DOĞANCAN İLEK
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, sel felaketine uğrayan Rize’ye gönderdiği heyet, çalışmalarını tamamladı. Heyet Başkanı Sarıyer Belediye BaşkanıŞükrü Genç, “Sorun aynı sorunlar, daha önce yaşananların tekrarı gibi” dedi.
Rize’ye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görevlendirmesiyle Sarıyer Belediye BaşkanıŞükrü Genç, İBB Başkan Danışmanı Baki Aydöner, İBB Mahalli İdareler Koordinatörü Bülent Akköse, İBB Avrupa 1. Bölge Kanal İşletme Müdürü Mahmut Akgün, İmamoğlu’nun danışmanlarından Adem Kuyumcu ve CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz bölgeyi inceledi.
Heyet sel felaketi yaşanan Rize’nin Güneysu ilçesi, Muradiye ve Salaha beldeleri, Çayeli İlçesi ve diğer bütün ilçeleri ziyaret ederek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sunmak üzere ayrıntılı rapor hazırlayacak.
Sarıyer Belediye Başkanıöncülüğündeki heyet önce CHP il ve ilçe binalarını ziyaret ederek yaşanan felaket hakkında bilgi edinip sahaya çıktı. Yakınlarını kaybeden aileler ve zarara uğrayan bölge sakinleri ile görüştü.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNULACAK
Heyet Çayeli’nden başlayarak en son Muradiye ve Salarha’da incelemelerini tamamladı. İki gün boyunca Rize’nin sel felaketinde bulunan bölgelerinde inceleme yaptıklarını ifade eden Sarıyer Belediye Başkanı ve aynı zamanda inşaat mühendisi olan Şükrü Genç, rapor hazırlayacaklarını, raporda sorunların nedeniyle çözüm önerilerinin yer alacağını belirterek şunları söyledi:
“DERELERDEN MALZEME ÇALINMIŞ”
“Sorun aynı sorunlar, daha önce yaşananların tekrarı gibi. Ve işi en acı tarafı da o. Bundan yaklaşık bir yıl önce Giresun’da Dereli’de yapmış olduğumuz incelemeler sonrasında elde ettiğimiz bilgiler, değerlendirme raporlarının sanki bir kopyası burada olmuş. Yani, derelerden yine malzeme alınmış, yoğun bir şekilde. Bana göre alınma değil çalınma. Derelerin malzeme çalınmış. Bu malzemelerin alınmasıyla beraber farklışekillerde olumsuz sonuçlar oluşmuş. Sonrasında arkadaşlar çok güzel bir rapor hazırladılar, bu rapor daha sonrasında kamuoyuyla paylaşılacak.
“SETLER KALDIRILMIŞ”
DSİ’nin daha önce bilimsel olarak yapılmış birtakım yapılan çalışmaların yok edilmesi şeklinde de var. Mesela derelerin ortasında setler var, enine setler. O setler kaldırılmış, enteresan bir şekilde. Setlerin kaldırılmasıyla beraber gelen yoğun, o katı atıklar veya dağlardan kopan malzemeler önünde bir set olmadığı için direkt menfezlerin ağzını, köprülerin ağzını kapatmış. Onun sonrasında taşmalar var.
ÇARPIK YAPILAŞMA
Tabii ki hemen dere kenarlarında çarpık yapılaşmalar var. O çarpık yapılaşma, Türkiye’nin kaderi zaten. Sadece dere kenarında değil İstanbul’un merkezinde de var bu çarpık yapılaşma, her yerde olduğu gibi. Ve sonrasında da bunun bedeli ağır ödeniyor.
Bilimsel doğrular var, siz eğer bir şey yapıyorsanız mutlaka mühendislik hizmeti almak zorundasınız ama buralarda böyle bir şey söz konusu değil. Keyfiyetler var. Belediye başkanları ile teker teker görüştük. Belediye başkanlarının hayıflanmaları var işte; alanda kontrol altında tutamadıkları için işin en acı tarafı siyasi birtakım tercihlerin sonrasında, bedeli ödenemeyecek şekilde ağır sonuçlar elde ediliyor.
“YETKİSİZLEŞTİRME VE OY KORKUSU”
Nedir? Devletin kuralı olur, yasaları olur. Bu yasaları, kuralları kimler uygulayacak? O bölgenin yöneticileri uygulayacak ama uygulayamaz durumda olurlarsa; burada yetkisizleştirmenin getirdiği şeyler söz konusu olunca, ‘Yarın bunlar bize oy vermezler’ korkuları söz konusu olunca beraberinde sıkıntılar geliyor.
