CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ORHAN SARIBAL: ÜRETİCİ YERLE BİR
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, ülke tarımının içinde bulunduğu sıkıntılara dikkati çekti ve siyasal iktidardan üreticiyi korumaya dönük adımlar atmasını istedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sarıbal’ın açıklaması şöyle:
Üreticiyi Koruyun
Kış aylarında patates, soğan, domates pahalı olunca iktidar tanzim satış çadırları kurdu.
Aslında ne oluyordu? Geçmişte uygulanan yanlış tarım politikalarının bedelini halk ödüyordu.
Hem tüketici hem üretici.
Üretici pahalıya mal ediyordu, tüketicide çok pahalıya yiyordu.
Bunu engellemek için Tarım Satış Kooperatiflerini ve Tarım Kredi Kooperatiflerini devreye soktular. Zararına mal aldılar, zararına ürün sattılar.
Mevsim geldi, fiyatlar ucuzladı. Kaldırdılar o sistemi. Şimdi 3-4 büyük markete verdiler. Dediler ki ‘bundan sonra satışları siz buradan yapın.’
Şu anda tam tersini yaşıyoruz. O gün üretim maliyetlerinden dolayı ciddi maliyet artışı vardı ve pazara pahalı yansıyordu. Şu anda maliyetler değişmedi ama üretici yerle bir. Domates 30 kuruş ile 60- 70 kuruş arasında. Salatalık 40, 50-60 kuruş. Karpuz 10-20 kuruş. Çiftçi toplayın hale gönderdiğinde daha fazla zarar ediyor. O yüzden karpuz dahil bir çok ürün tarlada, hasat yapılmıyor.
Bir örnek vermek gerekirse; Domates.
Domates tarlada 1 ile 1.8 liraya mal oluyor. Açık alanda 1 lira, serada 1.8 liraya mal oluyor.
Geçen yıl tüketici domatesi 3.4 liraya alırken bugün 2.63 liraya kadar düştü ve daha da düşecek. Peki, geçen yıla göre maliyetler mi düştü? Hayır. Maliyetler arttı ama çiftçi kışın para etti diye ve plan da olmadığı için domates ekti, domates şu anda pazarda ama üretici batıyor.
Tüketiciye elini uzatan o yapı neden üreticiyi de korumuyor. Bunun sonu kötü. Üretmeyen ve daha muhtaç bir ülke.
Eğer bugün üreticinin bu zararını karşılayacak bir mekanizma kuramaz isek, iktidar sahipleri, eğer dönüp üreticiyi kollayıp korumazlarsa, oraya bir yardım eli uzatmazlarsa, üretici bu zararla sezonu kapatırsa, gelecek yıllarda bu çadırların bir daha kaldırmamak üzere çok daha büyüğünü kurmak zorunda kalırlar.
Tarımda ciddi bir sıkıntı var. Bu sıkıntının kaynağı üretim maliyetlerinin yüksek olması, çiftçinin bu maliyetler altında ezilmesi ve zararına mal satması.
İthalat Devam Ediyor
Ama ithalat da devam ediyor. Ocak-Mayıs sonu (2019) itibarıyla 3.4 milyon ton buğday ithal ettik. 2018 yılında toplam 5.8 milyon ton, 6 milyon tona yakın buğday almıştık ve Cumhuriyet rekorunu kırmıştık. O gün eğer böyle giderse 2019 daha büyük bir rekor kıracağımızı söylemiştik. Şu anda öyle görünüyor. 2019 yılının ilk 5 ayında 3.4 milyon ton buğday ithal ettik ve 850 milyon dolar gibi bir para verdik.
Çiftçinin Borcu 118 Milyar TL
Çiftçi borç yükünün altında boğulmuştur. Şu anda çiftçinin 118 milyar borcu var. Bunun 10 milyarı Tarım Kredi Kooperatifi üzerinden, diğeri bankalar üzerinden.
Bu borcun ödenebilme olanağı kalmamıştır. Hep ertele ertele. Oradan al oraya aktar. Birikti birikti 118 milyar TL’yi buldu.
Bir de faiz var. Ziraat Bankası ortalaması yüzde 8 olan faizi yüzde yüz arttırdı %16 oldu.
Tarım Kredi faizleri yüzde 27.5 ile yüzde 32.5 arasında değişmektedir.
Üretimden kazanamadığı için çok sayıda çiftçimiz bugün icra takibinde. Son bir yılda %53 artışla takipteki krediler 4.4 milyar TL’ye çıktı.
Takipteki kredi miktarının %53’lere gelmesi, çiftçinin battığını gösteriyor.
Bu borçla, bu faizle üreticinin ürettiğinden, bu fiyatlarla para kazanabilme olanağı kalmamıştır.
İktidarı uyarıyoruz. Dönüp bakın. Bu mevsim geçecek. Önümüz sonbahar, yine kış gelecek. Bu üretici yaşanan bunca zorluğun günah keçisi olamaz. Bedeli üretici kesime ödetilemez.
Çiftçinin Borcu Ertelenmeli
Çiftçinin bu borcunun uzun vadeli, 5 ile 10 yıl arasında ertelenmesi gerekiyor. Birikmiş borcun yapılandırılması gerekiyor. Mümkünse sıfır faizle bu 118 milyar ertelenmeli.
