Silivri'de yaşayan 24 yaşındaki genç mühendis bir arkadaşı ile birlikte tamamen kendi imkanları ile solunum cihazı tasarladı. Genç girişimciler su, hidrojen ve bor madeniyle çalışan cihazın seri üretimine geçmek için yetkililerden destek bekliyor.
Silivri'de yaşayan 24 yaşındaki enerji sistemleri mühendisi Erhan Demircioğlu ve arkadaşı Ahmet Seçer, 3 aylık ARGE çalışmalarının sonucunda su, hidrojen ve bor madeniyle çalışan solunum cihazı üretmeyi başardı. Kısıtlı imkanlar ve kısıtlı bütçeleriyle yaşadıkları evin bir odasını atölyeye dönüştüren genç kaşifler, ürettikleri solunum cihazının normal solunum cihazlarından çok farklı olduğunu belirterek, "Geliştirdiğimiz solunum cihazı ile hastayı hem hayatta tutuyoruz, yaşam fonksiyonlarının devamını sağlıyoruz hem de bu noktada hidrojen ve "Bor'u kullanarak korona virüsün akciğerlerde tutunumunu önlemeyi, diğer hücrelere bulaşmasını ya da mevcut konumdaki riskini azaltmayı buna bağlı olarak yan etkileri olabildiğince minimize etmeye çalışmayla ilgili bir yöntem uyguluyoruz" ifadelerini kullandı.
"Alternatif yöntemler bularak katkı sağlayabiliriz"
24 yaşındaki enerji sistemleri mühendisi Erhan Demircioğlu, üretmiş oldukları solunum cihazıyla ilgili olarak, "Bugüne kadar 30'a yakın ödülüm var. Farklı çalışmalarım var. Genel olarak enerji üzerine çalışıyorum ve 9 yıldır da hidrojen enerjisi üzerine aktif olarak çalışıyorum. Hidrojenin bir alternatif kullanım yöntemi de terapatik gaz olarak insanlarda solunum yoluyla hastalıkların tedavisinde kullanılmasıyla ilgili pek çok çalışma var. O tarafa ben çok eğilmemiştim. Çünkü benim alanım enerji ile ilgiliydi ama bu korona virüs ortaya çıktıktan sonra bununla ilgili mücadele edilmesi gerektiği noktada bu alanla da ilgili çalışma yapmaya karar verdim. Ben şöyle düşünüyorum; sağlık çalışanlarımız aktif olarak ön cephede savaşıyorlar. Burada vatandaşa da bizlere de sorumluluk düşüyor. Vatandaş tedbirlere uyarak sorumluluğu yerine getiriyor. Bizim gibi teknik insanlar da bu virüsün iyileştirilmesinde aktif alternatif yöntemler bulabiliriz" dedi.
"Binlerce makale okudum"
Bu süreç içerisinde binlerce makale okuyarak yüzlerce patenti incelediğini de belirten Demircioğlu "Bu noktada hidrojenin özellikle korona virüs hastalarında başarılı bir şekilde iyileşme sağladığını ben Çin'in tanı ve tedavi klinik rehberinin 7. baskısında okudum. Çin kaynaklarına göre hastalara yüzde 66,6 hidrojen yüzde 33,3 oksijen konsantrasyonunda bir iyileşme sağladığı belirtiliyor. Burada okuyunca bende 9 yıldır hidrojen enerjisi üzerine çalışmalar yaptığım için bu alanda araştırmalar yaptım. Bunu Türkiye'de üretmek bu sistemi kullanmak hatta bu sistemdeki dezavantajları ya da eksik kalan kısımları gidermekle ilgili, girişimci bir arkadaşım Ahmet Seçer'le birlikte kafa kafaya verdik ve yaklaşık 3 aylık bir ARGE çalışması süreci neticesinde hidrotenefüs solunum cihazını ürettik. Tabi burada pek çok uluslararası makale ve patenti de inceleme şansımız oldu" diye konuştu.
"Hidrojen yanında "Bor'u da kullanmak istedik"
Genç mühendis Demircioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada eksik kalan kısımların giderilmesi yanında biz ayriyeten hidrojen yanında "Bor'u da kullanmak istedik. Çünkü "Bor'un hem ülkemizde yüzde 75 oranında rezervi var hem de sağlık için çok önemli, her alanda kullanılıyor. Hatta ve hatta kanserin tedavisinde, sağlık alanında kullanılabiliyor. Hidrojenin de avantajı şu; antioksidan bir madde, ha besinlerden antioksidan almışsın ha hidrojen soluyarak almışsınız. Çok iyi bir şekilde nüfuz ediyor ve buradaki hastalıklı hücreleri tedavi edebiliyor. Bu bilinen bir şey zaten. Çin'de de korona virüs ortaya çıktıktan sonra tedavi yöntemleri arasında bunu da belirtmişler. Bizde buna dayanarak hatta sistemi daha da geliştirerek bir solunum cihazı ürettik. Üretmiş olduğumuz bu solunum cihazında temel parametre normal muadillerinde hastanın yaşam fonksiyonlarını devam ettirmek için bir solunum cihazına bağlanması gerekir. Sadece hastayı hayatta tutmaya yarar. Biz geliştirdiğimiz hidroteneffüs solunum cihazı ile hastayı hem hayatta tutuyoruz, yaşam fonksiyonlarının devamını sağlıyoruz hem de bu noktada hidrojen ve "Bor'u kullanarak korona virüsün akciğerlerde tutunumunu önlemeyi, diğer hücrelere bulaşmasını ya da mevcut konumdaki riskini azaltmayı buna bağlı olarak yan etkileri olabildiğince minimize etmeye çalışmayla ilgili bir yöntem uyguluyoruz. Şu an dünya tamamıyla aşıya kilitlenmiş durumda, pek çok çalışma var ama bu çok uzun bir süreç, yani yılları bulacak bir süreç. 3. fazın tamamlanması, insan deneylerinin başarılı olması çok uzun bir süreç, tabi bu noktada korona virüse yakalanan hastaların tedavisi için alternatif yöntemlerde aktif olarak araştırılıyor. Hidrojenle tedavi etmekte bu alternatiflerden biri."
