılar, Sarraç başkanlığındaki konseye karşı bir saldırıdır, tecavüzdür. Bu saldırılar, geçtiğimiz Nisan ayında tarafların üzerinde mutabık kaldığı "Abu Dabi" anlaşmasına da aykırıdır. Berlin'de bir dizi toplantılar yapıldı, bunların dördüne ben de katıldım. Dün buradaki yoğunluktan dolayı, dünkü toplantıya katılamadım ama bundan sonraki aşamada liderler düzeyinde Berlin'de bir "Libya zirvesi" yapılacak. Orada da bu konu ele alınacak. Biz görüşlerimizi baştan beri net bir şekilde ortaya koyduk. Herkesin Nisan ayındaki pozisyonlarına geri çekilmesi esastır. Bir ateşkes sağlanacaksa, siyasi sürecin ilerlemesinden bahsedeceksek Libya'da, Hafter taraftarlarının da Nisan ayındaki pozisyonlarına geri çekilmesi gerekiyor" açıklamasında bulundu.

'CUMHURBAŞKANIMIZIN GÖREVLENDİRMESİ SÖZ KONUSU OLMAMIŞTIR'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AK Partili Feyzullah Kıyıklı ve bir grup AK Partilinin yeni parti kurma hazırlığındaki eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etmesine ilişkin görüşleri sorulan Kalın, şöyle konuştu:

"Sayın Kıyıklı, AK Parti'de yıllarca siyaset yapmış bir büyüğümüzdür. Kendisi şu anda milletvekili değil. Sayın Babacan'ı ve Davutoğlu'nu da ziyaret etmeleriyle ilgili ise kendi beyanından anlıyoruz biz bunu. Cumhurbaşkanımızın bu yönde bir görevlendirmesi söz konusu olmamıştır. Biz de basından öğrendik. Kendi girişimleridir. Kimseye telkinde, icbarda bulunmak niyetiyle gitmediklerini, siyasi görüş alışverişinde bulunmak amacıyla gittiklerini ifade ediyor. Buradan da mevhumu muhalifinden okuduğunuzda ne amaçla gittiği anlaşılıyor. "Böyle bir görevlendirme, gidin şunlarla konuşun, parti kurmaktan vazgeçirin" gibi herhangi bir görevlendirme falan söz konusu değil."

'BAŞKA BİR SİYASİ TARTIŞMA BAŞLATMAYI GÜNDEM SAPTIRMA OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ'

Davutoğlu'nun yaptığı "mal varlığı açıklama çağrısı" hakkında değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle konuştu.

"Bu konuda Cumhurbaşkanımızın mal varlığı, mal beyanı bellidir. Ailesiyle birlikte verilmiştir. Burada gündem saptırmamak lazım. Burada şehir üniversitesiyle yürüyen bir tartışma var. Onunla ilgili YÖK'ün çalışması devam ediyor. Orada öğrencilerin mağdur olmaması için, eğitim kurumunun çalışmalarının kesintiye uğramaması için, oradaki akademik çalışmaların devam etmesi için ne yapılması gerekiyorsa idari-finansal anlamda bunları YÖK ile birlikte koordine etmek suretiyle hal yoluna koyacaklarını biz umuyoruz, bekliyoruz. Oradaki öğrencilerin akademisyenlerin mağdur olması bizim arzu edeceğimiz bir şey değil. Bu konu üzerinden başka bir siyasi tartışma başlatmayı da gündem saptırma olarak değerlendiriyoruz."

'YAPTIRIMLARINA YOL AÇACAK BİR TABLONUN OLMADIĞI KANAATİNDEYİZ'

F-35 savaş uçaklarına ilişkin ABD ile yaşanan krizde bir gelişmenin olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlayan Kalın, daha önce ABD tarafına teknik komisyon tarafı kurulması teklifi götürdüklerini hatırlattı. Amerikan tarafının S-400 sisteminin F-35'lere ve NATO savunma sistemine zarar vereceği yönünde endişesinin olduğunu aktardığını anımsatarak, şöyle konuştu:

