ÜMRANİYE / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), önceki dönemde sıfır (0) olan kreş sayısını, 65’e çıkardı. Avrupa yakasında 3 (Beylikdüzü-Yakuplu, Bahçelievler-Yenibosna Merkez, Bayrampaşa-Yıldırım), Anadolu yakasında ise 5 (Pendik- Çamlık, Tuzla-Aydınlı, Ümraniye-Aşağı Dudullu, Sultanbeyli-Adil, Ataşehir-Kayışdağı) Yuvamız İstanbul Kreşi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla açıldı. Eski devlet bakanlarından Önay Alpago, CHP milletvekilleri Ali Gökçek, Suat Özçağdaş, CHP PM üyesi Onursal Adıgüzel Mehmet ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da toplu açılış töreninde İmamoğlu’nu yalnız bırakmadı. Toplu açılış töreninde konuşan İmamoğlu, gündeme dair de önemli açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“ÇOCUKLARIMIZ HAYATA YENİK DEĞİL, EŞİTLENEREK BAŞLAYACAK”
“Yaptığımız 8 kreşle, 823 ailenin hayatı kolaylaşacak aynı zamanda. Bu kreşlerde çocuklarımız en modern, en sağlıklı koşullarda yetenekler kazanacak ve hayata yenik değil, eşitlenerek başlayacak. Kreşlerin, böylesi bir tarihi bir dönemde, her yönüyle Cumhuriyet fikrine ve Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılına çok yakışan bir hizmet olduğunun, çok simgesel değeri olduğunun altını çizmek isterim. İBB kreşleri, Cumhuriyet’in çocuklarının eşit ve adil bir biçimde, Cumhuriyet’in çocukları olduğunu onlara hissettirecek şekliyle hazırlanmalarının ana merkezi haline dönüşüyor. Çünkü Cumhuriyet, aslında ilk olarak çocuklara eşitlik ve adalet getiren bir sistemdir. Cumhuriyet, her şeyden önce, imkan ve fırsat eşitliği sağlayan bir yönetim biçimidir. Bu şehrin bütün çocukları, Cumhuriyet’in çocuklarıdır. Her biri için hak ettikleri değeri onları verme konusunda biz de sorumlu Cumhuriyet yöneticileriyiz. Bunun hakkını vereceğiz. Sonuna kadar da bunun mücadelesini vereceğiz. Bize eşitlik ve toplumsal adalet duygusunu, Cumhuriyet’in kazandırdığını aslında hepimiz biliyoruz. Cumhuriyet’in değerini bilen, Cumhuriyet’in ilke ve ideallerine sahip çıkan kuşaklar yetiştirmekle de yükümlüyüz.”
“ÇOCUKLARIMIZA, GENÇLERİMİZE, ANNELERİMİZE BU FIRSATI TANIYAN, EŞİTLİKÇİ BİR YÖNETİM OLMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
“Hemşehrilerimizin çok zor bir ekonomik dönemde aile yaşamlarını sürdürdüklerinin farkındayız. Attığımız her adımın, ortaya koyduğumuz her hizmetin, bir yanıyla da bu ekonomik zorlukları ortadan kaldıran, hafifleten çalışmalar olduğunu söylemek isterim. Biz, örneğin burada, KDV dahil aylık 1200 lira ücret alıyoruz. Bu, bugünün ekonomik koşullarına göre çok düşük bir ücrettir. Ama biz bunu nasıl yapıyoruz? İşte bugünün ekonomik koşullarında ihtiyacı olan ailelerimizin bu desteği almalarıyla, çocuklarını kreşlere vermelerini sağlama amacıyla yapıyoruz. Ama bu tam da aslında iktisadı önde tutan, tasarruflu ve bereketli bir bütçeyi yönetme kabiliyetini ortaya koymanın karşılığı. İşte bu sebeple biz, binlerce çocuğumuza bu şekilde, bu mali düzenle eğitim veren bir kurum oluyoruz. Yine 5000’in üzerinde gencimizi yurtlarında barındıran bir kurum oluyoruz. Yine çok düşük bir ücretle, 8-10 ayda milyona yakın insanı misafir eden Kent Lokantaları’nı açıyoruz. Yine 500 bine yakın annenin, 0-4 yaş arası çocuğunu kucağına alıp, kartıyla beraber bu şehri ücretsiz dolaşmalarını sağlıyoruz. Yine daha önce hiç yokken, -kreş hiç yoktu, burs hiç yoktu, yurt hiç yoktu- şimdi 75 bin gencimize burs dağıtacağız. Ve bunların hiçbirisine dışarıdan bir el girmeyecek. Tamamen adil bir sistem içerisinde çocuklarımıza, gençlerimize, annelerimize bu fırsatı tanıyan, eşitlikçi bir yönetim olacağız. Bu karakterden ve kimlikten asla vazgeçmeyeceğiz.”
