ÖZLEM OĞUZ: ‘NARİNNAR’ MERAKLA BEKLENEN BİR SON
Yazar Özlem Oğuz ile bir araya geldik. Oğuz’un yazın hayatını ve ilk kitabı Narinnar’ı konuştuğumuz keyifli sohbetimiz sizlerle…
Hoş geldiniz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Özlem Oğuz, İstanbul’da doğup büyüdüm. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nde okudum.Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra evlendim. Yabancı şirketlerde on yıl kadar bir çalışma hayatım oldu.İkiz oğullarım dünyaya geldikten sonra işten ayrıldım. Onlar,şimdi liseli gençler oldu. Ben de hayata ve kendime daha çok vakit ayırmaya başladım. Doğayı, farklı yerlergezerek görmeyi, yakınlarımla zaman geçirmeyi, sinema ve tiyatroyu seviyor, bol bol müzik dinliyor, kitap okuyor, yazıyor,ayrıca tasavvufla ilgileniyorum.Ara sıra inzivaya çekilmeyi tercih ettiğimi deinkâr etmiyorum tabii.
Yazmaya nasıl başladınız?
Beş yıl önce erkek kardeşimi kaybettim. Onun zamansız ve ani gidişiyle tarifsiz bir acı yaşayarak hayatı sorgulamaya başladım. Bu içsel yolculuğumda çok sık yazmaya, yazdıklarımı yakın çevremle paylaşmaya, olumlu geri bildirimler almaya başladım ve bunun bana çok iyi geldiğini hissettim. Yazmak, bana uçsuz bucaksız bir alan sunuyordu. Ben de hayata tezat, istediğim her şeye istediğim gibi yaşamlar verebiliyordum. Benim mizacımda hep bir mükemmeliyetçilik hâkim olmuştur. Yıllardır beni çok yoran ve yıpratan bu özelliğim, bana kılavuzluk ederek doğru bir yol gösterdi. Yazacaksam bu konu da iyi bir eğitim almalı ve kendimi geliştirmeliydim. Böylece Erbulak Yazarlık Evi’ne başladım ve son üç yılımı kendimi usta ellere emanet ederek çok doğru bir yerde tamamladım. ‘Affet Beni’ ve ‘Uykudan Önce Pandemi den Sonra’ isimli kolektif kitaplarında hikâyelerim yayımlandı. Artık kendi romanımı yazmaya çok hazır ve çok istekliydim.
‘Narinnar’ adlı kitabınızı anlatır mısınız? Bu kitabı neden kaleme aldınız?
Narinnar, kurgusal bir roman. Fantezi, gizem ve gerçek iç içe.Hayal gücümün nereye kadar gittiğini görmek istedim ve kendimi hür bıraktım. Kafamda oluşturduğum bir taslak vardı elbette;ama yazdıkça mekânla bütünleşip karakterlere öylesine kapılıp gittim ki kalemi onlara teslim ettim ve onlar kendileri yazdı adeta.
Niran, başkahramanımız. Birlikte geçirdikleri trafik kazasından sağ kurtulan; ancak komada olan kızı ve kocası için zor bir kararın eşiğinde olan bir kadın. Ona bir mucize gerek. Karşısına çıkan Arraf, ölümün sırrına ermiş doğaüstü güçlerine tanık olduğumuz bir varlık. Niran’ın dileğine karşılık bedeli ağır bir istekte bulunuyor. Karşılıklı bir anlaşma yapılıyor. Niran, bir ailenin içine sızacak ve onları felakete sürükleyecek. Peki, bir aileyi yok etmek pahasına sevdiklerine kavuşabilecek mi?
Herkes gibi Niran’ın da göstermek istemediği bastırdığı bir yüzü, gizli bir kişiliği var. Bitirmesi gereken bu ağır görevde Niran, karanlık tarafıyla yüzleşecek. Bazen ona direnecek, bazen boyun eğip kabullenecek. Bu çatışma ve uzlaşmanın ona hangi yararları ve hangi zararları getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Kitabın isim hikâyesi ne?
Narinnar,hikâyemizin ana karakteri Niran’atakılan bir lakap.Niran’ın çevresinde gelişen olaylarla birlikte onu tanımasürecine giren değerli okurların kitaptasırayla uğrayacakları duraklar var. İsim hikâyemiz de birinde onları bekliyor olacak ve ben keşfiokurlara bırakıyor, daha fazla açıklama yapmak istemiyorum.
‘Narinnar’ beklediği başarıya ulaşacak mı sizce?
Evet, ulaşacağına inanıyorum. Önemle belirtmek isterim ki, Narinnar’ın beklediği tek başarı; olabildiğince çok okura ulaşmak, gözlerle buluşarak ellerden tutmak ve hikâyesini anlatarak tüm gönüllerle bir bağ kurmak. Narinnar’ın geniş bir okur kitlesine ulaşmasını diliyorum.
Narinnar’ı bir okur gözünden anlatacak olursanız neler söylersiniz?
Narinnar’ı okumuş olanların bana aktardıklarını aynısını söylerim. Keyifle okuyacağınız, farklı konusuyla elinizden düşürmek istemeyeceğiniz bir kitap. Merakla beklenen bir son. Sürpriz finaliyle de bir o kadar şaşırtıcı ve beklenenin dışında.
Geleceğe yönelik projeleriniz neler?
Yazmaya devam etmeyi ve kitabıma yeni kitaplar eklemeyi planlıyorum.
Yazın dünyasında örnek aldığınız isimler var mı?
O kadar çok kıymetli yazarımız var ki…Hayranı olduğum,benim için çok özel Türk yazarlardan ilk aklıma gelenler;Ferit Edgü, Oğuz Atay, Seray Şahiner, Hakan Günday, Hasan Ali Toptaş,Zülfü Livaneli,bana emeği geçen saygıdeğer hocam Hakan Akdoğan,Sema Kaygusuz, Sabahattin Ali, Reşat Nuri Güntekin, Leyla Erbil…
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Türlü zorluklarla sınandığımız bu zamanlardahepimize şifa olacak kitap okuma alışkanlığını herkesin kazanmasını gönülden diliyorum.
Bana bu imkânı sağlayan sizlere de çok teşekkür ediyor, başarılar diliyor, İstanbul Ses Gazetesi’nin değerli okurlarına saygılarımı sunuyorum.
HABERE YORUM KAT