ÖZTRAK: 'AŞIDA ARACI FİRMA YOK' DİYENLER YALAN SÖYLÜYORMUŞ
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP tarafından CHP’ye yönelik hazırlanan “Yalan üretim merkezi” animasyonu için “AK Parti’deki yönetmenin iyi olmadığını biliyoruz.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP tarafından CHP’ye yönelik hazırlanan “Yalan üretim merkezi” animasyonu için “AK Parti’deki yönetmenin iyi olmadığını biliyoruz. Çektikleri filmlerin senaristleri ise berbat. Çünkü lüks arabalarda, burnuna pudra şekeri çekenlerle beraber çalışıyorlar” dedi.
Öztrak, iktidarın gizli tuttuğu aşı sözleşmesinin belgesini paylaşarak, Sinovac aşısının Türkiye’ye Keymen İlaç tarafından ithal edildiğini duyurdu. Öztrak, “Demek ki biz ‘aracı firma var’ derken doğru söylüyormuşuz, ‘hayır, yok’ diyenler de yalan söylüyormuş” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Faik Öztrak, AKP tarafından CHP’ye yönelik hazırlanan “Yalan üretim merkezi” animasyonuna yanıt verdi, hükümet yetkililerine 52 soru sordu. Faik Öztrak’ın konuşmaya başladığı sırada “Devamı gelecek” diye biten “Yalan Üretim Merkezi” isimli animasyon videosu AKP’nin sosyal medya hesaplarından silindi. Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
ŞAHSIM HÜKÜMETİ, ÇAREYİÇİZGİ FİLM ÜRETMEKTE ARIYOR:‘Yalanla kurulan her şey, zamanla yıkılır’ derler. Hep söylüyoruz, hakikatlerin, er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Ülkeyi yönetme kabiliyetini yitiren, gerçeklerden kopan, milleti unutan, söyleyecek sözü kalmayan, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemeyen, Erdoğan şahsım hükümeti, şimdi çareyi çizgi film üretmekte arıyor. ‘Çarşamba günü vizyona giren bu yapımın müellifi kim, imzasını nasıl atmış, kendini nasıl tanıtıyor’ diye baktık, AK Parti’nin isim ve logosu var, altında da, ‘yalan üretim merkezi’ yazıyor. Tesadüf mü, tevafuk mu? Yoksa şecaat arz ederken sirkatlerini mi söylemişler? Bunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. AK Parti Yalan Üretim Merkezi prodüksiyonu olan bu yapımın, gişesi çok zayıf kaldı. Neyse, biz film işine girmeyelim, bu işi, yalanı gerçek gibi anlatan popülist siyasetin, ülkemizdeki baş mümessili Erdoğan şahsım hükümetine bırakalım. Biz, milletimizin gerçeklerine ses olmaya devam edelim.
FİLM ÇEKMEYİ BIRAKIN YANIT VERİN: Sarayın kibir abidelerini, ünlü yönetmen Akira Kurosawa’nın sözleriyle uyaralım; ‘iyi bir yönetmen, iyi bir senaryoyla bir başyapıt üretebilir, iyi senaryoyla vasat bir yönetmen sıradan bir film çıkarır fakat kötü bir senaryoyla, çok iyi bir yönetmen bile iyi bir film yapamaz.’ AK Parti’deki yönetmenin iyi olmadığını biliyoruz. Çektikleri filmlerin senaristleri ise berbat. Çünkü lüks arabalarda, burnuna pudra şekeri çekenlerle beraber çalışıyorlar. Kötü yönetmenle kötü senaryo birleşince, ortaya şecaat arz ederken sirkatin söyleyen animasyon filmler çıkıyor. Ampulü patlattılar. Değiştirmeyi de yasaklamaya çalışıyorlar. Karanlıkta millet sıkılmasın diye de çizgi film gösteriyorlar. Ama millet bunların filmini seyretmiyor. Konuşmamın başından bu yana, 52 soru sordum. Film çekmeyi bırakın. Bu sorularımıza cevap verin. Cevap veremiyorsanız da artık sandığı milletin önüne getirsinler.
