Özgür Özel: “Biz Her Pazartesi MYK Salonunda Nasıl İktidar Oluruz Diye Plan Yapıyoruz”

Özgür Özel: “Biz Her Pazartesi MYK Salonunda Nasıl İktidar Oluruz Diye Plan Yapıyoruz”

“SEÇİM GÜNÜNÜ İKİNCİ BASIN BAYRAMI OLARAK KUTLAYACAĞIZ”

“SEÇİM GÜNÜNÜ İKİNCİ BASIN BAYRAMI OLARAK KUTLAYACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Recep Tayyip Erdoğan, diyor ki bizim için, ‘Toplanmışlar 28 Şubat günü Ankara'da. Niyetleri başka; bunların niyetleri hükümet ve iktidarı nasıl ele geçiririz, onun gayreti içindeler’ diyor. Biz her pazartesi saat 13.00'te Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı salonuna gidip, iktidarı nasıl ele alırız onun için konuşuyoruz, plan yapıyoruz. Bundan doğal bir şey yok, buna demokrasi diyorlar. Zam ve zulüm rejimini bitireceğiz” ifadesini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nun hafta sonu da çalıştığını anımsatarak, “Kanunun 21’inci maddesi, düzenlemesi gereken işi yine cumhurbaşkanına bırakıyor. Nükleer denetim kurumu kurulacak, bu kurulu Cumhurbaşkanı atayacak. Bu doğru bir şey değil. Biz dedik ki; cumhurbaşkanın ataması bizim işimize gelir. Neden? Bugün birini atarlar, bir sene sonra değiştiririz, istediğimiz birini atarız. Bugün örneğin Bilal Erdoğan'ın, Kartal İmam-Hatip'ten arkadaşını koydular oraya. Biz geliriz, liyakatli birini atarız ama biz bunu doğru bulmuyoruz. Diyoruz ki: Bu kurum, iktidar kim olursa olsun yürütmeden bağımsız, yasamanın oluşturduğu ve denetlediği, her partinin içinde olduğu bir kurum olsun diyoruz, geleceğimiz tehlike altında olduğu için” dedi. Özel, şunları kaydetti:

“NÜKLEER TEHDİTTE BULUNUYOR”

Bir önerge hazırladık. Önerge diyor ki: Bu kurum 8 kişiden oluşur, 6 yıllığına seçilir, şöyle olur, böyle olur; kurula seçilecek 8 üyenin özellikleri bunlar, başkanın özellikleri bunlar diye sıralamışız. Bakın Çernobil patladı, Türkiye'de bile ne kadar insan öldü, ne kadar kanser vakaları arttı ki Çernobil ne kadar uzaktı Türkiye'ye. Hepinizin torununu birileri öldürmesin diye uğraşıyoruz. Hatırlatmak iyi değil ama Soma faciasından önce verdiğimiz araştırma komisyonuna araştırılmasına elini kaldıranlardan hangisi, hangi birisi o kaldırdığı parmağı savunabildi sonra? O yüzden bu işlerin şakası yok. Seneye iktidar değişecek. Biz diyoruz ki, iktidarla değişmesin kurum. Çoğunluğunuz var. Ayrıca da şu nükleer santrali böyle övüne övüne savunan arkadaşlara da şunu söylemek lazım. Dün hep birlikte izledik. Zaporijya'da nükleer santrali Ruslar ele geçirmeye çalışıyor, Ukraynalılar koruyor. Siz bir nükleer santrali ciğerinize koyarsanız, bir savaş anında içinizde nükleer bomba vardır bir tane. Gelir onu patlatırlar, hepinizi götürürler. Böyle hangi ülkenin başındaki hangi çılgın, hangi diktatör, hangi otoriter liderin hangi talimatı vereceğini nereden biliyorsunuz? Bak Putin nükleer tehditte bulunuyor.

