Siyasetçiler kalabalık kitlelerin basit isteklerini karşılamak için söylem üretip,kameralar önünde kalabalıkların duygusal halleriyle ortaklaşma rolleri yaparak kolay oy peşinde koşabilirler. Bu tiyatroda en inandırıcı olanı ve rolünü en iyi oynayanı “kolay” oyların çoğunluğunu alıp başarı elde edebilir.
Çoğu zaman azınlık olan fakat talepleri daha komplike olan kitlelerle iletişim kurup,bu komplike taleplerin karşılanması için çalışan siyasetçiler ise daha uzun vaadeli hedeflere yönelirken;doğru yatırımlarla basit istekli kalabalıkların sayısını azaltıp, azınlık kitleyi genişleterek bu kitlede çeşitlilik sağlayabilirler. Toplumsal ilerleme ve kalkınmanın kapısı böylece açabilir.
İlk siyasi tercihte söylem üretme maliyeti dahil birçok şey ucuz basit ve hızlıyken, ikincide proje üretimi,söylem ve ikna son derece maliyetli,zaman alıcıdır.
İlk siyasetçi tipinde kapalı gişe oynayan bir tiyatrocu(siyasetçi) varsa,ikincinin burada rekabet şansı çok zordur.
Sonuçları bakımından ise, basit isteklerin siyasi iktidarı, azınlık kitlelenin taleplerini görmezden geldikçe,azınlık ve çoğunluk birbirine yabancılaşarak karşı karşıya gelir ve azınlık sonunda kendine başka bir yerde yaşam alanı bulabilir.
Bu durumda basit talepli çoğunluğun basit istekleri de karşılanamaz hale gelir ve siyaset tekrar komplike ilişkilere elinde hiçbir uzlaşı kozu olmaksızın dönmeye mecbur kalır.
Toplumun topluluğa gerileme halidir bu. İnsanları içinde doğdukları toplumu bir arada tutan,ortak geçmiş, kültür ve birbirlerine bağlılık sebepleri ortadan kalkar, birlikte yaşamak için yeni gerekçelerin oluşturulması gerekir.
Basit isteklerin karşılanmasına dönük basit siyasi anlayışın sonu böyle gelir ama yeni bir toplumsal uzlaşının fikri maliyeti böyle zamanlara çok ağır yansır.
Belki de hiç yansımaz ve kaos olur.