ÇOCUĞUNUZ OKULA HAZIR MI?
Okula karşı geliştirilen önyargılar çocuğun tüm akademik ve ruhsal yaşantısına etki eder. Uzmanlar ebeveynlerin, çocuklarının tüm gelişim alanlarında yaşıtlarına paralel gelişim sergilediğinden emin olmaları gerektiğine vurgu yapıyor. Sarıyer Belediyesi A
Değişen eğitim sistemi ile çocuklar artık daha erken yaşlarda okul hayatına atılıyor. Ailelerin kafasını karıştıran en önemli noktaların başında ise çocuklarının okul için hazır olup olmadığı oluyor. Kimi aileler çocuklarının okula başlamasının uygun olmadığına dair raporlar almaya çalışırken kimi aileler ise eğitim sisteminin uygun gördüğü yaş aralığında çocuklarının kayıtlarını yapıyor. Bu kafa karışıklığını gidermek ve ailelerin bilinçlenmesini sağlamak için Sarıyer Belediyesi Ayazağa Sağlık Polikliniğinde görev yapan Psikolog Pınar Yazıcı ile ‘Okul Olgunluğu’ hakkında konuştuk.
Çocuklarda okul olgunluğu nedir?
Çocuklarda okul olgunluğu için birinci sınıfa başlama yaşları gelmeden bu konuda ailelerin bilgilenmesi çok önemli. Okul olgunluğu derken takvim yaşından ya da sadece biyolojik yaştan bahsetmiyoruz. Çocuğun fizyolojik, duygusal, sosyolojik ve dil gelişimini de kapsıyor bu kavram. Bu tüm faktörlerin belirli bir düzeye gelmiş olmasını bekliyoruz. Yakın zamanda okula başlama yaşı 69 ay oldu. Çocuklar için kayıtların yapılabileceği gibi aileler eğer isterse okula müracaat ederek bir yıl daha kayıt işlemini erteleyebiliyorlar.
Burada biz psikologlara önemli bir görev düşüyor. Uygulanan bazı testler var. Çocuğun okula uygun olup olmadığını ölçen zekâ testleri bunlardan sadece biri. Bu gibi durumda okul öncesi eğitim aldıysa öğretmenlerin görüşleri veya ailenin görüşleri bizler için önemli oluyor. Anaokulu eğitimi alıp almadığı, ailenin öğrenim durumu ya da takvim yaşı da okul olgunluğunda etkili oluyor.
Sizce 5,5 yaşındaki çocuğun okula gitmesi ne kadar doğru?
Şu an yasal düzenlemeler bu yaş grubunun okula gidebileceğini söylüyor. Ama şu da bir tesadüf değildir ki dünyanın her yerinde çocuklar 7 yaşında okula gider. Çünkü çocuk bu yaş aralığında somut işlem dediğimiz bir döneme girer.
Somut işlem döneminden kastımız da şudur; çocuk nesnelerle ilgili fikir yürütmeye başlar, basit problemleri çözer, nesnelerin büyüklüklerini, hacimlerini ve miktarını anlayabilecek yaşa gelir. 5,5 yaşındaki bir çocuk henüz işlem öncesi dönemdeyken dil ve bu bahsettiğim bilişsel özelliklerin çoğunu yapamayacaktır. Yani siz 5,5 yaşındaki bir çocuğu birinci sınıfa başlattığınızda belki de o çocuk hayata 1-0 yenik başlayacak.
Akran zorbalığı diye bir şey var, okulda bu yaş grubu çocukların yaşayabileceği zorluklar nelerdir?
66 aylık ya da 72 aylık çocuk sisteme göre aynı dönemde okuyor. Burada akran zorbalığı ile ilgili sorunlar gelişebilir. Bu yaşlarda bir ay iki ay çok önemli yaş farkları çocuklar için. Bu nedenle aynı sınıfta olmaları bu açıdan bile yanlıştır. Çocuklar bu yaşlarda çok acımasız olabilirler, bu konuda yapılması gereken en önemli şey ise ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim kanallarının hiç kapanmaması olacaktır. İletişimin sağlam olması gerekiyor ki okulda yaşanan bir olayı çocuk eve gidip ailesine anlatabilsin. Bu kanallar ne kadar açık olursa sorunlarda o kadar kolay çözülür. Aileler bu gibi durumlarda zorluk yaşarlarsa mutlaka bir uzmandan destek almalılar. Çünkü bu konu okul fobisine kadar ilerleyebilir. Çocuk yaşadığı sıkıntılardan dolayı okula hiç gitmek istemeyebilir.
Akran zorbalığı sadece birinci sınıfta görülen bir durum değildir, bunun için okula gitmenize bile gerek yok. Çocuk parkta oynarken de kendi yaşıtlarından daha büyüklerle bir araya geldiğinde akran zorbalığına maruz kalabilir. Akran zorbalığını yaşama boyutları da çocuklar arasında farklılık gösterilebilir. Çok yoğun ya da daha az bir şekilde yaşayabilir çocuklar bunu. Özgüveni yetersiz olan çocuklar bu sorunla baş edemezken, daha dışa dönük olan bir başka çocuk belki akran zorbalığına hiç maruz kalmayacak kendi içinde bu durumu bertaraf edebilecek.
