Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül, temmuz ayında yılın ikinci yarısında geçerli olacak memur maaş zammının belirlenmesi için Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) haziran ayı enflasyon açıklaması beklenirken “Ağır enflasyon ortamı nedeniyle alım gücü günden güne eriyen, gelecek hayali kurmak bir yana dursun ay sonunu getiremeyen kamu emekçileri, maaşlarında insanca yaşamalarını mümkün kılacak bir oranda artış beklemektedir. Memur maaşı en az 30 bin TL olarak belirlenmelidir” açıklamasını yaptı.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül, kamu emekçisinin maaş zamlarının belirlenmesine haftalar kala beklenen zam oranıyla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Milyonlarca emekçinin yapılacak zamma dikkat kesildiğini belirten Başgönül açıklamasında şunlara yer verdi:
“KAMU EMEKÇİLERİ MAAŞLARINDA İNSANCA YAŞAMALARINI MÜMKÜN KILACAK BİR ARTIŞ BEKLEMEKTE: Son toplu görüşmelerde sarı sendikaların razı olduğu ‘buçukluk’ zamlar ve yanlış ekonomi politikalarında inat edilmesi sonucu içine düştüğümüz ağır enflasyon ortamı nedeniyle alım gücü günden güne eriyen, gelecek hayali kurmak bir yana dursun ay sonunu getiremeyen kamu emekçileri, maaşlarında insanca yaşamalarını mümkün kılacak bir oranda artış beklemektedir.
ERDOĞAN’IN ‘EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI 22 BİN TL OLACAK’ VAADİ HALA KULAKLARDA: Bilindiği üzere, ocak 2023 döneminde memur zammı enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı, trajik biçimde yüzde 8 olarak belirlenmişti. Temmuz 2023 döneminde ise toplu sözleşme zammı yüzde 6’da kalmıştı. Yani yüzde 8'in üzerindeki 6 aylık enflasyon oranına yeni yüzde 6'lık toplu sözleşme zammı eklenerek 6 aylık memur zammı belirlenecektir. Bu rakamlara refah payı dahil değildir. Rakamlarla ve gerçeklerle oynayarak iktidarı hoş etme enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in haziran ayı enflasyon açıklamasından sonra zam tutarları netleşecektir. Ancak TÜİK’in büyük rol oynadığı tüm bu tiyatronun yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden önce verdiği "en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı" vaadi hala kulaklardadır. Dolayısıyla gelinen noktada, kamu emekçisine verilen tüm sözler, o sözlerin verildiği zamanki koşulların bugün daha da kötüleştiği hesap edilerek, daha da iyileştirilerek yerine getirilmelidir.
MEMUR MAAŞI EN AZ 30 BİN TL OLARAK BELİRLENMELİ: Kamu emekçisinin haklarının savunucusu olan Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz: Konfederasyonumuzun Ar-Ge birimi tarafından yapılan güncel araştırmalar, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 32 bin liraya dayandığını ortaya koymaktadır. Yıllardır ‘En az 3 çocuk yapın’ demeyi marifet bilen, işsizlik oranını geri çekmeye yönelik kamusal adımlar atmayıp hanede çalışan insan sayısının düşmesine neden olan iktidar, tam da bu nedenle en düşük memur maaşını en az 30 bin lira olarak belirlemelidir. Memur maaşı, yoksulluk sınırının altında kalmamalı, ‘devlette itibar’ lafını dillerinden eksik etmeyen yöneticiler, itibarını o kadar önemsedikleri bu devlette çalışan emekçileri derin yoksulluğun pençelerine artık itmemelidir.
GEÇİM DERDİ BU KADAR CİDDİYETSİZ BİÇİMDE GÖRMEZDEN GELİNEMEZ: Enflasyon oranı, ülkede çalışan nüfusun ücret zammından kira artış oranlarına kadar birçok hayati konunun belirleyenidir. Bu yüzden enflasyon ölçme işi, TÜİK’in yaptığı gibi hayali marketlerden alınan fiyatlarla, seçim zamanı bedava dağıtılan doğal gazı seçim sonrasında emekçiye ödettiren arka kapı oyunlarıyla, hangi ürünlerin yer aldığı mahkeme kararına rağmen açıklanmayan bir garip alışveriş sepetiyle belirlenemez. Geçim derdi de yoksulluk da bu kadar ciddiyetsiz biçimde görmezden gelinemez. Enflasyon ölçme işlemleri aylık olarak, bilimsel yöntemlerle ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde şeffaf olarak yapılmalıdır. Belirlenen bu gerçek enflasyon oranları, yine aylık olarak kamu emekçilerinin ücretine yansıtılmalı, ‘Halkımızı enflasyona ezdirmiyoruz’ tekerlemesi bir kez olsun ete kemiğe büründürülmelidir.
GELİR ADALETSİZİLĞİ ÇALIŞMA BARIŞINI BALTALAMAKTADIR: Kamudaki çalışma yaşamında memur-işçi arasında gelir adaletsizliği oluşturulmuştur. İşyeri hiyerarşisine, çalışma barışına ve akla aykırı biçimde çoğu memur, işyerindeki işçi arkadaşından daha düşük ücret alır hale gelmiştir. Hastanedeki temizlik personelinden daha az ücret alan memur, okulundaki aşçıdan daha az ücret alan öğretmen gibi sayısız örnekle ortaya koyulabilecek bu tablo, işyerlerindeki çalışma barışını da baltalamaktadır. Burada soru, kamuda çalışan işçi kardeşimizin neden o ücreti aldığı değil, memur sıfatıyla emek verenlerin neden alamadığıdır. Kamudaki işçi de memur da insani şartlarda yaşayabileceği ücretlere derhal kavuşturulmalı, kamudaki çalışma yaşamındaki ücret dağılımı matematiğe ihanet etmeyecek şekilde dengelenmelidir.
KAMU EMEKÇİSİNİN EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ: Kimsenin şüphesi olmasın ki Birleşik Kamu-İş, seçim zamanı verilen vaatlerin de kamu emekçilerinin geçim sıkıntısı başta olmak üzere acil çözüm bekleyen sorunlarının da takipçisidir. Kamu emekçisinin sırtında her gün biraz daha ağırlaşan bu yükün altında ezilmemesi ve fedakarca verdiği emeklerin tam karşılığını alabilmesi için sonuna kadar mücadele edeceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.”