İş dünyası, 17 Ağustos Marmara Depremi'nin yıl dönümünde, olasıİstanbul depreminin yaratacağı sosyal ve ekonomik zararlara dikkat çekmek amacıyla ortak bir rapor hazırladı. Raporda, sanayi ve üretim alanlarının yüzde 60'nın riskli bölgede yer aldığı belirtilen İstanbul'da beklenen büyük depremde ekonomik zararın 300 milyar dolara kadar çıkabileceği belirtildi.
Türk Sanayicileri ve İşİnsanları Derneği (TÜSİAD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Sektörel Dernekler Federasyonu'nun (SEDEFED) iş birliğiyle yapılan çalıştaylar sonucu "İstanbul Depremi Senaryosu İş Dünyası Hazırlık Raporu" hazırlandı. Raporda, kentteki ticari alanların, sanayi, üretim ve konaklama tesislerinin yüzde 60'ının, kültür kurumları ile sağlık ve spor tesislerinin ise yüzde 50'ye yakınının deprem riski yüksek alanlarda bulunduğuna dikkat çekildi.
Raporda, Türkiye’nin milli gelirinin üçte birini, ulusal sanayi üretiminin yüzde 40'ını, vergi gelirlerinin yüzde 46'sını ve ihracatın yarısını yaptığı için "ekonominin kalbi" olarak nitelendirilen İstanbul'da olası bir depremde 25 ila 300 milyar dolar arasında zarar oluşacağı tahminine yer verildi.
"DEPREM BEKLENDİĞİ HALDE YETERLİÖNLEMLER ALINMADI"
Söz konusu raporda, 17 Ağustos 1999’daki Gölcük Depremi’nden sonraki 30 yıl içinde İstanbul’da büyük bir deprem beklendiği halde, çürük binalarda yaşayan insanların can güvenliğini sağlayacak yeterli önlemlerin hâlâ alınmadığına vurgu yapıldı. Raporda, mevcut binaların yüzde 2'sinin yıkılacağı, yüzde 17'sinin orta ila ağır hasar göreceği tahmini yapılıyor.
2 MİLYON İNSAN İÇİN ACİL BARINMA İHTİYACI
Olasıİstanbul depreminde tahmin edilen bina yıkımlarının olması durumunda ise 7 bin 500 kişinin ağır, 12 ila 15 bin kişinin de hafif yaralanacağı, yaklaşık 40 bin kişinin hastanede tedavi görecekleri belirtiliyor.
Bu tahminlere göre, yaklaşık 2 milyon insan için acil barınma ihtiyacı doğacak.
“KRİZ SIRASINDA KOORDİNASYON ÇOK ÖNEMLİ”
Raporda, iş dünyasının depreme yönelik stratejik öncelikleri arasında, ihtiyaç halinde kamu kurumlarına yardım etmek için destek mekanizmasının güçlendirilmesi, başta KOBİ’ler olmak üzere işletmeler için pratik operasyonel kriz yönetimi araçlarının geliştirilmesi ve kaynakların daha iyi kullanımı için sektörler arası koordinasyonun güçlendirilmesi yer aldı. “Can güvenliği”, “iş sürekliliğinin sağlanması” ile “şehrin ekonomik açıdan toparlanmasının desteklenmesi”ni kapsayan üç ayaklı bir yaklaşım benimsenen raporda ayrıca kriz sırasında koordinasyon sağlanmasının önemine de vurgu yapıldı.
“İŞ DÜNYASI, DEPREM ÖNCESİ VE SONRASI KAMUYA DESTEK GÖREVİÜSTLENEBİLİR”
Raporda, yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
“- Yapılacak hazırlık çalışmaları ile ulusal stratejik belgelerde tanımlanan hedeflere katkı sağlanabilir.
- Tüm sektörlerde birden çok riske karşı dayanıklılık kültürünün teşvik edilmesi önemli.
- İşletmeler ve iş dünyası dernekleri, sivil toplumun önemli bir parçası olup deprem öncesi ve sonrasında bir destek görevi üstlenebilirler.
- Kurumsal bir yönetim işlevi olarak değerlendirilen iş sürekliliği, her şirketin kendi yönetiminin sorumluluğundadır. İşletme seviyesinde değil ulusal seviyede ele alınması gereken ekonomik toparlanma için iş dünyası dernekleri ile koordinasyon çok önemlidir.
- Bireyler, işletmeler ve iş dünyası dernekleri olmak üzere tüm paydaşlar, her aşamada aktif bir görev üstlenebilecek olsa da görev ve sorumlulukların dağılımı değişiklik gösterecektir.”