Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bünyesinde, moderatörlüğünü Doç. Dr. İbrahim Demir'in yaptığı "Libya ve Doğu Akdeniz'de Güncel Gelişmeler" isimli Web Konferansı gerçekleştirildi. Konferansta Prof. Dr. Yücel Acer, Doç. Dr. Giray Sadık, Dr. İsmail Kavaz ve Danıştay Emekli Üyesi Deniz Hukukçusu Ali Kurumahmut gibi isimler konuştu.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bünyesinde "Libya ve Doğu Akdeniz'de Güncel Gelişmeler" isimli web konferansı gerçekleştirildi. Çalışma alanları uluslararası deniz hukuku, uluslararası silahlı çatışmalar gibi konular olan ve deniz hukuku alanında çok sayıda kitapları bulunan Prof. Dr. Yücel Acer ilk konuşmayı yaptı.
Acer. "Doğu Akdeniz'de paylaşım esaslı bir sorunlar dizisi yaşanıyor"
Konuşma başlığının "Paylaşım" olduğunu söyleyen Yüksel Acer; "Daha iyi anlaşılması için "Paylaşım" kelimesini kullandım. Doğu Akdeniz'de paylaşım esaslı bir sorunlar dizisi yaşanıyor. Türkiye de doğu Akdeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin içinde olduğu birçok paylaşım sorunun içinde. Hala daha paylaşım sorunları giderilemediği için ciddi sayılabilecek gerginlikler yaşanıyor ve öyle gözüküyor ki yaşanmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.
Kavaz: "Bu bölgede arama ve sondaj yapma hakkı bulunan ülkelerden biri de Türkiye"
Serdar Kavaz ise Doğu Akdeniz bölgesinin nasıl bir rekabet ortamına dönüştüğüne açıklama getirdi. Rekabet ortamının 2000'li yıllardaki dev doğalgaz kaynaklarıyla başladığını belirterek; "Bölgedeki sondaj faaliyetleri 1960 yıllarından beri artarak devam etmekte. Ancak özellikle 2000 2010 yıllarında keşfedilen ve kayıtlara en büyük doğalgaz kaynaklarından biri olarak geçen sahanın keşfedilmesiyle dengeler değişti. Bu süreçte doğu Akdeniz'e kıyısı olan ve İsrail, Filistin, Kıbrıs ve Lübnan açıklarını kaplayan bu bölgede arama ve sondaj yapma hakkı bulunan ülkelerden biri de Türkiye" dedi.
Danıştay Emekli Üyesi, Deniz Ulaştırma Eski Genel Müdürü ve Deniz Kuvvetleri'ndeki kurmay yarbay görevinden ayrılan ve çok sayıda kitap ve makaleleri bulunan Ali Kurumahmut'un konuşmasına yer verildi.
Kurumahmut: "BM kaynaklarında Türkiye'nin Akdeniz karasuları genişliğine dair bir veri bulunmamaktadır"
Kaynak arama ve sondaj yapma geriliminin sürdüğü Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye'nin karasuları genişliğine açıklama getiren Kurumahmut şu ifadelere yer verdi; "Akdeniz'in doğu havzasında, diğer bir ifadeyle Libya hattının doğusundan komşu ve karşı kıyıdaş devletler arasındaki kıta sahanlığı ve ekonomik bölgelerin sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye Libya mutabakatı hariç çok taraflı bir antlaşma bulunmamaktadır. Bu havzaya kıyısı bulunan devletlerden Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve KKTC karasuları genişliğini 12 mil olarak uygulamaktadır. Türkiye ise bu bölgeyle ilgili herhangi bir uygulama deklare etmiş değildir. Bununla birlikte 1980'li yıllarda milli savunma bakanlığının daire başkanı düzeyindeki bir işlemine dayanarak, Türkiye'nin karasuları genişliğini Antalya Lüleburnu'ndan geçen ağzın batısında 6 mil, doğusunda ise 2 mil uyguladığını söyleyebiliriz. Ancak, BM kaynaklarında Türkiye'nin karasuları Karadeniz'de 12 mil, Ege'de ise 6 mil olarak gösterilmekle birlikte, Akdeniz'e ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktır".
