Başkomutan Mustafa Kemal, hassasiyet ve tam bir gizlilikle yürüttüğü Büyük Taarruz planını, 26 Ağustos 1922 Cumartesi günü devreye sokmuş, hürriyete yürekten bağlı milletimizin çelik iradesi, düşman ordularını tarihi bir mağlubiyete uğratmıştı. Mustafa Kemal bu eşsiz başarıyı, 1 Eylül 1922 tarihli telgrafında şöyle duyurdu:
“Garp cephesinde 26 Ağustos’ta başlayan taarruzumuz Afyonkarahisar, Altuntaş, Dumlupınar arasında büyük bir meydan muharebesi halinde beş gün beş gece devam etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının yiğitliği, şiddeti ve süratiyle, zalim ve mağrur düşman ordusunun ana unsurları akıllara dehşet verecek katiyetle imha edildi.”
Ülkesini ve milletini esaretten kurtarmış bir kahraman olarak Ankara’ya dönen Büyük Önder, gençlik yıllarından itibaren kurduğu Cumhuriyet düşünü hayata geçirmek için, bu büyük zaferin hemen ardından işe koyulmuş ve bu düşü “Barışın tatlı güneşi...” olarak tarif etmişti. Bilinmelidir ki 30 Ağustos, bir dehanın askerî zaferi olmasının da ötesinde, milletimizin hürriyete, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de millet egemenliğine bağlılığının en büyük nişanesidir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bu kutlu mirasın bugünkü temsilcileri olarak, milletimiz için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu mücadele, o gün temelleri atılan Cumhuriyetimizi, demokrasi ile taçlandırıncaya kadar sürecek. Söz veriyoruz: Güzel ülkemiz “Barışın tatlı güneşi” ile aydınlanacak!
Bu duygu ve düşüncelerle, büyük dehasıyla ülkemizin geleceğine ışık tutan, Kurtuluş Savaşı'nın önderi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımız ile terörle mücadelede şehit düşen vatan evlatlarını rahmetle anıyor; gazilerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.
Kemal Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı