CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇİNE TERMİNAL BİNASI AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇİNE TERMİNAL BİNASI AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hepimizin önünde güzel bir fırsat var. Çocuklarımıza, torunlarımıza gururla söyleyebileceğimiz bir şey var. “Türkiye’de demokrasiyi askıya almak istiyorlardı, bütün yetkileri bir adama vermek istiyorlardı. Ben gururumla ve onurumla ülkem için, bayrağım için, vatanım için gittim ve “Hayır” oyunu kullandım” deme gururunu yaşayabiliriz” dedi.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aydın Büyükşehir Belediyesi Çine Terminal Binası açılış töreninde yaptığı konuşma şöyle:
Efendim, Efeler diyarında olmaktan son derece mutluyum. Merhaba Efeler. İki Belediye Başkanımız konuştu. Dediler ki, hizmet üretiyoruz. Doğru üretiyorlar, hepimizin önünde, hepimiz tanığız.
BİZ KUL HAKKI YEMEYİZ
Ama Belediye Başkanlarımızın söylemediği bir şeyi ben söyleyeyim. Bizim karakterimizde ve yapımızda toplanan her kuruşun hesabını millete veririz. Biz kul hakkı yemeyiz. İşte Belediye Başkanlarımız burada. Çalışırız, çaba harcarız ama her kuruşun hesabını millete veririz. Millet üretecek, millet kazanacak, biz hizmet üreteceğiz, hizmeti sunacağız. Seçimlerde söz verdik dedik ki, Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin olduğu yerde asgari ücret net 1500 lira olacak. Dediler ki, olmaz parayı nereden bulacaksınız. Şu anda ister doğuda, ister batıda, ister kuzeyde, ister güneyde bütün belediyelerimizde taşeron işçileri dahil asgari ücret en az net bin 500 liradır. Verdiğimiz sözü tuttuk.
Şimdi bir şey daha yapacağız. Aile Sigortasını getireceğiz. Belediye Başkanımız söyledi bizim belediyelerin olduğu yerde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Yine aynı uygulamayı Adana’dan başlattık, Seyhan Belediyesinden başlattık. Hiçbir ailenin geliri 600 liranın altında olmayacak. 200 liraysa 400 lirasını belediye verecek. Nereye? Kadının banka hesabına yatıracak. Kadın gidecek parasını çekecek çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak, kimseye muhtaç olmayacak. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Fakirliği teşhir etmeyeceğiz. Bu bizim namus görevimizdir, bu bizim ülke sevgimizdir, bu bizim insan sevgimizdir. Bunu yapacağız.
BİR ARADA KARDEŞÇE YAŞAMAK ZORUNDAYIZ
Şimdi asıl konuya gelelim. Hayır pankartları var, önümüze bir anayasa değişikliği geliyor. Oturup karar vereceğiz. Sizden, Çineli kardeşlerimden, Efeler diyarından, Efelerden istediğim tek şey var. Düşünün, tartışın, konuşun bir kanaat önderine sorun, tanıdığınız bir avukata sorun, bir hukukçuya sorun, tanıdık hakim varsa hakim, savcı varsa savcıya sorun ve ondan sonra gidip oyunuzu kullanın. Bu memleket kolay kurulmadı. Acıyla kuruldu, gözyaşıyla kuruldu. Yarın şehitler günü, hepimizin yüreğini yakıyor. İsteriz ki, bu ülkede huzur olsun, isteriz ki barış olsun, isteriz ki bir arada yaşayalım. Benim gibi düşünmeyenin de söz hakkı olsun, demokrasi olsun, güzellik olsun, kadın erkek eşitliği olsun, erkek de üretsin, kadın da üretsin. Birlikte bu ülkede huzur içinde yaşayalım. Anneler çocuklarını güler yüzle okula göndersinler. Her evde tencere kaynasın. Size bir sır vereyim kimseye söylemeyin. Eğer bir ülkede mutluluk varsa bilin ki o ülkede kadınların yüzü gülüyordur. Kadınların yüzü gülmüyorsa emin olun o ülkede huzur yoktur. O nedenle eğer kadınlar hayatından memnunsa, eğer huzur varsa kadın zaten güler yüzlüdür. Biz bunu yaratmak zorundayız. Bir arada kardeşçe yaşamak zorundayız. Bir arada güzellikleri büyütmek zorundayız. Acılarımızı da paylaşacağız, sevinçlerimizi de paylaşacağız. Bir arada dostça yaşayacağız.