“SARAY DEMEK YİNE YASAK”

Recep Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği'nin genel kurulunda diyor ki bizim için, muhalefet için: ‘Toplanmışlar 28 Şubat günü Ankara'da. Niyetleri başka; bunların niyetleri hükümet ve iktidarı nasıl ele geçiririz, onun gayreti içindeler’ diyor. Şimdi buradan açıklıyorum: Sayın Erdoğan, Bir benzeri 7 Mart Pazartesi saat 13:00'te var. Bir sonraki 14 Mart'ta, bir sonraki 21 Mart'ta. Biz her pazartesi saat 13:00'te Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı salonuna gidip oturup hükümeti, iktidarı nasıl ele alırız, nasıl iktidara geliriz onun için konuşuyoruz, plan yapıyoruz. Bundan doğal bir şey yok, buna demokrasi diyorlar. Partiler iktidara gelmek için plan yapıyorlar, hazırlık yapıyorlar, vatandaşa anlatıyorlar, vatandaş karar veriyor kimin yapacağına. Allah size nasip etti, millet uygun gördü. Aynı şeye talibiz, millet uygun görürse sandıkla geleceğiz ve sizden daha iyi yöneteceğiz. Zam ve zulüm rejimini bitireceğiz. Onun için hazırlık yapıyoruz cayır cayır. 6 partiyle birlikte yapılan toplantılarda iktidara geldikten sonra tek adam rejimini nasıl iyi bir demokrasiye dönüştürürüz, onu konuşuyoruz. İktidarı ele geçirme gayreti konusunda bir sıkıntımız yok ama sizin iktidarı teslim etmeme konusunda bir karın ağrınız var. Memlekete baş ağrısı yaratmaya kalkıyorsunuz, bütün sıkıntı orada. Ona da ne gücünüz yetebilir, ne bu millet izin verebilir. Çok sevdiği Abdülhamit, 1876'da kurulmuş meclisi 1878'de kapattı, 30 sene kapalı tuttu, 30 sene boyunca bir istibdat rejimi uygulandı bu ülkede. Gazeteler kapalıydı, sansür vardı ve İkinci Meşrutiyet 1908'de ilan edildi ya; o günden bu yana Basın Bayramı olarak kutlanıyor. İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği gün, Basın Bayramı olarak kutlanıyor gazeteler üzerindeki sansür kalktı diye. O çok övüp övüp, anlatıp anlatıp bitiremedikleri Abdülhamit'in, mesela yasaklı kelimeleri vardı; burun demek yasaktı burnu büyük diye Abdülhamit'in. Yıldız Sarayı demek yasaktı, grev demek, cumhuriyet demek, hürriyet demek yasaktı. Bugün gelinen noktada aynı yasaklı kelimeler sürüyor. Saray demek yasak, saray deyince haber düşüyor. Saray demek yine yasak, Abdülhamit’ten beri. Pergola deyince haber metninden düşüyor. Öyle bir rejim inşa ettiler, Abdülhamit'in yaptığının benzerinin fersah fersah ötesini 2022 yılında yapıyorlar. Türkiye'ye ikinci basın bayramını müjdelemek mecburiyetindeyiz. Ne zaman yapılırsa; Haziran 2023'se o zaman. Erken seçim olursa, ne zaman yapılırsa o zaman seçimin gününü ikinci basın bayramı olarak kutlayacağız. Çünkü ikinci kez baskı, ikinci kez sansür, ikinci kez basının karşısındaki bu büyük zulüm sona ermiş olacak. Ve iki basın bayramını ayrı ayrı tarihlerde kutlayacağız. Bence Türkiye'ye yakışır.

“BU KADAR KÖTÜSÜNÜZ”