“MENFEZ ÇAPLARI DAR”
Toplanan verilerin incelenmesi sonrasında görüyoruz ki menfez çapları dar. Bunun yanında yanlış uygulamalardan dolayı hiçbir zaman sel olamayacak bir yerde menfezlerin üstü kapatılmış. Gereksiz bir şekilde. İçinden normal suyun gitmesi bile zorken, dağdan gelen o artık malzemelerin veya kaba malzemenin o menfezin içinden gitmesi de mümkün değil ve geri taşması muhtemel. İşin en acı tarafı devletin kurumlarının olduğu binaların bütün bodrum katlarını, yanlış yapılanmalardan dolayı dere kotu altında bodrum katlarının seviyesi ve dolayısıyla oraları basması ve bu sonuçların oluşması mümkün.
“GİRESUN DERELİ’DE YAŞANAN FELAKETİN BİR KOPYASI”
Şimdi yoğun bir çalışma var. Buradaki sıkıntışu; bu yoğun çalışmayı biz bu tür sıkıntılar oluşmadan yapmamız gerekir. Bölgenin riski hep var. Bu riski en aza indirmemiz gerekirken, riski tekrar yüklemek en büyük problem. Güneysu’daki bir cadde, (Giresun) Dereli’deki bir caddenin kopyası. Dereli’deki biraz daha bakımsızdı, Güneysu’daki biraz daha zengin bir cadde ama ikisinin sonucu da aynı. Kaderi aynı, ikisi de su baskına uğradı.
“DRENAJ YOK”
Suyu kontrol altında tutmazsanız sonrasında biriken suyun bedeli çok ağır oluyor, zararıçok büyük oluyor. Nedir, işte drenajlar. Hiçbirinin drenajı yok. Dağlardan tepelerden başlıyor, yağmur olarak başlayan, damla olarak başlayan şey aşağılarda çok büyük nehirlere, sellere dönüşecek şekilde iniyor
SENTETİK GÜBRENİN OLUMSUZ ETKİSİ
Sevgili Bülent’in tespit ettiği çok önemli bir şey vardışöyle ki; çay da gübrelerin giderek sentetik gübreye dönüşmesi toprağın yapısını da bozuyor. Toprağın geçirgenliğini azalttığı için orada sonradan taşkınların oluşmasını ve yüzeyde su birikmesine neden oluyor. Bunun yanında yanlış yapılan binalar sadece dere kenarında değil çay bahçelerinin bozularak yapılan ve bu binalara ulaşmak için yapılan yollar. Bu yolların getirdiği doğanın bozulmasını kaynaklanan doğal yapının bozulmasından kaynaklanan ve gelen sellerin o yollarla beraber çay bahçelerini de alıp götürmesi.
FOSSEPTİKLER DE TEHDİT
Bunun yanında çok enteresan bir şey daha söylendi o yapılan tepelere çay bahçelerinin ortasına yapılan evlerin, binaların fosseptik dedik. Bu fosseptiklere yağmur sularını bağlamış olup fosseptikle beraber kopup gelmesi.
DERELERİN YAN KOLLARINDA SORUN
En önemli şeylerin başında ana derelerde DSİ veya devletin kurumu belli düzenlemeler yapılmış, oralarda bir problem yok. Yan kolların bağlanmasında inanılmaz problemler var. Oralardan kalın malzemelerin kopması menfezlerin ağızlarının ve köprülerin kapanmasına vesile oluyor ve taşkınların sebeplerinin başında geliyor.
“AÇIK DERELERİN ÜSTÜNÜN KAPATILMASI TEHLİKE”
Şehrin içindeki daha önce açık olan derelerin üstünün kapatılmasıçok büyük bir tehlike yani bu da bir doğanın bozulmasını sağlıyor. Kapatmayacaksın derenin üstünü. İstanbul’un deprem riski neyse buranın da yağmur, sel öyle ikisinde de önlem alınması lazım.
“İBB GİBİ BASİT DOKUNUŞLAR YAPILABİLİR”
Biz İstanbul’da bu özellikle pandemi döneminde sel baskınların çok olduğu yerleri, İBB çok yaptığı basit dokunuşlarla çok önemli problemlerin önüne geçti burada da çok basit dokunuşlarla önüne geçilebilecek şeyler var tabii. Ben buradaki yapılan çalışmaların Ekrem İmamoğlu Başkanla konuştuk bilgi verdim. Bunlar raporlanarak hem Ekrem Başkanla oturup değerlendirilecek. Sonrasında İBB, ne tür yardımlar verebilir, bu rapor sonrasıçıkacak.
“SİYASİ KAYGILAR ORTADAN KALKMALI”
Ben inanıyorum ki bölge insanın katılımı ve bölge belediye başkanlarının bu soruna birlikte hareket etmesiyle. Bir kere siyasi kaygıları tamamen ortadan kaldırmak lazım. Buraya kim elini uzatıyorsa o eli tutmak lazım. Yok sen yardım edersin, etmezsin meselesine götürmemek lazım. Bölge insanın birbiriyle dayanışmasıönemli ve yerel yönetimlerin birbiriyle dayanışmasıönemli.”