ÇIKIP MİLLETE “ŞUNUN İÇİN ANAYASAYA EVET DEYİN” DİYEMİYORLAR
Anayasa değişikliği getiriyorlar. Çıkıp millete şunu anlatamıyorlar. Sevgili vatandaşlarım, şunun için anayasaya evet deyin diyemiyorlar. Ben diyorum ki, hayır deyin. Niye hayır dediğimi söylüyorum. 600 milletvekili istemiyorum niye 600 milletvekili, olmasın. 18 yaşında milletvekili olacak, ömür boyu askerlikten muaf olacak, istemiyorum. Garibanın çocuğu El Bab’a gidecek terörle mücadele edecek Ankara’daki beylerin çocukları milletvekili olacak. İstemiyorum. Bunun için hayır diyorum.
CUMHURBAŞKANI TARAFSIZ OLMALIDIR
Başbakanlığı kaldırıyorlar. Başbakanlık kalkmasın niye kalkıyor Başbakanlık kalkmasın. Cumhurbaşkanı tarafsız olsun diyorum. Cumhurbaşkanı tarafsız olmazsa cumhuru temsil edemez mümkün değil. Partizan mı olsun Cumhurbaşkanı? Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım neden? Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Devletin bütün kurumlarının uyum içinde çalışmasını ister. Devleti yönetirken devlet adamlarının diline sahip olması lazım, dilini kontrol etmesi lazım. Her sözü söyleyemez devlet adamları, her zaman konuşmaz, yerinde ve zamanında konuşur. Öyle yetkiler veriyoruz ki, bir kişi kalkacak TBMM’yi feshedecek. Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun sizin seçip Ankara’ya TBMM’ye gönderdiğiniz ve TBMM olarak gurur duyduğumuz bir süreci bir kişi kalkıp sabah erken ben bu meclisi feshettim diye eğer bir karar alırsa bu karar doğru olur mu? Eğer meclisi feshediyorsan o zaman sen milli iradeyi tanımıyorsun. Bu yetkiyi verelim diyorlar. Ben de diyorum ki, hayır bu yetki verilmez doğru değil bu yetkiyi vermek. Bu yetki 1924 anayasası görüşülürken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bile verilmemiştir. Çıkmış iki genç milletvekili konuşmuş demişler ki, “Biz gazi paşayı seviyoruz, saygıda duyuyoruz. Bu memleket için neler yaptığını da biliyoruz. Ama bizi buraya millet seçip gönderdi. Millet seçip gönderdiyse, Gazi Paşa TBMM’yi feshedemez” demiştir ve oylama yapılmıştır çoğunlukla hayır oyu çıkmıştır. Şimdi Gazi Mustafa Kemal’e verilmeyen bir yetkiyi bir kişiye vereceğiz niçin, hangi gerekçeyle vereceğiz ve neden meclisi feshedecek? Siz buna ne diyorsunuz? Ben de hayır diyorum.
TÜRKİYE SONU BELLİ OLMAYAN BİR KULVARIN İÇİNE SOKULUYOR
Diyorlar ki, Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor. Güzel. Ben de şunu söylüyorum, madem ben doğruları söylemiyorum size göre, siz beni eleştiriyorsunuz gel kardeşim Fransa’daki gibi, Almanya’daki gibi, Hollanda’daki gibi, Japonya’daki gibi, Belçika’daki gibi, Amerika’daki gibi medeni insanlar gibi bir araya gelelim, oturalım televizyonda konuşalım. O televizyonu da ben değil siz seçin, gelecek gazetecileri de ben değil siz seçin. Oturup konuşalım, millette bizi dinlesin. Kim doğruyu söylüyor, kim yanlışı söylüyor gelsinler. Gelirler mi? Ben de biliyorum gelmezler. Niçin? Emin olun Allah inandırsın vallahi de billahi de doğruları anlatıyorum, doğruları söylüyorum. Onlar anlatamıyorlar. Kalktılar bir şey söylediler, kim hayır oyu kullanırsa o teröristtir. Yuh çekmeyelim ama… Ne tür bir tehlikenin içine Türkiye’yi sokmak istediklerini ben size anlatmak istiyorum. Öyle bir tehlikenin içine sokuyorlar ki Türkiye’yi Türkiye sonu belli olmayan bir kulvarın içine sokuluyor.
NİYE REJİMİ DEĞİŞTİRİYORUZ, BU REJİMİN NESİ EKSİK?
