CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, yaptığı yazılı basın açıklaması ile TBMM’de görüşülen ve öğretmenler için bir hayal kırıklığı olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu değerlendirdi.
Bu teklife “Öğretmenlik Kariyer Kanunu” bile dememiz mümkün değil!
Eğitim alanında 1 milyondan fazla çalışan ve örgün eğitim kapsamında yaklaşık 17 milyon 500 bin öğrenci bulunduğunu ifade eden Karabıyık’ın açıklaması şöyle:
“Eğitim neredeyse tüm vatandaşlarımızın içerisinde olduğu özel bir alandır. Geleceğimizi yetiştiren öğretmenlerimiz ise, eğitimin en temel öznesidir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, öğretmenlerimizin öğretmen yetiştirme, ilk atama, yer değiştirme, görevde yükselme, mali ve sosyal haklar gibi öğretmenlikle ilgili tüm konuları çözüme kavuşturacak, özlük haklarını güvence altına alacak bir kanun ihtiyacını yıllardır vurguluyoruz. “Bir ya da birkaç kanun içerisine sıkıştırılarak öğretmenlik ile ilgili hususların düzenlenmeye çalışılması doğru değildir” diyoruz. Bu konuda daha önce bir taslak hazırlamış ve Meclis’e sunmuştuk.
Öğretmenliği diğer memurluklardan ayırmak, öğretmenlere akademik, bilimsel özgürlük sağlamak, özlük haklarını düzenlemek, öğretmenlerin hakça bir statüden yararlanmasını ve hak ettiği kamusal saygınlığı kazanmasını sağlamak amacı ile Öğretmenlik Meslek Kanununa ihtiyaç bulunuyordu.
Ancak AKP tarafından TBMM’ye yılın son günü sunulan, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda kabul edilen ve görüşmelerine bugün devam edilecek olan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi, öğretmenler odasında hayal kırıklığı yaratan bir yetersizlikler bütünü olarak karşımıza çıktı.
Aynı zamanda Anayasa’ya da aykırı olan maddeleri ile getirilen Kanun Taslağı’nın Komisyon çalışmalarında Anayasa’ya aykırılık konusunda bir değerlendirme talep etmemize rağmen dikkate alınmamış, hatta Anayasa’ya hangi maddeleriyle ve neden aykırı konusunda yapılan eleştirilerimiz göz ardı edilmiştir.
Bu teklif öğretmenlerin görev, hak ve sorumluluklarını yeterince düzenlememekte, öğretmenliğe ilişkin birçok kritik konu başka kanunlara havale edilmektedir. Çok sayıda içeriği de yönetmelikler ile Bakan’ın iki dudağı arasına bırakılacak şekilde düzenlemeleri kapsamaktadır; belirsizlikler, şaibeler taşımaktadır.
1739 Sayılı Milli Eğitim Kanununda yapılan iki değişiklik ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılan bir maddelik değişiklikten ibaret olan bu 10 maddelik kanuna bu haliyle “Öğretmenlik Kariyer Kanunu” bile dememiz mümkün değildir.
Bu teklifle Adaylık Sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevi bir değerlendirme komisyonuna devredilmiştir. Bu da ayrıca kaygı vericidir. Bu teklif, sözlü sınav yani mülakatı kaldırıyormuş görüntüsü altında çok daha tehlikeli ve çok daha hak mağduriyetine yol açacak bir noktadadır.
Getirilen kanun teklifi, ücretli öğretmenlik ayıbına son vermediği gibi, sözleşmeli öğretmenliği de pekiştirmiştir. Özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerimiz de bu teklifte yok sayılmıştır.
Bu teklif, öğretmenler arasında statü farklılaşması ve hiyerarşi oluşturma projesidir.
Aynı zamanda, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği ve uzun yıllardır yapılmayan, hiyerarşik dizilime tabi tutan bir düzenlemeyi içermektedir. Buna göre öğretmenlik mesleği, adaylık, öğretmenlik, uzmanlık ve başöğretmenlik olarak 4 rütbe grubuna ayrılmaktadır.
Öğretmenlik kariyerine gerekçe sayılacak master ve doktoralar noktasında coğrafi eşitsizlikler de gözardı edilmiştir.
Öğretmen odalarından ve sendikalardan bize ulaşan geri bildirimler; öğretmenlerin meslek onuru kadar emekliliğe de yansıyacak şekilde ekonomik iyileştirme beklentisinin de olduğudur. Ayrıca, Başöğretmenlik ünvanı Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e özel ve özgü kalmalıdır.
3600 ek gösterge, öğretmenlere bir müjde değil hezimet olmuştur!
Yıllardır seçim vaatlerine konu edilip yılan hikayesine dönen 3600 ek göstergenin ise ancak birinci dereceye inenlere uygulanacağını ilan etmek müjde değil hezimettir. O öğretmenler de ancak ve sadece emekli aylıklarında ve ikramiyelerine yansımasından yararlanabilecek, çalışma hayatları boyunca mevcut ekononomik yoksulluklarında bir iyileşme söz konusu olmayacaktır.
“Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi” başlığı taşıyan bir Teklifte, öğretmenlere 3.600 ek gösterge verilmesine ilişkin maddenin uygulanma tarihinin 15.01.2023 tarihine bırakılmış olması, seçime yönelik bir çalışma olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum öğretmenler yönünden büyük bir talihsizlik ve hayal kırıklığıdır!
Bu teklifte Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi ile ilgili bir çalışma yer almamaktadır; ancak mesleki gelişim emekliliğe kadar devam eden bir süreçtir. Bunu unutmamak gerekir.
Bu tasarı bir Öğretmenlik Meslek Kanunu olacaksa, öğretmenlerin eğitiminden emekliliğine kadar olan süreci içermeliydi. Ancak bu kanun teklifi, alelacele ve yetersiz bir şekilde hazırlanmış, bir seçimden başka bir seçime taşınan propaganda malzemesi olmaktan öteye gitmemektedir!
10 maddelik göstermelik bir teklif hazırlanmış ve gereken özen gösterilmemiştir.