ARPALIĞA ÇEVİRDİĞİNİZ KOLTUKLARI ULUFE GİBİ DAĞITTINIZ YALAN MI:Şimdi metal yorgunu, popülist, gerçek ötesi olduğunu kendi itiraf eden, yalanı doğru gibi anlatan Erdoğan şahsım hükümetine soruyoruz: 2013’te 958 milyar dolara çıkan milli gelirin, tek adam vesayet rejiminin düğmesine basmanızla birlikte tepe taklak aşağı gittiği, 2020’de 717 milyar dolara düştüğü yalan mı? Tek adam hevesinizin peşinde milletimizin 241 milyar dolarını heba ettiğiniz yalan mı? Saraya bağlı Türkiye İstatistik Kurumu’nun elimdeki bülteninde yer alan verilerden yaptığımız hesaplamalara göre ülkede gerçek işsiz sayısının, sadece bir yılda 2 milyon 918 bin kişi arttığı, 10 milyon 219 bin kişi olduğu yalan mı? 15-29 yaş arasında her üç gençten birinin taşı sıksa suyunu çıkaracak 5,7 milyon evladımızı ev genci olarak anasının babasının eline baktığı yalan mı? 19 yıldır yönettiğiniz, daha doğrusu yönetemediğiniz ülkemizde; ev genci sayısının dünya üzerindeki 83 ülkenin, toplam işsiz sayısının ise 107 ülkenin nüfusunu geçtiği yalan mı? İnsanlara iş bulmak şöyle dursun, son iki yılda işi gücü olan 2 milyona yakın vatandaşımızın işini gücünü kaybettiği yalan mı? Yoksa, ana babaların bin bir emekle okuttuğu 1 milyonu aşkın üniversite mezunu gencimiz işsiz gezerken, Genel Merkezi’nizdeki ofis boyların milyonluk arabalarda, burnuna pudra şekeri çektiği mi yalan? Millet inim inim inlerken rüşvetten aklanmamış makaracı eski bakanınızı, Prag’a büyükelçi atadığınız mı yalan? Yine hakkında rüşvet iddiaları olan 15 Temmuz darbesinin en önemli isimlerinden birinin kardeşi olan şahsı, Hollanda’ya büyükelçi yaptığınız mı yalan? Mütekait milletvekillerinize, arpalığa çevirdiğiniz büyükelçilik, rektörlük koltuklarını ulufe gibi dağıttığınız yalan mı?
MERKEZ BANKASI KASASININ 45 MİLYAR EKSİDE OLDUĞU DA MI YALAN: Ve tabii ki buharlaştırdığınız 128 milyar dolar… 2019 şubat ayında 54 milyar dolar fazla veren Merkez Bankası’nın net rezerv hesabının, 2020’nin kasım ayında 47 milyar dolar açık verdiği de mi yalan? Bu yılın nisan ayı sonu itibariyle de Merkez Bankası’nın kasasında, kendine ait tek bir cent bile döviz kalmadığı, kısa vadeli yükümlülükler ayıklandığında kasanın 45 milyar dolar ekside olduğu da yalan mı? Biz ‘128 milyar dolar buharlaştırıldı’ derken, AK Parti Genel Başkanı’nın grup toplantısında çıkıp ‘128 milyar dolar ne ki? Biz 165 milyar doları sattık gitti. Ne yapacaktık, turşusunu mu kuracaktık’ dediği de mi yalan? Merkez Bankası rezervlerini, arka kapıdan buharlaştırmanıza dayanak gösterdiğiniz, kanunun Merkez Bankası’na, ‘bağımsız bir biçimde hedeflerini gerçekleştirmek için araç olarak kullan’ dediği milletin döviz rezervlerini, başında bir siyasetçi olan Hazine ve Maliye Bakanı damadın eline oyuncak diye veren 21 Şubat 2017 tarihli bu protokol de mi yalan? Damadın 2019’da sahte istikrar algısı yaratarak yerel seçimleri kazanmak için, 2020’de de kayınpederinin kerameti kendinden menkul ‘faiz enflasyonun sebebi’ teorisini ispatlamak için Merkez Bankası’nın elindeki döviz rezervlerini, Hazine’ye aktarıp kamu bankaları üzerinden talimatla sattığı da mı yalan? Buharlaşan rezervleri saklamak için de emanet dövizlerle, Merkez Bankası’nın kasasını yamadığı, Merkez Bankası’na evini sattırıp, aynı eve kiracı çıkarttığı da mı yalan? 128 milyar doların encamı hakkında uzun süre susan Hazine ve Maliye Bakanı dün akşam bir televizyon programında çok şey söyledi de neden göreve gelir gelmez, ayağının tozuyla kasım ayında bu protokolü uygulamaktan vazgeçtiğini açıklamadı. Yoksa bu da mı yalan?
