ORMAN VARSA YAŞAM VAR
Sarıyer Belediyesi, Türkiye Ormancılar Derneği ve Kuzey Ormanları Savunması tarafından “Dünya Ormancılık Haftası” etkinlikleri kapsamında Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta, ‘İstanbul Ormanlarının 20 Yılı ve Geleceği masaya yatırıldı. Geçtiğimiz yıl yaşamını kaybeden İsmet Yücel’e ait “Doğadan Sanata” isimli sergi ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şube B
Dünya Ormancılık Haftası, Sarıyer Belediyesi, Türkiye Ormancılar Derneği ve Kuzey Ormanları Savunması’nı bir konferansta bir araya getirdi. Akciğerlerimiz olan ormanlarımız için büyük önem teşkil eden konuların konuşulduğu toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanı Sezai Aydın, “Nüfusu hızla artarak 20 milyona yaklaşan bir kentin mevcut ormanları, aşırı nüfustan, kentleşmeden, baskıdan nasibini muhakkak ki alıyor. Bunu hepimiz yaşıyoruz. Ormancılık dışı tahsislere İstanbul'da da maruz kalan birçok alan var. Bunların yanı sıra mega projeler dediğimiz çalışmalar ve sürdürdükleri oto yollar ve bağlantılı olarak köprülerin su kaynaklarının bölmeleri, kesintiye uğratmaları ayrı bir sorun. Bütün bunlardan kaynaklanan İstanbul'un önemli oksijen kaynağı olan ormanların delik deşik edilmesiyle karşı karşıyayız. Bunun son 20 yılı böyle. İstanbul’un kuzeyinde 15-20 yıl sonra nasıl bir tabloyla karşılaşacağımızı görür gibiyim onun için. İstanbul'daki bu yaşam alanlarının, ormanların ciddi anlamda yönetilmesinin ötesinde statü değişikliğine de ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bu mücadele yürüten altını doldurabilecek bilgi ve birikime sahip insanların bu konudaki mücadelenin farkında olması önemlidir” dedi.
KANAL İSTANBUL’UN DÜŞÜNÜLMESİN DAHİ ANLAMSIZ
Sarıyer’in, İstanbul’un orman bakımından en zengin ilçesi olduğunu ve bu zenginliği devam ettirme çabası içinde olduklarını ifade eden Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, yerel yöneticilere bu konuda büyük görev düştüğünün altını çizerken; “İstanbul konuşuluyorsa ve ormana bağlı yaşam konuşuluyorsa yerel yöneticilerin bu işe çok daha sık eğilmesi gerekir. Çünkü yaşam insana çok şey öğretiyor. Pandemi ile bunu çok yakından gördük. Herkes doğaya koştu, doğaya gitti. Tüm bunlara rağmen bir cehalet yaşamaktayız. Düşünsenize elimizde var olan ormanları bırakın korunmasını, tam tersi yok edilmesi konusunda çok ciddi bir çaba içinde olunması insanı çok yoruyor. Şu son orman yangınlarında bunu yakından gördük. Bu sadece bir orman meselesi değil. Son sel felaketlerinde aynı şeyi çok net gördük. Ortada bir risk varsa, bu riski en aza indirme gayreti içinde olmamız lazım. Rantın ön planda tutulduğu bir dünyada bizlerin, sizlerin ve yapılan tespitlerin yer bulamayacağını biliyoruz ama bunu mutlaka ve mutlaka okullarda çocuklara anlatmak bile çok çok önemli. Bir Kanal İstanbul felaketi hazırlanıyor. Böyle bir şey nasıl düşünülür anlamak mümkün değil. Dediğim gibi, mesele sadece orman değil; tarım alanlarının, yeraltı sularının kaybedilmesi çok büyük bir felaket. Çevreciler, HES’ler diye bağırırken kimse dinlemedi. Şu anda HES felaketi yaşanıyor. Biz elimizden geldiğince korumaya çalışıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun büyük çabaları var. Kent ormanları oluşturmaya çalışıyor. Bunun her bir alanda getirisinin çok yüksek olduğuna bakmak lazım. Yani ormanlık alanları kesip ondan sonra binaların balkonunda, çatılarında orman yaratmaya çalışmanın çok bir faydasının olmadığını bilmek lazım” şeklinde konuştu.
