Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan'ı ziyaret etti. Papa’nın Kuzey Irak ziyareti sırasında, Türkiye topraklarının bir kısmının Kürdistan toprağı olarak gösterildiği pul üzerindeki haritanın kabul edilemez olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Herkesin, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına saygı göstermesi ve bu saygıyı bütün sembolleriyle göstermesi gerekir. Resmi olarak üretilmiş bir şeyde bunu kabul etmek net ve kesin bir tavır göstermek gerekir" derken Babacan, "En küçük konuda topa giren Erdoğan’ın böyle bir konuda, konuyu sadece Dışişleri Bakanlığı’na bir yazılı açıklamasına bırakmaması gerekir" eleştirisinde bulundu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Ziyaretin ardından Babacan ve Davutoğlu, ortak basın açıklaması yaptı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, Davutoğlu’nun hem iadeyi ziyaret hem de DEVA Partisi’nin kuruluşunun 1’inci yıldönümü sebebiyle ziyaret ettiğini belirterek, “Bu nazik ziyaret için teşekkür etmek istiyorum. Görüşmemizde ülkemizin içinde bulunduğu zor şartları her alanda ülkenin yaşadığı sorunları ele aldık, değerlendirdik. Ne yapılabileceği, çözüm konusunda görüş alışverişinde bulunduk” dedi.
"ÇÖZÜLEN HİÇBİR SORUN YOK, ESKİ SORUNLARA YENİLERİ EKLENİYOR"
Türkiye’de her alanda sorunların büyüdüğünü ifade eden Babacan, “Çözülen hiçbir sorun yok. Eski sorunlara yenileri ekleniyor. Şu andaki yönetimin, iktidarın artık bu ülkenin sorunlarınıçözme kabiliyeti, becerisi, kapasitesinin olmadığı da çok açık bir şekilde ortaya çıkmış durumda. İyi hazırlanmak gerekiyor. Neler yapılacağı konusunda ülkenin sorunlarına çözüm üretme konusunda çok iyi hazırlık yapmak gerekiyor ki bu hazırlıkların en önemlilerinden bir tanesi güçlendirilmiş parlamenter sistem” diye konuştu.
"İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK ÜLKEMİZ İÇİN KAÇINILMAZ BİR GERÇEK"
Türkiye’nin sorunlarının sadece sistem değişikliği ile çözülmesinin zor olduğunu söyleyen Babacan, “Hem sistem değişikliği gerekiyor hem de ülkeyi yöneten zihniyetin değişmesi gerekiyor. Topyekün bir iktidar değişikliği artık ülkemiz için kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda. Bütün bu konularla ilgili güzel bir istişare yaptık” diyerek sözü Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na bıraktı.
"HERKESİN ÜZERİNE BÜYÜK BİR GÖREV DÜŞÜYOR"
Babacan’a kendilerini ağırladığı için teşekkür eden Davutoğlu, DEVA Partisi’nin 1’inci yılını kutladı. Türkiye’nin kritik bir aşamada olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Herkesin üzerine büyük bir görev düşüyor. İktidarın yanlışlarını söylemek yanında hepimize düşen görev muhalefet olarak güven verici yeni bir gelecek inşasının ortaya konabilmesi lazım. Bu açıdan da aynı dönemde kurulmuş ve yeni açılımlarla sergileyen partilerin de yoğun bir istişare içinde olması lazım” dedi.
"SON DÖNEMDE BİR HUKUK FACİASI YAŞANIYOR"
Hukuk, ekonomi ve İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin açıklama yapan Davutoğlu, “Aslında iktidar da bir hukuk problemi olduğunu görüyor. Hukuk problemi olduğunu görmek gereğini yapmak anlamına gelmez. Aksine son dönemde bir hukuk faciası yaşanıyor. Hepimizin buna karşı da bir ortak tavır sergilemesi lazım. Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ’a yönelik saldırı sonrasında DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan’ın ve yetkililerin sergilediği tutum için de teşekkür ediyorum” diye konuştu.
"KÜÇÜK ORTAĞIN DA NEREDEYSE TEŞVİK EDER TAVRI YENİ SALDIRILARA ZEMİN HAZIRLIYOR"
Siyasilere ve gazetecilere yönelik saldırıları anımsatan Davutoğlu, şunlarışöyledi:
“Şimdi hangi İnsan Hakları Eylem Planı hangi gerekçeyle ikna edici olabilir ve iyi niyet ortaya koyabilir. Tablo faciadır hukukta. Bir eleştiri tweeti atan ya da Cumhurbaşkanı’na bir eleştiren veya başka bir makamları eleştirenler uzun süre gözaltında tutulurken, saldırıları tertip edenler, organize edenler, onları teşvik edenler, savcıları tehdit edenler, ki bunların arasında siyasiler de var, ortalıkta rahatlıkla devam ediyor. Bu sessizlik aslında Cumhurbaşkanı ve iktidarın sessizliği küçük ortağın da neredeyse teşvik eder tavrı yeni saldırılara zemin hazırlıyor.”
