Ensar Aytekın’den Bütçe Çıkışı: Sustuğunuz Her Zulüm, Boynunuzdaki Kravat Gibi Vicdanınıza Bir Ömür Boyu Asılı Kalır
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, “AKP bu bütçeyle, vatandaşın sofrasına oturacak, vatandaşla birlikte yiyecek içecek. Hesabı ödemeden kalkıp gidecek” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmekte olan 2025 bütçesi üzerine konuştu.
Konuşmasında bütçenin, vatandaşa yük getirip bir avuç azınlığı zengin etmeyi amaçladığını ifade eden Aytekin, "Sustuğunuz her zulüm, boynunuzdaki kravat gibi vicdanınıza bir ömür boyu asılır. Unutmayın ki, sadece yaptıklarınızdan değil; sustuklarınızdan da sorumlusunuz." ifadelerini kullandı.
Son günlerde CHPli belediyelere atanan kayyımlara da değinen Ensar Aytekin "Yıllardır yönettiğiniz belediyelerde, harami düzeni kuruldu. Yediniz içtiniz. Seçimden önce sırf muhalefet seçimi alırsa çalışmasın diye, 1 yıllık bütçeyi 3 ayda bitirdiniz. Borcu siz yaptınız faturayı bize ödetiyorsunuz " diyerek tepkisini dile getirdi.
Aytekin, şunları söyledi:
YİRMİ İKİ YILDIR BÜTÇE YAPIYORSUNUZ, YİRMİ İKİ YILDIR AÇIK VAR
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçeler halkın siyasilere verdiği en hassas yetkilemedir. Doğmayan bebeğin, mezara indirilen insanın hakkını, eski deyimle beytülmali konuşuyoruz. Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri devletin üzerinde bir hayalet dolaşıyor. Ben, daha evvel bu kürsüden yaptığım bir konuşmada iktisattaki görünmez el prensibinin Türkiye siyasetindeki karşılığını anlatmıştım. Türkiye siyasetinde bir görünmez el var, ona "Beyefendi" diyorlar; beyefendi böyle istiyor, beyefendi şöyle istiyor, beyefendiyi kızdırmayalım, beyefendi aşağı, beyefendi yukarı. Bakın, arkamızda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazıyor, bu salon Millet Meclisi salonu ve bizler milletin seçtiği temsilcileriz. Lafa gelince millî irade diye nara atanlar Milletin Meclisine bütçesini sunmaya gelmekten âciz. (CHP sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanı Yardımcısı bir bürokrat. Bürokrat Meclise gelip Cumhurbaşkanlığı bütçesini sunuyor, bütçenin sahibi Meclisten kaçıyor, yardımcısı da bütçeyi sunarken kalktı "Bütçe açığı vermemizin temel nedeni depremdir." dedi. Arkadaşlar, yirmi iki yıldır bütçe yapıyorsunuz, yirmi iki yıldır açık var.
Değerli milletvekilleri, bütçenin dört temel ilkesi var. Birincisi, tahmin; bütçedeki rakamlar tahminîdir. İkincisi, tahdit; bütçe belirli bir dönem için hazırlanır ve uygulanır. Üçüncüsü, tevzin; bütçenin denkliğini ifade eder ve dördüncüsü, tasdik; bütçe uygulamaya girmeden önce oylanır. Tüm dünyada ekonomi, vergi ve kamu maliyesi çalışanlar, hatta fakültede bu dersleri giriş seviyesinde alanlar bunu bilir. Denk bütçe yaklaşımı klasik bir yaklaşım olarak savunulsa da siz ve dünyada sizin gibi düşünenler açık vererek yani zarar ederek ülkenin büyüyeceğini ifade ederler. Buna literatürde "bütçe açığı kumarı" denir. Peki, bu kumarda masada oturan Mehmet Şimşek'se ne olur? "Mali disiplin" adı altında vatandaşın sırtına biner.
MEHMET ŞİMŞEK DÜNYA LİTERATÜRÜNE "VERGİYLE İSTİSMAR" DİYE BİR KAVRAM KAZANDIRDI
Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 161'inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre bütçe kanun teklifi mali yıldan en az yetmiş beş gün önce sunulur. 2025 bütçesi de bu sürenin son günü olan 17 Ekim’de sunuldu. Bütçe, icmalleriyle, cetvelleriyle bir bütündür. Ancak çok ilginç bir şey oluyor: Bütçenin kendisi sunuluyor fakat teklifin yani kanunun cetvelleri yok. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanıyla güya eş güdümle çalışarak bütçeyi hazırlar. Devletin en önemli 2 kurumu, temel görevi bütçe yapmak ve bütçeye dair harcamaları denetlemek. Bu kurumlar bütçenin cetvellerini Meclise gününde getirmeyi unutuyor. O kadar baştan savma iş yapılıyor ki 2024 bütçe gerekçesi ile 2025 bütçe gerekçesini yan yana koyun, karşılaştırın, okuyun, metin yazmaktaki acizliği görürsünüz. Sadece rakamlar değişmiş, âdeta bir şablon metin oluşturulmuş, ilgili yıl ile ilgili rakamlar değişip her yıl önümüze pişirilip pişirilip getirilmiş.
Değerli milletvekilleri, bir başka konuya bakalım. Dünya literatüründe "vergi istismarı" kavramı vardır "vergi istismarı." Bizim Mehmet Şimşek ise dünya literatürüne "vergiyle istismar" diye bir kavram kazandırdı. Nedir vergiyle istismar? Hane halkı geliri ülke ortalamasının üzerindeki kitlelerin tüketim malzemelerine ek vergi yükleri getirerek, bunu da dolaylı vergilerle yaparak harcama sorumsuzlarına kaynak yaratmak. Bunu yaparken de ülkenin ortalama değerlerini sömürerek kitleleri bu konuda istismar etmek.