Ayrıca, bu yıl içerisinde 51 ilimizde aşırı yağış, sel, su baskını oldu. Bu 51 ilin içinde 37 ilimiz de ayrıca dolu felaketine maruz kaldı.
Ülkenin her noktasında yaşanan bu doğal afetlerin sonucu çiftçinin mahsulü zarar gördü ve ürün kaybı yaşandı.
Yaşanan bu kayıplardan dolayı üreticilerin bankalara olan borcu faizsiz ertelenmelidir. Ayrıcı doğal afete uğrayan üreticinin kayıpları telafi edilmelidir.
Su Parası
Devlet Su İşleri, hükümet bir darbe yaparak Sulama Birliklerini yok etti. Kayyum atadı. Kayyum gelince sulama paralarına ciddi zam yaptı. Elektrik bir yılda %71 zamlandı. Elektrikle su basan yerlerde şu anda, birliklerin, kooperatiflerin ve şahısların borcu olduğundan dolayı, elektrik verilmiyor, sulama yapılmıyor. Üstelik elektriğe ait borçlar ve DSİ’ye ait çiftçi borçları destekleme paralarından kesiliyor. Ziraat Bankasına destekleme paraları yattığı anda DSİ su, elektrik kurumları da elektrik parasını çiftçinin destekleme parasından alıyorlar.
Bununla ilgili acilen bir çözüm bulunması, en azından bu borçların sezon sonuna aktarılması, üretici hasadını yapıp cebine para girince ödemesini yapması için olanak sağlanması gerekir. Elektrik ve suyun da mutlaka ucuzlatılmalıdır.
Mazot Zammı
Bu arada hükümet ne yapıyor. Her şeye zam yapıyor.
Şu ana kadar kuru çayın kilosuna yüzde 15, şekere yüzde 16, elektriğe yüzde 15, benzine 27 kuruş zam yapıldı. Çiftçinin en önemli girdi maliyetini oluşturan mazota önce 22 kuruşu pompaya yansıtılan 23 kuruş zam yapıldı. Ardından 15 kuruş indirim yapıldı.
Sadece mazot örneğini vermek isterim.
Çiftçi 2019 yılı içerisinde başka zam gelmezse, mazotu bugünkü fiyatla alırsa 19.5 milyar TL’lik mazot alacak. Bütçeden tarıma ayırılan desteklemede mazotun payı 2.1 milyar TL. Çiftçinin cebinden mazot için çıkacak para 19.5 milyar. Dönemin başbakanı “verdim gitti, traktörün mazotunun yarısı benden yarısı sizden” demişti. %10 civarında bir destekleme var. %10 nerde %50 nerde? Nerede o başbakan? Yok. Niye yalan söylüyorsunuz? Neden bir ülkenin başbakanı halkına yalan söyler.
Çay Üreticisi Özel Sektöre Mahkûm
Çayda birinci biçim oldu. Sezonun ikinci biçimi başladı. Birinci biçim olmadan önce ÇAYKUR’un yaş çay alım fiyatı, destek ile birlikte, 3.03 TL/Kg olarak açıklandı. Ama çay almakta nazlandı. Kota koydu. Şimdi ise dekar başına 400 kiloya indirdi. Dedi ki 400 kilodan fazla çay getirirseniz ben almam. Dolasıyla çiftçi özel sektörün eline kaldı. Özel sektör yaş çayı ortalama 2 TL/Kg’den alıyor.
Çayda ikinci sezon hasadı başladı. ÇAYKUR ikinci sezon başlar başlamaz kotanın dönüm başına 500’den 400 kilograma düşürüldüğünü açıkladı.
Çay Türkiye insanı için çok önemli. Sudan sonra en çok çayı tüketiyor. Dünyanın en çok çay tüketen toplumuyuz.
Zaten özel bir alanda yetişiyor çay. Neden çiftçi perişan ediliyor.
Maalesef çiftçi özel sektörün eline bırakılmıştır.
Bu konuda da tedbir alınmalıdır.
Fındık Fiyatı Derhal Açıklanmalı
Fındık hasadı geliyor. Bu işin tüccarları bir algı yaratıyorlar. Önce çok yüksek tonaj var dediler. Dünyanın bir başka memleketinde çok yüksek rekolteden bahsettiler. Daha sonra ilgili kurumlar onu revize ettiler. 750 bin gibi bir rakamdan bahsettiler. Bu rakam iyi bir rakam. Çünkü dünyada 1 milyon ton civarında fındık yetiştirilir. Bunun %70-75’i Türkiye’de yetişir.
Bir algı yaratırlar, kamu görevlileri ‘bizde fındık çok, o yüzden fiyat açıklamayalım’ derler, Fiskobirlik ve TMO fiyat açıklamaz.
Geçen yıl fındığın %90’nı satılmıştı. AKP Genel Başkanı ekim ayında fındık fiyatını açıkladı. 14 TL/Kg dedi. Ama fındığın büyük kısmı 11-12 TL’den satılmıştı.
Şimdi aynı şey olacak eğer derhal fiyat açıklamazlar ise.
Yapılan harcamalar dikkate alındığında 20 TL/Kg’nin altındaki fiyat çiftçi için zarar demektir.
Çiftçini korumak istiyorsan derhal fiyatını açıklaman ve alım garantisi vermen gerek. Üreticine sahip çıkmak budur.
Kaynak: chp.org.tr