Büyükçekmece Belediye Meclisi Kasım ayı toplantısını Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün başkanlığında gerçekleştirdi.
Gündem maddelerinin görüşülmesi öncesinde konuşan Başkan Akgün, Esenyurt Belediyesi’nin ardından sabahın erken saatlerinde 3 belediyeye daha kayyum atandığını belirterek KHK ile yaratılan bu durumun demokrasi ve evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmadığına dikkat çekerek: “2020’den beri Avrupa Konseyi’ne gittiğimiz zaman bunu her gün kafamıza vurdular” dedi.
“Seçilmişlerin yok sayılması demokrasi ve evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmaz”
Büyükçekmece Belediye Meclisi’nin Kasım ayı toplantısında geçtiğimiz hafta tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve belediyeye kayyum atanmasına yönelik değerlendirmeler yapıldı. Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, sabahın erken saatlerinden Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Halfeti Belediyesi’ne kayyum atandığını belirterek, halkın oylarıyla seçilen meclisin yok sayılarak kayyum atanmasının demokrasi ve evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmadığını söyledi. Başkan Akgün şöyle konuştu: “Ömrünü belediyeciliğe ve yerel demokrasiye vermiş bir arkadaşınızım. Ülkemi de yurt dışında sadece Avrupa Konseyi’nde değil, Dünya Belediyeler Birliği’nde, Marmara Belediyeler Birliği’nde değişik platformlarda temsil belediye başkanıyım, yerel demokrasi savunucusuyum. Esenyurt Belediye başkanımızın görevden alınması ve yerine kayyum atanmasının ardından bu sabah 3’üncü kez görevden alınan Ahmet Türk, Türk siyasetinde ister kabul et ister etme bir duayendir. Diğer 2 belediye başkanının yerine de kayyum atanarak görevden uzaklaştırılmaları son derece dikkat çekicidir. Ağustos 2016’da çıkan Kanun Hükmünde Kararname’den (KHK) önce de bir belediye başkanı tutuklanıyordu. Bölgemizde de oldu. Hapsedildiler, hemen gittik kaymakamlığın veya valiliğin talebi üzerine meclisi topladık. Yerlerine meclisten başkan vekilini seçtik. Belediye başkanları çıkıp geldikleri zaman kaldıkları yerden devam etiler. Bu evrensel hukuk anlamında Avrupa’nın tamamında uygulanan sistem. Biz de Fransa’dan almışız 1580 sayılı kanunu yaparken 1928-1930 yılları arsında. O zaman yapıldı o kanun. Ondan sonra da ne zamana kadar devam etti. 2016 ağustos 15’e kadar devam etti. Ondan sonra terörle mücadele kapsamında yapılacak olan mücadelede eğer belediye başkanının, meclis üyesinin terör ifade eden, kokan, yakıştırılan tutumu varsa ama telefonla, ama fiziki görevden alınır. Yerine meclisten bir başkan seçilmez. Bu kanun hükmündeki kararname bunu söylüyor. 2020’den beri Avrupa Konseyi’ne gittiğimiz zaman bunu her gün kafamıza vurdular. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önüne koydular. Şunu söylediler: “Senin belediye başkanını sorgulamak için alman, mahkemeye çıkarman hukuk karşısında hukuka uygun yapıldığı müddetçe sıkıntı yok. Hatta tutuklandı. Yine sıkıntı yok. Ceza aldı, yine sıkıntı yok. Orada halkın seçmiş olduğu meclis duruyor. Eğer o meclis de aynı suçları işlemişse, içeri girmişse eyvallah. Meclisin tamamı gitti, geçici olarak bir şey atarsın. Meclis yerinde dururken sen evrensel hukuka aykırı olarak 1580 sayılı kanunla 1930 yılından beri uygulamış olduğun, 2016’yılına kadar uygulamış olduğunu uygula. Türkiye Cumhuriyeti’ni yerel demokrasi üzerinde sürekli bizi meşgul eden bu kayyum meselesini gündemimizden çıkartalım.”
“İyi şeyler olmuyor ülkemiz adına”
Devletlerin geleceğinin genel prensipler üzerine oturtularak yürütüldüğünü belirten Başkan Akgün; “Hangi hukuk doğru? Roma Hukuku mu, Evrensel Hukuk. Fransız’ın, Roma’nın, Avrupa’nın düzenlemiş olduğu bizim kültürümüze uymayanlar varsa, eyvallah ama seçilmiş adamın yerine seçilmiş kişiyi koymanın bizim kültürümüze ne zararı var? Diyeceksin ki ‘’Terörist.” Terörist ile bizim işimiz yok. Terörist ile bizim mücadelemiz var. Teröristi yakalarsın. Mahkemeler kararını verir, gereğini yapar. İyi şeyler olmuyor ülkemiz adına. Memleketimizin geleceği şu anda hepimizi ilgilendiriyor ama daha da çok Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamını ilgilendiriyor. Çocuğumuzu, cumhuriyetimizi, vatanımızı en iyi şekilde büyütmek, geliştirmek, kalkındırmak muhtardan başlayarak sayın Cumhurbaşkanımıza kadar hepimizin, her siyasetçinin görevidir.”
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!”
CHP Grup Başkanvekili Tarık Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasına yönelik değerlendirmelerinin ardından, CHP Genel Merkezi tarafından kamuoyuna yönelik olarak hazırlanan duyuruyu okudu. Duyuruda şu ifadelere yer verildi: “Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer’in hukuki hiçbir izahı olmayan uyduruk gerekçelerle tutuklanması ve yerine seçmenden hiçbir yetki almamış hukuksuz bir kayyımın atanması devletimiz ve milletimiz adına utanç verici bir seçmen iradesi gaspıdır. İktidarın bu tutumu demokrasinin, halk iradesinin ve hukuk düzeninin çiğnenmesinden başka bir şey değildir. Devletin verdiği temiz kağıdıyla aday gösterilen, adli sicil arşiv kaydı bile olmayan, Esenyurtluların helal oylarıyla seçilen belediye başkanımıza reva görülen ve halkın iradesini yok sayan bu kararı reddediyoruz. Siyasi iktidarın yargıyı istediği gibi kullanarak kendi çıkarlarına göre hukuk dışı süreçler işletmesini asla kabul etmiyoruz. Kapalı kapılar ardında, toplumsal birlik ve bütünlüğümüze siyasi kumpas operasyonlarıyla müdahale etmek isteyenlere karşı çok kuvvetli bir mücadele sergileyeceğiz. Ahlaksız, hukuksuz ve gayrimeşru baskılara asla boyun eğmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde halkın büyük desteğini kazanarak iş başına gelen Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri, demokratik yollardan yönetime gelmiş ve yetkisini yalnızca ve yalnızca milletten almıştır.
Ancak bugün, halkın sandıktan çıkan iradesini yok sayan bu siyasi operasyonla halk iradesi gasp edilmekte, halkımızın seçme ve seçilme hakkı ayaklar altına alınmaktadır. Hiçbir hukuki gerekçe olmamasına rağmen, şafak operasyonları yapılması, daha mahkeme karar vermeden iktidar medyasında karar yayınlanması, daha atanmadan kayyım isminin haberlere konu olması, bu kumpasın “'ne istediniz de vermedik' denilen zamanlardan kalma yöntemlerle iş yapma alışkanlığının devamı olduğunu gözler önüne sermektedir. Öyle ki, Abdullah Öcalan’ın meclise getirilmesi yönünde çağrı yapan iktidar; eski ortaklarından kalma ilhamla hayata geçirilen bir şekilde, Türkiye’nin en büyük ilçesinin, Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanını siyasi bir kararla hapse atma pervasızlığını göstermiştir. Bununla birlikte, soruşturma ve tutuklama süreci; adil yargılanmayı, savunma hakkını ve tutuklama gerekçelerini düzenleyen birçok mevzuat kurallarına uyulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Kendini ev sahibi, milleti kiracı zanneden, halkıyla didişen, seçmenin iradesine saygı duymayan bu iktidar artık tüm kredisini tüketmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Esenyurt’ta gözünü kırpmadan kayyımın takipçisi olacak, her kararının, her uygulamasının gayrı meşruluğunu teşhir edecektir. Bununla birlikte Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına asla göz yummayacak, Esenyurt halkıyla görülmemiş bir hizmet dayanışması gösterecektir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, her türlü baskıya ve hukuksuzluğa karşı halkımızın iradesini savunmaya, demokrasiyi korumaya kararlıyız. Halkın iradesini çiğneyen siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz: Bu ülkenin seçilmişlerine karşı yürüttüğünüz hukuk dışı operasyonlar, vatandaşlarımızın Cumhuriyete ve demokrasiye olan bağlılığına gölge düşüremeyecektir. Bu hukuksuzluk sona erene kadar, halk iradesini korumak için meydanlarda, yargı önünde ve tüm demokratik platformlarda sesimizi büyüteceğiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!”