“BUGÜNÜN ZOR EKONOMİK KOŞULLARINI ‘BEN BİLİRİM’ DİYEN AKIL GETİRDİ”
“Bugünün zor ekonomik koşullarını, ‘Ben bilirim’ diyen aklın izinden giden bir kamu yönetimi düzeninin bizi ne yazık ki bugünlere getirdiğini unutmayalım. Ama kötü yönetilen ekonomik düzenin altında ezilen bizler, toplumun her ferdi, bu konuda bir dayanışma içerisinde oluyor. Yine özellikle belediyelerimiz, bizler, bu konuda, bu zor ekonomik koşullarda vatandaşlarımızın yanında duruyoruz. Kurumumuzdaki israf düzenine son vererek, İstanbul'u, adaletli ve bereketli bir bütçe yönetimine kavuşturarak, bu hizmetleri veriyoruz. Ve daha fazla vermeye devam edeceğiz. Bundan sonraki kalan bu dönemle ilgili, kalan süre içerisinde, göreceksiniz ki her günümüz, her haftamız yeni açılışlarımızla, yeni temel atmalarımızla devam edecek. Her birisi aslında çözüme kavuşturulan bir sorunun ortadan kalktığını size gösterecek. Yani bir bölgede, sadece bir avuç insan siyasi sebeplerden dolayı mutlu olsun diye değil, toplumun ihtiyaç duyduğu, sorunların çözüme kavuştuğu projeleri harekete geçireceğiz. Talan dönemi böyle geçirdikten sonra, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılına adım atarken, göreceksiniz İstanbul'un bu modeliyle beraber, çok daha özel, çok daha kudretli, çok daha halkla iç içe bir başka yılını da hep birlikte başlatıyor olacağız. Bundan en ufak bir şüphe duymuyorum.”
“ÖYLE LAFLAR İŞİTTİK, ÖYLE ŞEYLER YAŞADIK Kİ…”
“Daha önce siyaseten ayrışmış, birbirinden uzaklaşmış, mesafe konmuş muhtarlarımız vardı. Şimdi ise biz, bu dönemde muhtarlarımızla dayanışmayı ön plana koyduk. Çünkü biz, insanları birbirinden ayır eden veya birbirinden taraf gibi sağa sola savuran insanlar olmadık. Onları da toplum seçti diyerek, saygı duyduk. Bugün biraz muhtarlara değindim; sebebi var. Biz, dönem başladı başlayalı, seçim ortamı da dahil, öyle laflar işittik, öyle şeyler yaşadık ki, bazen bu kötü aklın yaratıcılığıyla ilgili gerçekten ben bile şaşkınlığa uğruyorum her gün. Bu kadar kötülüğe dönük marifet üreten insanlara diyorum ki, ‘Biraz da iyiliğe çalışsanız, bu ülke çok daha iyi olacak.’ Yani gidip, ne bileyim, metronun merdivenlerine taş koyarak veya bir demir parçası koyarak, onları bozmaya çalışmak ya da yol güzergahı üzerinde bir işi, bir sistemi bozmaya çalışmak… Yani bir kurumu kirletmek; İETT, Halk Ekmek gibi… Saçma sapan girişimlerin içinde bulunmak… Koca koca televizyon kanallarını veya medya kuruluşlarını bu işe seferber etmek… Nedir tek dertleri? ‘Ekrem'i kötü yapalım. Ekrem aşağı, Ekrem yukarı…’ O kötü insanların kafasına Ekrem kadar taş düşsün diyeceğim ama diyemiyorum. Ben, öyle bir mizansen, kötülük bile olsa, onlar için düşünecek bir akla sahip değilim. Yine de öyle bir şey olmasın. Sadece, ‘Allah akıl versin’ diyorum onlara. Başka da bir şey demiyorum.”
