CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, NTV ÖZEL YAYININDA GÜNDEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, NTV ÖZEL YAYININDA GÜNDEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU
- "Referandumda ben sandığa gitmem.’ demeyin. Bu normal bir siyasi parti seçimi değil, bir iktidar belirlemiyoruz burada. Türkiye’nin geleceğini belirliyoruz"
- "Onlar neden vatandaşın ’evet’ demesi gerektiğini çıkıp anlatmıyorlar bizi veya başkalarını terörle suçluyorlar? PKK terör örgütünün silahlı saldırısına uğrayan Genel Başkan benim. Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir saldırıya muhatap olmadı. Şimdi beni alıyorlar terör örgütüyle konumlandırıyorlar, kendileri bunun dışında kalıyor"
- "Biz, Anayasa Mahkemesine gitmedik, halka güvendiğimiz için gitmedik, halkın sağduyusuna, ferasetine güvendiğimiz için gitmedik. Bu halk demokrasiyi savunuyor, bu halk demokrasi için bedel ödedi, bu halk demokrasi için idam sehpasına giden siyasilerin ardından gözyaşı döktü. Aynı tabloların bu ülkede yaşanmasını bir daha istemiyoruz"
- "Evet’i hiç düşünmüyorum. Samimi olarak söylüyorum. ’Hayır’ demiş Türkiye, güzel bir nefes alacak. Herkes görevinin başında olacak. Olağan hayat devam edecek"
- "MHP tabanı, Türkiye’nin bekası konusunda son derece duyarlı olan bir taban. Kendi vatanına, ülkesine, bayrağına sahip çıkan bir taban. Dolayısıyla o tabanın referandumda ’hayır’ oyu kullanması kadar doğal bir şey olamaz"
- "Sayın Cumhurbaşkanı niye bunu söylüyor, ’seçmen anlamadı’ diye. Bu milletin ferasetiyle dalga geçmek demek değil midir? Vatandaş gayet güzel anlıyor"
- "Türk ordusu Rakka’ya gitsin mi gitmesin mi? Gelin referandum yapalım. Bu kadar basit, en hayati konu. Bizim çocuklarımız şehit düşecek"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Referandumda ben sandığa gitmem.’ demeyin. Bu normal bir siyasi parti seçimi değil, bir iktidar belirlemiyoruz burada. Türkiye’nin geleceğini belirliyoruz." dedi.
Kılıçdaroğlu, NTV’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Bir soru üzerine, İstanbul’da başörtüsü nedeniyle darp edilen Fatma Dilara Aslıhan’ı ziyaret etmesine değinen Kılıçdaroğlu, "Baba daha sakin, anne haklı olarak daha tepkili. Çünkü kız çocuğunun yaşadığı acı anneyi biraz daha derinden sarsmış durumda. Bu tür olaylar olmamalı. Bir çocuğun kılığıyla kıyafetiyle başörtüsüyle uğraşmak doğru değil. Bu konuda düşüncelerimizi de kendileriyle paylaştık." ifadesini kullandı.
AKP Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem’in yaptığı açıklamaların ardından istifa etmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Açıklama, vahim bir açıklama. Beni sevindiren olay bu açıklamadan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerinin bu açıklamaya tepki göstermesi ve o kişinin istifasını istemeleri, bu güzel bir olay." diye konuştu.
- "Evet’ veya ’hayır’ çıktı diye insanlar savaşacak değil"
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin savaş hazırlığı değil, referandum yapacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Türkiye kendi kaderini oylayacak. Dolayısıyla ’evet’ veya ’hayır’ çıktı diye insanlar savaşacak değil. Bu birazda referandum sürecinde ’evet’ çıktığı zaman ne olacak, ’hayır’ çıktığı zaman ne olacak diye yöneltilen sorulara özellikle iktidar kanadından terör artar, terör beslenmiş olur, ’hayır’ diyenler teröristlerdir gibi yapılan açıklamaların tabana nasıl yansıdığını gösteren tipik bir örnektir. Dolayısıyla tepedeki siyasetçilerin daha dikkatli, daha kucaklayıcı bir dil kullanması lazım. ’Evet’ diyen de ’hayır’ diyen de bu ülkenin saygın vatandaşıdır. Referanduma gidiyorsun, burada bazı vatandaşlarımız ’evet’, bazıları ’hayır’ diyecektir. Dolayısıyla ’hayır’ diyeni suçlamak, ’evet’ diyeni suçlamamak diye keskin bir ayrıma gitmemelisiniz. Bu tür ayrım aşağıda çok daha ciddi kırılmalara ve tahriklere yol açabiliyor. Buna izin vermemek gerekiyor."
