CHP Ekonomi Takımı Adana’da… Yalçın Karatepe: “Özel Sektörde Çalışanların Yarısından Fazlası Asgari Ücrete Yakın Ücret Alıyor”

CHP’nin Genel Başkan Yardımcıları Yalçın Karatepe ve Volkan Demir öncülüğündeki ekonomi takımının Türkiye’nin farklı illerini gezerek başlattıkları ekonomi turunun dördüncü haftasında ilk durak Adana oldu. Karatepe, "Türkiye'de çalışanların içerisinde asgari ücret ya da komşu ücret olarak adlandırdığımız ücreti alanların payı çok yüksek. Neredeyse özel sektörde çalışanların yarısından fazlası asgari ücrete yakın ücret elde etmektedir. Dünyanın hiçbir ekonomisinde bu kadar yüksek oranda bir asgari ücretli varlığından söz etmek mümkün değil" ifadesini kullandı.

CHP’nin Hazine ve Maliye Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe ile Ticaret Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir öncülüğündeki ekonomi heyeti, “Ekonomik Sorunların Var Bir Çaresi” sloganıyla Türkiye’nin farklı illerinde ekonomik sorunların çözümünü anlatıp vatandaşın sorunlarını dinlemeye devam ediyor. Karatepe ve Demir’in öncülüğündeki ekonomi turunda bu haftaki ilk durak Adana oldu. Adana’da iş insanları, esnaflar ve vatandaşlarla bir dizi görüşme yapan ekonomi takımı, Adana İl Başkanlığı’nda basın açıklaması yaptı. Karatepe ve Demir’e; Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, Mersin Milletvekili Talat Dinçer, Yalova Milletvekili Tahsin Becan, Bolu Milletvekili Türker Ateş ve Kocaeli Milletvekili Nail Çiler eşlik etti. Basın açıklamasında Karatepe şunları kaydetti:

"Derin ekonomik sorunların Adana'da yaşandığını görüyoruz"

"Cumhuriyet Halk Partisi ekonomi takımı olarak Adana'dayız. Adana'da iş dünyasıyla, işçi örgütleriyle, vatandaşla bir araya gelip içinde bulundukları ekonomik durumu tespit edip bu konudaki görüşlerimizi paylaşıyoruz. Biz bir süreden beri Cumhuriyet Halk Partisi ekonomi takımı olarak yurdu dolaşıyoruz. Bugün buradayız, yarın Mersin'de sonra zaman içerisinde diğer illerimizi de ziyaret edeceğiz. Bizim bu ziyaretlerimizde yaptığımız gözlemlerimiz aslında diğer illerdekinden çok farklı değil. Türkiye'nin içinde bulunduğu derin ekonomik sorunların Adana'da da şiddetli bir biçimde yaşandığını yaptığımız ziyaretlerden görüyoruz. Biz zaten bu sorunların farkındayız. Bunların da çözülmesi için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bir sonraki seçimde iktidar olacak partinin ekonomik kurmayları olarak iktidara geldiğimiz zaman bu sorunlara nasıl çözüm üreteceğimizin hazırlığı kapsamında bu ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Türkiye'nin gündemi Adana'dan farklı değil Türkiye'nin gündeminin ne olduğunu biliyoruz.

"Dünyanın hiçbir ekonomisinde bu kadar yüksek oranda bir asgari ücretli varlığından söz edilemez"