YAVUZ SALTIK TEPKİSİ: “NE EKREM İMAMOĞLU’NU NE YOL ARKADAŞLARINI TERÖR ÖRGÜTÜYLE YAN YANA KOYABİLECEK AKIL BU ÜLKEDE YOK
“Benim ta Beylikdüzü'nden beri yol arkadaşım olan, Sosyal Hizmetler'de 5 katına çıkarttığımız yardımların başlangıcında onun da imzası olan, sonrasında bu muhtarlarımızın da kardeşliği ve birliği için çalışmaları adına yoğun bir çaba içerisinde olan bir arkadaşım (Yavuz Saltık), şimdi Muhtarlık Daire Başkanımız, bugün yargılandığı mahkemeden beraat aldı. Bir hafta önce ise bir savcı, 15 yıl hapis cezasıyla ilgili bir mütalaa verdi hakkında. Bir haftadır ben uyku uyuyamıyorum. Yargımız hakkında iyi şeyler düşünerek uykusuz kaldım. Yani ben, yargıya güvenerek, doğru karar alacağına olan inançla, tek cümle de etmemeye gayret ettim. Yoksa işim çok dolu. Ve sonuçta beraat etti arkadaşımız. Bir savcı, niye böyle yapabilir? Bilmiyorum. Ve temel şey ne? Efendim neymiş? Terör örgütüne yardım etmiş. Ya Allah aşkına; ne Ekrem İmamoğlu'nu, ne bir yol arkadaşını -Neymiş? FETÖ'cüymüş! Neymiş? PKK'ymış!- hiçbir terör örgütüyle yan yana koyabilecek akıl, bu ülkede yok. Ekrem İmamoğlu ne şahsı adına ne de yol arkadaşları adına, buna müsaade edecek bir kişilik değildir. Bazen yargısız infaz çabası içerisinde olan insanlara sesleniyorum: Neyle yargılandı bu kardeşimiz, Yavuz Bey biliyor musunuz? Bir derneğe verdiği 272 adet, 150 liralık yardım kartı dağıtmak üzerinden bu cezaya mahkum edilmeye çalışıldı.”
