-“SEN ‘ADAY MISIN, DEĞİL MİSİN’ ÖNCE ONU AÇIKLA. 6'LI MASANIN ADAYI HAZIR.
SEÇİM GÜNÜNÜ SÖYLE, ADAYIMIZI AÇIKLAYACAĞIZ. O ZAMAN KİM ADAY KONUSUNDA NE KADAR CİDDİYMİŞ VE SENİ YERLE BİR EDECEK ADAY KİMMİŞ, GÖRÜRSÜN”
-“VATANDAŞLARIMIZA SESLENİYORUM; BİZ, ÜLKENİN YARINI İÇİN 6 SİYASİ PARTİ YUKARIDA BİRLEŞTİK, SİZ DE TABANDA BİRLEŞİN. BİZE KATILIN”
-“DÖVİZ KURU ARTMASAYDI; BENZİN BUGÜN EN FAZLA 12,6 LİRA, MOTORİN 11,6 LİRA OLACAKTI. ARADAKİ FARKIN SORUMLUSU; RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR.”
-ONURSAL ADIGÜZEL: “DEZENFORMASYONLA DEĞİL MUHALEFETLE MÜCARDELE TEKLİFİ”
-TUNCAY ÖZKAN: “BASIN KANUNU TEKLİFİ HALKIN HABER ALMA HAKKINA SALDIRI”
CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Türkiye’nin sürüklendiği karanlıktan çıkabilmesi ve aydınlık geleceği için 6 siyasi partinin bir masada birleştiğini belirterek, vatandaşa seslendi; “Gün, siyasi görüşlerimizi tartışacağımız bir gün değil. Gün, milletçe, hep birlikte bütün farklılıklarımızla ve zenginliklerimizle bir araya gelip, ucube sisteme karşı mücadele etme günüdür. Biz bunun için yukarıda birleştik, siz de tabanda birleşin. Bize katılın” dedi.
Özkoç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ve Genel Başkan Danışmanı, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ile birlikte Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Özkoç burada, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında CHP liderine yönelttiği soruları yanıtladı. Erdoğan ve kurmaylarının bugüne kadar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönelttiği tek bir soruya yanıt vermediğine dikkati çeken Özkoç, Erdoğan’ın sorularına yönelik cevaplarını özetle şöyle sıraladı:
BÜTÜN TERÖR ÖRGÜTLERİNİ LANETLEDİK, LANETLİYORUZ
“1) PKK'dan YPG'ye, bölücü terör örgütünü bütün unsurlarıyla, siyasi uzantılarıyla birlikte en şiddetli şekilde lanetliyor musun, lanetlemiyor musun?
Yanıt: PKK veya YPG dahil olmak üzere bütün terör örgütlerini lanetledik, lanetliyoruz. Ancak biz de sana soruyoruz. Bu soruyu soran sen; PKK terör örgütü Abdullah Öcalan'la birlikte masaya oturan, ‘Abdullah Öcalan'ın kardeşinin kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum’ diye oy istemek için televizyonlara çıkartan Tayyip Erdoğan mısın, değil misin? Kandil ile masaya oturan Tayyip Erdoğan mısın, değil misin? Habur sınır kapısından binlerce PKK'lıyı yurtiçine alan, valilere ve kaymakamlara "dokunmayın" diyen Recep Tayyip Erdoğan mı böyle bir soruyu soruyor, biz de onun cevabını bekliyoruz.
2) Türkiye'nin PKK ve YPG'ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatları destekliyor musunuz?
Yanıt: Ordumuzun ve emniyet teşkilatımızın terörle mücadelede yaptıkları bütün mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Ama sana soru soruyoruz: Tezkerede ‘yabancı güçleri Türkiye'nin içine alacağım’ diyerek, bu maddeyi ekletmekteki niyetin neydi? Yabancı güçlerin ne koşulda olursa olsun Türkiye topraklarına girmelerini asla istemiyoruz.
“DEVLET POLİTİKALARINDAN YANAYIZ, AMA SEN DEVLET DEĞİLSİN”
3) NATO üyesi tartışmalarında, kendi devletinin izlediği politikadan yana mısın, değil misin?
Yanıt: Devletin politikalarından sonuna kadar yanayız ama sen devlet değilsin. Senin dengesiz politikalarının tamamen karşısındayız.
4) Türkiye'nin, Akdeniz ve Ege'de verdiği milli mücadelede ülkenin safında mısın?