"ANAYASAL HAKTIR"
İstanbul’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinleri kapsamında İstiklal Caddesi’nde yapılan ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ndeki sloganlar nedeniyle gözaltına alınan kadınlara ilişkin soruya Davutoğlu, “Toplantı, gösteri yürüyüş yapmak Anayasal bir haktır. Siyasileri rahatsız eden, eleştiren sözler de söylenebilir, slogan da atılabilir, kişilik haklarını yok saymadıkça. Dünya Kadınlar Günü dolasıyla bir gösteri yapılmış ve orada bu gösteri hakkı kullanılmışsa bunun hukuk çerçevesi içerisinde ve anayasal hak çerçevesinde değerlendirilmesi lazım” diye yanıt verdi.
"NE ZAMAN CUMHURBAŞKANLIĞI FORSU İLE BİR SİYASİ PARTİNİN FLAMASI YAN YANA KONDU, O GÜN BU BUGÜNDÜR HİÇBİR KONUDA ARTIK DİKİŞ TUTMUYOR"
Babacan, toplantı, gösteri yapmanın anayasal bir hak olduğunun altınıçizerek, soruya şöyle yanıt verdi:
“Bu hakkı, şiddete kaçmadan, özendirmeden, nefret suçu işlemeden bu hakkını kullanan bütün vatandaşlarımızın mutlaka hukuk devletinin öncelikle koruma altında olması lazım. Bizim anayasamızda Cumhurbaşkanı’nın partili, taraflı olmasının önü açıldı. Şu anda Erdoğan hem Cumhurbaşkanı hem de bir siyasi partinin genel başkanı. Erdoğan’a dönük herhangi bir eleştiri rahatlıkla Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargı tarafından işleme sokulabilirken diğer parti genel başkanlarıyla ilgili yapılan eleştiriler, hakaretler bakıyorsunuz bambaşka bir kategoride değerlendiriliyor. Burada adaletten söz etmek mümkün değil. Türkiye’de ne zaman Cumhurbaşkanlığı Forsu ile bir siyasi partinin flaması yan yana kondu, ne zaman ki taraflı, partili Cumhurbaşkanı göreve başladı o gün bu bugündür Türkiye’de hiçbir konuda artık dikiş tutmuyor. Şiddetin kendisiyle hukuk devletinin mücadele etmesi lazım. Bir tarafta hakaret diye ifade edilen iddialar var ama öbür tarafta hemen iki, üç gün önce gazeteci Levent Gültekin’e, daha önce Orhan Uğurluoğlu’na, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a yapılan fiziki şiddet var. Devlet ifadelerle uğraşacağına bu yargı sistemi öncelikle bu şiddetle ilgili sağlam bir duruş ortaya koyması lazım. En ufak bir konuda topa giren Cumhurbaşkanı’nın böyle alenen gazetecilerin, siyasal şiddetle baskı altına alınmaya çalışıldığı tablo karşısında sessiz kalamaz.”
"TAM ANLAMIYLA KABUL EDİLEMEZ"
Katoliklerin lideri Papa Francis'in Kuzey Irak'ı ziyareti sırasında Barzani hükümeti tarafından basılan puldaki Türkiye topraklarının bir kısmının Kürdistan toprağı olarak gösterilen haritaya ilişkin sorular soruya Davutoğlu, “Tam anlamıyla kabul edilemez, şiddetle tepki verilmesi gereken bir husus. Herkesin, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına saygı göstermesi ve bu saygıyı bütün sembolleriyle göstermesi gerekir. Resmi olarak üretilmiş bir şeyde bunu kabul etmek net ve kesin bir tavır göstermek gerekir. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’ndan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden de bir açıklama geldi ama ne olursa olsun Türkiye en net ve kararlı tepkiyi hem kapalı kapılar ardında hem de kamuoyu önünde vermeli ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının hiçbir şekilde tartışılmaz olduğu cümle aleme gösterilmelidir” yanıtını verdi.
"KONUŞMAYA DEĞER BİR KONU DAHİ DEĞİL"
Babacan, puldaki haritayı‘beyhude şeyler’ olarak değerlendirerek soruyu şöyle yanıtladı:
“Kimin fikridir, nereden çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye asla izin vermez. Böyle bir şey asla kabul edilmez ama bu tür gelişmeler karşısında hükümetin daha ileri, daha sert ve daha açık bir duruş ortaya koyması gerektiğini de ben buradan açıklamak istiyorum. Yine en küçük konuda topa giren Erdoğan’ın böyle bir konuda, konuyu sadece Dışişleri Bakanlığı’na bir yazılı açıklamasına bırakmaması gerekir. Ama bu kabul edilebilecek bir konu değil. Konuşmaya değer bir konuda dahi değil. Orada net bir duruş ortaya koymak şart.”
Kaynak: ANKA