Dün başlayan asgari ücret görüşmelerinin nereye evrileceğini Türkiye'de çalışan bütün vatandaşlarımız yakından takip ediyor. Türkiye'de çalışanların içerisinde asgari ücret ya da komşu ücret olarak adlandırdığımız ücreti alanların payı çok yüksek. Neredeyse özel sektörde çalışanların yarısından fazlası asgari ücrete yakın bir ücret elde etmektedir. Dünyanın hiçbir ekonomisinde bu kadar yüksek oranda bir asgari ücretli varlığından söz etmek mümkün değil. Avrupa Birliği ortalamasına baktığımız zaman yüzde 3 civarında olan, Avrupa'daki en yüksek oranın bile yüzde 7-8'lerde olduğu asgari ücret konusunun Türkiye'de bu kadar gündem olması, yüksek seviyede bulunması Türkiye'de yoksullaşan bir çalışan kesimin olduğunun bir göstergesidir. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Türkiye'de asgari ücretin gündem olmaktan çıkmasını sağlayacak politikaları hayata geçireceğiz. Asgari ücrete ilişkin görüşmeler dün başladı, ay sonuna kadar sürecek değişik rakamlar ve oranlar telaffuz ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak nerede durduğumuzu net ifade ediyoruz. Bunun 30 bin liranın altında olması kabul edilebilir bir şey değildir. Gerekçesini açıklıyoruz. Ücretli çalışanların maruz kaldığı enflasyon seviyesi, TÜİK'in manşete taşıdığı enflasyondan çok daha yüksek. Çalışanlar kazandıklarıyla ancak kiralarını ödeyip, karınlarını doyurabiliyorlar ve ulaşım masraflarını karşılamaya çalışıyorlar. Burada var olan enflasyon, manşet enflasyon verisinin neredeyse 1,5 katı seviyesinde, yüzde 76 seviyesinde bir enflasyon söz konusu. En son açıklanan verilerden görüyoruz ki Kasım ayında gıda fiyatları TÜİK'in verilerine göre bile yüzde 5,10, sebze fiyatlarında yüzde 20'lik bir artış var. Hayat, çalışan ve sadece hayatta kalmak için mücadele edenler açısından oldukça zor ve pahalı seyrediyor.

“Asgari ücretin 30 bin lira seviyesine çıkarılması bir tercih değil, bir zorunluluktur”

Bunun değişebilmesi için asgari ücretin 30 bin lira seviyesine çıkarılması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Türkiye'de sadece çalışanlar zorda değil. Uygulanan ekonomi politikası sebebiyle yüksek faiz düşük kur olarak adlandırdığımız yabancıya yüksek faiz kazanabilsinler diye uygulanan programın etkilerini biz diğer alanlarda belirgin biçimde görüyoruz. Türkiye'de sanayi üretim endeksinin düzenli olarak son 10 aydır gerilediğini görüyoruz. Geçen seneye göre de geriliyor, bir önceki aya göre de ülkede ekonominin yavaşladığını, çarkların soğuduğunu, üretimin azaldığını görüyoruz. Bunun etkilerini nerede görüyoruz diye baktığımızda, örneğin imalat sanayi sektörünün artık kredi borcunu ödemekte zorlandığına dair resmi verilerin BDDK tarafından paylaşıldığına tanıklık ediyoruz. İmalat sanayinin takibe düşen kredi oranı geçen seneye göre yüzde 117,9 oranında artmış durumda. Yani bir taraftan çalışanlar insanca yaşayabilecekleri bir ücret elde edemezken öteki taraftan üretim yapan sanayicilerin kredi borcunu ödeyecek derecede bir gelir elde edemediklerini görüyoruz. Bunun sonucunda işsizlik verilerinin yükseldiğini görüyoruz. Her ne kadar manşet işsizlik oranı yüzde 8,8 olarak açıklanmış olsa da TÜİK tarafından, bizim geniş tanımlı işsizlik olarak adlandırdığımız veriye baktığımızda bunun yüzde 28'e dayandığını görüyoruz.

"Yüzde 27,6'lık bir işsizlik oranı ile karşı karşıyayız"

Yüzde 27,6'lık bir işsizlik oranı ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi uygulanan politikaların yarattığı etkilere bağlı olarak derin bir yoksulluk, yavaşlayan çarklar, artan işsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bunun değişmesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidara geldiğimizde çalışanların refah içerisinde yaşadığı sanayicinin, üreticinin, çiftçinin, esnafın para kazanabildiği gelirin adil olarak paylaşıldığı herkesin huzur içerisinde yaşadığı bir ekonomik modelin mümkün olduğuna inanan bunun üzerinde çalışan ve bunu da kamuoyuyla paylaşan bir partiyiz. Bu gidişata dur demek için yollardayız. Biz iktidara aday olan, iktidar olacağına samimi olarak inanan ekonomik kadrolar olarak bu ziyaretleri yapıyoruz. Çözüm önerilerimizi paylaşıyoruz. Sorunları yerinde tespit ediyoruz."