Ülkede bir iç savaş riski görüp görmediğine dair soruya Kılıçdaroğlu, "Asla böyle bir risk görmüyorum. Çünkü parlamenter demokratik sistemin bize getirdiği bir avantaj var. Düşüncelerimizi bir şekliyle ifade edebiliyoruz. Farklı bir tablo çıkar, daha baskıcı bir yönetim gelirse o zaman toplumsal tepki biraz daha fazla olur. Bu tepkinin olması da doğrudur. Ama bunu bir iç savaş olarak adlandırmak, iç savaş çıkar diye dillendirmek asla doğru değil. Korku üzerine siyaset kurmamak gerekiyor." yanıtını verdi.
- "Bu kadar önemli bir kararı bu milletin kendisi vermelidir"
Kılıçdaroğlu, CHP’nin anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesine götürmeme kararının gerekçelerine ilişkin soruya, şöyle dedi:
"En büyük divan halkın divanıdır. Şimdi halka gidiyoruz. Bir halkın kaderini belirleyecek olan yine halkın kendisidir. Amasya Tamimi’ni düşündük. Orada şunu söylüyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ’Milletin istiklalini milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.’ diyor. Şimdi biz bu süreci yeniden yaşıyoruz. Demokrasiyi askıya mı alacağız, demokrasiyi güçlendirecek miyiz. Tarihimize bağlı mıyız, yoksa tarihimizi ret mi ediyoruz. Bayrağımıza, vatanımıza, demokrasimize mi bağlıyız, bayrağımızı, vatanımızı, demokrasimizi ret mi ediyoruz. Biz bu pencereden baktık ve dedik ki ’Bu kadar tarihi ve bu kadar önemli bir kararı bu milletin kendisi vermelidir.’ Bu milletin vicdanına seslenmemiz lazım. Bu millet çocuklarını düşünüyorsa, demokrasiyi düşünüyorsa, düşünce özgürlüğünü savunuyorsa bu milletin ferasetine güvenmek lazım."
"Anayasa Mahkemesine gitme hakkınızı es geçiyorsunuz, bir anlamda hukuku by-pass ediyorsunuz?" yönündeki değerlendirmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Hukuku by-pass etmiyoruz, en büyük hakeme başvuruyoruz. En büyük hakem halk. Ona başvuruyoruz. Diyoruz ki ’Bu anayasa değişikliği parlamentondan geçti, parlamento kendi iradesini bir başka makama veriyor ama sen halkım gönderdiğin 550 milletvekilinin iradesini bir başkasına bağlamasına razı mısın, değil misin?’ Bu bir hukuk mücadelesi olmanın ötesinde, bu bir gelecek mücadelesidir. Buna asıl halkın karar vermesi lazım. Halkın egemenliği yargı kararlarıyla korunamaz. Halkın egemenliğini koruyacak olan halkın kendisindir, milletin kendisidir. Eğer millet, ’Ben kendi egemenliğimi başka yere vermek istemiyorum.’ diyorsa kalksın bunu yapsın, gelsin ’hayır’ oyunu kullansın, ’Kusura bakmayın.’ desin." karşılığını verdi.
- "Şimdi onlar halktan korkmaya başladılar"
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Anayasa Mahkemesine gitmemesinin bazı çevreler tarafından eleştirilmesiyle ilgili, "Anayasa Mahkemesine gitmememiz onları üzmüş, hangi gerekçeyle onları üzüyor. Daha iyi halka gidiyoruz. Ne diyorlardı, ’Siz halktan korkuyorsunuz.’ Şimdi onlar halktan korkmaya başladılar. Şimdi onlar telaşa kapıldılar. ’Ya halk bunu ret ederse.’ diye. Reddedecek." dedi.