Yanıt: O milli mücadelenin önderlerinden bir tanesiyiz. Bülent Ecevit'in bütün dağlara adını yazdırdığı ve sembol haline geldiği mücadele, o mücadeledir. Ancak sen Ege adaları silahlanıyorken, gemimize Yunan subayları çıkıp bayrağımızı indirtmeye çalışıyorken, neredeydin? Ne yapıyordun? Hangi görevdeydin?
“ÜLKEYİ İFLASA SÜRÜKLEYEN SAÇMA EKONOMİ POLİTİKANI DESTEKLEMİYORUZ”
5) Dünyanın yaşadığı krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye ilkesel düzeyde destek veriyor musun?
Yanıt: Çok komik sorular soruyorsun ama biz yine de cevap verelim. Senin Türkiye'yi iflasa sürükleyen saçma sapan, akıl almaz ekonomik yöntemlerinin hiçbir tanesine destek vermiyoruz. Kesinlikle ama kesinlikle desteklemiyoruz.
“MAHKEME MAN ADASI BELGELERİNİ DOĞRULADI, SİYASETİ BIRAKACAK MISIN?”
6) Mahkeme kararlarıyla yalan olduğu tescillenmiş iddiaları kenara bırakıp, siyaseti ülkenin adil çıkarları üzerinden yürütecek yürütmeye var mı?
Yanıt: Mahkeme kararlarıyla senin aile bireylerinin, eniştenin, oğlunun, yakınlarının vergi kaçırmak için Man Adası'nda bir şirket kurduğu tescillendi. Mahkeme kararıyla doğrulandı. ‘Belgeler sahte, doğru çıkarsa siyaseti bırakacağım’ dedin. Şimdi verdiğin sözü tutacak kadar şerefli olup olmadığını sana soruyoruz. Siyaseti bırakacak mısın, bırakmayacak mısın?
“ERDOĞAN ÖNCE PARTİSİNDEKİ AHLAKSIZLIKLARLA İLGİLİ NE YAPTI ONU AÇIKLASIN”
7) Siyasi stratejilerini kendi partisinin mensuplarıyla belirlemeye yönelecek mi, yönelmeyecek mi?
Yanıt: Bu soruyu soran kişi, Trump istediği için rahibi Amerika'ya teslim eden Recep Tayyip Erdoğan mı? ‘Obama'yla görüştük, Obama istediği için Suriye'ye giriyoruz’ diyen Recep Tayyip Erdoğan mı? merak ediyoruz.
8) Bu toprakların tüm değerleri, sembolleriyle asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu?
Yanıt: Tekrar ediyorum bu soruyu soran, Andımızı kaldırtan Recep Tayyip Erdoğan mı? Bu soruyu soran kişi, Suriye'de Süleyman Şah Türbesi'ni, yani yurtdışındaki biricik toprağımızı YPG ve PKK terör örgütüyle kaçırtan Tayyip Erdoğan mı? Bunu bilmek istiyoruz.
9) Partisi içinde her türlü terör örgüt destekçisi ve tecavüzcüyü tasfiye etmeyi düşünüyor mu?
Yanıt: Erdoğan, aynaya baktığında bu bahsettiği yansımayı görebiliyor mu merak ediyoruz. Partisinin uyuşturucudan, fuhuşa, ahlaki suçlara kadar medyada ve kamuoyunda gündem olan kişileriyle ilgili bugüne kadar ne yaptığını cevabını önce versin.
“SEN CUMHURBAŞKANI ADAYI MISIN, DEĞİL MİSİN ÖNCE ONU SÖYLE”
10) Yüreği yetip, 2023'te cumhurbaşkanı adayı olacak mı, olmayacak mı?
Yanıt: Neden korkuyorsun Recep Tayyip Erdoğan? Kimin aday olacağını neden bu kadar merak ediyorsun? Biz sana bir soru soralım: Önce sen, cumhurbaşkanlığına aday mısın, değil misin? Desene: ‘Ben cumhurbaşkanlığına adayım, Kılıçdaroğlu sen de aday mısın?’. Bunu böyle soramıyorsun. Sen nabız yoklamasını koltuk değnekçin olan bir siyasi partiye yaptırtıyorsun, araştırıyorsun. Senin ne yapıp ne yapmayacağını söylemeye cesaretin yok ama 6'lı masanın, yani her türlü siyaseti bir tarafa bırakıp, milletin geleceği için bir araya gelen, kader birlikteliği yapan 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayı belli ve hazır. Sen ‘seçimi şu gün yapıyoruz, iki ay sonra yapıyoruz, üç ay sonra yapıyoruz’ de, biz adayımızı açıklayacağız. O zaman kim aday konusunda ne kadar ciddiymiş ve seni yerle bir edecek olan aday kimmiş, o gün görürsün.”