"Asgari ücret 30 bin lira olmalı"

Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir de, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin asgari ücrete yaklaşımı ‘30 altında yokuz’ diyoruz. 30 bin lira olmasını istiyoruz. Ama bunun yanında da esnafın, mikro işletmenin, KOBİ işletmelerinin, sanayicinin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu desteklerinde asgari ücret desteğinin arttırılarak SGK priminin işçi payının beş puan düşürülerek ve yoksulluk sınırı olan 66 bin 500 liraya kadar maaş alanların gelir vergisi diliminin yüzde 15’te sabitlenerek olması gerektiğini söylüyoruz" dedi. Demir, şunları kaydetti:

"Türkiye'de kaynak sorunu yok"

"Bu kaynaklar bütçede var. Türkiye'de kaynak sorunu yok. Türkiye'de kaynakların nerede kullanılacağına doğru karar vermeme sorunu var. Dolayısıyla bu kararlar, bu kaynaklar bütçede var. Bulamayanlar çağırsın, bütçede gösterelim. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında zaten kamuoyuyla şeffaf olarak paylaşacağız bütçelerin nerede olduğunu. Sanayicinin başka sorunları var. Artan konkordatolardan gerilmiş vaziyetteler iş insanları. Çünkü konkordato sadece konkordatoya giren şirketi etkilemiyor. O sektörü, o ili, o bölgeyi etkiliyor. Enflasyon muhasebesi sanayici üzerinde büyük yük olmaya devam ediyor. Hazine Bakanlığı ısrarla bu uygulamadan vazgeçmemeye devam ediyor. Sonuçlarını yıl sonunda beraber yaşayacağız. 2025 yılının herkes için daha zor geçeceğini herkes görüyor ve biliyor. Bununla ilgili de hiçbir önlem alamıyor çünkü sanayicinin, iş insanının en büyük sorunu belirsizlik.

"Yarınki hükümet programımıza hazırlık yapıyoruz"

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm tarafları dinliyoruz. Bugünkü ekonomi programımızı yazıyoruz ama yarınki hükümet programımıza hazırlık yapıyoruz. Ancak bizim de ekonomi programındaki olmazsa olmazlarımızı iş insanlarıyla, emek örgütleriyle paylaşıyoruz. Bizim olmazsa olmazlarımız ekonomi programımızın temelinde olanlardır. O da halkçı, kamu ve özel sektörü yeniden tanımlayan, şeffaflıktan ödün vermeyen, aldığı her kuruşun hesabını veren, vergi adaletini önceliği olarak kabul eden, sürdürülebilir kriz yönetimini değil de sürdürülebilir kalkınmayı odağına koyan bir ekonomi anlayışımız var. Bu ekonomi anlayışımızın temelinde iki kavram yatıyor. Herkesin ihtiyacı olan iki kavram. Birincisi daha fazla demokratikleşme, ikincisi ise hukuk sistemine ve adalet sistemine olan güvenin arttırılması. Bu ikisi arttırılmazsa istediğiniz ekonomik önlemleri alın, ülkede ekonomiyi düze çıkarmak mümkün değil. Ülkede sadece faiz indirimine odaklanmayın, sadece enflasyona odaklanmayın. Bu ülke enflasyonun düşük olduğu, faizlerin tek haneli olduğu yılları da yaşadı. Ama hiçbir sorun çözülmedi. Çünkü kimse 23 yıldır yapısal sorunları çözmeye odaklanmadı. Herkes sürdürülebilir kriz yönetimine odaklandı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin farkı şudur. Biz yapısal çözümleri, yapısal sorunları biliyoruz ve bu yapısal sorunları birlikte nasıl çözeceğimizi de biliyoruz."



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİYASET Haberleri