DOĞAL HAYATIN HABİTATINI YOK ETTİLER
Orman Yüksek Mühendisi Dr. Abbas Şahin’in, “İstanbul ormanlarının değişiminin 50 yıllık analizi ve gelecekteki işlevini anlattığı konferansta, Prof. Dr. Doğan Kantarcı, İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve İstanbul Kanalı’nın Kuzey Ormanları’na, su tüketimine ve hava kirliliğine etkileri üzerine değerlendirmeler yaptı. Prof. Dr. Alper Hüseyin Çolak’ın, Sarıyer’in önemli orman alanlarından biri olan Belgrad Ormanı’nı mercek altına aldığı konuşmasının ardından Prof. Dr. Zeynel Arslangündoğdu, mega kentin yaban hayatına ışık tutarken, Prof. Dr. Kenan Ok, İstanbul halkının ormanlardan beklentilerinin karşılanması ve kurumlar arası eş güdümün sorununa değindi. Birbirinden değerli akademisyenlerin İstanbul ormanları başta olmak üzere Türkiye ormanlarını da mercek altına aldığı konferansta “orman olmazsa su olmaz, su olmazsa yaşam olmaz” mesajı verildi. Yapımı tamamlanan üçüncü köprü ve İstanbul havalimanının yanı sıra Kanal İstanbul projelerinin doğal hayatın habitatını yok ettiklerini vurguladılar.
İSTANBUL HALKININ ORMANLARA İHTİYACI VAR
Madencilik yüzenden yok olmaya yüz tutulan zeytinin önemine vurgu yapmak için katılımcılara zeytin fidanlarının verildiği etkinlik sonrasında sonuç bildirgesi yayınladı. Ormanların konuşulduğu konferansa katılan akademisyenler, hazırladıkları sonuç bildirgesinde şunlar yer aldı;
“Gelişen toplumsal yapı, bütün dünyada olduğu gibi, İstanbul halkının da ormanlara olan ihtiyacını artırmaktadır. Nüfusu hızla artan toplum, piknik gibi bazı rekreasyonel taleplerini artırırken, kaliteli su temini, iklim değişiminden korunma alanlarında rahatsızlıklar hissetmeye başlamış, fakat ormanlar ile bu gereksinimleri arasındaki ilişkiyi tam olarak kavrayamamıştır. Bu eksiklikte, başta ormancılık kurumları olmak üzere, eğitimden güvenliğe, belediyecilikten sivil toplumculuğa kadar uzanan pek çok kurumdan beklenen hizmetin alınamamasının büyük etkisi bulunmaktadır.
Her geçen gün daha kalabalıklaşan, daha karmaşık çevresel, ekonomik ve sosyal sorunlar yumağının bir parçası haline gelen İstanbul ili ve çevresi ormanlarının, toplumun orman varlığının sürekliliğini sağlama isteği doğrultusunda yönetilmesi gereklidir. Bu kapsamda, toplumun duyarlılık gösterdiği ormanların işgal ve faydalanmalardan korunması, toprakların korunurken, suyun nicelik ve niteliklerinin iyileştirmesi, iklim tehdidinin azaltılması, yaban hayatına daha iyi yaşam alanlarının sunulması doğrultusunda yönetilmesi gereklidir. Uygulanacak yönetim biçiminin, başta ormancılık kurumları olmak üzere, diğer kamu kurumları ile yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerini, birbirinin rakibi değil ortağı haline getirecek bir yaklaşımla yürütülmesi gereklidir. İstanbul çevresinde kalan son orman varlığının, sınırlı kesimlerin kısa dönem kazançları yerine, kurumlar arası eş güdüm içesinde hazırlanmış ve yönetilecek, tüm İstanbullulara hizmet eden, orman-doğa temelli değerlerin yaşanarak içselleştirildiği konu olması gereklidir”.
HABERE YORUM KAT