VERGİCİ MEHMET VERGİYİ EN ALTTAKİLERE YÜKLÜYOR, KEYFİNİ EN ÜSTTEKİLERLE SÜRDÜRÜYOR
Asgari ücret ortalama ücret olmuş ama bakın, yerli otomobil yaptık. Emekliler açlık sınırında can veriyor ama işte, Suriye'de Esad düştü. Ev kiraları asgari ücreti geçmiş ama uzaya insan gönderdik. 6 yaşında çocuk açlıktan öldü ama Beyefendi'yi New York'a uçak konvoyuyla gönderdik. Vergici Mehmet vergiyi en alttakilere yüklüyor, keyfini en üsttekilerle sürdürüyor.
Hatırlayın, bir zamanlar "Hedef 2023" hayalleri vardı: İşte, Türkiye olarak 2023'te ilk 10 ekonominin içinde olacaktık, ekonomide 2 trilyon dolarlık millî gelir büyüklüğüne kavuşacaktık, kişi başı millî gelir 25 bin dolar olacaktı, ihracatımız 500 milyar doları bulacaktı, işsizliğimiz yüzde 5'e düşecekti -en güzeli de burası- enflasyon ve faiz kalıcı biçimde düşecek ve tek haneli olacaktı.
2025'TE DE FAİZ LOBİLERİNE ÇALIŞMAYA DEVAM EDİLECEK
Şimdi, gerçeklere orta vadeli programdan bir bakalım: 2 trilyon dolar olarak öngörülen millî gelir 2023'te 1,130 milyar dolar oldu, standart sapmayı da TÜİK hesaplasın. 25 bin dolar olarak öngörülen kişisel gelir 13.243 dolara çıktı. 500 milyar dolarlık ihracat 256 milyar dolarda kaldı. "Yüzde 5 işsizlik" demişler, "yüzde 9,4" olarak açıkladılar. "Tek haneye indirilecek." dedikleri enflasyon TÜİK'e rağmen yüzde 64 olmuş. Hayaller nerede, gerçekler nerede?
Son olarak, 2025 bütçesinde 1 trilyon 950 milyar faiz ödeyeceğimize yer verilmiş, günlük 5,5 milyar faiz. Anlaşılan o ki 2025'te de faiz lobilerine çalışmaya devam edilecek. Peki, bu parayı nereden bulacaklar? Ulus Meydanı'ndaki emeklinin sırtındaki cekete koyduğu vergiden bulacak, Beyoğlu'nda kahve içen gençten bulacak, Bursa'da Kent Meydanı'ndaki lokantanın vergisinden bulacak, Balıkesir'de tarlasından mahsul almak isteyen çiftçinin gübresine koyduğu vergiden bulacak, Ağrı'daki besicinin yemine koyduğu vergiden alacak. Kısacası, faiz lobileri kazansın diye devleti yöneten AKP; vatandaşın sofrasına, evine, masasına oturacak, vatandaşla birlikte yiyecek, içecek ve hesabı ödemeden kalkacak.
KASAYI KENDİLERİ BOŞALTTI, ŞİMDİ "BORCU CHP'LİLER ÖDESİN!" DİYORLAR
Değerli arkadaşlar, bu düzen bu anlamıyla tam bir harami düzenidir; doğmamış çocuğu borçlandıran, toprağa indirilen ölüye borç çıkartan düzendir. Bu düzen yiyip içip faturayı muhalefete ödetme düzenidir. CHP'li belediyelere borç yüzünden haciz koyuyorlar; parayı kendileri yedi, kasayı kendileri boşalttı, şimdi "Borcu CHP'liler ödesin!" diyorlar.
VERGİ OLUP, ZAM OLUP, ZULÜM OLUP YAĞACAKLAR; BİR AVUÇ İNSAN MUTLU OLSUN DİYE MİLYONLARI YOKLUĞA MAHKÛM EDECEKLER
Hazine Bakanlığı verilerine göre bütçe ocak-kasım döneminde 1 trilyon 276 milyar 935 milyon lira açık verdi. Bunun faturasını kim ödeyecek? İşte, bu bütçeyle dar gelirli vatandaş ödeyecek. Vergi olup yağacaklar, zam olup yağacaklar, zulüm olup yağacaklar; bir avuç insan mutlu olsun diye milyonları yokluğa mahkûm edecekler. Lafa gelince "milletin iradesi" diyecekler. Yıllardır yönettiğiniz belediyelerde harami düzeni kuruldu, yediniz içtiniz seçimden önce sırf muhalefet seçimi alırsa çalışmasın, millete hizmet etmesin diye bir yıllık bütçeyi üç ayda bitirdiniz; borcu siz yaptınız, faturayı bize ödetiyorsunuz.
SUSTUĞUNUZ HER HAKSIZLIK BOYNUNUZDAKİ KRAVAT GİBİ VİCDANINIZA BİR ÖMÜR BOYU ASILI KALACAK
Değerli arkadaşlar, bu bütçeye birazdan el kalkacak, belki bu bütçe buradan çoğunluk oyuyla geçecek ama milyonlarca insanı mağdur edecek. Biz bu suça, bu günaha ortak olmayacağız. O yüzden, bütçenize en güçlü şekilde "hayır" diyoruz. Sizlere de, hiç olmazsa bu sefer, grup kararını değil, küllenen vicdanlarınızı dinleyin diyoruz. Sustuğunuz her haksızlık boynunuzdaki kravat gibi vicdanınıza bir ömür boyu asılı kalacak. Unutmayın ki sadece yaptıklarınızdan değil, sustuklarınızdan da suçlusunuz.
Kaynak: