CHP Bilim Platformu’ndan Eşitsizlik Raporu: Sarayın Kara Düzeni, Yandaş Oligarkları ile Eşitsizlikleri Derinleştirdi

CHP Bilim Platformu’ndan Eşitsizlik Raporu: Sarayın Kara Düzeni, Yandaş Oligarkları ile Eşitsizlikleri Derinleştirdi

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI FETHİ AÇIKEL:SARAY DÜZENİ, TÜRKİYE’NİN ORTA SINIFINI BUHARLAŞTIRDI; TOPLUM KASTLAŞMANIN EŞİĞİNE GELDİ

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI FETHİ AÇIKEL:SARAY DÜZENİ, TÜRKİYE’NİN ORTA SINIFINI BUHARLAŞTIRDI; TOPLUM KASTLAŞMANIN EŞİĞİNE GELDİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Fethi Açıkel başkanlığındaki CHP Ar-Ge Bilim Platformu tarafından, AKP döneminde derinleşen gelir ve servet eşitsizliği, kuşaklar arası eşitsizlik, eğitim ve beceri eşitsizliği, bölgesel eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini inceleyen kapsamlı bir Politika Notu & Rapor hazırlandı.

“Sarayın Kara Düzeni Eşitsizlikleri Derinleştirdi ve Kalıcı Hale Getirdi; Yandaş Oligarklar Vatandaşın Sosyal Adalet Duygusunu Yerle Bir Etti” başlıklı Politika Notunda “Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 20 yıl boyunca küçük bir oligarşik zümrenin çıkarını gözeten rantçı politikalarıyla, Türkiye’de halk katmanları aleyhine eşitsizlikleri ve yoksulluğu derinleştirmiştir. Gelir ve servet eşitsizliği artmış; gıda yoksulluğu, barınma ve eğitim gibi alanlarda eşitsizlik ve yoksullaşma derinleşmiştir. Vatandaşlarımız çocuk, genç, yaşlı, emekli ve hatta çalışan yoksulluğunun her türlüsüne maruz bırakılmıştır” tespiti yapıldı.


Politika Notundan Özet Tespit ve Veriler Şu Şekilde:

  • AKP döneminde yolsuzluk, israf ve kötü yönetim yüzünden, Türkiye ekonomisi 2015-2020 yılları arasında yüzde 20 küçülmüş; milli gelirimiz 864 milyar dolardan 720 milyar dolara gerilemiştir. Bu süreçte toplumun yüzde 90’ının gelir seviyesi yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle gerilemiştir. 2021 yılı Aralık itibarıyla Türkiye 178 ülke arasında en yüksek enflasyona sahip 8. ülke konumundadır.
  • TÜİK verileri bile son 5 yılda Türkiye’de medyan gelirin yüzde 70'ine göre yoksul vatandaş sayısının 23,7 milyona ulaştığını ifade etmiştir. Ancak artan gıda, yakıt ve kira masrafları yüzünden yoksulluk çeken vatandaş sayısının 2022 ortası itibariyle 30 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir.
  • Pandemi nedeniyle kapanmaların yaşandığı 2020 yılında, iş ve gelir kayıpları ile birlikte yoksulluk yaşayan yurttaş sayısının 45 milyona kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Nitekim enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik oranları ile hesaplanan Küresel Sefalet Endeksi’ne göre 2022 yılında Türkiye, 178 ülke arasında en kötü yılı yaşayan 7. ülke olmuştur.
  • Orta sınıf âdeta ortadan kaldırılmış, nüfusun çoğu yoksul kesimlere eklenmiştir. Artık Türkiye’de neredeyse bir “orta direğin” varlığından bahsetme imkânı kalmamıştır.
  • Cumhuriyet tarihinde ilk kez kişi başına düşen milli gelir 7 yıl üst üste düşüş göstermiştir.
  • 2018’den itibaren, döviz krizleriyle birlikte Türkiye’de orta sınıf gelir grubunun en az 3,1 milyon kişi azaldığı, bu kişilerin düşük gelirli kesimlere eklendiği hesap edilmektedir.