CHP’nin, Anayasa Mahkemesine gitmeme hamlesinin iktidar partisini korkuttuğunu mu düşündüğünün sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Öyle, bu açıklamalar onu gösteriyor. Panik içindeler, ’Acaba halk ne diyecek?’ diye. Bu halk, demokrasiyi, özgürlükleri, kadın erkek eşitliğini savunuyor. Bu halk, özgürce bu ülkenin sokaklarında gezmek istiyor. Bu halk, can ve mal güvenliği istiyor. Bu halk, kendi haklarının anayasal güvence altında olmasını istiyor. Bu halk, ’Koskoca Türkiye Cumhuriyetini bir kişiye teslim etmeyeceğim.’ diyecektir. Bir kişinin iradesi Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirleyemez. Kuruluşunda da aynı irade vardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bile olsa teslim etmem demiştir."
- "Vatandaşa anlatamıyorlar"
"Referandumda FETÖ, PKK ve DAEŞ’in de ’hayır’ dediği, CHP’nin terör örgütlerinin dümenine girdiği açıklamaları var. Bu konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu eleştiri acizliklerini gösteriyor. Biz, neden ’hayır’ dediğimizi gayet net, açık söylüyoruz, onlar neden ’evet’ dediklerini bizim kadar açık, net dile getirmiyorlar. Vatandaşa, ’Şunun için evet deyin.’ diye anlatamıyorlar. Anlatamayınca vatandaşa baskı kuruyorlar, bizi kötülüyorlar, bel altı vuruyorlar, vatandaşı ’evet’ demeye zorluyorlar." yanıtını verdi.
İktidara, "Herhangi bir televizyon kanalında, siz vatandaşın neden ’evet’ demesi gerektiğini, ben de neden ’hayır’ demesi gerektiğini anlatayım. Vatandaş ikimizi de dinlesin." çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, "Cesaret edip gelmiyorlar, konuşmuyorlar, tartışmıyorlar. Efendim ’Şu terör örgütleri hayır diyor, dolayısıyla siz de buna evet deyin.’ Vatandaşını terörist olarak gören bir siyasal anlayışın bu ülkeye bir yararı olabilir mi? ’Hayır’ oyu kullandı diye vatandaşını terörist ilan eden bir siyasi anlayış, bu ülkeye huzur getirebilir mi?" diye konuştu.
"Vatandaşını terörist olarak tanımlayan, konumlandıran bir kişinin, bu ülkeye ne hayrı olacak Allah aşkına?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Vatandaş niye ’hayır’ dediğini biliyor, ’Ben koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni bir kişiye teslim etmem.’ diyor, bu kadar basit. ’Bir kişinin kalkıp, ben beğenmedim, bu parlamentoyu feshedeceğim, yeniden seçime gideceğim demesini kabul etmiyorum.’ diyor, bu kadar basit. Onlar neden vatandaşın ’evet’ demesi gerektiğini çıkıp anlatmıyorlar da bizi veya başkalarını terörle suçluyorlar? PKK terör örgütünün silahlı saldırısına uğrayan Genel Başkan benim. Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir saldırıya muhatap olmadı. Şimdi beni alıyorlar terör örgütüyle konumlandırıyorlar, kendileri bunun dışında kalıyor. Ben de şunu söyleyebilirim o zaman onların bakış açısından bakarsam, eğer ki doğru olmadığını da baştan ifade edeyim, ’PKK bana saldırdı, size saldırmadı o zaman siz PKK ile yan yanasınız.’ Aynı mantık. Doğru mu bu mantık? Asla doğru değil. Demokrasiyi savunanla, demokrasiye karşı olanların referandumudur bu referandum, bu kadar açık, nettir."
