İSTANBUL EKONOMİ ZİRVESİ / DEĞER: DÜNYA TİCARET SAVAŞLARINDA TÜRKİYE GALİP OLACAK
Üçüncü İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer, ticaretin eskisi kadar serbest olmadığını fakat ticaret savaşlarının ve rekabet...
Üçüncü İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer, ticaretin eskisi kadar serbest olmadığını fakat ticaret savaşlarının ve rekabet sonucunda Türkiye ekonomik, siyasi, askeri ve sosyal olarak çok güçlenmiş durumda olacağını belirterek; "Dünya ticaret savaşlarında Türkiye galip olacak, çünkü sosyalliğe çok önem vererek değerlerimize sahip çıkıyoruz." dedi.
Türkiye'nin en kapsamlı ekonomi organizasyonlarından İstanbul Ekonomi Zirvesi 10 ülkeden 500 iş insanının katılımıyla Çırağan sarayında başladı. Üçüncüsü düzenlenen zirvede yerli ve yabancı iş adamları arasında 1 milyar dolar değerinde yatırım ve iş görüşmesi hedefleniyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Girişimci ve iş Adamları Konfederasyonu (TURKONFED), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) ve Cool Reklam iş birliğinde düzenlenen zirvede Kalyon Holding ana sponsordu.
Program açılış konuşmalarını Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, Devlet Eski Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)Başkanı İsmail Gülle, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı Ali Avcı, Anadolu LPG Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Armutçu, Kalyon Holding Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Kalyoncu, İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer yaptı.
Türkiye, en fazla turist çeken altıncı ülke ve Hollywood'un en büyük rakibi Türk dizileri
Zirvenin açılışında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İstanbul'un yıllık 15 milyona yaklaşan yabancı turist sayısı, 85 milyar dolarlık ihracatı ve üretmiş olduğu 257 milyar dolarlık GSYH ile İstanbul'un Finlandiya, Mısır, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin dahi önüne geçtiğini söyledi. Gülle, küresel ticareti etkileyen tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin başarılı performansla 10 ayda ihracatta yüzde 2.6'lık artış yakaladığını vurguladı. Gülle, "Yıllık ortalama 550 bin yabancı hasta ülkemizi sağlık imkanlarından faydalanmak adına ziyaret ederken, 182 ülkeden 100 binin üzerinde yabancı öğrenci ise üniversitelerimizde eğitim görüyor. Dizi ve film ihracatında ABD'den sonra dünyada ikinci sıraya yükseldik. Artık büyümede, üretimde, ihracatta yakaladığımız başarıyı, hizmetlerde, yapım işlerinde de sürdürüyoruz. Dünyadaki 223 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyor her yere ayak basıyoruz" dedi.
Türkiye ekonomisi dördüncü defa resesyondan çıkış sinyali verdi
Zor ve çetin bir yılı geride bıraktıklarını dile getiren TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Avcı, "Türkiye ekonomisi, son dört yılda dördüncü defa resesyondan çıkış sinyali verdi. Yatırım ve istihdamın sürdürülebilir olması için yüzde 5.0 büyümenin sürdürülebilir kılınması gerekiyor. Bağışıklık sistemi gelişmiş bir ekonomi için üretim, sanayi, katma değerli verimlilik odaklı bir sanayi modeline acilen geçmeliyiz. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve rekabetçiliği için üç önemli tuzaktan, orta gelir, orta demokrasi ve orta eğitim tuzaklarından kurtulması gerekiyor" dedi.
Savunma sanayinde yapacağımız ihracattan ivme kazanacağız
Zirvenin açılış töreninde konuşan İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer, Türkiye ekonomisinin önemli bir dönüm noktasında olduğunu belirterek, "İş dünyası olarak üzerimizdeki ölü toprağını silkeleme ve yeniden ayağa kalkma zamanı geldi. Ekonomide yaşanan durgunluğun yerini yeniden büyümeye bıraktığının işaretleri var. Bu zirve ile amacımız büyük bir ekonomik fırsat ülkesi olan Türkiye'yi yabancı yatırımcılara tanıtmak ve iş dünyası arasında iş birliği imkanları hazırlamak. Şu anda Türkiye'ye yatırım yapan yabancı önümüzdeki beş yılda büyük karlar elde edecektir. Türkiye yabancı yatırımcı için dünyanın en gözde ülkeleri arasında yer alıyor. Tek eksiğimiz harekete geçmek" ifadelerini kullandı.
