-“VATANDAŞI BOĞAZ TOKLUĞUNA ÇALIŞMAYA MAHKÛM EDEN İKTİDAR, MÜLTECİ İSTİHDAMINDAN MEDET UMUYOR”
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, ülkemizdeki saatlik işgücü ücretinin dünyada ve Avrupa’da en dip sıraya indiğini belirterek; “Doktorlara ‘giderlerse gitsinler’ diyen Cumhurbaşkanının atanmış Bakanı da ‘mühendis ihraç ediyoruz’ diye övünüyor. Ülkeyi ucuz emek diyarına çevirenler Suriyeli, Afgan, Pakistanlı istihdamı tehdidiyle kendi vatandaşını boğaz tokluğuna çalışmaya mahkûm ediyor” dedi.
Toprak, 1,4 milyar nüfuslu Çin’in bile ucuz emek politikasını yıllar önce terk ettiğini vurgulayarak açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“İktidarın en başta ilk düğmeyi yanlış iliklemesiyle her alanda çatırdayarak çöken ekonomi modeli, ülkeyi nitelikli beyin göçünün hızlandığı, ucuz ihracat ve ucuz emek cennetine çevirdi. Türkiye, Eurostat 2021 sıralamasında saatlik 29,8 liralık işgücü maliyeti ve çalışma ücreti ile 32 Avrupa ülkesi içinde sonuncu. AB’de saatlik ücret ortalama 28,6 Euro iken Türkiye’de 3,7 Euro! TÜİK’in 29,8 TL’lik saatlik ücret tutarıyla çalışanın emeği 1 kilo domatesten ucuz! Bu yetmezmiş gibi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı asgari ücretin altında çalıştırılan mültecilere övgüler düzerek, Kayseri sanayisinin Suriyeli işçiler sayesinde ayakta kaldığını söylüyor. İktidar sözcüleri kendi vatandaşlarını Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Afrikalı göçmen istihdamıyla tehdit ederek, nisanda 6 bin lirayı aşan açlık sınırının altındaki ücretlerle çalışmaya razı olup şükretmelerini istiyor.
İktidarın bakış açısı, ucuz emek sömürüsüyle ekonomiyi ayakta tutup, ihracatı artırmak, Türkiye’ye yatırım ve sermaye çekmek. Bu bakış açısıyla ekonomiyi yönetemedikleri gibi, ülkeyi krize sürükleyip yoksullaştırıyorlar. Resmi rakamlarla yüksek teknolojili, katma değerli ürünlerin ihracattaki payı gerilerken, değersizleştirdikleri TL, müdahalelere rağmen artan kurlarla, ihraç mallarımız sudan ucuza dönüşüyor. Dış ticaret hadlerinde makas açılıyor. İlk üç ayda yüzde 138,5 artan dış ticaret açığı 26 milyar dolara ulaştı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82’den yüzde 69’a düştü. Bir birim ihracat için, üç birim ithalata mecbur hale gelindi.
Çin bile 60-70 yıl önce uyguladığı ucuz emek politikasını terk edip, yüksek teknolojili mal ihracatına geçerek dış ticaret fazlası verir hale geldi. İktidar ise hâlâ emeği ucuzlatmaktan, mülteci istihdamından, dünyanın terk ettiği modellerden medet umuyor. Yüksek teknolojili ürünleri üretecek, eğitimli yetişmiş insanlarımız kendi ülkelerinden göç ediyor. Binlerce doktorun yanı sıra, yeni mezun veya yetişmiş mühendislerimiz de hızla ülkeyi terk ediyor. Avrupa başta olmak üzere beyin göçü artıyor. Bu vahim tabloyu görmezlikten gelen iktidarın uyguladığı politikalarla, sadece ülkenin parasal, finansal, tarımsal, sanayi ve üretim kaynakları değil, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak yetişmiş-eğitimli insan kaynakları, beşerî sermayesi de tüketiliyor.
Bu kadar yanlış, bilmeden yapılmaz! İktidarın bilerek, isteyerek ülkeyi yıkıma götürdüğünün, eğitimli insanlardan hazzetmediğinin kanıtı, Cumhurbaşkanının ve atadığı bakanın söylemleri. Ağır çalışma koşulları, düşük ücretler ve emek istismarı karşısında iyileştirme talepleri iktidar tarafından duymazlıktan gelinen binlerce deneyimli, mütehassıs, uzman doktorun yurt dışına gitmesine ‘giderlerse gitsinler’ diyerek umursamazlık sergileyen Cumhurbaşkanının atadığı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ise patlama yapan yetişmiş mühendis göçü karşısında ‘artık mühendis ihraç ediyoruz’ pervasızlığında. İktidarın bu tavrı ve bakış açısıyla Türkiye yönetilemez sadece ve sadece bilinçli olarak batırılır!”