“CESARETİN VARSA KILIÇDAROĞLU’NUN KARŞISINA ÇIK, SORULARI KENDİSİNE SOR”
Engin Özkoç bizzat Erdoğan’a seslenerek, “Bu soruları kendi grubunda, seni alkışlayanların, şakşakçıların huzurunda sormak kolaycılık. Bu soruların cevabını gerçekten merak ediyorsan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla karşı karşıya gel, kendisinin yüzüne sor. Kılıçdaroğlu sana defalarca dedi ki: ‘Gel... A Haber'de mi istiyorsun? CNN Türk'te mi istiyorsun, TRT'de mi istiyorsun; hangi kanalı istiyorsan, hangi sunucuyu istiyorsan gel. Sormak istediğin soruları bana sor birazcık cesaretin varsa, gerçekten ana muhalefet partisinin liderinin karşısına geçip de bu soruları sormaya cesaretin varsa, gel’ dedi. Şimdi bir kere daha onun grup başkanvekili olarak ben, bütün televizyonların karşısında ve milletimizin huzurunda tekrar ediyorum: Hangi sorunun cevabını merak ediyorsan, istediğin televizyonda Kemal Kılıçdaroğlu'yla birlikte çık. Hodri meydan Recep Tayyip Erdoğan!” şeklinde konuştu.
“BİR AİLENİN ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FATURASI, ASGARİ ÜCRETİN YARISINI BULUYOR”
Konuşmasında ekonomik gelişmeleri de değerlendiren Engin Özkoç, dün gece yarısı gelen zamlarla birlikte ,TÜİK'in yarısını gizlediği enflasyon oranının bile üç haneli rakamlara çıktığını söyledi. Türkiye’nin büyük bir sefalete sürüklendiğini ifade eden Özkoç, özetle şunları kaydetti:
“TÜİK'in yüzde 70 dediği zammı, enflasyon artış oranını halkımız yüzde 200, yüzde 300 olarak hissediyor. Dün gece yapılan zamlarla en düşük kademedeki elektrik fiyatının yıllık artışı yüzde 93. Evlerde kullanılan doğalgaz fiyatlarındaki yıllık artış, yüzde 141'e geldi. 12 kiloluk tüp gazın artışı yüzde 150'yi buldu. 240 kilovat saat elektrik kullanan, en düşük kademedeki bir ailenin elektrik faturası 192 liradan, 370 liraya çıktı. Ayda ortalama 400 metreküp doğal gaz kullanan bir ailenin faturası 800 liradan, 1950 liraya yükseldi. Küçük bir ailenin elektrik ve doğalgaz faturası, asgari ücretin yarısı kadar arkadaşlar. Akaryakıt fiyatlarına bu akşam yine zam geliyor. Böylece son 1 yılda benzin fiyatı yüzde 256, motorin fiyatı yüzde 281 artmış olacak. Otogaz fiyatlarında son bir yıl içerisinde yüzde 210 zam yapıldı. Benzinli bir otomobilin geçen yıl bugünlerde 370 liraya dolan 50 litrelik deposu, bu geceden itibaren 1320 liraya dolacak. 1320 lira... Bir çiftçi 70 litrelik traktörünün deposunu geçen yıl 478 liraya dolduruyordu, bu geceden itibaren 1824 liraya dolduracak. Bu, çiftçinin ekim yapmasını, üretim yapmasını ve dünyayla rekabet edebilmesini bekliyor Recep Tayyip Erdoğan.”
“ENFLASYONUN NEDENİ; ERDOĞAN’IN KURU ARTIRAN YANLIŞ POLİTİKASI”
Dünyada ham petrol fiyatları son bir yılda yüzde 68 arttığında, Türkiye’de ise rakamların katlandığına işaret eden Özkoç, Erdoğan’ın mesnetsiz, yanlış ekonomi politikaları nedeniyle döviz kurlarındaki artışın, yoksulluğun gerçek nedeni olduğunu vurguladı. Özkoç özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye'de döviz kuru artmasaydı; benzinin, motorinin, doğalgazın, elektriğin fiyatı da son bir yılda en fazla yüzde 70 artacaktı. Benzin fiyatı en fazla 12 lira 60 kuruş, motorin de 11 lira 60 kuruş olacaktı. Aradaki fiyat farkının bir numaralı sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır. 12 lira 60 kuruş yerine, 26 lira 34 kuruş benzine ödüyoruz.”