"Ege denizi ile Akdeniz'i ayıran sınır konusunda herhangi bir mutabakat mevcut değildir"
Türkiye'nin Antalya Lüleburnu'ndan geçen ağzın doğusunda 12 mil, batısında ise 6 mil uyguladığını vurgulayan Kurumahmut, kıyıdaş diğer bir devlet olan Yunanistan'ın sahip olduğu Girit Adaları, Rodos ve bölgedeki diğer adalar ile karasularını 6 mil olarak uyguladığını söyleyerek, "Türkiye ve Yunanistan "ın taraf olduğu ikili ya da çok taraflı herhangi bir antlaşma ile Ege denizi ile Akdeniz'i ayıran sınır konusunda herhangi bir mutabakat mevcut değildir" dedi.
"Türkiye'nin öncelikle yapması gereken Doğu Akdeniz Karasularını 12 mil olarak ilan etmektir"
Bir deniz ülkesi olan Türkiye'nin doğu Akdeniz'de de 6 mil uygulamasının sonucunu vurgulayan Kurumahmut, 12 mil olması gereken bir deniz alanının 6 millik bir genişliğinden feragat edildiğini ve bu alanın uluslararası kullanıma bırakıldığını söyleyerek; "Türkiye karasularını 12 mil olarak deklare etmiş olsaydı, tüm doğu Akdeniz'i kaplayan, 12 mil açıklıkta bir deniz alanı Türkiye'nin bir parçası olacaktı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin öncelikle yapması gerekenin Doğu Akdeniz Karasularını 12 mil olarak ilan etmek olduğunu söyleyen Kurumahmut; "Türkiye'nin Doğu Akdeniz Karasuları genişliğini 12 mil olarak Birleşmiş Milletlere bildirmesi ve uluslararası topluma deklare etmesi gerekmektedir. Doğu Akdeniz ile Ege Denizi ayrı Ege'de uygulanan uygulamaların Doğu Akdeniz'de uygulanmasının yanlış bir strateji. Doğu Akdeniz'de 12 mil karasuları genişliği uygulanmıyor oluşunun bu denizdeki haklarımız ve temel çıkarlarımız bakımından hukuki, stratejik ve politik izahının şahsen olamayacağını değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı.
Geç kalınmış değil
Kurumahmut, bu alandaki araştırmalarına yıllarını verdiği belirterek bir engel olmadığını vurgulayarak "Ben, bu konular üzerinde yıllardır çalışan birisi olarak; stratejik ve hukuki hiçbir engelini bulamadım. İlan edilmemesinin ise Türkiye'nin egemenlik haklarına ve temel ülke çıkarlarına bir katkısının olmadığını gördüm. Aksine fevkalade zararları olduğunu tespit ettim. "Türkiye'nin kendi münhasır ekonomik bölgesinde etkin bir şekilde acil müdahale hizmetini verebileceği ve buna hazırlıklı olma ve müdahale etme kapsamında bir acil müdahale sistemini ivedilikle hayata geçirmesi lazımdır. Özellikle Doğu Akdeniz'de acil müdahale imkân ve kabiliyetlerinin kıta sahanlığı bölgesinde kullanılması lazım" dedi.
"Sadece enerji arayışı değil, aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu"
Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı, uluslararası güvenlik ve Avrupa Birliği dış politikaları alanlarında çalışmaları ve çok sayıda makaleleri olan Doç. Dr. Giray Sadık, Ekonomik kaynaklara ve enerjiye dayalı sorunlar ve hukuki çekişmeler sonucunda doğabilecek güvenlik sorunlarını, hukuki ve ekonomik çekişmelerin olduğu bu gerilim bölgesindeki modern savaşlar ve bu savaşların bize sunduğu dersler hakkında konuşmalar yaptı.
Türkiye'nin karasuları genişliğinin sadece enerji arayışı değil aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu olduğunu ifade eden Sadık şu ifadeleri kullandı; "Şunu belirtmekte fayda var, Türkiye için doğu Akdeniz enerji boyutundan bağımsız olarak da ulusal güvenlik olarak önemlidir. Nitekim 40. Yılını kutladığımız Kıbrıs barış harekâtı düzenlendiğinde bölgedeki kaynaklar bilinmiyordu. Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında bölgeye davetli davetsiz daha çok misafirin geliyor olması ihtilafları daha da şiddetlendirmektedir."
Rektör Aydınlı Plaket takdim etti
Webinar sonrasında konuşmacılara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Aydınlı tarafından makamında plaket takdimi yapıldı. Prof. Aydınlı, bu önemli konuda öğrencileri ve dinleyicileri aydınlattıkları için teşekkür ederek üniversitenin bu gibi önemli konularda halka açık uzman konuklarla çalışmaya devam edeceğini belirtti.
Kaynak: IHA