MEDYADA ENGELLİLERE SAYGI YOK
Sarıyer Belediyesi, Koç Üniversitesi ve EÇADEM, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde “Medya ve Engellilik Sempozyumu” düzenledi. Sarıyer TV Youtube kanalından canlı olarak yayınlanan
Engellilerin toplum içindeki dezavantajlı durumları, ne yazık ki medyada da kendini gösteriyor. Söz konusu engelli vatandaşlar olunca kullanılan dil de ayrımcılığa çanak tutuyor. Engelli bireyler; zayıf, bağımlı, yardıma muhtaç kişiler olarak resmediliyor. Medyada, engelli olmak aşılması gereken bir sorun olarak yansıtılıyor. Oysa onlar bunun bir çeşitlilik olduğunu kabul edip onları ötekileştiren dilden uzak durulmasını istiyor. Sarıyer Belediyesi, Koç Üniversitesi, EÇADEM ve İstanbul Kalkınma Ajansı, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde bu konuya dikkat çekmek için “Medya ve Engellilik Sempozyumu” düzenledi. Sempozyuma katılan uzmanlar, engelli bireylerin medyada; acınası karakter, şeytani karakter, sadece atmosfer yaratmak için konulan karakter, süper kahraman, baş düşman, çevresine yük olan, şiddet ve kabalık temsili, seksüel olarak anormal olan karakter olarak yansıtıldığını söyledi. Sempozyumun ardından engelli bireyler ve aileleri için Yaşar Kemal Kültür Merkezi'nde yemek verildi.
UZMAN KONUKLAR BİR ARADA
Sempozyuma; EÇADEM Akademik Koordinatörü Doç. Dr. Ayfer Aydın, İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aybike Serttaş, Koç Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Özge Subaşı ve Dr. Zeynep Yıldız, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, gazeteci ve televizyoncu Oğuz Haksever, yönetmen Hakkı Görgülü konuşmacı olarak katıldı.
EÇADEM’İN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Sempozyuma katılamadığı için bir video paylaşan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Ferda Ocakçı,” EÇADEM bugün sadece ailelere destek veren bir merkez değil, bunun ötesinde bir laboratuvara dönüştü. Üniversitemizin bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler staja gelerek engelli bireylerle nasıl çalışacaklarını öğreniyorlar. Bizim açımızdan bunun önemi çok büyük. Bizler yaşamımızın son gününe kadar EÇADEM’in yanında olmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar birlikte çalıştığım arkadaşlarıma tek tek teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ZORLUKLARLA KARŞILAŞABİLİYORLAR
Sosyal medyada otizm ve ailelere ilişkin bir çalışmadan bahseden Yrd. Doç.Dr. Özge Subaşı, Türkiye de Otizm Ailelere ve Komitesi’nin çevrimiçi pratiklerine dair yaptıkları incelemeleri anlattı. Önce hedeflerin, ihtiyaçların ve olasılıkların belirlendiğini söyleyen Subaşı şöyle konuştu; “Otizmliler; ailelere, bakım verenlere ve toplumun desteğine ihtiyaç duyabiliyorlar. Bazı zorluklarla karşılaşabiliyorlar. Otizm ailelerinin çevrimiçi olarak birbirlerine nasıl destek verdiklerini daha iyi anlamak ve yaşadıkları deneyimi iyileştirmek için çalıştık.”
AİLELER, FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNUYOR
Çevrimiçi destek grubunun çalışmalarını anlatan Dr. Zeynep Yıldız; “Çevrimiçi destek grubunun en önemli fonksiyonlarından biri, otizm aileleri için otizmi anlamlandırmaya yönelik bir alan açması. Burada aileler, otizmin anlamı ve sebebi, tanıma konma süreci, semptomlarla başa çıkmanın yolları gibi konularda fikir alışverişinde bulunuyorlar. İncelediğimiz çevrimiçi destek grubu birçok ailenin çocukları tanı aldığında gelip, daha deneyimli ailelerden durumu anlamlandırmak için destek aldığı bir yer görevi görüyor” dedi.
