Gezi Davası tutukluları için başlatılan "Adalet Nöbeti"nin 600'üncüsü bugün TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde tutuldu. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Avcı’nın okuduğu açıklamada, “Bu hukuksuzluğun 600. gününde inatla, korkmadan bir kere daha söylüyoruz. Şehir şehir, dalga dalga yayılan, yasaklara, hukuksuz cezalara, baskıya, ranta, talana, yalana, tüm ayrıştırma politikalarına karşı yan yana durduğumuz, sesimizi çığa dönüştürdüğümüz o şanlı direnişten hala ilk günkü gibi gurur duyuyoruz. Gezi bizim demokrasi çığlığımızdır” denildi.
TMMOB, Gezi Davası’ndan tutukluğu devam eden Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Can Atalay ve diğerleri için 600. Adalet Nöbeti'ni tuttu. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde tutulan nöbette ortak açıklamayı TMMO İstanbul İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Avcı okudu.
Açıklamada, şunlar dile getirildi:
“BİLİYORUZ Kİ BU KARAR SADECE ARKADAŞLARIMIZA YÖNELİK DEĞİLDİR: Ülkemizin her bölgesinden, her yöresinden yurttaşlarımızın itirazlarını, taleplerini haykırdığı; ülke tarihinin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi’ne suç isnat etmek, onurlu direnişimizi lekelemek amacıyla iktidarın güdümündeki yargı mensupları tarafından verilen hukuksuz tutuklama kararının üzerinden 600 gün geçti. İktidarın isteği doğrultusunda kurgulanan bu hukuk dışı davanın sonucunda, geçtiğimiz eylül ayında TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Mücella Yapıcı ve Hakan Atalay serbest bırakıldı. Ancak, eski Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu arkadaşlarımızın, en ağır cezalarla tutuklulukları sürüyor. Biliyoruz ki bu karar, sadece arkadaşlarımıza yönelik değildir. Bu karar, 2013 mayıs-haziran aylarında ülkesinin bugününe ve yarınlarına sahip çıkan milyonlara yöneliktir; milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir.
O ŞANLI DİRENİŞTEN HALA İLK GÜNKÜ GİBİ GURUR DUYUYORUZ: Bu hukuksuzluğun 600. gününde inatla, korkmadan bir kere daha söylüyoruz; şehir şehir dalga dalga yayılan, yasaklara, hukuksuz cezalara, baskıya, ranta, talana, yalana, tüm ayrıştırma politikalarına karşı yan yana durduğumuz, sesimizi çığa dönüştürdüğümüz o şanlı direnişten hala ilk günkü gibi gurur duyuyoruz. Gezi bizim demokrasi çığlığımızdır. Gezi ülkeyi karanlığa boğan rantçı, piyasacı, kadın düşmanı siyasetin karşısında; eşitlikçi, paylaşımcı, doğayı ve emeği koruyan ve kadınların önde saf tuttuğu başka bir dünya mümkün diyenlerin sesidir.
ARKADAŞLARIMIZIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Gezi birlikte yaşama iradesinden, taleplerinden ve haklarından en ufak bir geri adım atmadan sürdürme kararlılığını gösterenlerdir. Gezi, genç yaşlı, işçi, emekçi, işsiz, öğrenci demeden; Cumhuriyet’in 100 yıldır biriktirdiği tüm ilerici değerleri benimseyen; eşit, laik, bağımsız, adil bir ülke talebidir. Gezi emeğimiz, alın terimiz, gururumuz, kardeşlik ve dayanışma demektir. İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin , demokratik kamuoyu ve yasalar nezdindeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez. TMMOB olarak bizler, arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerimizi söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelemize devam edeceğiz. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Biz buradayız. Gezi burada. Mutlaka kazanacağız.”
Basın açıklamasından sonra Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Mücella Yapıcı'nın mesajları okundu.
TAYFUN KAHRAMAN: 600 GÜN OLDU AİLEMDEN İŞİMDEN SEVDİKLERİMDEN UZAKTAYIM
Tayfun Kahraman “Sevgili Dostlar" diye bayladığı mesajanda şunları dile getirdi:
"25 Nisan 2022’den beri hayatım tamamen değişti. Daha doğrusu hayatıma süresi belirsiz bir ara verdim. Bugün 600 gün oldu. Ailemden, işimden, sevdiklerimden uzaktayım. Silivri’de her bir gecesinde kafamdaki sorulara cevap bulamadığım 600 gün geçirdim. Ancak, hukuk yolları tükenmedi ve ben hala bu akıl ve vicdan dışı isnatların gerçek hukukçular tarafından tarihin çöp sepetine atılacağını, özgürlüklerimize kavuşacağımızı umut ediyorum. Kendim için, herkes için, ülkem için adalet istiyorum. Tüm bu karamsar tabloya rağmen demokratik, adil ve özgür bir ülkede, güvenli ve sağlıklı kentlerde eşit yurttaşlar olarak yaşam hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sevgili dostlar, geçen 600 günde demokrasi ve adalet talebine verdiğiniz destek ve yaşanan hukuksuzluğa karşı gösterdiğiniz dayanışma için teşekkür ederim. Umarım çok yakında bu hukuksuz tutukluluk sona erecek ve özgür günlerde yine birlikte olacağız. O günün bir an önce gelmesi ümidi ile hepinizi hasretle selamlıyorum. Dostluk ve sevgilerimle.”
MÜCELLA YAPICI: GEZİ UMUDUMUZ VE VEBALİMİZDİR
Anayasa Mahkemesi kararıyla serbest kalan ancak sağlık sorunları nedeniyle acıklamaya katılamayan Mücella Yapıcı, mesajında şunları ifade etti:
"Haksız, hukuksuz tutsaklığımızın başından bu yana göstermiş olduğunuz dayanışma, destek ve mücadeleniz için çok teşekkür ederim. Sevgili Osman Kavala 6 yıldır, canlarım Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman hiç bir delil, gerekçe gösterilmeden, hukuk ayaklara altına alınarak dostlarından, işlerinden, sokaklarından, evlerinden ayrı bırakıldı. Biliyorum ki, bugün burada hem onlar için, hemde yurttaşları olarak hak ettiğimiz adalet hukuk ve kimsenin keyfi olarak hayatlarından koparılmadığı bir gelecek için birliktesiniz. İnanıyorum ki bu karanlık günlerden geriye bize kalacak olan bu mücadele ve dayanışma duygusu olacaktır. Dayanışma demişken, dayanışmanın insanı nasıl hayatta tuttuğunu en güzel örneğini, sevgili Çiğdem ve Mine ile geçirdiğim 18 ayda gördüm. Haklı ve suçsuz olmanın verdiği güç ile birbirimize sarıldık. Buradan sizlerin aracılığıyla onları da çok özlediğimi ve hep aklımda olduklarını iletmek isterim. Biliyorum ki mücadelemiz iktidar hukukunun tüm tutsakların özgür olana ve memleketimizde hukuk tesis edilene kadar devam edecek. Umudum, dayanışmamızın ve inadımızın sadece arkadaşlarımız için değil ancak herkes için eşit, adil ve özgür bir geleceğe bir ışık yakması. Bu ışığı biz gezide gördük. Gezi umudumuz ve vebalimizdir.”