“SEÇİME DOĞRU ATILAN BU ADIMLAR, SEÇİME DOĞRU NELER YAPACAKLARININ ÖN SİNYALLERİ”
“Muhtarlarım bilirler; her bir muhtarıma neredeyse her yıl o kadar kart veriyoruz yoksullara versin diye. İstanbul'da 1000’e yakın muhtar var. Bunu niye söylüyorum? Şundan: Ortada verdiği dernekle ilgili bir hüküm yok henüz. O dernekle ilgili hüküm olmadığı gibi, içeride tutuklu da kimse yok. Ama burada, birini 15 yılla tutuklamaya çalışıyorsunuz. Olacak iş değil. Yani bu ne biliyor musunuz? Seçime doğru atılan bu adımlar, seçime doğru daha neler yapacaklarının ön sinyalleri, fragmanları. Yani yarın Ekrem'e neler diyecekler? Ekrem'in bir kısım yol arkadaşlarına neler diyecekler? Neler yakıştıracaklar? İşinize bakın. Buradan sesleniyorum. Kameraya bakarak sesleniyorum. Bu işin içinde kim varsa, en tepesinden en aşağıya; bir avuç insan, işinize bakın. Bu vücuda leke yapışmaz. Yakınındaki hiçbirine de yapışmaz. Onu söyleyeyim. Bugünden bunu ifade ediyorum: İşinize bakın, iş üretin. Gelin bizimle marifetinizle, işinizle yarışın. ‘Ben daha iyi yapacağım’ deyin. Bunu anlarız. Ama bize leke atarak kazanacağınızı sanıyorsanız, 23 Haziran 2019’da yediğiniz o 806 bin farklılık demokrasi tokadının daha alası geliyor 2024’ün 31 Mart'ında. Bu kötü yoldan vazgeçin. Kararlı yolculuğumuz, sadece ve sadece 16 milyon insanına kararlı hizmet yolculuğudur. Ne bir kişiye tabiiyiz ne sadece bir partinin hükmü altındayız. Biz, milletimizin hizmetine koşan, mensubu olduğu partiye de layık bir birey olmaya çalışan ahlaklı, erdemli, iyi insan olmayı ilke edinmiş, devletine, milletine layık, Türkiye Cumhuriyeti'ne layık, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini omuzlarının üstünde taşıyan, Mustafa Kemal Atatürk'e layık birer evlat olmaya devam edeceğiz. Bunun altını çizeyim. Her şeye rağmen, yargının bugün verdiği kararın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adaleti adına doğru bir karar olduğunu, mutluluğumu beyan ediyorum.”
BAĞIŞÇILARA ÖZEL TEŞEKKÜR
“Bu güzel kreşlerin açılışında, güzel evlatlarımıza ve çocuklarımıza çok daha adil, çok daha güzel, çok daha yeşil, çok daha insanların birbirini sevdiği bir şehir ve bir ülke var etme konusundaki çabamızın hayırlı uğurlu olmasını diliyor, 8 kreşimizin İstanbul'umuzdaki çocuklarımıza güzel hizmetler vermesini diliyorum. Kreş yapımına özel katkı sunan çok değerli destekçilerimiz aramızda. Birazdan burada beraber onlarla kurdele keseceğiz. Onlar da ‘kanatsız melekler’ olarak aramıza katılıyorlar. Her kreşimize katkı sunmakla, bizim yanımızda olmakla ve çok da ön plana çıkmadan bunu yapmakla, tam da inancımıza, kültürümüze göre hareket etmenin çok özel erdemini gösteren aileler, iş insanlarımız… Onlara yürekten teşekkür ediyorum. Bu sahalarda, bu ortamlarda özel olarak gerçekten iş birliği içinde olduğumuzu görüyorum, hissediyorum.”
28 İLÇEDE 65 KREŞE 6.042 ÖĞRENCİ KAPASİTESİNE ULAŞILDI
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından, bağışçılar ve protokolde yer alan isimlerin katılımıyla, 8 farklı ilçedeki 8 yeni kreşin toplu açılışları gerçekleştirildi. İmamoğlu ve beraberindeki heyet, sembolik açılışın yapıldığı Ümraniye Aşağı Dudullu Yuvamız İstanbul Kreşi’ni gezerek, minik öğrencilerle renkli sohbetler gerçekleştirdi. İmamoğlu, kreş gezisinin ardından, bölgede kurulan Halk Süt standında vatandaşlarla buluşarak, anı fotoğrafları çektirdi. dağıttı. Atılan 8 temelle birlikte, İstanbul genelindeki İBB kreşlerinin toplam sayısı 65’e yükseldi. Açılan 823 kapasiteli 8 yeni merkezle, toplamda 28 ilçede 65 kreşe ve 6.042 öğrenci kapasitesine ulaşıldı.
Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri Toplu Açılış Töreni
İnceleme