ENGELLERİ AŞABİLİRİZ
İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aybike Serttaş, “Bir engelli bireyin ana karakter olduğu medya yapımı bulmak oldukça zor. Bu engelli temsilini konuşurken simgesel imgeden ve stereotiplerden bahsedeceğim. Simgesel imha dediğimiz şey çok ciddi bir problem. Çok sınırlı yapımlar dışında medya ürünlerinde engelli karakterlere rastlamıyoruz. Rastlarsak da sınırlı karakterler olarak rastlıyoruz. Streotiplerde tanıma ve saygı aşaması var. Her fikrin, her ideolojinin medya platformunda yayınlanması gerekiyor. Engelli bireylerin sadece bir medya öğesinde yer alması yeterli değil. Yani sadece tanımak yeterli değil. Onu nasıl verdiğiniz de önemli. İşte engellilerin medyada temsili burada sıkıntılı oluyor. Yapılan araştırmaların derlediğimizde tanıma var evet ama saygı yok. Acınası karakter, şeytani karakter, sadece atmosfer yaratmak için konulan karakter, süper kahraman, baş düşman, çevresine yük olan, şiddet ve kabalık temsili, seksüel olarak anormal olan karakter. Peki bunlar nasıl bir soruna dönüşüyor. İzleyenler için nasıl bir sorun haline geliyor. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren ekran karşısındalar. Belirli bir yaşta çocuklar izledikleri her şeyin gerçek olduğunu düşünüyorlar. Çocuklar yetişirken, toplumsallaşırken, sosyalleşirken izlediklerinden etkileniyor. Siz çocuğun sıklıkla takip ettiği mecralarda bazı karakter, kimlik ve durumlara yer vermezseniz çocuk ileride sosyal yaşamda bunu kendi aklında da imha ederek kabul etmiyor. Medya bize neyi sunmuyor sorusunu da sormamız gerekiyor. Peki neler yapmalı? Doğru ve yeterli temsilin sağlanması, kimliklerin tanınması ve saygısı konusunda duyarlı olmak önemli. Engelli bireylerle ilgili mitlerin yapılmaması da önemli bir konu. Engelleri aşabiliriz. Bilgi ve sevginin ışığında” dedi.
ONLARIN FARKLI BİR DÜNYASI VAR
Engelli bireylerin medyaya erişimi konusunda bir sunum yapan Betimleme Fabrikası kurucusu, yönetmen Hakkı Görgülü şöyle konuştu; “ Yaklaşık iki yıl öncesine kadar benim konuya çok hâkim olmadığım bir alandı engelli bireylerin medyaya erişimi. Şu an engelli bireyler için betimleme yapan bir markamız var. Ben bu işe dâhil olana kadar farkındalığım yoktu. Bu farkındalık gelişti. Türkiye’de kayıtlı olmayanlarla birlikte 12 milyon engelli birey var. Yıllardır televizyon var ama engelli bireylerin bunu nasıl izlediğini düşünmemişiz. Bir diziyle başladık sonra birçok dizi ve sinema filmi geldi. Bu noktada kendimizi geliştirmek için birçok engelli bireyden geri dönüşler aldık. Engelli bireylerin farklı bir dünyaları var. Onlar dünyaya bizler gibi bakmıyor ve kendi içerisinde değişkenleri var. Son dönemde popüler bir konu var influencer pazarlama. Biz de engelli bireylerle bunu yapabilir miyiz diye araştırma yaptık. Şunu gördük ki engelli bireyleri takip edenler yine engelli bireyler. Türkiye’nin ilk engelli influencer pazarlama operasyonunu başlattık.”
BİZİM MEDYAMIZ ENGELLİ
Gazeteci Oğuz Haksever ise medyada engellilik konusunda bilgiler verdi. Haksever, “ Medya engelliler konusunda ne kadar samimi ve bilinçli? Benim yıllarca çalıştığım kuruluşta bir omurilik felçli uzmanı yayına almak istedik. Stüdyoda sadece rampa var ama konuğumuzu iki kişi o rampaya çıkarmak zorunda kaldı. Demek ki medya engelliler konusunda o kadar samimi değil. Peki medya engellileri ne kadar istihdam ediyor. Ben çok az ki tanıyorum. Ve bu insanlar müthiş bir çaba göstererek bu noktaya gelmiş insanlar. Engelli Kadınlar Derneği harika bir engelli ayrımcılığına karşı medya dili kılavuzu hazırlamışlar. Peki medyada kaç kişi bu kılavuzun farkında? “Engellilerden eğer haberde doğrudan bağlantısı varsa söz edin. Ne gibi durumların engel kabul edildiğini iyi araştırın. Engelliliği nasıl adlandıracağınızı sorun. Mümkün olduğu kadar engelli kelimesinden kaçının. Engelliliğe yol açan sorulardan bozukluk diye değil, sorun diye bahsedin. Yayında görüşlerini kullandığını kişi aşağılıyorsa, ayrımcılık yapıyorsa yayınlamayın” diyorlar. Zavallı ve kahraman ikilemi var medyada. Basmakalıp tasvirler, engellerini aşmış olan olağanüstü karakterler. Bizim medyamız engelli” diye konuştu.
KONUYA YÜZEYSEL BAKILIYOR
Katılımcılara teşekkür eden Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise engelli bireylerin sadece belirli günlerde hatırlanmaması gerektiğinin altını çizerek, “Bu konuya çok yüzeysel bakılıyor. Engellilerin yaşam içerisinde kendilerine yer bulmaları için çok fazla bir çalışma yok. EÇADEM’i biz bu konuda çok değerli buluyoruz. Bu işi hepimiz sahiplenerek çözümcü bir duruma getirmeliyiz. Bu işe bilimsel bakabilecek, gerçekten çözümcü bakabilecek, hem onların hem de ailelerinin hayatını kolaylaştırmak için çalışan sizin gibi uzmanlara ihtiyaç var. Onların yaşam içinde bizler gibi var olmalarını sağlamak lazım” dedi.
HABERE YORUM KAT