"Çoğu parçayı 3 boyutlu yazıcıda ürettik"
Demircioğlu, "Tabi bizim yaptığımız sistemin avantajlarından biri de kullanmış olduğumuz sistem yüzde 70 oranında yerli üretime sahip, tamamıyla kendi imkanlarımızla yaptık. Yurt dışından getirttiğimiz parçalarda oldu ama çoğu parçayı da yine atölyemizdeki 3 boyutlu yazıcıda ürettik. 3 boyutlu yazıcı ile de çok fazla dışa bağımlı olmadan ihtiyaç duyduğumuz parçaların tasarımını yaparak atölyemizde üreterek sisteme dahil ettik. Genel olarak sistemimiz su ile çalışıyor. Suyu koyduğumuz zaman klasik elektroliz mantığındaki gibi hidrojen ve oksijene ayırıyor. Tabi burada şu var. Saf su kullanılması öneriyoruz ama çeşme suyu ile de kullanılabiliyor. İçerisinde dahil ettiğimiz filtre sistemiyle çeşme suyu saflaştırılıyor. İçerisinde kendi üretimimiz olan bir elektroliz hücremiz var. Bu elektroliz hücresinin avantajı, yüzde 99,9 saflıkta hidrojen ve oksijen üretmeye yarıyor. İçerisinde bir mebran var. Bu mebran sayesinde saf suyu hidrojen ve oksijeni en ideal saflıkta ayrıştırıyor. Normal bu mebran ithal edilen bir ürün ama biz yaklaşık olarak bir yıldır üzerinde çalıştığımız yine ülkemizin madenlerinden olan bor ve pervetik kullanarak kompozit bir mebran sentezi yaptık. Bu mebranı biz yerli olarak yani madenlerden üretip bu hücreye entegre ettik. Şu an üretmiş olduğumuz bu parçayı solunum cihazında kullanıyoruz.3 aylık ARGE testlerinde herhangi bir sorun olmadan başarıyla yüzde 99,9 saflıkta hidrojen ve oksijen ürettik. Daha sonra üretilen bu gazları yine sistem üzerinde yer alan bor ünitesinde bor ile katkılandırıyoruz ve yine sistemde yer alan saflaştırma ünitesinde yüzde 99,9 saflıkta çıkan gazlarımızı saflaştırma ünitesinden geçirerek yüzde 99,995 saflığa ulaştırıyoruz. Yani ciddi bir oranda saflık derecesini yükseltiyoruz ki hem daha iyi bir tedavi yöntemi sağlasın hastaya hem de oluşabilecek herhangi bir safsızlığın insan üzerindeki etkisinin minimum seviyeye indirmek istiyoruz. Daha sonra insanı koşullarda vücut sıcaklığı ve kuru bir gaz göndermemek için nemlendirme ünitemizde nemlendiriyoruz en sonda da ventilasyon sistemimize yolluyoruz bu gazı ventilasyon sisteminde hastanın durumuna göre 5 farklı modumuzla bebek, çocuk, yetişkin kadın, yetişkin erkek ve 80 yaş üzeri gibi, bu hastaların fonksiyonlarına göre ventilasyonu başlatabiliyoruz" şeklinde konuştu.
"Milli teknoloji hamlesine bir katkı da biz sunuyoruz"
Demircioğlu, "Biz bu çalışmada özellikle bu topraklarda yerli ve milli üretimi sağlanabileceğini istediğimiz zaman başarabileceğimizi kanıtlamak amacıyla kendimizi motive ettik. Bu noktada milli teknoloji hamlesine bir katkı da biz iki girişimci arkadaş olarak sunuyoruz. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi yerli üretim, milli üretim ve "Biz bize yeteriz" düşüncesinden yola çıkarak bu çalışmayı 3 aylık gibi kısa bir sürede yerli imkanlarla tamamlamış bulunmaktayız" dedi.
"Devlet büyüklerimize ulaşmak istiyoruz"
"Devlet büyüklerimize ulaşmak istiyoruz" diyen Demircioğlu, "Bizim şu anki en büyük hedefimiz 3 aylık bir AR-GE sürecinden sonra cihazımızın prototipini yaptık. Şu an her şeyi tam bir şekilde çalışıyor. Bundan sonraki hedefimiz bunu ticari formuna sokup seri üretimini yaparak hastalara şifa olması için kullanılması en büyük hayalimiz. Bu noktada sağlık bakanlığımızla görüşmek istiyoruz. Sayın Bakanımız Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyelerimize bu çalışmayı sunmak istiyoruz. Özellikle şu dönemde ağır hasta sayımız artıyor. Vak'a sayıları artıyor. Bu noktada etkili bir aşı bulunan kadar etkili bir tedavi yöntemi olacağını düşünüyorum. Bunun dışında Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank'a bu çalışmayı sunmak isteriz. Bunu en kısa sürede üretime geçirmeyle ilgili katkı sunacak bütün devlet büyüklerimize ulaşmak istiyoruz. Bu konuda desteklerini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Kaynak: IHA