- "Vatandaşını bu kadar aşağılayan gelmedi"
Kemal Kılıçdaroğlu, "FETÖ’cü ve PKK’lı bazı isimlerin ’hayır’ demesinin kampanyanıza bir zarar vereceğini düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, "Bu Fetullah Gülen terör örgütü ile kim beraber yürüyordu? ’Aynı menzile yürüyoruz.’ diyen ben miyim, onlar mı? Şehirler silah deposuna döndürülürken, onlara göz yumup, valilere ’Aman sakın bunlara dokunmayın.’ diyen ben miyim, onlar mı? İnsanda bu kadar yüzsüzlük olmaz. Bu kadar büyük çifte standart olmaz." dedi.
Bir anayasa değişikliğinin oylanacağını ve bunun terörle bir ilgisinin olmadığına değinen Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen örgütünün yetkililerinden birisi kalksa, ’Binali Yıldırım, senin adın Binali Yıldırım’dır’ dese, Sayın Binali Yıldırım adını değiştirecek mi? ’Madem sen benim adımı doğru söylüyorsun, o zaman ben adımı değiştireceğim...’ Yani birisi kalkıp demokrasiyi savunduğu zaman biz, ’Sen neden demokrasiyi savunuyorsun’ diye suçlayacak mıyız?" ifadesini kullandı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, terör örgütlerinin tamamının demokrasiye, insan haklarına karşı olduğunu belirterek, terörü silah olarak kullanıp, vatandaşı yönlendirmenin yanlış bir siyasal eylem olduğuna işaret etti.
"Hayır" diyeceğini açıklayan bir şehit annesinin, "Ben şehit annesiyim, beni nasıl terörist olarak tanımlarsınız?" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Emin olun vatandaşını bu kadar aşağılayan, hor gören, tehdit eden başka bir siyasal anlayış, başka bir dönem gelmedi Türkiye’ye." diye konuştu.
- "Yeter ki sandığa gidin"
Kılıçdaroğlu, partisinin, TBMM Grup toplantısında, "Hayır’ oyu kullananın da ’evet’ oyu kullananın da başımın üstünde yeri vardır." dediğini anımsatarak, şu görüşlere yer verdi:
"Yeter ki sandığa gidin, benim tek arzum o. Sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. Buradan da çağrı yapıyorum, sandık önemlidir, sandığa gidin. Demokrasi, saygın bir Türkiye, güçlü bir parlamenter sistem, herkes kendi görevini anayasa çerçevesinde yerine getirsin, ülkede barış, huzur istiyorsanız sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. ’Referandumda ben sandığa gitmem.’ demeyin. Bu normal bir siyasi parti seçimi değil, bir iktidar belirlemiyoruz burada. Türkiye’nin geleceğini belirliyoruz. Üniversite öğrencisi de gitmelidir, ’Seçimlerden, referandumdan bir şey beklemiyorum, oturacağım iki kadeh viskimi içeceğim.’ diyen vatandaş da sandığa gitmeli, onun da bu ülkenin geleceği hakkında söz sahibi olması gerekir. Gidecek sandığa oyunu kullanacak. Mütedeyyin vatandaşım, sen de sandığa gideceksin kardeşim, sen de demokrasi istiyorsan oyunu kullanacaksın. Simitçi, taşeron işçisi kardeşim demokrasi mi istiyorsun, parlamentoda senin sorunların dile gelsin mi istiyorsun? Demokrasiden yanaysan, sen de gideceksin sandığa oyunu kullanacaksın. Her vatandaşımın gitmesini istiyorum, sandığa gidip oyunu kullanmalı."
Kılıçdaroğlu, bu referandumun Türkiye’nin geleceği için çok önemli olduğunun altını çizerek, Amasya Tamimi’nde "Milletin istikbalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır." denildiğini hatırlattı. Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz, Anayasa Mahkemesi’ne gitmedik, halka güvendiğimiz için gitmedik. Halkın sağ duyusuna, ferasetine güvendiğimiz için gitmedik. Bu halk demokrasiyi savunuyor, bu halk demokrasi için bedel ödedi. Bu halk demokrasi için idam sehpasına giden siyasilerin ardından göz yaşı döktü. Aynı tabloların bu ülkede yaşanmasını bir daha istemiyoruz." dedi.