Peki, aileler çocuklara nasıl yaklaşmalı ve sorunu nasıl çözmeli?
Ebeveynle çocuk arasındaki ilişki sağlamlaştırılmalı ve çocuğa her zaman konuşabileceği hissettirilmeli. Aksi takdirde çocuk ailesine güvenemiyorsa, yeterli iletişim yoksa aile içinde zaten gelip sorununu anlatmıyor. Bu durumda da çocuğa sürekli okulda ne yaptın anlat diye sormak çok doğru değil. Çocukları bu konuda biraz kendi haline bırakmak, çocuktaki değişiklikleri gözlemleyebilmek öncelik olmalı.
Aileler farkında olmadan çocuğa zarar veriyor mu?
Ailelerde akademik kaygı çok yüksekse kıyaslama da çok fazla oluyor. Aileler genellikle çocuklarını sınıf arkadaşlarıyla, komşu çocuğuyla kıyaslanıyor. Bu da çocuğun kendi kapasitesinin üstünde bir şey beklemek ve çocuğu sürekli beklenti içine sokmak oluyor. Sonunda ise özgüven kaybına kadar gidebiliyor. Çünkü çocukta ben yetemiyorum kaygısı oluşmaya başlıyor ve çocuk herhalde ben başarısızım düşüncesine kapılıyor. Aileler öncelikle çocuğunun kapasitesini tespit etmeli ve buna göre hareket ederek kıyaslamadan uzak durup, çocuğun kendi içerisindeki gelişimini takip etmeli. Çocuğun nereden nereye geldiğini gözlemleyebilmeli. Bazı aileler çocuğun başarısını kendi başarısı olarak görüyor, zamanında kendi yapamadığı şeyleri çocuklarına yaptırmak istiyor. Kendi eksikliklerini bir şekilde çocukla birlikte telafi etmeye çalışıyorlar. Ama aileler bunu fark etmiyor, çoğu zaman bizim söylememiz gerekiyor.
Bir çocuğun kreşe başlama yaşı nedir?
Çocuk kreşe 18 aylık olduktan sonra başlayabilir. Bu dönemde daha çok oyun grupları şeklinde olabilir. Bir saatlik iki saatlik olan kendi yaşıtlarıyla vakit geçip sosyalleşmesi için etkinlikler gelişim için önemli. Ama üç yaş üstüne genellikle anasınıfı eğitimini öneriyoruz. Çocuğun eğitime başlamadan önce okul kültürünü öğrenmesini önemsiyorum. Çocuk bu ortamda ne yapıp ne yapamayacağını, sınırlarını ve çerçevesini öğrenmiş olur. Bu yüzden üç yaş üstü çocuklar için kreş, anaokulu vb. mutlaka öneriyorum.
Yaşıtlarından daha ileride olan bir çocuk için neler söyleyebilirsiniz?
Aslında bunun hem iyi tarafı hem kötü bir tarafı var. Bana soracak olursanız okula başlamadan okumayı yazmayı öğretmek Türkiye’de yaygın olmadığı sürece problem.
Çünkü anaokulu eğitiminin bir standardı yok, bazı özel okullar evet 5-6 yaş grubu çocuklara okuma yazmayı öğretiyor ama daha kırsaldan gelen çocuklar okula okuma yazmayı öğrenmemiş olarak geliyor. Bu yasallaşmadığı sürece buna gerek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü birinci sınıf zaten bir yıl boyunca sadece bunun için ayrılmış durumda. Bu dönemin en büyük kazanımı okuma yazmayı öğrenmesidir. Çocuğun aritmetik işlemleri öğrenmesi, okul kültürünü öğrenmesi önemli bir nokta. Birinci sınıf sadece bunlara ayrılmışken öncesinde çocuğu sıkmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Bu yaş grubundaki çocukların okula ya da kreşe gitmek istememesi gibi durumlar söz konusu oluyor bunun için neler söyleyebilirsiniz?
Okula alışamayan çocuk değil aslında anne ve babalar oluyor. Çocuktan bu dönemde ayrılamayan genelde anne ve babalar oluyor. Çocuk okula gittiğini biliyor olmalı, okula hazırlık anlamında uyku düzenini ayarlamak, belki birlikte alışverişe gitmek iyi olabilir. Çocukla birlikte okulu gezerek bu dönemi atlatılabilir aileler, çocuk okul sonrasında onu birisinin alacağını bilmeli ve eğer mümkünse çocuk okula başlamadan önce anne ve babalar izin alarak çocukla vakit geçirmeli.
Kaynak: Sarıyer Belediyesi
sarıyer istanbul, sarıyer belediyesi, sarıyer, sarıyer imar, bahçeköy, sarıyer nüfus, sea of marmara, sarıyer belediye başkanı,
HABERE YORUM KAT