“DAVALARLA SİYASETİ, BASINI, MİLLETİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Özkoç, bu tablo karşısında iktidarın davalar yoluyla siyaseti, basını, milleti susturmaya çalıştığını belirterek, gündemdeki davalara ilişkin özetle şu bilgiyi verdi:
“Genel Başkanımız 21 Nisan 2019’da Çubuk'ta linç girişimiyle karşı karşıya kaldı. Sorumlusu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dur. Neden? ‘Şehit cenazelerine Cumhuriyet Halk Partilileri almayın’ diyecek kadar gözü kör, direk Recep Tayyip Erdoğan'ın tetikçiliğini yapan bir söylemde bulundu. Böylece halkı kin ve düşmanlığa karşı kışkırttı. Linç girişimi meydana geldi. Peki, ne oldu? Mahkeme ne karar verdi? Hiçbiri cezaevinde kalmayacak, hepsi elini kolunu sallayıp, dışarıda dolaşacak. Türkiye'deki siyaset neden bu kadar aşağılara çekildi diyorsanız, sebebi AKP iktidarıdır, Recep Tayyip Erdoğan'dır. İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu 2013-2014'te attığı tweetler yüzünden yargılandı. İstanbul'daki başarısı hazmedilemedi, kendisine 5 yıl ceza verildi, siyaset yapma yasağı getirildi. Neden korkuyorsunuz örgütlerimizden? Gerçekleri haykırdıkları için. Ne yaptılar da bunları, onların başına getiriyorsunuz? Size muhalefet ettikleri için ama asla susmayacağız, milletimiz için mücadeleye devam edeceğiz.
“POLİTİKA YOK, ÇARE YOK, SADECE TEHDİT VAR”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, Soylu kendisine ‘ahmak’ dediği için ‘Asıl ahmaklar İstanbul seçimini iptal edenlerdir’ karşılığını verdi. Bundan dolayı 5 yılla yargılanıyor, siyaset yapma yasağı getirilmeye çalışılıyor. Neden? İstanbul'u aldık, hazmedemiyorlar. Milletimize, büyükşehir belediyelerimiz çok büyük hizmetler yapıyor, hazmedemiyorlar. Büyük şehirlerde ve Türkiye'nin birçok ilinde Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti. Onun için hazmedemiyorlar ve müdahale etmeye çalışıyorlar. Yıldırabilirler mi? Asla yıldıramayacaklar, devam edeceğiz. Dün iki milletvekili, Gezi Direnişinin yıldönümünde afiş asmak istedi. Tartaklandılar, telefonları suya atıldı. Milletvekillerine karşı yapılan bu fütursuz harekete karşı Süleyman Soylu, ‘yapanları ödüllendireceğim’ dedi. Devletin emniyet teşkilatı, muhalefeti susturmak için kullanılıyor. Bahçeli demiş ki Genel Başkanımıza: ‘Koğuşta yer beğen’. Politika yok, siyaset yok, ‘ekonomiyi şöyle düzelteceğiz’ yok; tehdit var... Diyorlar ki, ‘size hapse atarız, zindanlara atarız, sizi sustururuz’ diyorlar. Hiçbir tehditten korkmuyoruz. Bizim milletimize yaptığımız mücadelenin diyeti ölümse ölüm, zindansa zindan; ne gerekiyorsa milletimiz için yapmaya devam edeceğiz.”
Erdoğan’ın bugün sigara ve alkol kullanan vatandaşlara yönelik “aç ve sefiller ama hala almaya devam ediyorlar” şeklindeki sözlerini eleştiren Özkoç, bu tabloyu, AKP’nin çaresizliği olarak değerlendirdi.
Demokrasi için, ülkenin aydınlık geleceği için 6 siyasi partinin yukarda birleştiğini, halkın da tabanda birleşmesi gerektiği dile getiren Özkoç, şunları söyledi:
“Bu tablo, AKP'nin çaresizliği arkadaşlar. Bütün bunların son bulması için bir çare var. Çare milletimiz... Biz yukarıda farklı siyasi partiler, kendi siyasi tercihlerimizi bir kenara bırakarak Türkiye'nin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için bir araya geldik. Kendi siyasetimiz önemli değil, milletimizin ve ülkemizin geleceği önemlidir dedik, bir araya geldik ve bir masada buluştuk. Bu ucube sistemle, bu baskıcı sistemle sonuna kadar mücadele kararı aldık. Zamlarla hayatı karanlıklar içeresine gömülen, çocuklarının geleceğine endişeyle bakan milletimize buradan sesleniyorum: Siz de ufak tefek farklı siyasi görüşlerinizi bir tarafa bırakın. Gün, siyasi görüşlerimizi birbirimizle tartışacağımız, demokrasinin yaşandığı bir ülkede yaşanan gün değildir. Gün, milletçe, hep birlikte bütün farklılıklarımızla ve zenginliklerimizle birlikte bir araya gelip, bu ucube sisteme karşı mücadele etme günüdür. Biz yukarıda birleştik bunun için, siz de tabanda birleşin. Bize katılın; Türkiye'nin geleceği göreceksiniz ki, gücü, 100 yıllık cumhuriyetimizin birikimi, Türkiye'yi tekrar dünyada itibarı olan, ülkede huzuru olan bir ülke haline getirecektir.”