"Benim Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien ile görüşmemde, bu konuyu etraflı bir şekilde ele aldık. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Sayın Trump'la görüşmesi oldu. Heyetler arası, zirve marjında. Başkanlar düzeyindeki görüşmede, bu konu detaylı gündeme gelmedi. Biz konuştuk, bizim yaptığımız görüşmemizde de bu teklifimizi yineledik. Gerekçe buysa bunu ortadan kaldıracak bir takım izahatın, düzenlemelerin yapılabileceğini biz biliyoruz. Bunu da görüyoruz. Bunu da tek taraflı olarak bizi hem F-35 programından çıkaracak, hem de CAATSA yaptırımlarına yol açacak bir tablonun olmadığı kanaatindeyiz. Bize göre bu son derece açık ve seçik ortada. Özellikle Kongre kaynaklı baskılardan dolayı Amerikan yönetimi, Trump yönetiminin bu konuda bir sıkışmışlık içinde olduğu anlaşılıyor. Bu konu maalesef şu anda teknik ya da savunma sanayii mevzuu olmaktan çıkmış, tamamen Amerikan iç siyasetinin bir konusu haline gelmiş durumda."

'TAKDİR CUMHURBAŞKANININ'

Çakarlı araçların milletvekilleri tarafından kullanılmasını öngören yasa hakkında değerlendirmesi sorulan Kalın, yasanın henüz onaylanmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ulaşmadığını söyledi. Çakarlı araç kullanımının İçişleri Bakanlığı'nın yeni uygulaması ile son derece azaldığını belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Devlet protokolündeki ilk 29 kişi, bu hakka sahip bulunuyor. Bu bir ruhsattır, ama azimet değildir. Sayıya, kullanım alanına baktığınızda, milletvekilleri dahil olmak üzere şu anda kullanım alanında çok ciddi bir azalım olduğunu söyleyebilirim. Binlerce araçtan bir buçuk ay içinde çakarlar söküldü. Burada geçiş üstünlüğü, çakar kullanımı, siren gibi araçların kullanımının ihtiyaca binaen koruma altında olan kişiler de var. Bunları da kapsayacak şekilde daha makul vatandaşı rahatsız etmeyecek bir şekilde trafikte bir düzenleme yapılıyor. Şu anda İçişleri Bakanlığı'nın aldığı tedbirlerle bu çok ciddi bir şekilde daraltıldı. Trafikte asıl olan trafik kurallarına herkesin uymasıdır. Nihai olarak Cumhurbaşkanımızın önüne geldiğinde takdir kendilerinindir" açıklamasında bulundu.

'ÖĞRENCİLERİN MAĞDUR OLMAMASI MEB'İN ÇOK YAKINDAN TAKİP ETTİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİM'

Doğa Koleji'nde öğretmenlerin ücretlerini alamadıkları iddiasıyla derslere girmemeleri üzerine yaşanan krize ilişkin görüşleri sorulan Kalın, "Milli Eğitim Bakanı ile görüştüm, spesifik olarak bundan sonra atılacak, atılması muhtemel adımları kendileri açıklarlar ama genel prensip olarak şunu ifade etmek isterim; Özel okulların da tabii olduğu idari ve mail kurallar var. Bunlara uydukları müddetçe MEB ve Maliye Bakanlığı tarafından denetlenerek bu kurumlar eğitim hizmeti vermektedirler. Burada sıkıntıya girdiği zaman MEB'in ilk yapacağı şey ve birinci önceliği öğrencilerin mağdur olmayacağı, velilerin endişeye kapılmayacağı bir formül üretmektir. Bununla ilgili olarak genel prensip MEB'in bir hazırlığı var. Ben Doğa Koleji'nin finansal durumu, satışıyla ilgili öngörüde bulunamam, bu doğru olmaz. Nasıl bir formül üretirler, kim alır, kim satar onu bilemiyorum ama öğrencilerin mağdur olmaması için MEB'in bu konuyu çok yakından takip ettiğini, Bakanımızın da bizzat konuya vakıf olduğunu ifade edebilirim. Umarım bu darboğazdan çıkarlar, bir şekilde mali sorunlarını çözerler ve çocuklarımız, velilerimiz mağdur olmaz. Ama öyle bir ihtimalin ortaya çıkması halinde dahi, MEB'in öğrencilerimizin mağdur olmayacağı bir çalışma yaptığını söyleyebilirim" diye konuştu.