KAPANMANIN TURİZM İÇİN OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİ DE Mİ YALAN: 128 milyar doları buharlaştırdınız, şimdi başta turistler olmak üzere dövizim var diyenin peşinden koştuğunuz da mı yalan? Kasa tam takır olunca turizm gelirlerine bel bağlayan Erdoğan şahsım hükümetinin Dışişleri Bakanı’nın, daha dün çıkıp, ‘Turistin görebileceği herkesi aşılayacağız’ dediği de mi yalan? Daha millete edilmiş bu hakaretin dumanı tüterken, Hazine ve Maliye Bakanı’nın dün gece çıkıp, kapanmanın vatandaşın sağlığı için değil, turizm için olduğunu açık seçik söylediği de mi yalan? Yoksa, kasayı boşaltan Erdoğan şahsım hükümetinin bu ülkenin vatandaşlarını, öz yurdunda garip, öz vatanında parya gibi gördüğü mü yalan? Salgının kontrol altına alınmaya yaklaştığı dönemde, parti kongrelerini lebalep doldurup, memleketin dört yanına virüsü bulaştırdıkları da mı yalan? AK Parti’nin son kongresinden bu yana, salgın nedeniyle 11 bin 725 vatandaşımızın hayatını kaybettiği de mi yalan?
RUHSAR PEKCAN’IN ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK DOLAŞTIĞI YALAN MI: Sormaya devam edelim: Bu ülkenin 128 milyar doları eritilirken, ekonominin başına oturtulan mutemet damadın ortada olmadığı yalan mı? Emeklinin ikramiyesinin resmi enflasyona göre en az bin 500 TL’ye çıkması gerekirken, bin 100 TL verdiniz ve her bir emekliden 400 TL kestiğiniz yalan mı? İstanbul Belediye Başkanı, elini arkasına bağladı diye inceleme başlattığınız, ama hakkında her gün bir yolsuzluk iddiası her gün bir usulsüzlüğü ortaya çıkan eski Ticaret Bakanınız Ruhsar Pekcan’ın elini kolunu sallayarak dolaştığı yalan mı? Bundan iki sene önce, yerel seçim zamanında, İstanbul’da meydan meydan dolaşıp ‘Seçimde Sisi mi diyeceğiz, Binali mi’ diye bağırırken, bugün Mısır’la tarihi birlikteliğimizi yeniden devam ettirme gayretinden bahsetmeye başladığınız yalan mı?
HÜKÜMETİN KALBİ MİLLETE KARŞI MÜHÜRLÜ: Çizgi film çekip eğlenen AK Parti yöneticilerine, bir eli yağda, bir eli balda olan, saray efradına soruyoruz: Muğla’nın Milas ilçesinde, ‘Borcum çok, traktörümü de satın borçlarımıödeyin, bu onursuzluğa dayanamam’ diye not bırakıp canına kıyan çiftçi Fahrettin Aktaş mı yalan? İzmir’de iş yerlerinin aylardır kapalı olması sebebiyle düştükleri ekonomik sıkıntılara dayanamayan kahveci esnafı, Nuri Çengeloğlu ve Erdal Şenözpak mı yalan? Mersin’de dükkanını günlerce siftahsız kapatan sonunda oğluna ‘beni affet’ diye mesaj bırakıp bu dünyadan ayrılan kokoreççi Murat Gümüş mü yalan? Bunların hepsi bu ülkenin gerçekleri… Ama Erdoğan şahsım hükümetinin gözleri var görmez, kulakları var duymaz. Kalbi millete karşı mühürlü.