- "Kararsızlar hala ciddi bir oran"
"Bir kişiye emanet edilen Türkiye ateşe atılan bir Türkiye’dir." diyen Kılıçdaroğlu, dünyada bir kişiye emanet edilen Suriye’nin, Irak’ın, Libya’nın durumunun ortada olduğunu bildirdi.
Sorun ve eksiklerin olmasına rağmen parlamentonun Türkiye’nin sorunlarını çözdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Niye parlamentoyu üçüncü sınıf bir parlamento, işlemez bir kurum haline getiriyorsunuz?" diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Anketlerde nasıl bir tablo var?" sorusuna, "Kararsızlar hala ciddi bir oran olarak görülüyor. ’Hayır’ oyları biraz önde, o da görülüyor ama biz, ’hayır’ın çok daha yüksek çıkmasını bekliyoruz." yanıtını verdi.
"MHP tabanının referandumda hangi yöne yakın olduğunu düşünüyorsunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, MHP tabanının, milliyetçi bir taban olduğuna dikkati çekti.
Kılıçdaroğlu, "MHP tabanı, Türkiye’nin bekası konusunda son derece duyarlı olan bir taban. Bu referandum eğer olumlu çıkarsa, Türkiye’nin bekası açısından çok ciddi risklerin olduğunu gören bir taban. Kendi vatanına, ülkesine, bayrağına sahip çıkan bir taban. Dolayısıyla o tabanın referandumda ’hayır’ oyu kullanması kadar doğal bir şey olamaz." diye konuştu.
"Siz bir beka sorunu görüyor musunuz?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Bu anayasa değişikliği geçerse bir kişiyi kandırdığınız andan itibaren devletin tamamını ele geçirebilirsiniz. Başkanı ele geçirdiğinizde KHK çıkararak istediğinizi yapabilirsiniz." görüşünü savundu.
Getirilmek istenen değişiklikle cumhurbaşkanını yargılamak için 400 milletvekilinin oyunun gerektiğini ve bu değişikliklerin tamamen düşünülerek hayata geçirilmek istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin bekası tehlikededir. Bütün milliyetçi, ülkücü, bütün mütedeyyin kardeşlerime, bütün sosyal demokrat kardeşlerime, bütün işçiye, çiftçiye, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; Türkiye’nin bekası tehlikededir. Bir kişiyi kandırdıkları andan itibaren Türkiye’nin geleceği ateşin içine atılacaktır. Bir kişiye bu kadar yetki verirseniz birisi gelir kandırır, devleti ele geçirir. Bir kişi her şeyi belirliyor. Üstelik bu kararnameler Meclise de gelmiyor. Resmi Gazetede çıktığı an yürürlüğe girecek."
Hangi partiden olursa olsun, "partili cumhurbaşkanına" karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, yapılmak istenen değişiklikle cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini kendisinin atayacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "HSYK’nın üyelerinin yarısından fazlasını bir partinin genel başkanı tayin ederse ne olur? O kurul bütün hakimleri istediği yere atar. Eğer başkanı kızdıran bir karar almışsa o hakimi sürecek. Bu mudur bağımsız adalet, bağımsız yargı? Adalet yoksa devlet yoktur. Bu anayasa değişikliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çökerden bir değişikliktir. Onun için söylüyorum; yüreğiniz varsa, cesaretiniz varsa gelin televizyonda, halkın önünde tartışalım." dedi.
- "TBMM tamamen devre dışı bırakılıyor"
Rejim değişikliği tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, yetkilerin bir kişiye verilmesinin rejim değişikliği anlamına geldiğini söyledi.
Değişikliğin kabul edilmesi halinde TBMM’nin tamamen devre dışı bırakılacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Bu Türkiye’yi sonu belirsiz maceranın içine sürüklemektir. Bu ülkede macera olmaz. Burası devasa bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti eğer böyle bir maceranın içine sürüklenirse, felaketlerden başımızı kurtaramayız. Türkiye’nin nereye gideceği, nasıl yönetileceği belli olmaz." dedi.