Gelir ve Servet Uçurumu ‘Mülksüz Vatandaşlar’ Yarattı; Saray İmtiyazlı Milyonerler Türetti:

  • Ülkemizde en yüksek gelire sahip yüzde 1’lik kesim, toplam gelirin yüzde 23’ünü almaktadır. Diğer bir deyişle Türkiye’nin ürettiği 4 birim gelirin 1 birimini tepedeki en zengin yüzde 1’lik kesim, yani yaklaşık 1 milyon kişi almaktadır. Geri kalan 4’te 3’lük pay ise 83 milyonluk nüfusun oluşturduğu yüzde 99 tarafından paylaşılmaktadır.
  • Birleşmiş Milletler Gelir Dağılımı eşitsizliği göstergelerinden biri olan nüfusun en zengin yüzde 1'lik kesiminin milli gelirden aldığı pay sıralamasında Türkiye 119 ülke arasında en kötü 7. sırada yer almaktadır.
  • Türkiye, zengin ve yoksul yurttaşlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin göstergesi olan Gini katsayısında Dünya Bankası tarihsel göstergelerinde 170 ülke arasında en kötü 30 ülke arasına girmiştir.
  • Türkiye, zengin ve yoksul yurttaşlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin göstergesi olan Gini katsayısında Dünya Bankası tarihsel göstergelerinde 170 ülke arasında en kötü 30 ülke arasına girmiştir.
  • Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir adaletsizliği açısından en kötü 4 ülkeden 1'i olmuştur.
  • Ülkedeki yetişkinlerin binde 2’si 1 milyon dolar üzerinde servete, yüzde 57’si ise 10 bin dolardan az bir varlığa sahiptir.
  • 2019’da 94 bin olan dolar milyoneri sayısı yalnızca bir yıl içinde 115 bin kişiye ulaşmıştır.


Kuşaklar Arası Eşitsizlik Tersine Döndü: Gençler İşsiz, Mesleksiz ve Güvencesiz Kaldı

  • Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre 2021 yılında toplam iş gücünün istihdama katılım oranında Türkiye, 185 ülke arasında 152. sırada yer alabilmiştir.
  • Uluslararası Çalışma Örgütü 2021 yılı kayıtlı verilerine göre Türkiye, 2021 yılında 185 ülke arasında en yüksek işsizlik oranına sahip 33. ülke olmuştur.


Asgari Ücret Türkiye’de Ortalama Ücret Haline Geldi; Bolivya ve Kolombiya Düzeyine Geriledi

  • Ortalama ücretin asgari ücrete yakınlığında Türkiye, OECD içinde Kolombiya’dan sonra en kötü durumdaki ülkedir.
  • Türkiye, Avrupa bölgesinde asgari ücretin en çok gerilediği ülke olmuş; en düşük asgari ücrete sahip 2 ülkeden biri hâline gelmiştir. Maalesef 310 dolarlık asgari ücretle Türkiye Latin Amerika’nın en yoksul ve güvencesiz ülkelerinden biri olan Bolivya ile aynı ücret düzeyine gerilemiştir.
  • 2020 verilerine göre çalıştığı hâlde yoksul olan emekçilerin oranı açısından Türkiye, Avrupa’daki en kötü 3. ülkedir.


Türkiye’nin Kırsalı İnsansızlaşıyor; Kentler Nüfusu Kaldıramıyor

  • Türkiye’de çarpık büyüme ve eşitsiz gelir dağılımı arttıkça, nüfusumuzun yoksulluk ve işsizlik seviyeleri de bu durumdan doğrudan etkilenmiş, bölgeler arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıkmıştır.
  • Türkiye ortalamasının en zengin yüzde 20’lik gelir grubu, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubundan 8 kat daha yüksek gelir elde etmektedir.
  • Bölgeler arasında üretim seviyesi, istihdam oranı ve yatırım miktarı arasındaki büyük farklar, bölgelerin birbirinden farklı gelişmiş düzeyinde olmasına yol açmaktadır.
  • 2019 yılında üretilen toplam GSYH 4 trilyon 320 milyar TL iken, toplam üretimde yüzde 2,5 altında pay alan bölge ve illerin varlığı, bölgesel eşitsizliğin kaynağını ve büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Toplam 31 milyon kişinin yaşadığı 52 ilden oluşan 15 bölgenin GSYH payı yüzde 2,5’un altındadır. 4 bölgede bulunan 13 ilin ise milli hasıla payı yüzde 1’in altında kalmaktadır. Toplam 52 ilde üretilen milli hasıladaki payı yüzde 23 iken kalan diğer 29 ilin ürettiği milli hasıla payı yüzde 77 olmaktadır. Yalnızca en büyük 3 ilimizin toplam milli hasıla payı yüzde 46’yı bulmaktadır.
  • Bu çarpık tablo, nitelikli büyümenin ve istihdam yaratımının önünde büyük bir engel olarak AKP’nin rant odaklı politikaları tarafından var edilmiştir.
  • AKP’nin Anadolu’nun az gelişmiş şehirlerini dışlayan iktisadi ve sosyal politikaları, kırsal yoksulluğu artırırken, büyükşehirlere göç eden nüfusun yoksulluğunu daha da derinleştirmiştir.