YALAN SÖYLÜYORLARMIŞ: Son olarak bugüne kadar defalarca kez sorduğumuz ama hükümet tarafından açıklanmayan Çin aşısıyla ilgili sözleşmenin bilgilerine ulaştık. Bu belgeye göre, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Sinovac şirketi ve Keymen İlaç San. ve Tic. AŞ ile bu sözleşmeyi imzalamış. 24 Kasım 2020 tarih ve 2020-991 numaralı sözleşme. Buna göre; sözleşmenin yüklenici firmaları Sinovac Life Sciences Co. LTD. ve Keymen İlaç San. ve Tic. AŞ. Çin aşısıyla ilgili sözleşmenin bilgilerine ulaştık. Buna göre; sözleşmenin yüklenici firmaları Sinovac Life Sciences Co. LTD. ve Keymen İlaç San. ve Tic. AŞ. gümrük kayıtlarında da Sinovac aşılarında, bu şirket ithalatçı gözüküyor. Demek ki biz ‘aracı firma var’ derken doğru söylüyormuşuz, ‘hayır, yok’ diyenler de yalan söylüyormuş. Yüklenici firma koronavirüs aşısını, Devlet Malzeme Ofisi’ne KDV hariç 12 dolardan satmayı taahhüt ediyor… Yapılan aşılar ortada, bugüne kadar Türkiye’de 14 milyonu birinci doz, 10 milyonu ikinci doz olmak üzere, küsuratları dahil 24,5 milyon doz aşı uygulandı. Elde topu topu 4,5 milyon doz aşı var. Bunu gören Bakan geçtiğimiz günlerde de ‘aşı tedarikinde önümüzdeki iki ay sıkıntı var’ deyiverdi. Ama saraydan zılgıtı yiyince sert bir U dönüşü yaptı. Erdoğan inşallahla, maşallahla bir aşı tedarik takvimi açıkladı, daha önce nisan ayı için söz verdiği yerli aşı için de ‘Bana söz verdiler, eylül-ekimde üretime geçilecek’ dedi. Tüm dünya aşı tedariki ve çeşitlendirmesi içi sözleşmeleri geçtiğimiz yıl tamamladı… Bunlar ise hala ‘inşallah’ diyerek aşı kovalıyorlar.
50 MİLYON DOZ AŞI NEREDE: Sorularımızın muhatabı, artık yalancı çoban durumuna düşmüş Sağlık Bakanı değil, DMO’nun ilgili kuruluşu olduğu Hazine ve Maliye Bakanı’na soruyoruz: Tarihini, sayısını ve özet bilgilerini verdiğimiz bu sözleşme gereği, şubat ayı sonu itibariyle Türkiye’ye teslim edilmiş olması gereken 50 milyon doz aşı nerede? Şubat sonuna kadar teslim edileceği söylenen 50 milyon doz aşıdan, teslim edilmeyen 25 milyon doz aşı için hangi işlemi yaptınız? Sözleşmeye aykırışekilde teslim edilmeyen 25 milyon doz aşı için bu sözleşme kapsamında hangi yaptırım ya da yaptırımlar uygulandı? Bu aşı meselesinin en başında, ‘Keymen İlaç aracı firma değil, sadece lojistik süreci yürütüyor’ demiştiniz. Sonra aracı olduğu ortaya çıkan bu firmanın teminat bile veremediği görülüyor. Sinovac, ilk 1 milyon doz aşıyı hibe diye göndermişti. Sonra bunu Keymen adına DMO’ya teminat versin diye gönderdiği, Keymen’in de aşıyı devlete parayla satarak aldığı 12 milyon doları, DMO’ya teminat ve diğer masraflar için yatırdığı ortaya çıktı. Bu teminat ne oldu? Firma edimini zamanında yerine getirmediği için el kondu mu? Bu aşılar gelmediyse, gecikmenin gerekçesi ne? Bir teminatı bile veremeyen firmaya, koca ülkenin sağlığını nasıl emanet edebildiniz?
HABERE YORUM KAT