Sevgili anneler, size bir şey sormak istiyorum. Otogarımız açılıyor, güzel kaptanlarımız olacak, güzel arabalarımız olacak, uzun yol seyahatinde en az iki kaptan olacak bizim güvenliğimizi, çocuklarımızın güvenliğimizi sağlamak için. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun benim şu soruma cevap verin. Freni olmayan bir otobüse siz çocuklarınızı bindirir misiniz? Birde beylere soralım, freni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? Şimdi freni olmayan bir anayasa getiriyorlar, 80 milyonu bindiriyorlar haydi gidelim. Nereye? Belli değil. Nereye gittiği belli olmayan bir trene de biz vatandaşlarımızı bindirmeyiz. 140 yıllık bir parlamento geleneğimiz var Osmanlıdan geliyor. Niye vazgeçiyoruz parlamenter sistemden, niye rejimi değiştiriyoruz? Bu rejimin nesi eksik? Demokrasiyse demokrasi, 4 parti var zaten mecliste. Herkes düşüncesini rahatlıkla söylüyor. Diyorlar ki, herkes düşünmesin bir kişi düşünsün, herkes karar vermesin bir kişi karar versin. Peki o bir kişi hata yaparsa ne olur? Faturayı 80 milyon öder.
TEK ADAM REJİMİ OLAN ÜLKELER KAN GÖLÜNE DÖNDÜ
Bizim babalarımız bize ne diyordu, “Akıl akıldan üstündür”. Öyle değil mi anneler? Onların da babaları onlara söylüyordu, “Akıl akıldan üstündür”. Akıl akıldan üstünse niye biz aklımızı kullanmayacağız da 80 milyonun yerine bir kişi düşünecek? Şunu unutmayın, teklik Allah’a mahsustur. Hiç kimse unutmasın. Ben tek adam olacağım. Niye tek adam oluyorsun? Yani biz Allah’ın kulu değil miyiz, yani biz düşünmeyecek miyiz, yani bizim aklımız yok mu, yani bizim insan sevgimiz yok mu, yani biz birisi yanlış yaptığı zaman arkadaş sen yanlış yapıyorsun demeyecek miyiz? Ben yetkili olacağım diyor her şeye, ben karar vereceğim diyor. Bu olmaz. Demokrasilerde böyle bir şey yoktur. Tek adam rejimi nerede vardı? Libya’da vardı, ne oldu? Suriye’de vardı, bakın Suriye ne oluyor? Irak’ta vardı, bakın Irak ne oldu? Bir dönem Romanya’da vardı, Çavuşesku bakın ne oldu? Sadece liderler gitmedi, tek adamlar gitmedi, o ülkeler kan gölüne döndü. Yazık günah değil mi bizim ülkemize?
1920’LERİN RUHUNA İHANET EDİYORUZ
Ben size şunu söyleyeyim, Erzurum Kongresi 1919 tek adam mı vardı? Adı üstünde kongre, birden fazla insan vardı. Sivas Kongresi 4 Mayıs 1919 bir adam mı vardı? Hayır. Kongre, Sivas Kongresi, genç Tıbbiyeli Hikmet kürsüye çıkar Sivas Kongresinde şunu söyler, o dönem Türkiye’yi manda mı yönetsin, yönetmesin tartışması var. Tıbbiyeli Hikmet der ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Biz mandaya karşıyız. Siz mandayı savunursanız size de karşıyız” der. Ve bu Tıbbiyeli Hikmet sayesinde ve onun öngörüsüyle -genç bir insandır – “bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” lafı bir anlamda oradan çıkmıştır. Mandayı kabul etmemiştir. Türkiye, bayrağının altında özgür olacaktır demiştir. Beraber yaşadılar, beraber mücadele ettiler. Hiçbir zaman tek adam olmadı. 23 Nisan 1920, Meclisi açtık yine tek adam yoktu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, ne yaptı Türkiye Büyük Millet Meclisi? Milli Kurtuluş Savaşını yönetti. Aynı meclis Kıbrıs Barış Harekatını yönetti. Aynı meclis 15 Temmuz darbe girişimini önledi. Şimdi diyorlar ki, bu Gazi Meclisi ikinci sınıf bir meclis yapalım. Niçin, hangi gerekçeyle, niye yapıyoruz? Şurada bir çocuğumuz var, bizim logomuzda. Logomuzda bir çocuğumuz var. O çocuk bir kız çocuğu, saçları örgülü bir kız çocuğu. Biz 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini açtığımızda o günü bayram ilan ettik. Ve daha sonra o bayramı çocuklarımıza emanet ettik, Cumhuriyeti savunsunlar diye. Şimdi biz 1920’lerin ruhuna ihanet ediyoruz, meclisin yetkilerini elinden alıyoruz. Neden? Niye alıyoruz? Şimdi bu çocuğumuz ne diyor? Benim bayramıma dokunmayın diyor. 23 Nisanıma dokunmayın diyor. Bu çocuk onu söylüyor aslında. Neden bu çocukların haklarını ellerinden alıyor? O hakları bunlar mı verdi? O hakları veren kurucu iradedir, Cumhuriyetin kurucu iradesidir.