Konut Sahipliği Ayrıcalık Oldu, Kira Artışı Durdurulamıyor

Sarayın Rant Düzeni, Lüks Konutlar Üretirken Orta Halli Aileler Ev Sahibi Olamıyor

  • Şehirlerimiz betonlaştırılmış ancak yurttaşlarımızın konut sorununa çözüm üretilememiştir. Avrupa genelinde yüzde 70’ler civarına ulaşan ev sahipliği oranına karşılık Türkiye’de 2020 yılında nüfusun yalnızca yüzde 58’i kendine ait konutta yaşamaktadır.
  • Avrupa genelinde yüzde 70’ler civarına ulaşan ev sahipliği oranına karşılık Türkiye’de 2020 yılında nüfusun yalnızca yüzde 58’i kendine ait konutta yaşamaktadır.
  • 2022 itibarıyla bir asgari ücretlinin 80 metrekare konut alabilmesi için hiçbir şey yemeden içmeden en az 10 yıl çalışması gerekmektedir. 2015 yılıyla karşılaştırıldığında 2021 son çeyreği itibarıyla konut fiyatları yüzde 246,5; kira fiyatları ise yüzde 187,7 seviyesinde yükselmiştir.
  • Avrupa bölgesindeki 36 ülke arasında çatısı akan, duvarları, zemini ya da temeli rutubetli olan, pencere çerçeveleri çürümüş konutlarda yaşayan nüfusun oranının en yüksek olduğu ülke, Arnavutluk’tan sonra Türkiye’dir.


Orta Halli Aileler İçin Bir Ev ve Bir Araba Hayal Oldu

  • 2020 yılı itibarıyla Avrupa’nın 31 ülkesi arasında kendi otomobiline sahip olmayanların oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir.
  • Bugün bir asgari ücretli çalışanın sıfır kilometredeki en ucuz otomobili satın alması için 6 yıl çalışması ve başka hiçbir harcama yapmaması gerekmektedir.


Ebeveynlerinden Daha Eğitimli; Ama Daha Yoksul, Borçlu ve Güvencesiz Gençlik

  • 20-30 yaş arası gençlerin yarısından fazlası, anne ve babalarından daha eğitimli olmasına rağmen onlardan daha yoksuldur. Her 3 gençten yalnızca 1’i anne ve babasından daha eğitimli olup onlardan daha yüksek gelire sahiptir.
  • 20-30 yaş aralığındaki gençlerin yalnızca yarısı ailelerinden ekonomik bağımsızlığını kazanmıştır.


Kadınlar Artan Eşitsizliğin En Büyük Mağduru: Evde de İşte de Dezavantaj Var

  • Türkiye, OECD ve Avrupa ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılımı en düşük olan ülkedir. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre 2021 itibarıyla Türkiye, 15 yaş üstü kadınların iş gücüne katılımları açısından 187 ülke arasından 165. sıradadır.
  • Türkiye, 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda 156 ülke arasında 133. sıradadır.


Dijital Ve Teknolojik Uçurum, Eğitimden Sanayiye Her Alanda Eşitsizlikleri Derinleştiriyor

