CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi Kemaller kurtaracak. Hiç endişe etmeyin, Bay Kemal bu yola baş koydu. Kararlılıkla yoluma devam ediyorum. Hiçbir güç engelleyemez, hiçbir güç. Tek güvendiğim sizlersiniz. Bu millete güveniyorum, halkımıza güveniyorum. Gideceğiz, demokratik yollarla Türkiye’nin düzenini değiştireceğiz.” dedi.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bayramın ilk gününde afet bölgesi Adıyaman’da ziyaretlerine devam ediyor.
CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Efendim önce hepinizin bayramı mübarek olsun. Daha güzel bayramlarda, daha huzurlu bir Türkiye'de birlikte yaşayacağız. Kavgaların bittiği, gürültünün, patırtının bittiği, en azından kucaklaştığımız, beraber olduğumuz, birlikte olduğumuz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık. Beraber olmak zorundayız. Kavgadan bıktık, usandık artık, kavga olmasın. Eğer dayanışma kültürümüzü büyütebilirsek Türkiye'yi büyüteceğiz. Türkiye'de herkesin iş güç sahibi olması en büyük arzumuzdur.
Evet, depremi yaşadınız. 50 bine yakın can, toprak altında şu anda. Hepimizin yüreği buradaydı, Türkiye’nin yüreği buradaydı, dünyanın yüreği buradaydı. Bu kadar büyük acılara katlandınız, bunun farkındayım. Depremin ikinci günü buradaydım. Yaraların sarılması gerektiğini biliyordum. ‘Devlet nerede’ diye bağıran vatandaşları biliyordum. Enkazın altında kalan, sesini duyduğumuz vatandaşları biliyordum. Onların tanığı oldum. Ama geleceğe bakmalıyız ve geleceği güzel inşa etmeliyiz. Belediye başkanlarımız buradaydı, bugün de buradalar. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, onun da size selamları, saygıları var. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, onun da sizlere selamları, saygıları var.
Hiçbir ayrım yapmadık, kimin derdi varsa oraya koştuk. Çünkü eğer siz, vatandaşlarınız arasında ayrımcılık yaparsanız ülkeyi sağlıklı yönetemezsiniz, güzel yönetemezsiniz. Herkesi kucaklamak, her derde ortak olmak ve her derde çözüm üretmek lazım. Evleriniz yıkıldı, dükkânlarınız yıkıldı. Kırsalda yaşayanların evleri, ahırları yıkıldı. Benim bu millete bir sözüm var. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda; evi yıkılan, dükkânı yıkılan, ahırı yıkılan kim varsa evlerinin tamamını, ama tamamını yeniden yapacağız, depreme dayanıklı yapacağız, anahtarlarını teslim edeceğiz, bir kuruş bile istemeyeceğiz.
Bu, sosyal devletin bir gereğidir. 23 ayrı belge düzenleniyor. 23 ayrı belgede 43 tane imza var. Hiçbirinde sizin imzanız yok. Diyorlar ki, ‘Bina doğru yapıldı. Depreme dayanıklı bir bina; yönetmeliklere, kanunlara, her şeye uygun bir bina yaptık’. Mühendisi imzalıyor, mimarı imzalıyor, harita mühendisi imzalıyor, herkes imzalıyor. Vatandaş da tek bir imza atıyor tapuda, diyor ki ‘Ev, bina sağlam oldu, depreme dayanıklı oldu. Beton doğru dürüst döküldü. Ben de gidiyorum, devletin verdiği garanti ile evimi satın alıyorum’. E deprem oluyor, ev yıkılıyor. Kabahat kimde? Vatandaşta mı? Siz de mi kabahat? Kabahat o 23 ayrı belgede 43 imzayı atıp, bunların görülmesinde.
Onun için benim size sözüm var, namus sözü, Bay Kemal’in sözü; evlerinizi yapacağım, her bir evi teslim edeceğim. Ve göreceksiniz, ondan sonra gelip sizinle helalleşeceğim. Diyeceğim ki, ‘Evi yaptım, dükkânı yaptım, ahırı yaptım; beş kuruş almıyorum. Ama ölenleri geri getirmek mümkün değil. Gelin helalleşelim’ diyeceğiz. O zaman vatandaşımızla helalleşmiş olacağız.
Ve size hizmet eden Gölbaşı Belediye Başkanı’mız o da burada. Sizin yaşadığınız dertleri o da yaşadı, sıkıntıları o da yaşadı. Dolayısıyla elbette ki depremin ilk günlerinde büyük sıkıntılar vardı. Biliyorum, geldim gördüm, biliyorum. Soğuk havayı da biliyorum, onları da yaşadım. Bu deprem bölgesinde iki gece kaldım; birisi çadırda, birisi Arsuz’da. Dolayısıyla sizin yaşadığınız bütün sıkıntıları üç aşağı beş yukarı bilen birisiyim. Ama sıkıntıyı yaşayan sizsiniz, sizi rahatlatacak olan ve bu dertlerden kurtaracak olan da siyasal iktidar. O iktidar olduğunda, biz iktidar olduğumuzda göreceksiniz, hiçbir ayrım yapmayacağız, hiçbir ayrım.
Bizim güzel bir hasletimiz var, ‘Komşu, komşunun külüne muhtaçtır’ diye. Sizlerin dayanışmanız, bir araya gelmeniz, acıları paylaşmanız, bizim de o acılara ortak olmamız, bizim en güzel hasletimizdir. İnşallah bütün yaraları saracağız, beraber olacağız, birlikte olacağız.
Sakın ‘sandığa gitmiyorum’ demeyin. Sandığa gidin. İstediğim tek şey var; kul hakkı yiyenlere Allah aşkına oy vermeyin! Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin! Yetmiyor mu artık? Namusuyla çalışan, düzgün çalışan, ahlaklı… En azından artık Türkiye’nin bir değişime, Türkiye’nin bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu beraber yapacağız, birlikte yapacağız. Kucaklaşacağız, helalleşeceğiz, Türkiye’yi büyüteceğiz. Türkiye zengin bir ülke ve dünyayla rekabet edeceğiz. Bunu bilmenizi isterim.
Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun. Hepinize en içten selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum, sağ olun.
Bu ülkeyi Kemaller kurtaracak. Hiç endişe etmeyin, Bay Kemal bu yola baş koydu. Kararlılıkla yoluma devam ediyorum. Hiçbir güç engelleyemez, hiçbir güç. Tek güvendiğim sizlersiniz. Bu millete güveniyorum, halkımıza güveniyorum. Gideceğiz, demokratik yollarla Türkiye’nin düzenini değiştireceğiz. Rahmetli Ecevit’in dediği gibi ne ezen olacağız ne ezilen; hakça, insanca bir düzen olacak.
Sağ olun.”