ÖYLE BİR YETKİ VERİLİYOR Kİ, YEDİ TANE VİLAYETİ BİRLEŞTİRİP EYALET İLAN EDEBİLİR
Ben efeler diyarı dedim, arkadaşlarımızda efeler diyarı dediler. Burası aynı zamanda Kuva-yi Milliyenin karargahıdır, Aydın Kuva-yi Milliyenin karargahıdır. Binlerce şehit verdiler, işgale karşı direndiler, ama bütün bu savaşları Türkiye Büyük Millet Meclisi tek başına verdi. Şimdi yetkiyi bir kişiye verelim diyorlar. Bir kişiye yetki vermek Türkiye’yi sonu belirsiz bir alana, sürece sokmak demektir. Hata yaparsa ne olacak? 80 milyon hepimiz hatanın faturasını ödeyeceğiz. Size bir örnek, 1 Mart Tezkeresi geldi. 1 Mart Tezkeresi meclise, hükümet ikna olmuştu, 1 Mart Tezkeresini getirdiler, Türkiye üzerinden Amerikan ordusu Irak’a girecekti. Bizim ordumuz da girecekti ama 1 Mart Tezkeresine Türkiye Büyük Millet Meclisi “Hayır” dedi. Ve onurlu bir duruş sergileri, Türkiye’yi savaşa sokmadı. Meclisin bu kadar büyük görevi var. Şimdi meclisin yetkilerini elinden alıyorlar.
Bir şey daha söyleyeyim, devletin yapısı ve işleyişini şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi belirler. Neresi vilayet olacak? Kanun çıkar. Aydın vilayetse Aydın’ın kanunu vardır. Diyarbakır vilayetse kanunu vardır. Trabzon vilayetse kanunu vardır. Bir yerde vilayet kurulacaksa kanun çıkar. İki vilayet birleşir kanun çıkar. Yeni getirilen düzenlemeyle başkana öyle bir yetki veriliyor ki, yedi tane vilayeti birleştirip eyalet ilan edebilir. Ve meclis buna dokunamıyor. Mesela, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne üçünü birleştirdim, başına bir vali koydum. Çünkü valiyi atama yetkisi de onda ve Tekirdağ vilayeti dedim adına veya eyaleti dedim. Siz bunu kabul ediyor musunuz?
“EVET” İN VEBALİ AĞIRDIR
Sandığa gideceğiz, düşüneceğiz. Ülkemizin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için, torunlarımız için, onlara güzel bir Türkiye bırakmak için gideceğiz “Hayır” oyunu onurumuzla kullanacağız, gururumuzla kullanacağız. Ben 1982 yılında genç bir bürokratken 1982 anayasasına gidip “Hayır” oyunu kullandım. Ben bugün çocuklarıma, torunuma ben o anayasaya “Hayır” oyu vermiştim diye gururla söylüyorum. Şimdi hepimizin önünde güzel bir fırsat var. Çocuklarımıza gururla söyleyebileceğimiz, torunlarımıza gururla söyleyebileceğimiz bir şey var. Ben Türkiye’de demokrasiyi askıya almak istiyorlardı, bütün yetkileri bir adama vermek istiyorlardı. Ben gururumla ve onurumla ülkem için, bayrağım için, vatanım için gittim ve “Hayır” oyunu kullandım deme gururunu yaşayabilirsiniz, yaşayabiliriz. Bunun partilerle ilgisi yok değerli arkadaşlarım. A partisi, B partisi bu değişiklik hepimizi ilgilendiriyor. Partilerle ilgisi yok. Şahıslarla da ilgisi yok. Çünkü bu anayasa değişikliği sadece bugün değil, geleceği de ilgilendiriyor, torunlarımızı da ilgilendiriyor. O nedenle demokrasiyi savunacağız. Birlikte mücadele edeceğiz, beraber. Eğer bunu yaparsak, yaptığımız takdirde güzel bir Türkiye’nin yolunu açmış oluruz.
Diyorlar ki, “Hayır” çıkarsa kaos olur. Hiçbir şey olmaz. “Hayır” çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanı zaten yerinde 2019’a kadar görevinin başında. Binali Bey Başbakan olarak zaten görevinin başında, bakanlar zaten görevlerini yapacaklar. TBMM zaten görevini yapıyor, kanunlar çıkarıyor. Niye kaos çıksın? Ama “Evet” in vebali ağırdır. Sonu belirsiz bir sürecin içine Türkiye sokulmamalıdır. Bu vebale katlanmak kolay değildir.
Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Belediye Başkanlarımıza verdikleri hizmet dolayısıyla teşekkürlerimi sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum. Al bayrak altında özgürce yaşamak için, birlikte yaşamak için, birlikte konuşmak için, birlikte vatana sahip çıkmak için, hep birlikte “Hayır” lı bir işi 16 Nisan’da yapalım.
Kaynak: chp.org.tr