Değer düzenlenen ekonomi zirvesini, 2020 yılı beklentilerini ve hedeflenen 1 milyar dolarlık bakiyenin ilk olarak hangi sektörleri etkileyeceğine dair açıklamalarda bulunarak; "Dünya ticaret savaşlarında Türkiye galip olacak" dedi.
Türkiye'nin jeopolitik durumundan kaynaklı olarak özellikle savunma sanayinde yaptığı büyük atılımların olduğunu belirten Değer; "2020 yılında 1 milyar dolarlık büyüme beklentisini söylediğimiz zaman özellikle savunma sanayinde yapacağımız ihracattan kaynaklı bir çıkış noktası oluşturacağız. Enerji sektörü de bunun yanında yer alacak. Fakat bütün bu alınan kararların sürdürülebilir enerji olabilmesi için yatırımların doğru yapılması şart. Bilindiği üzere Türkiye bir geçiş noktası, bir transit ülke konumunda" dedi ve geçiş ülkesi olma durumundan ciddi gelirler elde edileceğini belirtti.
Turizm geçen sene olduğu gibi yine ciddi bir gelir elde edecek
2020 yılı hedeflerinin arasında küresel ticaret savaşlarının arasından galip olarak çıkmak olduğunu vurgulayan Değer: "Geçen sene de olduğu gibi de yine turizm ciddi bir gelir elde edecek. Zirvenin sponsorlarından TÜRSAB'da bunu destekler nitelikte atılımlar yapıyor. Küresel dünya ticaret savaşları insanların hayatlarını, iş yaşamlarını ve ticaret yapma olgularını etkiliyor. Ticaret eskisi kadar serbest değil. Ama şuna inanıyorum ki, bu savaşların ve rekabetin sonucunda Türkiye ekonomik, siyasi, askeri ve sosyal olarak çok güçlenmiş durumda çıkacak. Çünkü sosyalliği çok önem vererek değerlerimize sahip çıkıyoruz. Örneğin Suriye'deki politikamız, dört milyon Suriyeliyi barındırmak Türkiye'nin dünyaya verdiği bir medeniyet dersidir" dedi.
Türkiye için kötü dönemlerin geride kalmaya başladığını ve tünelin ucundaki ışığın görünmeye başladığını söyleyen Değer sözlerini şöyle sonlandırdı: "2020 yılında dünya ekonomisi büyüyecek buna mukabil özellikle Türkiye ekonomisinin hem iç politikasıyla hem de dünya ölçeğinde yaptığı anlaşmalarla dünyadaki öncü ülkelerden daha fazla büyüme kaydedeceğini düşünüyoruz."
İhracatımızı 2019 "da 11 aylık dilimde yüzde 1.77 arttırdık
mikrofonuna açıkladı.
Turagay, Türkiye'nin coğrafi konumu ve genç nüfusuyla çok ciddi bir potansiyel barındırdığını ve bu durumu ticaret anlayışına ve yapısına çok büyük katkı sağladığını belirtti ve ekledi, "Türkiye'nin coğrafi konumu dünyanın en önemli ve de en güzel bölgelerinden biri. Hem orta doğuya yakınız hem Asya ile Avrupa'nın birleşme noktasıyız. Bu nedenle Avrupa Birliğine ulaşabiliyoruz. En önemlisi de Türkiye'nin demografik özelliklerine baktığınız zaman da Türkiye'nin yaş ortalaması açısından çok genç bir yaş ortalamasına sahip olduğunu görebiliyorsunuz. Bu nitelikli iş gücü potansiyelini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu avantajları en iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor."
2020 yılı için ticari kalkınma hedeflerini açıklayan Turagay, Ticaret Bakanlığı olarak çok yoğun çalıştıklarını söyleyerek 2020 yılının ticari rekabet ve sürdürülebilirlik açısından kolay bir yıl olmayacağını fakat toparlanma sürecine çoktan girildiğini vurguladı. Turagay, "Türkiye ekonomisi 2020 yılına doğru toparlanmaya başladı. Bilindiği üzere son çeyrek büyümeyi binde dokuz bazında yaşadık. Biz, Türkiye Ticaret Bakanlığı olarak dünya ticaretindeki büyüme oranı çok düşmüş olmasına rağmen ihracatımızı ilk 11 ayda yüzde 1.77 arttırdık" dedi.
