Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Balaban, azospermi hastalarının bebek sahibi olabileceğini söyledi.
Azospermi, menide sperm hücresine rastlanmamasına deniliyor. İki çeşiti bilinen hastalığın birincisi sperm üretimi var ama spermin meniye ulaşmasını engelleyen bir tıkanıklık mevcut. İkinci çeşidinde ise testis içerisinde sperm üretimi yok. Azospermi hastalarının bebek sahibi olabileceğini söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Balaban, hastalık hakkında önemli bilgiler verdi. Dr. Balaban, infertil erkeklerin yüzde 10'unda ve tüm erkeklerin yüzde 1'inde azospermi durumu olduğunu belirtti.
'Kemoterapi ilaçları ve radyasyon tedavisi riski artırır'
Azospermiye neden olan birçok sebebin olduğunu belirten Dr. Muhsin Balaban, "Genetik hastalıklardan kliniferter sendromu, kemoterapi ilaçları, radyasyon tedavisi, narkotik benzeri ilaçlar, varikosel hastalığı, doğuştan sperm taşıyan kanalların yokluğu gibi durumlar azospermine neden olabilmektedir. Çoğu hastada genellikle bir sebep bulunamaz, doğuştan testisin gelişmemiş olması ya da çevresel zararlı maddelere maruziyet de azospermiye neden olabilmektedir. Azoperm saptandığında bunun sebebinin kanal tıkanıklığından mı? Yoksa testisin üretim bozukluğundan mı? Olduğunu anlayabiliriz. Yüzde 100 olmamakla birlikte hastanın fizik muayenesinden ve kandaki hormonlarından (FSH, İnhibin B) bir fikir elde edilebilir. Eskiden azospermik hastaların hepsine testis biyopsisi yapılırken, günümüz pratiğinde bu yaklaşım terk edilmiştir. Çünkü sperm bulmak için yapılan Mikro TESE ameliyatında aynı testiste bazı alanlarda hiç sperm üretecek hücre yok iken (Sertoly cell only) bazı alanlarda ise sperm üretiminin yetersiz olduğu (hipospermatogenez ya da maturasyon arrest) görülmüştür. Bu yüzden azospermik hastalara yapılan testis biyopsisi genel yaklaşımı değiştirmemektedir ve MikroTESE işlemi önerilmektedir" diye konuştu.
'Tedavide partnerin yaşı önemlidir'
Azospermi olan hastalarda tedaviyi planlarken birçok faktörü göz önüne alınması gerektiğini dile getiren Dr. Balaban, "Öncelikle partnerin yaşı, gelecekle ilgili beklentiler, hastanın hormon tahlilleri ve fizik muayene bulguları tedaviyi şekillendirmektedir. Eğer hasta vazektomi operasyonu olmuşsa ilk yapılacak şey; vazın tekrardan düzeltilmesidir. Hastanın kullandığı uyarıcı ilaçlar var ise kesilmelidir. Hastada hormonal yetmezlik var ise (pituiter yetmezlik gibi) hormon tedavisi uygulanarak sperm üretimi sağlanabilir. Belirgin varikosel var ise sadece varikoselin düzeltilmesi sperm üretimini başlatabilir. Bu sebepler dışındaki hastalarda zaman kaybetmeden testis içinde sperm arama işlemi (Mikro TESE) yapılmalı ve üremeye yardımcı teknikler uygulanmalıdır. Bu işlem yapılırken doktorun tecrübesi, eğitimi ve yeterliliği göz ününe alınmalıdır. Gerçekten de çok sayıda Mikro TESE işlemi yapan doktorun başarısı daha fazla olmaktadır" şeklinde konuştu.
'Hastanede kalma süresi kısadır'
Dr. Balaban, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Dünya üzerinde çok sayıda çift azospermik olduğu halde üst paragrafta anlatılan yöntemlerle çocuk sahibi olmuştur ve hayallerine kavuşmuşlardır. Obstrüktif azospermi için sperm bulma yöntemleri birden çoktur. Bunlar TESE, TESA ve MESA'dır. Nonobstrüktif azospermide sperm bulma şansı en yüksek olan Mikro TESE yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemde hastanede günübirlik yatış olmaktadır. Mikroskop kullanıldığı için sadece sağlıklı görülen tübüller seçilerek alınmaktadır ve testisin testosteron üreten hücrelerine zarar verilmemektedir. Bu işlem lokal anestezi altında yapılabilir ama işlemin bazı vakalarda uzayabileceğinden ve hasta faktörü göz önüne alındığında genel anestezi altında yapmak daha uygun bir seçenek olarak önümüze gelmektedir'.