DEZENFORMASYONLA DEĞİL MUHALEFETLE MÜCADELE TEKLİFİ
Kamuoyunda sansür yasası olarak bilinen Basın Kanunu’nda değişiklik teklifine ilişkin değerlendirmede bulunmak üzere basın toplantısında yer alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, teklife ilişkin şunları kaydetti:
“Dezenformasyon meselesi çok önemli. Tüm dünyanın konuştuğu bir mesele ama önümüze gelen yasa teklifi, bugünkü hukuki şartlar da göz önünde bulundurulduğunda dezenformasyonla mücadeleyi değil, sadece muhalefeti, muhalif sesleri susturmaya yönelik bir yasa teklifi olarak görünüyor. 2 yıl önce 5651 sayılı kanunu düzenlemiştik. Bugün bakıyoruz, aynı başlıkları tekrar konuşuyoruz.. O günde yasayı yaparken muhalefeti dinlemediler, sivil toplum kuruluşlarını dinlemediler, akademiyi dinlemediler, hizmet veren platformları dinlemediler. Birkaç milletvekili ve bürokratların yaptığı yasa, bugün yine Meclis gündemine geliyor. Yine hiçbir sivil toplum örgütü dinlenmedi. Biz dezenformasyon meselesini önemsiyoruz ama vatandaşın ifade özgürlüğünü, haber alma özgürlüğünü, internete erişim özgürlüğünü de savunmak durumundayız. Tanımlamaların doğru yapılması gerekiyor. Teklifin, 29'uncu maddesinde halkı endişeye sevk etmekten 3 yıla kadar hapis söylemi var. Bu, şu mu demek? Eğer bir vatandaşımız ormanlar yanıyor, ‘devlet nerede?’ dediği zaman dezenformasyon yapmış mı olacak? Orman yangınına dikkat çekip, ormanlarımızı kurtarmış mı olacak? "128 milyar dolar nerede?" diyen bir vatandaşımız Hazine'nin varlığına sahip mı çıkmış olacak, yoksa dezenformasyon ile cezalandırılacak mı? 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırmaya mı çalışılacak? Türkiye'de bağımsız olmayan, iktidarın etkisi altında olan BTK'ya sınırsız yetkiler veriliyor, istediği bilgiyi talep etme yetkisi veriliyor. Bunun da Türkiye'de yeni bir skandalın önünü açma ihtimali çok yüksek”
HALKIN HABER ALMA HAKKINA SALDIRI
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da yaptığı değerlendirmede, Basın Kanunu Teklifi’nin basın özgürlüğüne ve demokrasiye zarar vereceğini vurguladı. Özkan, toplantıyı takip eden basın mensuplarına seslenerek, şunları söyledi:
“Arkadaşlar, haber kaynağınızı soracaklar. Eğer haber kaynağınızı açıklarsınız 3 yıl, açıklamazsanız 6 yıl hapis cezası geliyor. Arkadaşlar, yazdığınız herhangi bir yorum, yazı nedeniyle internet sitesini toptan kapatacaklar. Arkadaşlar, basın kartı için sadece çalışıyor olmanız yetmeyecek, saraya bağlılık yemini etmeniz gerekecek. Arkadaşlar, ürettiğiniz her şey, dijital medyada ya da internet ortamında ürettiğiniz her şey BTK veya Basın İlan Kurumu tarafından ‘görüldü’ diye, ‘onaylandı’ diye damgalanmazsa yayına veremeyeceksiniz. Çünkü hepsinin anahtarlarını ellerine alıyorlar. Bu yasa, özgürlüklerimize karşı bir sansür yasasıdır, medyaya karşı çok hunharca bir saldırıdır. Özgürlüklerimize, haber alma özgürlüğümüze, sizin çalışma düzeninize karşı korkunç bir saldırıdır. Buna karşı Türk milletini desteğe çağırıyoruz. Diyoruz ki: Bu yasayı hazırlayanlara telefonla ulaşın, maille ulaşın; gelin, konuşun, bunu geri çekmelerini, bu maddeleri ortadan kaldırmalarını sağlayalım. Çünkü demokrasimiz zarar görecek.”