  • Bilgi teknolojilerine erişim konusunda yaşanan eşitsizlik, toplumdaki sosyo- ekonomik adaletsizliğin bir yansımasıdır. Bu eşitsizliği ifade eden “dijital uçurum”, Türkiye’de her alanda gözlemlenmeye başlamıştır.
  • İnternet erişiminin günümüzde pek çok gelişmiş ülke tarafından temel bir hak olarak kabul edilmesi ve bu nedenle kamu hizmeti olarak sunuluyor olmasına rağmen Türkiye’de AKP’nin ucuz, hızlı ve kaliteli dijital altyapıya yatırım yapmaması, yurttaşları dijital olanaklardan mahrum etmektedir.
  • Her 10 hanenin 4,4'ünün İnternet erişiminin bulunmadığı Türkiye’de vatandaşlar, OECD ülkeleri arasında en yavaş İnterneti kullanmaktadır. 2021 Küresel İnternet Hızı Endeksi’ne göre Türkiye mobil bağlantı hızında 138 ülke arasında 57; sabit internet hızında ise 105. sıradadır.
  • İnternet erişiminde ülke içinde de büyük eşitsizlikler bulunmaktadır. İstanbul’da yüzde 80’e kadar çıkan hanelerde genişbant bağlantı oranı, Kuzeydoğu Anadolu’da yüzde 34’e kadar düşmektedir.


Tarlalar Ekilemiyor: Türkiye Çiftçisiz Ve Tarımsız Bırakılıyor

  • AKP’nin tarım ve gıda sektörünü çıkmaza sokan politikaları, en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan kırsal bölgelerin nüfusunu kaybetmesine neden olmuştur.
  • Tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2002 yılında 7 milyon 458 bin kişiyken, 2020 yılı itibarıyla yüzde 44'lük bir düşüşle 4 milyon 157 bin kişiye gerilemiştir. 1990 yılında tarımda istihdam edilen nüfusun yüzde 56’sını genç nüfus oluştururken, 2019’da bu oran yüzde 35’e gerilemiştir.
  • 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar tarım alanı ekilirken, 2020 yılına gelindiğinde ekilen tarım alanı 23 milyon 144 bin hektara düşmüştür.


CHP NE YAPACAK?

  • Cumhuriyetin 2. Yüzyılında Stratejik Planlama İle Kalkınmacı Ekonomi Ve Sosyal Devlet Güçlü Biçimde İnşa Edilecek; Yoksulluk, İşsizlik Ve Vasıfsız İstihdam Çemberi Kırılacak
  • “Aile Destekleri Sigortası” Yoksulluk Ve Eşitsizlikle Mücadelede Temel Araç Olacak
  • Ücretler Yükselecek; Gelir Eşitsizliği Giderilecek
  • Vasıflı İstihdam Ve Dijitalleşmiş İşler Yaratılacak; Mesleki Eğitim Ve Beceri Edindirme İle İşsizlik Azaltılacak
  • Gençler İçin Nitelikli İstihdam Ve Düzgün Maaşlı İşler: Torpille Gençlerin Hakkı Yenmeyecek
  • Gençler Geleceğe Umutla Bakacak; Ekonomik, Sosyal Ve Kültürel Refaha Ulaşacak
  • Hiçbir Çocuk Yatağa Aç Girmeyecek
  • Eğitimde Fırsat Eşitliği Sağlanacak
  • Yoksulluk Çemberi Kadınlar Güçlendirilerek Kırılacak
  • Yaşlılarımız Ve Aileler Yalnız Bırakılmayacak; Emeklilerimiz İnsan Onuruna Yaraşır Maaş Alacak
  • Barınma Lüks Değil, Temel Bir Hak Olacak
  • Eğitimden Sanayiye “Dijital Uçurum” Bitirilecek, Her Alanda Dijital Atılım Başlatılacak
  • “Merkez Türkiye” Projesi Ve Kalkınma Kuşaklarıyla Bölgesel Eşitsizlikler Kırılacak

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yoksulluğun ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, vatandaşların huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için gerekli koşulların, geçici, kısa vadeli çözümlerle değil, temelden bir dönüşümle toplumun tüm kesimlerini kapsayarak yaratılacağının bilincindedir. Bu nedenle Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında sosyal devletin tüm olanakları seferber edilecek, devletin destekleri vatandaşlara “lütuf” değil, birer “hak” olarak sunulacaktır.

CHP iktidarında ekonomik büyüme sürdürülebilir şekilde sağlanacak, milli gelir artacak, gelir dağılımında adalet sağlanacaktır. Böylece yurttaşların yaşam kalitesi yükselecek, toplumsal huzur yeniden tesis edilecektir.

Sosyal devlet ilkelerinin egemen kılındığı Türkiye’de vatandaşlar kendilerini sahipsiz ve yalnız değil, toplumsal huzuru ve dayanışmayı esas alan güçlü yönetim altında güvende hissedeceklerdir.


Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.