CHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek başkanlığındaki CHP heyeti, Ankara Adliyesi'ne gelerek Sedat Peker'in iddialara ilişkin suç duyurusunda bulundu.
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA VERİLEN SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, adliyenin önünde yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
"Bir iddiayla karşı karşıyayız, bir yandan da vatandaşın sorunları çok ağır. İşsizlik, yoksulluk büyüyor. Toplumun çok önemli bir kesimi, nüfusumuzun yarısından fazlası, milyonlarca işsiz, milyonlarca emekli, milyonlarca asgari ücretli, milyonlarca genç ev kadını derin bir yoksullukla karşı karşıya. Yolsuzluğun olduğu yerde yoksullukla mücadele edemezsiniz. Ama biz kararlıyız. Biz bugünkü saray iktidarı gibi yoksulluğu yönetmeyeceğiz, yoksulluğu bitireceğiz, yoksulluğu yeneceğiz çünkü bu topraklarda yoksulluk asla bir kader değildir.
Bir dönem mevcut iktidarın içerisinde yer alan, mevcut iktidarla birlikte hareket eden, iktidar ve çevreleri adına korkutma, şiddet yaratma gibi eylemleri gerçekleştiren yani iktidar ve çevresinin desteklediği bir yapının içerisinde yer alan bir kişi, Sedat Peker’in iddiaları sebebiyle, bu ciddi iddialar sebebiyle bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına tüm milletvekillerimizle birlikte, tüm milletvekillerimizin imzasıyla suç duyurusunda bulunduk.
2002 de tek başına iktidar olduklarında “3Y ile mücadele edeceğiz” diyenler “yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz” diyenler yeni “Y” ler eklediler. Yozlaşma, yalan, yüzsüzlük, çürüme o kadar büyüdü ki gerçek bir beka sorunu haline geldi. Onun için cesaretle artık topyekûn herkes; sivil toplumuyla, basınıyla, siyasetçisiyle, yargısıyla, emniyetiyle bu yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerine gitmek zorundayız. 85 milyona karşı hepimizin görev ve sorumluluğu bu, ama yargının durumu da içler acısıdır. Yargı, yürütmenin ağır bir tahakkümü altında. Cumhuriyet savcıları harekete geçemiyor. Biz bugün Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri olarak niçin buradayız? Cumhuriyet savcıları resen harekete geçmediği, geçemediği için. Hâlbuki kanun bu görevi savcılara veriyor. “Herhangi bir suçla ilgili bir ihbar, bir haberiniz olduğu zaman bunun doğruluğunu mutlaka araştırmak zorundasınız” diyor kanun. Peki niçin harekete geçemiyor Cumhuriyet savcıları? Çünkü saray iktidarının, yürütmenin ağır bir vesayeti altında yargı. Onun için ne diyoruz? İlk seçimde iktidar olacağız, mutlaka ve mutlaka demokratik hukuk devleti için bağımsız ve tarafsız yargıyı tesis edeceğiz.
Bugün saray iktidarı, bugün ülkeyi yöneten siyasi iktidar hukuk devletinden uzaklaştıkça suç organizasyonlarına yakınlaştı. Birçok ciddi iddianın üzerine gidilemiyor. Uyuşturucu ticaretiyle ilgili, başka suçlarla ilgili, yolsuzluklarla, rüşvetle ilgili çok ciddi iddialar var, kuvvetli şüpheler var. Onun için buradayız.
Ve en temel sorunlarımızdan biri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Millet İttifakı olarak ne diyoruz? İlk seçimde iktidar olacağız. Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak ve ilk bir hafta içerisinde ilk çıkartacağımız yasa TBMM Genel Kurulundan Siyasi Ahlak Yasası olacak, çünkü ahlak çöktü. İşte görüyorsunuz bir siyasetçi, milletvekili, bir kamu görevlisiyle birlikte şirket kuruyor, hizmet veriyor, nerelere hizmet veriyor, nasıl hizmet veriyor. Sermaye Piyasası Kurumu’nun başındaki kişi piyasa dolandırıcılığı suçlamalarıyla karşı karşıya. Yatırımcının durumunu düşünün, küçük hissedar sahibinin durumunu düşünün, toplumda sarsılan güveni düşünün, piyasayı, ekonomiyi düşünün. Bugün toplum, tarihin en derin siyasi ve ekonomik krizini yaşıyorsa bunun en temel sebebi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında yaratılan bu ucube sistemdir. Bu sistemde çürümeyen hiçbir kurum, çürümeyen hiçbir kurul kalmadı. İşte görüyorsunuz ÖSYM’sinden tutun, KPSS’den tutun, üniversitelerinden tutun, Merkez Bankasından tutun, Sermaye Piyasası Kurumuna en son bakın bütün kurumlar çürüdü. Biz ne diyoruz? Güçlü kurumlar olmalı, güçlü kurullar, güçlü kadrolar, güçlü kurallar olmalı. İşte gücü bir kişide topladığınız zaman çürümeyi, yozlaşmayı hep birlikte açıkça görüyoruz.
Şimdi buradan yargıya ve Cumhuriyet savcılarına seslenmek istiyoruz. Siz Cumhuriyet savcısısınız, siz bu yolsuzluk ve rüşvet çarkıyla cesaretle mücadele edeceksiniz. Nereye uzanırsa uzansın, arkasında kim olursa olsun tüm bu ciddi iddiaların cesaretle üzerine gideceksiniz. Çünkü sizin bir tek efendiniz vardır, o da hukuktur. Başka yerlere bakmayın, cesur olun. Hukukçular cesur olmazsa 85 milyon vatandaşın, hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Bizim mücadelemiz bunun için, bizim mücadelemiz demokratik hukuk devleti için adalet için. Çünkü adalet olmazsa, adalet, yargı; suçla, yolsuzlukla, rüşvetle mücadele edemezse her şey biter her şey mahvolur. Adalet olmazsa aş, iş, ekmek de olmaz.
Bugün ayrıntılı bir şekilde tüm olayları, ciddi iddiaları ve kuvvetli şüpheleri savcının önüne koyduk. Şimdi savcılardan kapsamlı ve etkin bir soruşturma bekliyoruz. Çünkü ceza hukukunun, soruşturmaların, yargılamaların temel amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bunu yapacak olan da ilk aşamada savcılardır.
Bu soruşturmanın, bu iddiaların sonuna kadar takipçisi olacağımızı da buradan vurgulamak istiyoruz.
Ama hiç kimsenin endişesi olmasın artık gırtlağına kadar batmış ve yozlaşmış bir iktidar Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemez, bunu da biliyoruz. Ama bu memlekette seçim kararı alındığı gün dahi bazı şeyler düzelmeye başlayacak. Ve ilk seçimden sonra yaşanan önemli büyük bir değişimle yeni bir siyaset kültürüyle ilkeli, ahlaklı, dürüst bir siyasetle, yönetimle bu memleketin ve vatandaşlarımızın tüm sorunlarını çözeceğiz. Tüm usulsüzlükler, yolsuzluklar, rüşvet çarkları da bugün ortaya çıkmazsa yarın ortaya mutlaka çıkacaktır. Çünkü gerçeğin üzerini hiçbir güç örtemez ve kimse unutmasın ki hukuk her şeyi sonuna kadar takip eder.
Çok teşekkür ediyoruz, saygılarımızı sunuyoruz."