Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2019 yılı araştırmasına göre dünya genelinde yeni 208 bin 619 cüzzam vakası kayıtlara geçerken, Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, cüzzamla mücadelede global politikaların gerekli olduğunu söyledi.
Uzmanlara göre modern tıp öncesi dönemde uzun yıllar büyük kayıplara yol açan ve vücutta meydana getirdiği morfolojik değişikliklerle insanların toplumsal yaşamdan dışlanmasına neden olan cüzzam vakalarında, tehlikeli boyutlarda olmasa bile tüm dünya genelinde bir artış gözleniyor. Dünya genelinde 2019 yılında yeni 208 bin 619 cüzzam vakası bilirilirken, Türkiye'de 2018 yılında sadece iki yeni cüzzam vakası kayıtlara geçti. Türkiye'ye kıyısı olan Doğu Akdeniz ülkelerinde toplam 775 vaka kaydı artışı bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) cüzzamla ilgili araştırmasından veriler paylaşan Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, 25-31 Ocak Dünya Cüzzam Haftası farkındalığı kapsamında yeni cüzzam vakalarının olası nedenleri ve tedavi süreçleri hakkında bilgilendirmede bulundu.
Altınbaş Üniversitesi'nden Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, uzun süredir bir artışın yaşanmadığı cüzzam hastalığında dünya genelinde son iki yıldır yeni vakaların görülmeye başladığına dikkat çekerek, "DSÖ, cüzzam ile ilgili yeni "Global Lepra Stratejileri" geliştirerek güncelledikleri yazılım programlarıyla kayıtlı vaka sayısının olası salgınları önlemedeki önemine vurgu yapıyor" diye konuştu.
"YAKIN BÖLGEMİZDE 775 VAKA ARTIŞI VAR"
Cüzzamın genellikle havadaki aerosollerin solunmasıyla kişiden kişiye hızlı yayılım göstererek bulaştığı bilinse de hastayla temas ve hasta kişilerin eşyalarının kullanımı en büyük etken. Dr. İpek Ada, uzun süredir yeni vakaların gözlemlenmediği cüzzam hastalığında dünya genelinde ve Türkiye'de yeni vakaların görülmeye başlandığı ve bunca yıldır uyku halinde olan Mycobacteriumleprae bakterisinin genetik mutasyona uğramış olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
"TÜRKİYE'DE TEDAVİ GÖREN KAYITLI CÜZZAM HASTASI SAYISI 570"
DSÖ'nün cüzzamla ilgili yayınladığı son araştırmasından veriler paylaşan Dr. Ada, "Araştırmaya göre günümüzde 208 bin 619 yeni kayıtlı vaka görüldüğü ve Filipinler, Güney Sudan, Somali, Mozambik, Nepal gibi gelişmişlik düzeyi düşük ülkelerde yeni vaka sayısında artış olduğu belirlendi. 2018 yılında iki yeni kayıtlı vaka daha bildirilen Türkiye'de tedavi gören kayıtlı cüzzam hastası sayısı ise 570. Dünya Sağlık Örgütü, pek çok ülkede yeni vakaların görüldüğünü fakat kayıtlandırılmadıkları için güncel verilere ulaşamadıklarını, bu durumun da salgınların önlenebilmesi açısından bir ihmale yol açtığını belirtiyor. Aynı zamanda DSÖ, cüzzam ile ilgili yeni "Global Lepra Stratejileri" geliştirerek güncelledikleri yazılım programlarıyla kayıtlı vaka sayısının olası salgınları önlemedeki önemine de vurgu yapıyor" dedi.
Yapılan araştırmada Türkiye ile ilgili çıktıları da değerlendiren Dr. Ada, "Ülkemiz için önemli olan nokta, Türkiye'ye kıyısı olan doğu akdeniz ülkelerinde 2009 yılından bu yana azalma gösteren vaka sayısında, 2018 yılında bir önceki yıla göre 775 vaka artışı olması. Türkiye yoğun göç alan ülkeler arasında olduğu için göçle gelen bireyler konusunda sağlık politikalarının uygulanması, bulaşıcı hastalıklar konusunda olası salgınların önlenmesi açısından oldukça önemli" diye konuştu.
"VAKALAR SAĞLIK BAKANLIĞI'NA MUHAKKAK BİLDİRİLMELİ"
Cüzzamın erken teşhisinin önemini vurgulayan Dr. İpek Ada, "Özellikle çocuklar ve bağışıklık sisteminde yetmezlik görülen kişiler risk grubu arasındadır. Ülkemizde cüzzam hastalığının tedavisi Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. En önemlisi ise endemik salgınlardan tutun da dünya çapında salgınların meydana gelmesinin önlenmesi için öncelikle vakaların muhakkak "Bildirilmesi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıklar Bildirim Formu" doldurularak Sağlık Bakanlığına iletilmesi gerekir. Ardından da vakit kaybetmeksizin tedaviye başlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
"BİLİNÇSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI SALGINLARI ARTIRABİLİR"
Ülkemizde bilinçsiz antibiyotik kullanımının yaygın olduğuna da dikkat çeken Dr. İpek Ada, "Antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı sonucu bakteriler, antibiyotiklere karşı direnç mekanizmaları geliştirmekte ve mutasyona uğrayarak onları öldürmeyen şey güçlendirmektedir. Tamamıyla yok olduğu düşünülen bir enfeksiyon hastalığında bile bakterilerin sahip oldukları mucizevi genetik yapılarını değiştirmesi sonucu kimi hastalıklar yüzyıllar sonra bile tekrar görülebilmekte. Ciddi ölüm oranları ile sonuçlanan salgınlara yol açabilme ihtimaline karşı bilinçsiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmelidir" uyarısında bulundu.
"CÜZZAM VE DİĞER BULAŞICI HASTALIKLARDA UZMANLARA İHTİYAÇ VAR"
1981 yılında Bakırköy'de Türkan Saylan öncülüğünde faaliyete geçen İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin cüzzamlı hastalara etkin tedavi yöntemini uygulayan tek merkez olduğu bilgisini paylaşan Mikrobiyolog Dr. İpek Ada, alanında uzman hekimlerin tedavideki önemini vurgulayarak, "Bildirilmesi zorunlu bulaşıcı hastalıklar konusunda mikrobiyologlar başta olmak üzere dermatoloji, genel cerrahi, fizik tedavi ve rehabilitasyon ve psikoloji gibi disiplinler arası tedavi yöntemlerinin uygulanması ve cüzzam tedavi merkezlerinin hasta alımına devam etmesi çok önemli" dedi.
(FOTOĞRAFLI)
Kaynak: DHA