- CHP’nin kampanya süreci
CHP’nin çalışmaya başladığını aktaran Kılıçdaroğlu, henüz referandum sloganının ise netleşmediğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, bir kişi veya partiyi hedef almadıklarını sadece değişikliğin ne getireceğini detaylı bir şekilde halka anlattıklarını söyledi.
"Seçmen anladı mı değişikliği? Sayın Cumhurbaşkanı ’şu an için seçmenin daha çok iyi anladığını düşünmüyorum’ diyor. Sizin gözlemeniz nedir? " sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı niye bunu söylüyor, ’seçmen anlamadı’ diye. Bu milletin ferasetiyle dalga geçmek demek değil midir? Vatandaş gayet güzel anlıyor. Ben bu ülkedeki her vatandaşın sağ duyusuna güveniyorum. Gayet iyi anladı. Vatandaş gayet iyi anladı da siz demokrasiyi anlayamadınız. Bu sistem, bu demokratik gelenekler aldı sizi devletin en tepesine taşıdı." değerlendirmesini yaptı.
- "Çift başlılık anayasal kurum haline geliyor"
İktidarın değişikliği savunurken, "Devlette çift başlılığı engelleyeceğiz" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Aslında çift başlılık anayasal kurum haline geliyor." görüşünü savundu.
Yapılan değişiklikle gensorunun kalktığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bir bakan yolsuzluk yapsa dahi yargılanamayacağını öne sürdü.
Bağımsız Milletvekili Ümit Özdağ ile görüşmesine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Özdağ’ın kendisine kampanya sürecinde provokasyonların olabileceğini ve bu konuda çok dikkatli olunması gerektiğine dair bazı bilgi ve belgeleri sunduğunu, bu çerçevede verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, CHP’nin tek kişiyle değil parti olarak beraberce bir kampanya yürütüleceğini, eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın da arzu etmesi halinde bir mitingde konuşabileceğini açıkladı.
"17 Nisan sabahı nasıl bir Türkiye olacak?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Evet’i hiç düşünmüyorum. Samimi olarak söylüyorum. ’Hayır’ demiş Türkiye, güzel bir nefes alacak. Herkes görevinin başında olacak. Olağan hayat devam edecek. Vatandaş şunu söyleyecek, ’hayır’ın anlamı şudur; biz sizi seçtik TBMM’ye gönderdik, herkes anayasaya göre kendisine tanımlanmış görevlerini yerine getirsin, kimse kimsenin işine burnunu sokmasın." dedi.
Referandum sonrası bir erken seçim ihtimalini görmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, parlamentonun böyle bir karar alması durumunda ise halkın hakemliğine gidileceğini, bunun da normal bir süreç olduğunu değerlendirdi.
- Fırat Kalkanı Harekatı
Fırat Kalkanı Harekatı ve Suriye’deki gelişmelere ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, hükümetin Suriye’deki yanlış politikasının faturasını Türkiye’nin ödediğini ve şehitlerin geldiğini belirtti.
El Bab’dan sonra bir yere gidilmemesi gerektiğini, bunun yeni şehitlerin gelmesine yol açacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çok istiyorlarsa kendi çocuklarını göndersinler. Bir Trump’a, bir Putin’e yaslanıyorlar. Çok büyük bir hata yaparlar, gelen her şehidin sorumlusudurlar artık." dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunması gerekirken, Suriye’nin giderek bölündüğünü söyledi.
Türkiye’nin Suriye’den çekilmesinin 10 yıl süreceğini ileri süren Kılıçdaroğlu, daha derine gitmenin ise büyük bir yanlışlık olacağını tekrarladı.
Güvenli bölgenin gerekliliğine vurgu yapan ve bunun El Bab’da kalması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Türk ordusu Rakka’ya gitsin mi gitmesin mi? Gelin referandum yapalım. Bu kadar basit, en hayati konu. Bizim çocuklarımız şehit düşecek. Gariban Anadolu kadının çocuğu üzerinden ahkam kesiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: chp.org.tr