'İYİ NİYET İÇİNDE OLDUĞUNU HEPİMİZ TAKDİR EDERİZ'

Amerikan Kongresi'nden yaptırım kararı çıkma ihtimalinde atılacak adımlara ilişkin konuşan Kalın, şu ifadeleri kullandı:

"Kongredeki o süreci yakınan takip ediyoruz. Bunun bizim S-400 alımımıza, kullanımımıza dönük bir etkisi olmayacaktır. Kongreden bu tasarı geçse de, geçmese de, ne şekilde geçerse geçsin S-400 ile ilgili süreç devam edecek. Tasarıda komisyondan genel kurula gelmesi, senatodan geçmesi ihtimal dahilindedir. Daha sonra başkanın önüne gelecek. CAATSA yasasında 12 madde var bunların beşini başkan seçmek durumunda. Daha önümüzde bir süreç var. Sayın Trump'ın bu konuda iyi niyet içinde olduğunu hepimiz takdir ederiz. Birçok kez ifade etti. Bu yasadan rahatsız, uygulanmasını istemiyor, ama tabii kongreden geçtiği için bir noktadan sonra onun da eli kolu bağlı. Bunu anlayabiliyoruz ama daha sonra yaptırım yasasında bulunan 12 madenin hangisini seçeceğine dair tercih hakkı da başkanın elinde. O aşamaya geldiğimizde bunu göreceğiz. Kongre üyelerinin burada gözlerini ve kulaklarını gerçeklere kapattıkları anlaşılıyor. Biz birçok defa teknik çalışmayla dile getirdikleri endişelerin izale edilebileceğini söylememize rağmen bu çalışmadan ısrarla kaçıyorlar. Bu konunun olmuş, bitmiş bir mesele olduğunu söylüyorlar. Tabii ki bizim bunu kabullenmemiz mümkün değil. Bizim uzmanlarımızın dile getirdiği görüşler de son derece açık ve net."

'TEK İSTİSNASI, GÜNEY KIBRIS'

Libya ile deniz yetki alanları ve güvenlik alanında iki anlaşma yapıldığını aktaran Kalın, deniz yetki anlaşmasına ilişkin, "İki ülkenin, Akdeniz'de komşu olan, sahili olan iki ülkenin karşılıklı anlaşma yapmasının başka ülkeler tarafından büyük bir vaveyla ile karşılanması kabul edilebilir bir şey değil. Çünkü bu konuda BM Uluslararası Deniz Hukuku'na göre ülkeler bir araya gelerek aynı denize sahili olan ülkeler çoklu anlaşmalar yapabilirler. Bizi Akdeniz'de Antalya sahiline hapsetmek için İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın toplantılar yaptığını gördük. Biz burada Akdeniz'in bir barış denizi haline gelmesi için bütün taraflarla işbirliği, anlaşma yapabileceğimizi ifade ettik. Tek istisnası Güney Kıbrıs. Çünkü resmi olarak tanımıyoruz. Ama diğer ülkelerle hem deniz yetki alanlarının belirlenmesi, hem kıta sahanlığı, hem sismik araştırma, sondaj ve diğer alanlarda ortak çalışma yapabileceğimizi ifade ettik" diye konuştu.

'LİBYA TARAFINDAN BİZE GELEN BİR TALEP SÖZ KONUSU DEĞİL'

Libya ile daha önce yapılan güvenlik ve askeri işbirliği anlaşmasının kapsamı genişletilerek güncellendiğini söyleyen Kalın, şunları kaydetti:

"Uluslararası toplumun tanıdığı Libya hükümeti, asker göndermek için Türkiye'den böyle bir talepte bulunursa, bunun ahdi zemini mevcuttur. Bu anlaşmanın kapsamı içindedir. Libya tarafından bize gelen bir talep söz konusu değil. Umarız buna mecbur da kalmazlar. İçerideki çatışmalar bir an önce sona erer, ateşkes sağlanır ama böyle bir talep gelmesi durumunda, Sayın Cumhurbaşkanımız o anlaşmada yer alan bir maddeye atıf yaparak, bunun mümkün olduğunu, ahdi zemininin bulunduğunu da ifade ettiler. Birileri yine bundan rahatsız olacak biliyoruz ama hukuki zeminde iki ülke arasında yapılan bir güvenlik anlaşmasının, üçüncü ülkelere tehdit oluşturmadığı müddetçe ki bu anlaşmanın üçüncü ülkelere dönük bir tehdit oluşturması söz konusu bile değil. Ama Libya'nın meşru hükümetine dönük saldırıları durduracak ve iç barışı sağlayacak bir adım atma noktasında önemli katkı sağlayacağı da açık bir şekilde ortadadır."

FOTOĞRAFLI

Kaynak: DHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİYASET Haberleri