Turagay, dünya ticaret verilerine bakıldığında Türkiye'nin ihracatını oransal bazda arttıran elli ülke arasında yedinci sırada yer aldığını belirterek açıklamalarına şöyle devam etti. "Dünya ticaretinde rol oynayan 50 ülkenin de 2019 yılı içerisinde ihracatları düşerek ticaretleri geriledi. Dolayısıyla 2020 yılı için tüm plan ve programlarımız hazır durumda. İhracatın "Master/ Uzmanlaşma" planını açıkladık. Bu bağlamda 17 ülke hedef ülkemiz ve beş sektör hedef sektörümüz. İvme paketi ve sanayi bakanlığımızın hazırladığı desteklerle birlikte üretimde kapasite kullanım oranını arttırdık. Yatırım, üretim ve ihracat sürecini tamamlayarak 2020 yılında çok daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşmak temel istek ve amacımız" dedi ve Türkiye'nin çok büyük potansiyeli olan bir ülke olduğunu ve bu potansiyeli diğer bakanlıklarla koordineli bir biçimde çalışarak Türkiye'nin potansiyelini en yükseğe çıkartmayı amaçladıklarını söyledi.
Ticarette yüzde 3.0'lük büyüme ülkeleri toparlayacak
mikrofonlarına aktardı.
2000'li yılların başında Çin hükümetinin Dünya Ticaret örgütüne girmesi ile değişimlerin başladığını belirten Tüzmen yetmiş seneyi aşan özellikle II. Dünya savaşı kuruluşların çoğunda bir erozyon ve aşağıya doğru ivmelenme yaşandığını belirtti. Tüzmen, "NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) "işlevini yitiriyor" olarak yorumlanıyor, DTÖ'nün de çalışmaları Amerika ve Çin arasındaki anlaşmazlıkları neticesinde diğer ülkelerin savaşıymış gibi bütün ülkeleri etkileyecek bir boyuta ulaştırılarak engelleniyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün yedi hâkimi vardır. Bu hâkimler dünya ticaret döngüsü ile ilgili kararları alırlar ve yönlendirme yaparlar. Örnek olarak, Airbus ve Boing uçak üretici firmaları arasında olan davalar gibi. Bu durum DTÖ'nün yedi hakimi tarafından sonuçlandırıldı. Aksi halde sonuca bağlanmayan bir dosya zinciri doğmuş olacaktı" dedi.
Tüzmen sözlerine; "Ünlü mühendis Murphy'nin kaidesi, kaidesi olan altını koyacak" diye devam etti ve dünya ticaretinin gelişmekte olan ülkelerin zararına sonuçlanabileceğini vurguladı. Tüzmen, atama yapılmayan bir ticari yönetim kurumunu hakemsiz oynan bir futbol maçına benzetti ve ticaret ortamının objektifliğini yitirme olasılığı ile karşı karşıya kalarak sübjektif olmaya yaklaşabileceğini ve gelişmekte olan devletlerin bu ticari döngüden ve fırsatlardan çok uzağa düşeceğini belirtti.
Tüzmen 2020 yılı için DTÖ'nün temsilcileriyle yaptığı görüşmeler neticesinde yaklaşık yüzde 3.0'lük büyüme beklediklerini aktararak dünyanın istenilen ticari büyümeye oranın altında kalacağını fakat yüzde 3.0'lük artışın negatif değerlerden iyi olduğunu söyleyerek çoğu ülkenin ticari olarak toparlanacağına katkı sağlayacak bir oran olduğunu söyledi.
Üçüncü İstanbul Zirvesinin mottosu olan "1 milyar dolar büyüme hedefi"nin 2020 yılı için hangi sektörlerde daha etkin şekilde görüleceğini aktaran Tüzmen Sözlerinin şöyle sonlandırdı, "Şunu çok açık bir şekilde görmekteyiz ki bilgi teknolojileri, sağlık, biyo teknolojiler ve savunma sanayii sektörleri ticari gelişmede ve ihracatta ağırlıklı olarak başı çeken sektörler olacak. Bu sektörleri takiben; sürdürülebilir ve döndürülebilir enerji kaynakları alt yapısı ile tabi ki yapay zekâ, elektrikli araçlar ve otonom araç teknolojileri ile sürücüsüz ve kendi kendine işleyen bir dünyanın hazırlandığını görmekteyiz."
(Fotoğraflı)
Kaynak: DHA
HABERE YORUM KAT