Öncelikle sizi tanımak isteriz. Aytekin Duran kimdir?
26.01.1993 tarihinde Edirne’de doğdum. Ailemle birlikte İstanbul’da yaşamaktayım. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu (yeni adı İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu) Spor Yönetimi bölümünü tamamladıktan sonra Karabük Üniversitesi Hasan Doğan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği bölümünü okuyarak lisans eğitimini tamamladım. Futbol hakemliği ve basketbol antrenörlüğü yapmaktayım; ancak 17 yaşında çok severek başladığım futbol hakemliğini sakatlığımdan dolayı bırakmak zorunda kaldım. Basketbol antrenörlüğü kariyerimde birden fazla alt yapı basketbol takımında antrenörlük yaptım ve başarılar elde ettim. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu basketbol takımında yardımcı antrenörlük görevinde bulundum ve Ünilig’de başarılar elde ettik. Son olarak da Karabük ilinde yeni oluşturulan Karabük Demir Kartal GSK tekerlekli sandalye basketbol takımında yardımcı antrenörlük görevinde bulundum. Oradan da başarıyı elde ettikten sonra ayrıldım. Şimdi spor eğitmenliği, oyunculuk ve yazarlık alanlarında ilerlemekteyim. Kengeş Eğitim ve Yardımlaşma Derneği çatısı altında elimden geldiğince yardıma ihtiyacı olan ailelere destek sağlıyorum. ‘Biricik Babam ve Corona Günlüğü’ ve ‘Sevgisizliğinizle Ölünüz’ adlı eserlerin yazarıyım.
Yazın hayatınız nasıl başladı?
Yazın hayatıma annemin karnından doğduktan sonra başladım. Yani yaşadıklarımı ve gözlemlediklerimi ruhuma yazıyordum. Babamın vefatını tek başıma öğrendiğim ilk günden sonra ruhuma yazdıklarımı kâğıda aktarmaya karar verdim.
Yazarken nelerden esinlenirsiniz?
İlginç yaşam öyküleri olan kişileri dinleyerek ve gözlem yaparak yazıyorum. İçimde hissettiğim duyguları dinleyerek duygularımla sohbet edişimden esinleniyorum. İyi bir yazarın gözlem yeteneğinin çok iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Bulunulan ortamlar ve yaşanan olayları gözlemlemek de yazmada etkili oluyor.
Geçtiğimiz aylarda okurlarla buluşan ‘Biricik Babam ve Corona Günlüğü’ adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?
Babacığımın ölümünü yaşarken hiçbir şey yapamamanın verdiği çaresizlikten kendim de dâhil sadece seyredenleri affedip, babacığımın yüreğimdeki sevgisiyle yeni deneyim düzeylerine ilerlemeye karar verdim. Kısa sürede yaşadığım zorlu mücadele içinde beni zehirleyen duygularıma yenik düşmeden ve her şeye rağmen hayatla barış içinde kalarak onu sevmeye devam ettiğimde fark ettim. Kitap okumayı seven değerli insanlara ve dünyadaki bütün insanlara bir şekilde ulaşarak hayatlarında karşılaşabilecekleri zorluklara rağmen nasıl güçlü kalabileceklerini ve her şeye rağmen güçlü kalabilmenin formülünün insanları sevmeleri, hayatı sevmeleri ve hayatın değerini bilmenin olabileceğini aktarmayı düşündüğümden dolayı bu kitabı yazdım ve duygularımı aktarmayı başarabildim.
Kitabın ismi, nereden geliyor?
28 Mart 2020 akşamı evde ana haber bültenini izlediğim sırada bu kötü acıyı yaşayanların duygularının paylaşılmadığını fark ettim ve kendime “Neden denemiyorsun?” dedim. Defterimi ve kalemimi aldım. Nasıl başlayacağımı düşündüğüm sırada değerli ve aklıma anlamlı olabileceğini düşündüğüm ‘Biricik Babam ve Corona Günlüğü’ ismi geldi. Hem babamın hayat hikâyesi hem de Corona virüsü ilgili yaşanan süreçten bahsetmek istediğim için kitaba ‘Biricik Babam ve Corona Günlüğü’ ismini verdim.
Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?
Eserimi okuyan okurlar, ilk deneyimime göre yaşanan duyguyu aktarmayı başarabildiğimi belirttiler. Başarıya ulaşacağına inanıyorum; ancak bu süreç biraz daha uzun olacak.
Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?
Eserimin her bir satırında gizli anlamları bularak yaşanılan duyguları hissediliyor olması. Yazdığım her bir satırda duygularımı hissederek yazmayı tercih ettim.
Hazırlık aşamasında olan farklı bir eseriniz var mı?
‘Biricik Babam ve Corona Günlüğü’ adlı eserim ilk eserim olmuştur. Sonrasında çok değerli olan bir ablam ve arkadaşım olan Dilara Esen ile birlikte yazdığımız ‘Sevgisizliğinizle Ölünüz’ adlı eserimiz ikinci eserim olmuştur. Üçüncü eserimin çalışmasını yapıyorum şimdilerde. Kadın cinayetleri üzerinden gidilerek polisiye türünde olabilecek bir eserin çalışmasını yapıyorum.
Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?
Yazmak, bana birçok şeyi ifade etmektedir. İlk eserim, benim için terapi gibi olmuştur. Yazdıkça duygularımı rahatlatıyordu. Yazdıklarınızı okumak için sabırsızlıkla bekleyen bir okuyucu kitlesi var ve onlara karşı sorumluluk duygusunu hissederek, yazmak ayrı bir keyif verici bir durumdur. Yazmak; mutluluktur, huzurdur, hayal gücünüzü ve kalbinizde oluşan duyguları hissetmektir, zorlu günlerimde en büyük destekçim ve hayata olan bakış açısını değiştirmeyi başarabilendir. Kısacası yaşam biçimidir.