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin İstanbul seçimlerinde parlayan hatibi Ali İhsan Yavuz, Uşak'ta mikrofonu eline aldı, ‘Hiçbir şey olmamışsa, bir şey olmuştur’ sözünü aratmayacak sözler sarf etti. ‘Hasar aldık’ dedi. Hasar almak bir yana, aldığımız hasarla Türkiye'de ekonomi gemisini karaya oturttunuz. Milletçe hasar aldık; esnafı, memuru, çiftçisi, işçisi, işsizi, genci herkes hasar aldı, gemi karaya oturdu. Liyakatsiz bir kaptan ve onun atadığı kaptancıklar gemiyi karaya oturttular. 23 Eylül 2021 günü mazot 7 lira 23 kuruş, bugün 18 lira 94 kuruş, 1,44'te salı gününden geçerli geliyor. Yani 20 lira 23 kuruş gibi bir şey bekleniyor. Salı günü 20 lirayı geçecek mazot. Tayyip Erdoğan KADEM toplantısında hepimizin gözünün içine baka baka, ‘Bunlar kadın cinayetlerinde bile ayrım yapıyorlar’ dedi. ‘Başak Cengiz de neredeydiniz? dedi. Şaşırdık kaldık. İması şu; Başak Cengiz'in başörtülü olması. Sadece genel başkan: ‘Başak kızım; çok üzgünüz, çok öfkeliyiz’ diyor, paylaşmış. Bir de Kadın Kolları Başkanımızın hesabından göstereyim, Sayın Genel Başkan Başak Cengiz'in ailesine taziye ziyaretinde bulunuyor, sarıldığı da annesi... Hiç ortada yoktunuz diyor ya. Diyecek bir söz bulamıyorum, diyecek bir söz bulamıyorum. Bu açıklamayı yapmak zorunda bırakıldığım için, yapmak zorunda bırakıldığım için utanç duyuyorum. Bu kadar mı kötüsünüz ya, bu kadar mı kötüsünüz? Böyle büyük bir yalanı söyleyebilecek kimse yok bizim içimizde. Bizim içimizde bir ölümü ve bir inancı, inançtan dolayı tercih edilen bir yaşam biçimini, ölümde bile ayrı görecek kimse yok. Bizim içimizde şehidin tabutunu alıp bir eline, bir eline mikrofon alacak ve siyaset yapacak kimse de yok. Öyle bir namussuzla bizim siyaset yapma imkanımız asla olmadı. Biz eğer ki böyle başörtülü diye bir kadın cinayetini anmayacak bir namussuz olsa içimizde, biz onlarla aynı partide olmayız.

“ONDAN KORKARLAR, MİLLETTEN KORKMAZLAR”

Ayrıca kabinede FETÖ kontenjanı olduğundan bahsetmiştim. Pakdemirli görevden alınır alınmaz, Tarım Bakanlığı'na FETÖ operasyonu yapıldı. Ankara Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve durmuşlar. Tarım Bakanlığı'nda 7'si aktif, 9 bürokrat hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınanlar arasında başmüfettişler, iç denetçiler, uzmanlar ve müdür yardımcıları var. Pakdemirli bu operasyonun neresinde? Neden ta o günden bugüne kadar beklendi ve Pakdemirli gider gitmez yapıldı? Peki, Cahit Özkan dün Pakdemirli’yi kürsüde öve öve bitiremiyordu, bu konuda diyeceği var mı? Gücünü, kudretini bir mürekkepten alan, cumhurbaşkanının kaleminin ucundaki mürekkepten alan kimse milletten korkmaz. Ondan korkarlar, milletten korkmazlar. Bugün bakanların parlamentodaki milletvekilleri tarafından erişilir olmaması da, onlara vatandaşın ıstırabını anlatamayan iktidar milletvekillerinin yakarışı da bu sebeptendir, bütün hepsinin sebebi bu tek adam rejimidir.

“BİRİSİ BUNA HADDİNİ BİLDİRSİN”

Erdoğan'a aşık olduğunu söyleyen Ethem Sancak. Sancak, Rus TV kanalına verdiği röportajda: ‘NATO üyeliği Türkiye'nin geçmişten gelen ayıbıdır. NATO geçmişten gelen bir kanserdir, urdur. 2016'da darbeye kalkışan NATO dur. Bayraktar'ları satarken böyle kullanılacağını bilmiyorduk’ demiş. Hangi yetkiyle söylemiş? Bayraktar firmasının sahibi kendi değil, başkası. Kararı veren devlet, yöneticiler. Eski Maocu olmasının etkisiyle ve Tayyip Erdoğan'a yakın olmanın yetkisiyle... Memleketin geldiği hale bakın. 70’inci yılını kutluyoruz NATO üyeliğimizi kutladık. NATO bir savunma ve işbirliği örgütü. NATO'nun yaptığı yanlışları, eksiklikleri, alamadığı kararları eleştirebilirsiniz ama Türkiye'nin içinde bulunduğu ve doğrudan diplomatik skandal olacak bu ifadeleri tutup da paldır küldür söyleyemezsiniz. Birisi de buna haddini bildirsin.


Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.